Cumartesi Anneleri: İlyas Has’ı idam edenler ve onun bedenini kaybedenler insanlığa karşı suç işlediler

Cumartesi Anneleri: İlyas Has’ı idam edenler ve onun bedenini kaybedenler insanlığa karşı suç işlediler

Cumartesi Anneleri 813. hafta açıklamasında  28 Aralık 1980’de İzmir’de gözaltına alınarak idam edilen ve daha sonra cenazesi İzmir Bornava Hacılarkırı Kimsesizler Mezarlığında bulunan İlyas Has için adalet talebinde bulundu. 36 yıldır devam eden cezasızlığa son verilmesi çağrısında bulunan Cumartesi Anneleri, "İlyas Has’ı dönemin yasalarını bile çiğneyerek idam edenler ve onun bedenini kaybedenler insanlığa karşı suç işlediler" dedi.

İlyas Has’ın kardeşi İmran Has, “Ağabeyim idam edildikten sonra cenazesi bize teslim edilmeden defin edildi. Bize bir bilgi veya bir evrak verilmedi. Bu yüzden mezarı 28 yıl boyunca kayıp kaldı. Biz bu 28 yıl içerisinde mezarını bulma mücadelemizi hiç sonlandırmadık. Aile olarak bir sonuca varamadık ama 2012’de Hüseyin Yılmaz ve Mesut Güngör tarafından mezarının İzmir Bornava Hacılarkırı Kimsesizler Mezarlığında olduğunu öğrendik” dedi. 
 
 
Ağabeyinin cenazesini arama sürecinde annesi, babası ve ablasını kaybettiğini sözlerine ekleyen Has, “Onlar ağabeyimin mezarının bulunduğunu öğrenemeden aramızdan ayrıldılar. Umarım diğer kayıplar bulunur” diye belirtti. 

"Bir mezarı olsun istiyordu"

Ardından 10 Haziran 1980’de gözaltına alınarak cenazesi kaybedilen Veysel Güney’in yeğeni Doğan Güney konuştu. Amcasının işlemediği bir suç yüzünden idam edildiğini ifade eden Güney, “Amcamın cenazesi o zaman bize verilmek üzere devlet yetkililerine verildi. Ama o devlet yetkilileri amcamın cenazesini bize çok gördüler ve bize teslim etmediler. Babaannem Zeynep Güney oğlunun başında dua edebilecek bir mezarı olsun istiyordu. Ancak ömrü buna yetmedi. Oğlunun mezarı bulunmadan yaşama veda etti. Bunun sonucunda bizler bu mücadeleyi yürütüyoruz. Ömrümüz yettiğince amcamın akıbetini sormaya devam edeceğiz” diye konuştu. 

"Vatandaş, ihlallere karşı devletten hesap soracak imkanlardan yoksun"

Bu haftaki basın metnini ise Cumartesi İnsanlarından Ayşe Yıldız okudu. açıklamada şu ifadelere yer verildi: 
 
"Bir devletin demokratik olma iddiası vatandaş ve devlet ilişkisi üzerinden sorgulanır. Vatandaşın devletten hesap sorma gücünün olmadığı yerde demokrasiden, gerçek bir hukuk sisteminden, hakikat ve adaletten söz edilemez. Türkiye’de vatandaş, maruz kaldığı ihlaller karşısında devletten hesap sormasını mümkün kılacak imkanlardan yoksundur. Bu durum sistematik ve yaygın hak ihlallerin kesintisiz bir biçimde devam etmesinin de kaynağıdır.

"Cezasızlık devlet geleneği haline geldi"

Türkiye’de yaşanan ağır hak ihlalleri ile yüzleşilip hesaplaşılmaması, cezasızlığın iktidardan iktidara devreden bir devlet geleneği haline gelmesini sağladı ve ağır insan hakları ihlallerini kaçınılmaz kıldı.

Türkiyenin yüzleşip hesaplaşmadığı en ağır dönemlerinden biri de 12 Eylül Askeri Darbesi ve ardından gelen askeri rejim oldu. 40 yıldır devam ettirilen 12 Eylül zihniyeti, “antidemokratik rejimin bekası” uğruna  vatandaşın temel hak ve özgürlüklerinin askıya alındığı yönetim anlayışını pekiştirdi ve günümüze taşınmasını sağladı.

813. Haftamızda 12 Eylül’ün insanlığa karşı suçlarından birini; İlyas Has’ın idamı ve sonrasında bedeninin 28 yıl boyunca kaybedildiği gerçeğini hatırlatıyoruz.

Suç vasfı değiştirildi

Tekirdağ/ Malkaralı olan Has Ailesi İzmir'de yaşıyordu. 25 yaşındaki oğulları İlyas Has, 12 Eylül askeri darbesinin ardından 28 Aralık 1980 tarihinde gözaltına alındı. Tutuklanan İlyas Has hakkında hazırlanan iddianame ile dava açıldı. İzmir Sıkıyönetim Komutanlığı İki Numaralı Askerî  Mahkemesi’inde görülen davada iddianamedeki suçlamanın vasfı mahkeme tarafından değiştirildi. İlyas Has, iddianamede yer almayan "Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs” suçlaması ile yargılandı. 18 Ocak 1982 tarihinde ölüm cezasına mahkum edildi.

Yerel mahkeme savcılığı, sanık hakkında Türk Ceza Kanununun 59 uncu maddesi uyarınca ceza indirimi uygulanması gerektiğine dair  temyiz talebinde bulundu. Başsavcılık da bu görüşe iştirak etti. Ancak Askerî Yargıtay 1'inci Dairesi  temyiz talebini reddederek, 20 Ekim 1982 tarihinde idam kararını oybirliği ile onayladı.

Bu kez İlyas Has'ın avukatı Kasım Sönmez, yargılamanın yenilenmesi talebinde bulundu. Ancak bu talep de reddedildi.

İki yıl  bekletilen dosya Turgut Özal hükümeti döneminde aniden raftan indirildi ve idam kararı hızla  TBMM ve Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından onaylandı. İlyas Has, 1984 yılının 6 Ekim’i 7 Ekim’e bağlayan gecesi Buca Kapalı Cezaevi’nde idam edildi.

Kimsesizler mezarlığında bulundu

İdam sonrası İlyas’ın bedeni ailesine teslim edilmeden görevliler tarafından defnedildi. Ailesi yaptığı başvurulara rağmen onun defnedildiği yeri öğrenemedi. Baba Recep, abla Fatma ve anne Rafet Has, İlyas’ın mezar yerini öğrenemeden aramızdan ayrıldı.

İlyas’ın idamından 28 yıl sonra  İzmir’deki arkadaşları onun mezarını bulmak için uzun ve titiz bir araştırma yürüttüler. İlyas’ın izini sabırla süren arkadaşları onu, Bornova’da askeri kışlanın yanında bulunan  Hacılarkırı Mezarlığı’nın kimsesizler bölümündeki isimsiz bir mezarda buldular.

İlyas Has’ın idamının 28. yıldönümü olan 7 Ekim 2012 tarihinde arkadaşları ve İlyas’ın kardeşi İmran Has, İlyas’ın mezar yerine ulaştıklarını kamuoyuna açıkladılar ve ilk kez bir anma gerçekleştirdiler.

"Devlet eliyle taammüden işlenmiş bir cinayettir"

813. Haftamızda bir kez daha tekrarlıyoruz:

Bugün de zaman zaman gündeme getirilen idam cezası yaşam hakkını ortadan kaldıran bir devlet şiddetidir. Devlet eliyle taammüden işlenmiş bir cinayettir. Demokratik devletler ve demokratik toplumlar her koşulda yaşam hakkını istisnasız korumak zorundadır.

İlyas Has’ı dönemin yasalarını bile çiğneyerek idam edenler ve onun bedenini kaybedenler insanlığa karşı suç işlediler. Adli ve siyasi makamlara, bu suçla  ilgili 36 yıldır süren cezasızlık uygulamasına son vererek adaleti sağlayacak süreci başlatma çağrısında bulunuyoruz.

Kaç yıl geçerse geçsin İlyas Has için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz! 114 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz."