Cumartesi Anneleri, Zafer Demirkıran'ın akıbetini sordu: 26 yıldır Mehmet’i arayan ailesi inkar ve cezasızlıkla karşılaştı

Cumartesi Anneleri, Zafer Demirkıran'ın akıbetini sordu: 26 yıldır Mehmet’i arayan ailesi inkar ve cezasızlıkla karşılaştı

Cumartesi Anneleri, 860. hafta açıklamasında 12 Eylül 1995 tarihinde tarihinde Diyarbakır'da gözaltına kaybedilen Mehmet Zafer Demirkıran’ın akıbetini sordu. "Anayasal organların fail ve sorumluları koruma konusunda yaklaşım birliği içinde olmaları tüm girişimlerimizi sonuçsuz bırakıyor" ifadelerine yer verilen açıklamada, Demirkan'ın akıbetine ilişkin "Ailenin, İnsan Hakları Derneği ve Uluslararası Af Örgütü’nün girişimleri sonuçsuz bırakıldı. 26 yıldır Mehmet’i arayan ailesi inkar ve cezasızlıkla karşılaştı" denildi.  

Cumartesi Anneleri 1995'te gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınmayan Zafer Demirkıran dosyasıyla ilgili bilgileri paylaştı:

Mehmet Zafer Demirkıran’ın akıbeti açıklansın, failleri yargılansın!

Gözaltında kaybedilen insanlarımız için sürdürdüğümüz hakikat ve adalet arayışımızın 860. haftasındayız.

860 haftadır haykırıyoruz: Türkiye’de yasama, yürütme ve yargı organlarının yurttaşı değil, her durumda devleti koruma pratiği sonucunda kayıplarımıza, hakikate ve adalete ulaşamıyoruz. Anayasal organların fail ve sorumluları koruma konusunda yaklaşım birliği içinde olmaları tüm girişimlerimizi sonuçsuz bırakıyor.

860. haftamızda tanıkların, delillerin yok sayıldığı, bilinen şüphelilerin korunduğu Mehmet Zafer Demirkıran dosyası ile kamuoyu karşısındayız.

Beş çocuklu Demirkıran Ailesi Diyarbakır/ Bağlar’da yaşıyordu.

Çalışmak üzere önce İstanbul ardından Mersin’e giden oğulları Mehmet Zafer iki yıldır evden ayrıydı.

Mehmet Zafer askerlik celbi gelince çalıştığı Mersin’den 30 Ağustos 1995 tarihinde Diyarbakır’a döndü. 31 Ağustos’ta askerlik dairesine giderek işlemlerini başlattı. Ardından askere sevk belgesini aldı ve ailesinin yanında birliğine gideceği günü beklemeye başladı.

12 Eylül 1995 tarihinde saat 22:00 civarında Demirkıran Ailesi’nin evi kendilerini polis olarak tanıtan silahlı 6-7 kişi tarafından basıldı. Plakasız bir Toros ve yalnızca ön tarafında 21 R 789 plakası bulunan beyaz Şahin araçla gelen bu kişiler, Mehmet Zafer’i “İfadesi alınıp bırakılacak” diyerek Beyaz Toros araca bindirip götürdü. Gitmeden önce de Demirkıran Ailesi’nin telefon kablolarını keserek onların haberleşmelerini engelledi.

Hemen karakola giden aile "Bizde yok" cevabını alınca Diyarbakırdaki bütün karakol noktalarına giderek oğullarını sordu. Aldıkları cevap hep aynıydı; "bizde yok!" OHAL Valiliği, DGM Savcılığı, Jandarma ve Emniyet’e yaptıkları başvurular da sonuçsuz bırakıldı. Aile Mehmet Zafer’in Saraykapı’daki JİTEM merkezine götürüldüğü duyumunu aldı. Bunun üzerine anne Behiye Demirkıran, sürekli JİTEM merkezinin bulunduğu Jandarma Merkez Komutanlığı’na giderek oğlunu sordu. Annenin ısrarlı soruları üzerine kapıdaki nöbetçi asker, ona oğlunun tarifine uyan birinin oraya getirildiğini söyledi.

Başvuruları sonuçsuz kalan aile İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesine başvurdu. Yasal girişimlerde bulunan İHD, Uluslararası Af Örgütü ile de temasa geçti. Gerekli araştırmaları yapan Uluslararası Af Örgütü, 18 Ekim 1995 tarihinde yayınladığı “kayıp” başlıklı raporla gözaltına alındığı kabul edilmeyen Mehmet Zafer Demirkıran’ın can güvenliğinden endişe ettiklerini uluslararası kamuoyuna duyurdu.

Ailenin, İnsan Hakları Derneği ve Uluslararası Af Örgütü’nün girişimleri sonuçsuz bırakıldı. 26 yıldır Mehmet’i arayan ailesi inkar ve cezasızlıkla karşılaştı. Baba Demirkıran, oğlunun akıbetine ve adalete ulaşamadan 2001 yılında aramızdan ayrıldı. 86 yaşındaki anne Behiye Demirkıran ise hala oğluna ve adalete ulaşmak için mücadele ediyor.

860. haftamızda yargı makamlarını bu açıklamamızı bir suç duyurusu sayarak Mehmet Zafer Demirkıran’ın zorla kaybedilmesi ile ilgili suçu ve suçluyu açığa çıkartacak, Mehmet’in akıbetini aydınlatacak girişimlerde bulunmaya çağırıyoruz.

Kaç yıl geçerse geçsin; Mehmet Zafer Demirkıran için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 161 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.

Cumartesi Anneleri

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi

Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon