Cumartesi Anneleri, kayıpları için 855'nci kez adalet istedi. Bu hafta yapılan basın açıklamasında bir araya gelen Cumartesi Anneleri Mehmet Ertak'ın akıbetini sordu. Cumartesi Anneleri, Ertak'la ilgili verilen hukuk mücadelesini kamuoyuna açıklarken devlet yetkililerine de kayıpları için seslendi.
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybetme suçlarıyla ilgili yetkililere çağrıda bulundu. Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Türkiye’de; devletin güvenlik güçlerinin vatandaşa yönelik işkence, öldürme, gözaltında kaybetme gibi uygulamaları söz konusu olduğunda idari ve yargı mekanizmaları çalışmıyor. Olayın kanıtlarını saptamak, sanıkları ortaya çıkarmak ve cezalandırmakla görevli organlar suçluların cezasız kalmaları yönünde net bir tavır sergiliyor. İnsanlığa karşı işlenmiş suçlar gündeme geldiğinde adeta devletin soruşturma ve yargılama faaliyeti duruyor."
Soruşturmaların yapılmamasına tepki gösteren Cumartesi Anneleri açıklamalarını şöyle sürdürdü: "Bunun sonucu olarak da yüzlerce insan gözaltında kaybetmesine rağmen başvurular soruşturma ve yargılama konusu yapılmadan kapatılıyor. Şeklen soruşturma yapılan ve dava açılanların neredeyse tamamı zamanaşımı ve beraat kararları verilerek cezasız bırakılıyor. AİHM'de çok sayıda gözaltında kaybetme kararında bu durumu tespit ederek; Cumhuriyet Savcılarının güvenlik kuvvetlerinin yasa dışı olaylara karıştığına yönelik şikayetleri takip etmediğini, hareketsiz kaldığını belirtiyor."
Cumartesi Anneleri tarafından yapılan açıklama şöyle:
Mehmet Ertak dosyasındaki 29 yıllık inkara ve cezasızlığa son verin! Türkiye’de; devletin güvenlik güçlerinin vatandaşa yönelik işkence, öldürme, gözaltında kaybetme gibi uygulamaları söz konusu olduğunda idari ve yargı mekanizmaları çalışmıyor. Olayın kanıtlarını saptamak, sanıkları ortaya çıkarmak ve cezalandırmakla görevli organlar suçluların cezasız kalmaları yönünde net bir tavır sergiliyor. İnsanlığa karşı işlenmiş suçlar gündeme geldiğinde adeta devletin soruşturma ve yargılama faliyeti duruyor. Bunun sonucu olarak da, yüzlerce insan gözaltında kaybetmesine rağmen başvurular soruşturma ve yargılama konusu yapılmadan kapatılıyor. Şeklen soruşturma yapılan ve dava açılanların neredeyse tamamı zamanaşımı ve beraat kararları verilerek cezasız bırakılıyor. AİHM'de çok sayıda gözaltında kaybetme kararında bu durumu tespit ederek; Cumhuriyet Savcılarının güvenlik kuvvetlerinin yasa dışı olaylara karıştığına yönelik şikayetleri takip etmediğini, hareketsiz kaldığını belirtiyor. 855. haftamızda AİHM’in mahkumiyet kararı verdiği iç hukukta ise mahkemeye taşınamayan, sonuçsuz bırakılan Mehmet Ertak dosyası ile bir kez daha kamuoyu karşısındayız. 32 yaşındaki 4 çocuk babası Mehmet Ertak, Şırnak'a bağlı Rezuk Mezrasında yaşıyordu. Bölgedeki bir kömür ocağında işçi olarak çalışan Ertak, daha önce 2 kez gözaltına alınmış ve ağır işkence gördükten sonra serbest bırakılmıştı. Ertak ve aynı iş yerinde çalıştığı 3 akrabası, 18 Ağustos 1992 tarihinde, işten eve dönmek üzere yola çıktı. Bindikleri araç kontrol noktasında resmi giyimli polislerce durduruldu. Kimlik kontrolü sonrasında Mehmet Ertak gözaltına alınarak Şırnak Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Emniyette Ertak’ın gözaltına alındığına dair tutanak düzenlendi. Ancak emniyete başvuran ailesine onun gözaltına alınmadığı söylendi. Bunun üzerine Baba İsmail Ertak savcılığa başvurdu. Üç kişi Mehmet Ertak'ın gözaltına alındığına, 6 kişi de gözaltında işkence edilirken gördüğüne dair tanıklık etti. Olay soru önergeleriyle Meclis'e taşındı. Ancak aile tanıklara, belgelere, delillere rağmen başvurduğu her yerde inkarla karşılaştı. Şırnak Emniyet Müdürlüğü emrinde "sorgu elemanı" olarak çalışan JİTEM personeli Murat İpek, 1997 yılında kamuoyuna da yansıyan itiraflarında; “Mehmet Ertak’ı Şırnak Emniyet Müdürü Necati Altuntaş ve Terörle Mücadele Şubesi Müdürü Mehmet Kaplan'ın emriyle öldürüp gömdük” dedi. Yaptıkları tüm infazların dönemin OHAL Valisi Ünal Erkan’ın bilgisi dahilinde gerçekleştiğini söyledi. Tüm başvuruları sonuçsuz bırakılan aile, AİHM’e başvurdu. Mehmet Ertak’ın ailesini AİHM’de savunmaya hazırlanan Avukat Tahir Elçi’nin bürosu polis tarafından basıldı. Dava dosyalarına el konuldu, gözaltına alınan Tahir Elçi kötü muamele ve işkenceye maruz kaldı. Tüm tehdit ve baskılara rağmen dava, AİHM’e taşındı. AİHM, mevcut delillerin Mehmet Ertak’ın gözaltına alınıp işkence sonucu ölmüş olduğuna hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kadar yeterli olduğu sonucuna vardı. Mehmet Ertak’ın ölümünden hükümetin sorumlu olduğu ve buna devlet görevlilerinin neden olduğu kararını vererek Türkiye’yi yaşam hakkını ihlalden oy birliği ile mahkûm etti. (Ertak/ Türkiye 09.05.2000 - 20764/92) Mehmet Ertak’ın gözaltında kaybedilişinin 29. yılında bir kez daha adli ve siyasi makamları göreve çağırıyoruz: Mehmet Ertak dosyasında inkara ve cezasızlığa son verin. AİHM kararları devlet açısından bağlayıcıdır. Mehmet Ertak’ın gözaltında işkence ile öldürülmesi ve bedeninin kaybedilmesi ile ilgili etkin bir soruşturma ve kovuşturma yürütülmesini sağlama görevinizi yerine getirin. Kaç yıl geçerse geçsin Mehmet Ertak için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz! 156 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.
Cumartesi Anneleri İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon |