Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Özlem Zengin, partili cumhurbaşkanlığı için 16 Nisan'da gidilecek anayasa değişikliği referandumuna ilişkin olarak, "Kasten tek adamlıktan bahsediliyor, biz daha kafası net bir modellemeden bahsediyoruz. Bu model içinde en önemlisi katı bir kuvvetler ayrılığı var. Bir defa milletvekili milletvekili olacak, bakan bakan olacak ve bakan olan asla milletvekili olamayacak. Çok nadir milletvekillerinden bakan olacak. Bir defa milletvekilliğiyle bakanlık birbiriyle yarışır durumda olacak ve milletvekilliği çok kıymetli hale gelecek" görüşünü savundu.
Referandumda 'evet' çıkarsa 3 Kasım 2019 seçimlerinden önce iki maddenin yürürlüğe gireceğini belirten Zengin “Bunlardan birisi 30 gün içinde Hâkimler ve Savcılar Kurulu'nun yeni usulle şekillenmesi diğerinin de eğer isterse cumhurbaşkanının bir siyasi partiyle bağ kurma imkanını vermesi" dedi.
Doğan Haber Ajasın'da yer alan habere göre (DHA), Kadın ve Demokrasi Derneği'nce (KADEM) Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Av. Özlem Zengin'in konuşmacı olarak katıldığı, 'Cumhurbaşkanlığı Sistemi, Demokrasi, İstikrar, Kalkınma ve Denetim için Yeni Anayasa' başlıklı konferans düzenlendi. Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Konferans Salonu'ndaki konferansa, Antalya Valisi Münir Karaloğlu'nun eşi Sevim Karaloğlu, KADEM yöneticileri, bazı akademisyenler ve üniversite öğrencileri katıldı.
Özlem Zengin, 30 yıl önce bir dergide yazarlık yaptığını, başkanlık sistemini kapak yaptıklarını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da o dönemde bir siyasi partinin İstanbul il başkanı olarak dergiye verdiği röportajda, başkanlık sistemini savunduğunu dile getirdi. Başkanlık sistemiyle ilgili anayasa değişikliği referandum sürecine ilişkin konuşan Özlem Zengin, “Bizi buraya getiren Türkiye'de demokrasinin bir parçası ve aslında millet. Bunun en önemli dönüm noktası 2007 yılı. Türkiye'de ilginç bir süreç yaşandı. '367 krizi' diye bir kriz yaşadı ve bu Türkiye için önemliydi" dedi.
Anayasa değişikliğine ilişkin yürütmeyi seçerken bilerek ve kasten tek adamlıktan bahsedildiğine değinen Özlem Zengin, “Yürütmeyi seçerken aslında direkt olarak halktan meşrutiyetini alıyorsunuz. Aslında bir yüz olarak cumhurbaşkanını belirliyorsunuz. Hukuken temsilde tek. Başkanlık sisteminin özü budur zaten. Hukuken temsilde en önde başkan var. Biz cumhurbaşkanı demeyi tercih ediyoruz ve o hukuken temsilin yüzüdür. Bütün sorumluluğun görev alanının yüzüdür" dedi.
Yasamanın seçiminde sandığa giden insanların 'hükümet çıkar çıkmaz' hiç bu kaygıyı taşımaksızın sadece meclisi oluşturma kaygısıyla oyunu kullanacağını vurgulayan Zengin, “Nihayetinde seçim bittiğinde yürütme belli, yasama belli. Bu sistemin en önemli özelliği bu. Daha kafası net bir modellemeden bahsediyoruz. Bu model içinde en önemlisi katı bir kuvvetler ayrılığı var. Bir defa milletvekili milletvekili olacak, bakan bakan olacak ve bakan olan asla milletvekili olamayacak. Çok nadir milletvekillerinden bakan olacak. Bir defa milletvekilliğiyle bakanlık birbiriyle yarışır durumda olacak ve milletvekilliği çok kıymetli hale gelecek. Meclis yürütme karşısında müstakil bir güç olacak. Meclisin tek bir işi olacak, kanun yapacak. Bugün kanunlarımızın yüzde 98'i hükümet ve bakanlar kurulu üzerinden geliyor. Şu anda meclisimiz kanun yapmıyor. Bu tarih olacak. Meclis işlevsiz olacak iddialarının tam tersi daha işlevsel hale gelecek" dedi.
"400 milletvekili cumhurbaşkanını yüce divana gönderir" Özlem Zengin, yeni modelde iki erk arasında problem olması halinde de her ikisine seçimleri yenileme imkanı verildiğini kaydetti. Zengin, şunları söyledi: “Cumhurbaşkanı, yasamayla ilgili problem var ve çözemiyorsa bedelini ödeyecek. Kendi süresini yakmak pahasına seçimleri yenilemeye gidebilir. Sadece 2 dönem, 5+5 şeklinde bu görevi ifa edebilir. Ama meclis herhangi bir yaptırım olmaksızın 360 milletvekilinin kabul oyu vermesiyle iki seçimin de eşzamanlı yenilenmesini isteyebilir. Vekiller tekrar tekrar aday olabilir. Bu da bir çıkış yolu. Problem çıktığında gidecek bir yol haritanızın olması lazım. Halen bir sorumluluğu bulunmayan cumhurbaşkanına anayasa değişikliğiyle soruşturma alanı getiriliyor. Hakkında bir suç iddiası olan cumhurbaşkanı için meclis 301 milletvekiliyle önerge verecek. Bu önerge 360 milletvekilinin 'evet' oyuyla soruşturma komisyonuna gidecek. Oradan çıkan neticede meclis oylanmasında 400 'evet' oyu çıkmasıyla cumhurbaşkanı için yüce divan süreci başlayacak. Daha evvel olmayan bir şeyden bahsediyoruz."
Anayasa teklifi paketini sonuç olarak değerlendiren Özlem Zengin, sözlerini şöyle sürdürdü: “16 Nisan'da referandumdan geçerse eğer iki maddesi yürürlüğe girecek. Onun dışında ilk uygulamasının sandığın önüne konulması 3 Kasım 2019 olacak. Ama meclis isterse bu tarihi öne de alabilir. Onun öncesinde hayata geçecek iki madde var. Bunlardan birisi 30 gün içinde Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun yeni usulle yeniden şekillenmesi diğeri de eğer isterse cumhurbaşkanının bir siyasi parti ile bağ kurma imkanını vermesi. Şu an ki anayasamızda seçilen cumhurbaşkanının partisinden istifa edeceği maddesi var. Bu cümle yeni anayasada kaldırılmış oluyor."
Katılımcıların sorularını da yanıtlayan Özlem Zengin, 'evet' çıkarsa eyalet sistemi geleceği yönündeki iddiaları içeren bir soru üzerine şunları söyledi: “Türkiye'de hiç olmayacak şey eyalet sistemidir. Osmanlı'da hiç eyalet sistemi olmamıştır. Osmanlı merkezi devlettir ve bizim devlet geleneğimizde eyalet diye bir şey yok. Geleneğimizde olmayan bir şeyi koyamayız. Başkanlık sisteminin özü, ön şartı eyalet değil. Bizim böyle bir şeye ihtiyacımız yok. 18 maddenin hiçbir yerinde eyalet kelimesi geçmediği gibi buraya giden bir yol da yok. Yapımızda iller vardır. Böyle bir şey hiçbir yerde konuşulmadı. Ne dile gelmiş, ne talep olmuştur. Türkiye'de bu sistemde asla olamayacak şey eyalet sistemidir. Zaten metni okuduğunuzda, mutlaka okuyun olmadığını da göreceksiniz."