Cumartesi Anneleri 764. kez bir araya geldi: Yahu bu nasıl iştir böyle; yeter artık!

Cumartesi Anneleri 764. kez bir araya geldi: Yahu bu nasıl iştir böyle; yeter artık!
 

İçişleri Bakanlığı ve Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından Galatasaray meydanında oturma eylemleri engellenen Cumartesi Anneleri 764. haftada yine polis kuşatması altında İnsan Hakları Derneği önünde bir araya geldi. Anneler, 1982’de gözaltına alındıktan sonra öldürülen Mustafa Asım Hayrullahoğlu için adalet istedi. Hayrullahoğlu'nun eşi Aynur Hayrullahoğlu, "37 yıl oldu. Ben eşimi kaybettim. Hâlâ yürekleri yanan eşler, analar, çocuklar var. Yahu bu nasıl iştir böyle?" dedi.

Gazete Duvar'dan Hacı Bişkin'in haberine göre, bu haftaki açıklamayı kayıp yakınlarından Maside Ocak okudu. Ocak, açıklamada şunları söyledi:

“Bir ülkede yurttaşlar hakkını arayabiliyor ve elde edebiliyorsa, o ülkede demokrasiden söz edilebilir. Çünkü demokrasinin düzeyi, birey haklarının kullanılması ile ölçülür. Demokrasinin temel özelliği kuvvetler ayrılığı ilkesidir. Bu ilkenin varlığı ancak yargı yetkisinin tarafsız ve bağımsız kullanılması ile mümkündür. Yargı gücünün bağımsız olması, yürütme ve denetleme gücünün doğru kullanılmasının teminatıdır. Türkiye’de bağımsız ve tarafsız bir yargı sistemini kuracak siyasi bir irade geçmişte de günümüzde de olmadı.

Bu iradenin yokluğu Türkiye’de demokrasi ve hukuk devletinin tüm kural ve kurumlarıyla işlemesini imkânsızlaştırdı. Bireyin hakları yalnızca yasalarda yazılı kaldı. 1936’da Salih Bozışık’ın kaybedilmesinden bu yana yasalardaki haklarımızı kullanmamız engellendiği için, yargı hakkımızı teslim etmediği için, süreğen darbe koşullarında yaşatıldığımız için kayıplarımıza ve adalete ulaşamıyoruz. Mustafa Asım Hayrullahoğlu ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, 65 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray Meydanı'ndan vazgeçmeyeceğiz.”

"Yürekleri yanan analar var"

Hayrullahoğlu’nun eşi Aynur Hayrullahoğlu eşini öldürenlerin cezasız kalarak öldüklerini söyleyerek, “Öfkem hâlâ devam ediyor. Ne yazık ki öldüler… Keşke ölmeselerdi. Keşke sürünmeye devam etselerdi” dedi.

Hayrullahoğlu şöyle devam etti:

“37 yıl oldu. 37 yıldır özlem ve hasretle bekliyorum onu. Ben eşimi kaybettim. Hâlâ yürekleri yanan eşler, analar, çocuklar var. Yahu bu nasıl iştir böyle? Aynı zihniyet devam ediyor. Merak ediyorum. Acaba bu insanlar bu zihniyeti devam edenler çocuklarının, torunlarının yüzüne nasıl bakıyor? İleride nasıl hesap verecekler? Bunca insanın katili olarak hiç mi utanmayacaklar? Bizden korkmayın zulmeden sizsiniz biz değiliz. Yeter artık!”

Hücre arkadaşı anlattı: Onu sol koluma bağladılar, konuşacak halde değildi...

Hayrullaoğlu ile aynı hücrede kalan Namık Kemal Civaroğlu da gözaltında neler yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Onu sağ koluma bağladılar. Hava soğuk olduğu halde terliyordu. Konuşacak halde değildi, nefes almakta zorlanıyordu. Yapabileceğim bir şey yoktu. Bir süre sonra nöbetçi polisler onu hastaneye götürülmesi gerektiğini söyledi. Bütün vücudunu terlemesin diye sildim. Müthiş bir şekilde bana saldırdılar. Sabah 7 buçuk gibi Mustafa’nın vücudu soğumaya başlamıştı. Ölmüştü… Bana çok iyi davranmaya başladılar. Ailesiyle bağlantı kurmaya başladım. Mahkemede 84’te açılan davada da anlattım.”

"Otopsi raporunda gırtlak kemiği kırılmıştı"

Ailenin avukatı Ergin Cinmen de annelerin eylemine bir mesaj göndererek açıklamalarda bulundu. Cinmen şunları söyledi:

"Zaman kavramının ne derecede içinden çıkılmaz olduğunun bir kez daha farkına vardım. Ne kadar uzun yazsam o kadar yetersiz kalacağını hissettim. Mustafa Hayrullahoğlu zamanın TKP yöneticilerindedi. Gözaltına alındıktan bir buçuk gün sonra yoğun işkence nedeniyle öldü. Otopsi raporunda gırtlak kemiği kırılmıştı. Gırtlak kemiğinin kırılması boğazının uzun süre sıkılmasının açık kanıtıydı. 12 Eylül yargısının işkence hakkında verdiği az mahkumiyet kararından biri oldu. Askeri yargıçlar her türlü baskıya direnerek sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verdi. Ancak görevden alındılar. Hayrullahoğlu gibi nice insanımızın hayatı karartıldı. Bu kötülüklere karşı itirazlar da var Cumartesi Anneleri sessizlerin sesi olmaya devam ediyor."

Cumartesi Anneleri, Seyit Rıza ve arkadaşlarının idam edilişinin yıl dönümünü anarak mezar yerlerinin açıklanması çağrısında bulundu. Ayrıca anneler sanatçı Ahmet Kaya’nın aramızdan ayrılışının 19’ncü yıl dönümünü de unutmadı. Eylem sonrası Kaya’nın ‘Beni Bul Anne’ şarkısını çaldı.

Hayrullahoğlu nasıl 'kaybedildi'?

Sosyalist kimliğiyle bilinen 34 yaşındaki Hayrullahoğlu İstanbul’da yaşıyordu. 14 Kasım 1982 sabahı evinden çıktı. Siyasi şube polisleri tarafından gözaltına alınan Hayrullahoğlu İstanbul Emniyet Müdürlüğü Gayrettep 1’nci Şube’ye götürüldü.

Ailesi her yerde onu ararken cansız bedeni gizlice Kasımpaşa Zindan arkası kimsesizler mezarlığına gömüldü. Çocuklarına ulaşmaya çalışan Hayrullahoğlu ailesi gözaltına alındığı inkar edilen evlatlarının başka bir isimle gömüldüğü mezarına 1983 Mart ayında ulaştı.

Anne Feyziye Hayrullahoğlu tarafından sıkıyönetim 2 numaralı sıkı yönetim Askeri Mahkemesi’nde açılan davada sorgu timindeki beş polisten üçüne Hayrullahoğlu’na işkenceyle öldürmekten 10’ar yıl 8’er ay hapis cezası ve ömür boyu kamu hizmetlerinden men cezası verildi.

Ancak kararı veren hakimler görevden alındı. Yargıtay mahkumiyet kararını bozdu ve sanıklar beraat etti.