Cumartesi Anneleri 516. buluşmalarında 1995’te gözaltında kaybedilen ve birkaç gün sonra dosyası zamanaşımına uğrayacak olan Rıdvan Karakoç’un akıbetini soruldu. Eylemde ilk olarak 12 Eylül döneminde gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır söz aldı.
20 yıldır vermiş oldukları adalet arayışlarının insana dair işlenen insanlık suçlarının açığa çıkma mücadelesi olduğunu belirten Kırbayır, ” Yakınlarımız devletin resmi güçleri tarafından gözaltına alınarak kaybedildi. Bizler şimdi bu evlatlarımızın kemiklerini istiyoruz ama onları bile biz çok görüyorlar” dedi.
Hasan Ocak’ın kardeşi Hüseyin Ocak sağlık sorunları nedeniyle bugün Galatasaray’a gelemeyen Karakoç’un annesi “Asiye Karakoç’un sesiyiz” diye başladığı konuşmasında o dönemde Rıdvan Karakoç ve Hasan Ocak gibi işkence edilerek öldürülen 195 insanın kaydı ve resminin ortaya çıktığını söyledi.
“Aradığımız tüm insanlarımızın izi devletin arşivlerinde var. Artık vicdanınızla yüzleşin, arşivleri açın, sorumluları yargılayın.”
Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç, devletin 20 yıldır gözaltındaki kayıplara karşı “kör , sağır ve dilsiz” kaldığını belirterek devletin artık bu tutumuna son vermesi gerektiğini söyledi.
“Kör olan gözler bizi görsün, sağır olan kulaklar bizi duysun artık” diyen Karakoç, gözaltında kaybedilen yakınları için verdikleri hukuk mücadelesinin de “zaman aşımı” gerekçesiyle üzerinin örtülmeye çalışıldığını söyledi.
“İnsanlar artık evlatlarının dirisini değil kemiklerini istiyor. Bunun ötesi yok. İnsanları buna mecbur hale getirdiniz. Biz artık dirilerimizden vazgeçtik ölümüzü istiyoruz.”
Karakoç’un kardeşi Birsen Karakoç da, ağabeyinin davasınında önümüzdeki günlerde zaman aşımına uğrayacağını belirterek, “Bizler daha kaybettiklerimizin kaybedilişini kabullenmeden bizden zaman aşımını kabullenmemizi bekliyorlar. Biz buna alışmayacağız” dedi.
Konuşmaların ardından Rıdvan Karakoç’un kaybedilmeden önce bir etkinlikte Kürtçe şiir okuduğu ses kaydı, dinletildi. Ailesi de bu kaydı ilk kez dinliyordu.
Basın açıklamasını Cumartesi Anneleri’nden Sena Atılgan okudu.
“Zorla kaybetme devlet gücünün en hesap vermez ve en vahşi uygulamasıdır” diyen Atılgan, gözaltında kaybetme dahil ağır insanlık suçlarında etkin soruşturma yürütülmeyerek, zaman aşımı devreye sokularak sürecin cezasızlık ile sonlandırıldığını belirtti.
“Devleti yönetenleri uyarıyoruz; insanlığa karşı suçların cezalandırılması devletler için uluslararası hukuktan kaynaklanan evrensel bir yükümlülüktür. Bu yükümlülüğünüzü yerine getirin.
“Savcıları uyarıyoruz; İnsanlık suçları için zamanaşımı uygulaması, uluslararası hukukun ihlalidir. Uluslararası teamüllere uyarak, AİHM içtihatlarını referans alarak, zamanaşımının insanlığa karşı suçlara uygulanmayacağı kuralını uygulayın.
“Görevinizin gereğini yerine getirip etkin soruşturma yaparak cezasızlığa son verin, hakikati açığa çıkartın.
“Zaman aşımı failler için gizli bir aftır. Zaman aşımı uygulamasına son, adalet istiyoruz.”
Kürt siyasi partilerinde çalışmalar yürüten, Mezopotamya Kültür Merkezi’nin kuruluş çalışmalarında yer alan 34 yaşındaki Rıdvan Karakoç, polisin hedefindeydi.
Polis, hakkında arama kararı olduğu için evine gidemeyen Karakoç’un ailesinin evini ablukaya aldı, defalarca baskın düzenleyerek tehdit etti.
Ailesi ile haberleşen Rıdvan, İnsan Hakları Derneği (İHD) avukatlarından Eren Keskin’e de posta ile vekâlet gönderdi. Rıdvan’ın ailesi ve avukat Keskin ile haberleşmesi 15 Şubat 1995 tarihine kadar sürdü. 15 Şubat’tan sonra Rıdvan Karakoç’la bağlantı kesildi. O gün, ev baskınları son buldu, evin çevresindeki polis ablukası da kalktı.
Karakoç Ailesi, tüm mercilere başvuru yaptı ancak sonuç alamadı, tüm kurumlar “Bizde yok ” yanıtını verdi.
3 ay sonra oğulları Hasan’ı arayan Ocak ailesi Beykoz Savcılığı’ndaki dosyalar arasında tesadüfen, Rıdvan Karakoç’un işkence görmüş cansız bedeninin fotoğrafını gördü.
Rıdvan Karakoç’un işkence ile öldürülmüş bedeninin, savcılık dâhil, tüm resmi kurumlardan geçtiği, Adli Tıp Kurumu’nda bekletildikten sonra gizlice Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’na gömüldüğü ortaya çıktı.
Rıdvan Karakoç’u gözaltına alanlar, sorgulayanlar bilinmesine rağmen hukuk işletilmedi, tanıklar dinlenmedi, failler korundu. 20 yılda soruşturma davaya dönüşmedi.
Beykoz Savcılığı’nın 1995/805 esas sayılı Soruşturma dosyasında, rutin yazışmalar dışında hiçbir işlem yapılmadı.
13 Şubat 2015 tarihinde de aile yeniden suç duyurusunda bulundu.
Karakoç’un dosyası zamanaşımı ile kapanma tehdidi altında.