Cumartesi İnsanları, eylemlerinin 747. haftasında gözaltında kaybedilen Hasan Gülünay'ın akıbetini sordu. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nin bulunduğu Beyoğlu Çukurlu Çeşme Sokak’ta bir araya gelen Cumartesi İnsanları, Suruç katliamında hayatını kaybedenleri de andı. Cumartesi İnsanları adına konuşan İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon Üyesi Sebra Arcan, Gülünay dosyasında zaman aşımının dolması sebebiyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini belirtti. Arcan, gözaltında kaybetme suçlarının zaman aşımına tabi olmadığını kaydetti.
Evrensel'in haberine göre eyleme CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ile Ali Şeker, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı da katıldı.
Sebra Arcan, “Yeni rejimin ilk uygulamalarından birisi güvenlik güçleri tarafından kaybedilen sevdiklerini arayan kayıp yakınlarını Galatasaray'dan koparmak oldu” diye sözlerine başladı.
İçişleri Bakanlığının bu yasağı inandırıcılıktan uzak, kurmaca gerekçelerle açıklamaya çalıştığını belirten Arcan, “Yaşlılıktan yürüyemez hale gelmiş annelerimizin Galatasaray'da terörist faaliyetlerde yer alma olasılığından bahsediyor. Kısacası İçişleri Bakanlığı, Cumartesi Anneleri'ne karşı 'kurguya dayalı olasılık' diye özel bir suç icat etmiştir” diye konuştu.
747. hafta buluşmasını “27 yıl önce gözaltında kaybedilen Hasan Gülünay'ı unutmadık” demek için düzenlediklerini belirten Arcan, “1992 yılının Mayıs ayında Artvin İl Jandarma Alay Komutanlığı'nda işkence ile öldürülen Ali Ekber Atmaca'nın üzerinden, İstanbul'da aynı mahallede yaşadığı Hasan Gülünay'ın kimliği çıktı” dedi.
32 yaşındaki 4 çocuk babası Hasan Gülünay'ın polis kayıtlarına bu şekilde geçtiğini hatırlatan Arcan, “20 Temmuz 1992 günü Tarabya'daki evinden iş yerine gitmek üzere çıktı ve geri dönemedi” diye sözlerini sürdürdü.
Başvurdukları savcılık ve İstanbul Emniyetinin aileye Hasan Gülünay'ın gözaltında olmadığını ve arandığını söylediğini vurgulayan Arcan, “Ancak aile, memleketlileri olan üst düzey bir emniyet yetkilisinden 'Hasan Gülünay sağ, içeride. İşkence yaraları iyileştikten sonra gözaltına alındığını açıklayacaklar' bilgisini aldı” dedi.
Sebra Arcan, “Hasan Gülünay'la aynı tarihte İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde sorguda olan bir tanığın yüzünü görmediği bir kişinin işkencede ‘Ben Hasan Gülünay, beni gözaltında kaybetmeye çalışıyorlar’ diye bağırdığını açıkladı” diye yaşanılanları aktardı.
Ailenin İçişleri Bakanı ile görüşerek konuyu TBMM'ye taşıdığını vurgulayan Arcan, “İstanbul Cumhuriyet Savcılığı ilgili delilleri toplamadan, tanıkları dinlemeden ve etkili bir soruşturma yürütmeden 20 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, 31 Ekim 2012 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verdi” diye konuştu. Arcan, gözaltında kaybetme suçunun zaman aşımına tabi olmadığını belirterek AYM'nin 21 Nisan 2016 tarihinde, yaşam hakkı kapsamında etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünün ihlal edildiğine hükmettiğini belirtti.
Hasan Gülünay'ın kızı Deniz Gülünay'ın gönderdiği mektup da kamuoyu ile paylaşıldı. Deniz Gülünay'ın mektubunda, “27 yıl sonra yine biz ve acılarımıza ortak olan anneler, babalar, eşler ve çocuklar bir aradayız. Hepimiz bir eksiğiz ama bir o kadarda tamamız… Senin varlığın dün gibi halen benimle hayat buluyor. Devlet kayıplarımızın hesabını vermezken, kayıplarımızı arama mekanımız olan Galatasaray Meydanını bize kapatırken bu mücadelede bir kez daha kaybetmiştir. O meydanı kapatan zihniyet bizi engelleyemedi ama kendi yenilgilerini kabul ettiler” dedi.
Gözaltında kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız ise, “Bir çocuk dünyaya geldiği zaman konu komşu gelir. Allah, analı babalı büyütsün der. Ben bu yaşıma geldim hala oğlumu arıyorum. 24 yıldır oğlumu arıyorum. Ha bugün ha yarın gelir, diye... hayatım böyle geçti. Meydan meydan dolandım, olur ya karşılaşırım dedim. Zalimlerin söyledikleri hep yalandır. Kırılsın zalimin çarkı, kırılsın” diye konuştu.