Cumartesi Anneleri/İnsanları 517. kez gözaltında kaybedilen sevdikleri için Galatasaray Meydanı’ndaydı.
20 yıl önce gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın akıbetini soran Cumartesi Anneleri/İnsanları ölümünün 2. yılında Cemir Kırbayır'ın annesi, mücadele arkadaşları Berfo Kırbayır'ı da andı.
Elif Akgül'ün Bianet'te yer alan haberine göre, Murat Yıldız’ın kaybedildiği İzmir’de olan annesi Hanife Yıldız adına gözaltına kaybedilen Fehmi Tosun’un eşi Hanım Tosun konuşarak “Hanife anne bugün İzmir'de adalet arıyor. Biz yıllardır mücadele ediyoruz ancak kemiklerimize hala ulaşamadık" dedi.
Buluşmada konuşan Cemil Kırbayır’ın kardeşi Fatma Kırbayır da gözaltında kayıplarla ilgili hala hiçbir gelişmenin yaşanmadığına dikkat çekti:
“İki yıl önce Berfo Ana'yı buradan uğurlarken dönemin Başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan'a seslenmiştik; 'Hani verdiğin sözler nerede?' diye. Şimdi Cumhurbaşkanı oldu. Yine sesleniyorum, anama verdiğin sözü tut."
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon’un bu haftaki basın açıklamasını Cumartesi Anneleri/İnsanları’ndan Mukaddes Şamiloğlu okudu.
Şamioğlu “Devletin etkin soruşturma yükümlülüğünü yerine getirmemesi sonucunda güvenlik güçlerince işlenen ağır insan hakları ihlalleri cezasız kalmaya devam ediyor” dedi.
“Uluslararası hukuka göre yürütülen soruşturmanın etkin olması için öncelikle olayların tam olarak nasıl meydana geldiğinin belirlenmesini, ikinci olarak ise sorumluların tespit edilmesini ve cezalandırılmasını sağlayacak yapıda olması gerekir.
"Türkiye'de kaybetme suçunda savcıların ve yargıçların mağdur yakınlarının sunduğu delilleri ve tanıkları değil, şüpheli ya da sanık durumunda olan güvenlik güçlerinin hiçbir somut veriye dayanmayan inkarlarını esas almaları, sürecin cezasızlıkla sonuçlanmasına neden oluyor.
"Evrensel hukuka uygun yapılmayan soruşturmalar ve yargılamalar sonucunda kayıpların akıbetleri karanlıkta kalmaya, failleri cezadan muaf olmaya devam ediyor. "
Murat Yıldız dosyasının güvenlik güçlerinin şüpheli ya da sanık durumunda olduğu dosyalarda savcıların soruşturmayı derinleştirmeye, yargıçların failleri cezalandırmaya isteksiz olduğu gerçeğine örnek olduğunu ifade eden Şamiloğlu, Yıldız’ın gözaltında kaybedilmesinden İzmir Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi'nde görevli Komiser Ramazan Kaya ve polis memurları Şahismail Öztürk ile Tahir Şerbetçi’yi, dönemin İzmir Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu, İzmir Valisi Kutlu Aktaş, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Başbakan Tansu Çiller ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i sorumlu tuttu.
19 yaşındaki Murat Yıldız, 29 Ocak 1995 tarihinde İzmir, Bornova'daki bir kafede çıkan tartışmada silahla havaya ateş ederek olay yerinden uzaklaştı.
Şubat ayında Yıldız ailesinin evine gelen polis ekibi anne Hanife Yıldız'ı emniyete götürdü. Emniyette kendisine oğlunun havaya ateş açması nedeniyle arandığı, hemen gelip teslim olursa ifade vererek serbest kalacağı söylendi.
23 Şubat 1995 tarihinde, Hanife Yıldız avukatı ve yeğeni ile birlikte tek çocuğu Murat Yıldız’ı İzmir Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi'nde Komiser Ramazan Kaya ile polis memuru Tahir Şerbetçi'ye teslim etti.
Polis, silahı bulmak için Murat Yıldız’ı İstanbul’a götürürken feribottan atlayıp yüzerek kaçtığını söyledi. Hanife Yıldız'ın "kendi isteğiyle teslim oldu niye kaçsın? " sorusu karşılıksız kaldı.
Beş yıl süren yargılamada Gebze 2. Asliye Mahkemesi, Murat Yıldız'ın feribottan atladığını gören tek bir tanık olmamasına rağmen sanık polislerin beyanını esas aldı ve polislere yalnızca “görevi ihmal”den günümüz parasıyla 1.18 kuruş para cezası verdi. Aynı mahkeme 2002'de polislerin aldığı para cezasının beş yıl ertelenmesine, 2007 yılında ise davanın bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verdi.
Murat Yıldız’ın dosyası Gebze Adliye'sinde kaybedildi. Adliye kayıtlarını inceleyen İHD avukatı Gülseren Yoleri dosyanın ne imha edildiğine dair bir bilgiye ulaşabildi ne de dosyaya. Avukat Yoleri 2015 Ocak ayında Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı'na Murat Yıldız'ın akıbetinin açığa çıkartılması için tekrar suç duyurusunda bulundu.