Cumhurbaşkanı Başdanışmanı: AB'yi halkımıza soracağız ve yaşlı Avrupa'yı kendi haline bırakacağız

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı: AB'yi halkımıza soracağız ve yaşlı Avrupa'yı kendi haline bırakacağız

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İlnur Çevik, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Bakıyoruz 'Müzakereleri durdururuz' diyorlar. Geç kaldınız ya. Hemen kararınızı verin. Ben de Cumhurbaşkanı olarak diyorum ki, yıl sonuna kadar sabredelim. Sonra millete gidelim. Egemenlik kayıtsız şartsız milletin değil mi?" açıklamasının ardından gündeme gelen "referandum" tartışmalarıyla ilgili olarak 'Her zamanki sinsilik devam ediyor. 'Evi terk eden onlar olsun' havasındalar halbuki açıkça evi terk etmeye zorlanan bizleriz. O zaman bize yapacak pek bir şey kalmıyor. Halkımıza dönüp “siz ne istiyorsunuz?' diyeceğiz ve neticenin de ne olacağını görmek için falcı olmak gerekmiyor. Yaşlanan, hatta bakım evine düşmüş Avrupa’yı kendi haline bırakacağız" dedi.

İlnur Çevik'in "AB çoktan bize sırtını döndü, numara yapıyor" başlığıyla yayımlanan (21 Kasım 2016) yazısı şöyle:

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Şanghay Beşlisinden bahsettiği zaman, Türkiye’de ve bilhassa Batı’da birilerinin tüyleri diken diken oluyor ama işin gerçeği artık Dünya batıya değil doğuya bakmaya başladı.

Japonya’dan sonra Çin ve Hindistan yükselişte… Hatta ileride Orta Asya’nın da bu yükselişin parçası olduğunu görürseniz hiç şaşmayın.

Bu arada Batılıların önümüze çıkardıkları FETÖ, DEAŞ ve PKK gibi her türlü engellere rağmen Türkiye bölgesinin yükselen yıldızı olmaya devam ediyor… Bunu Cumhurbaşkanımızın geçen hafta Pakistan ve Özbekistan’a yaptığı gezilerde açık seçik görmek mümkün…

Bu arada Cumhurbaşkanımız AB’ye yüklenmeye devam ediyor. Türkiye’yi 53 yıldır oyaladıklarını ve hep sözlerinde durmadıklarını söylüyor. Pakistan ve Özbekistan gezisinden dönerken uçakta Cumhurbaşkanımız gazetecilere “İlklerdeniz, ama 53 yıldır oyalanıyoruz. Mesela Başbakanlığımın ilk yıllarında liderler zirvesine çağrılırdık. Daha sonra çağırmamaya başladılar. Niye? Orada her şeyi açık, net söylüyorduk da ondan... O günden bugüne, bakın 28 üye var, Sarkozy’nin ilk göreve geldiğinden itibaren, mesela fasıllarda açma-kapama olayında, sadece açmak var, kapama yok. Kapama olmayacaksa, açmayı yapsan ne olur, yapmasan ne olur? Latin Amerika ülkelerine vize serbestisi var, ama Türkiye’yi hâlâ oyalayıp duruyorlar. Yıl sonuna kadar sabredelim; oldu, oldu... Yoksa biz bu geri kabulü falan, bu dosyayı kapatalım... Mülteciler konusunda 3 milyar Euro’yu haziran itibarıyla vereceklerdi. Vermediler. Bize vermiyor zaten. Mülteciye veriyor. Dolaylı yoldan veriyor. Konuştuk konuştuk, en sonunda “Kızılay’a bu işi aktaralım” dedik. Güya bir protokol... Ama uygulama yok.”

Erdoğan AB’nin olumsuzluklarını söyle sıralıyor: Öyle şeyler yapıyorlar, öyle şeyler söylüyorlar ki, anlamak mümkün değil. Bir bakıyorsunuz kuyruğu dik tutma derdindeler, bir bakıyorsun yelkenleri indirivermişler. Türkiye için hiçbir zaman hayırlı rüya görmediler. Pek görmeye de niyetleri yok. Zaman zaman şahsıma hakaretler, ülkemizde fikir özgürlüğü olmadığı, hak ihlalleri iddiaları... Almanya’da, Fransa’da, Belçika’da teröristler kol geziyor ama bu tür şeyleri umursamıyorlar.”

Bu tablo açıkça AB’nin Türkiye’ye sırtını döndüğünü gösteriyor… Ama açıkça tam üyelik müzakerelerini bitirip bize kapıyı da gösteremiyorlar… Yani her zamanki sinsilik devam ediyor. “Evi terk eden onlar olsun” havasındalar halbuki açıkça evi terk etmeye zorlanan bizleriz... O zaman bize yapacak pek bir şey kalmıyor. Halkımıza dönüp “siz ne istiyorsunuz?” diyeceğiz ve neticenin de ne olacağını görmek için falcı olmak gerekmiyor.

Yaşlanan, hatta bakım evine düşmüş Avrupa’yı kendi haline bırakacağız…