Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İlnur Çevik, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimi sonrası tutuklanan yazar Ahmet Altan, akademisyen kardeşi Mehmet Altan ve gazeteci Nazlı Ilıcak'a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına tepki gösterdi. "Kantarın topuzu fazla kaçtı" diyen Çevik, "İçim burkuldu" ifadesini kullandı.
Darbe girişimi öncesi yayınlanan bir programda "subliminal mesaj" verdiği iddia edilen Altan kardeşler ve Ilıcak, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlamasıyla ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmıştı. Ceza, kamuoyunda tepkilere neden olmuş, eski AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyesi ve Anayasa Mahkemesi (AYM) raportörü Prof. Osman Can, kararın AYM'den de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden (AİHM) de döneceği görüşünü dile getirmişti.
TIKLAYIN - Altan kardeşler ve Nazlı Ilıcak davası | İşte 10 dakikada alınan son sözler...
İlnur Çevik'in Yeni Birlik'te "Basın mesleği çok zor ve stresli bir meslektir" başlığıyla yayımlanan (19 Şubat 2018) yazısı şöyle:
Hele hele 60’lı, 70’li ve 80’li yılların imkânsızlıkları ve zorlukları göz önünde bulundurulduğu zaman bu mesleği icra edenlerin yıpranma payları çok yüksekti… O yüzden o yıllarda gazeteciler 20 yıllık hizmetten sonra emekli oluyorlardı…
O devirlerde hükümetlerin basın üzerindeki baskısı, ülke yönetiminde söz sahibi olan askerlerin “benim gazetecim ve düşman gazeteci” gibi ayrımlar yapıp gazete çalışanlarının hayatlarını karartmaları hiç de anormal sayılmıyordu.
O devirlerden gelen Nazlı Ilıcak ve bir derece o devirleri biraz yaşamış Altan kardeşler gazeteciliğin bütün cilvelerini yaşamış kişiler.
FETÖ Medya Yapısı davasında aldıkları “ağırlaştırılmış müebbet” cezası her gazeteci gibi benim de içimi burktu. İlk duyduğumda “hüzünlenmedim” desem ve birkaç saat bunu etkisi altında kalmadım desem yalan olur.
Eskiden en ağır ceza idamdı ama 1980 darbesinden sonraki yıllarda kimse Türkiye’de idam edilmedi. Bu cezanın yerini ağırlaştırılmış müebbet aldı… O yüzden Nazlı Ilıcak ve Altan kardeşlere verilen ceza birçok meslektaşımız tarafından “kantarın topu fazla” kaçmış olarak kabul edildi. Nazlı Ilıcak için atıp tutanlar gazete arşivlerine girip biraz araştırma yapsınlar…
Görülüyor ki iş FETÖ davası oldu mu bazı yargıçlar “cezayı keselim bu işten kurtulalım sonra temyiz safhasında düzeltme yapılır” gibi bir tutum içindeler…
Nazlı Ilıcak, bir demokrasi meleği değildi hiçbir zaman da olmadı. Kimse kendini kandırmasın. Tam aksine bazen askeri rejimlerle iş birliği yapıp demokrasiye çelme takanlarla bile yoldaş oldu. Sonunda yılana sarıldı ve FETÖ ile derin bağlar kurdu…
Taraf gazetesi ile Ahmet Altan’ın yaptıkları ortada. Türkiye’de siyaset mühendisliği yapmaya kalkan bu gazete şaibeler dolu bir yayın hayatı geçirdi… FETÖ bu gazeteyi ve Ahmet’i kullandı…
Gazetecilik, darbecilere hizmet ettiği zaman işler değişir. O zaman darbeci olursunuz ve bu mesleğe de ihanet etmiş olursunuz. Cezalarda ise kantarın topu gerçekten şaşmış…
FETÖ’nün medya ayağı ceza alıyor ama kimse 28 Şubat’ın medya ayağına dokunmuyor. Esas bu mu adalet?
Bizleri 28 Şubat darbesi perişan ederken bugün yüreklerinin sızladığını söyleyen gazeteci kardeşlerimiz neredeydi?