Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Şeref Malkoç, Türkiye’nin vesayet kurumlarından kurtulacağını söylerken Milli Güvenlik Kurulu’nun varlığını devam ettireceğini fakat anayasal bir kurum olmayacağını dile getirdi. Malkoç, başkanlık sisteminin geldiğinde daha güçlü bir Türkiye olacağını iddia etti ve “Türkiye’de bölünme söz konusu olamaz” dedi.
Başdanışman Malkoç, Türkiye’de çok kudretli yöneticilerin olduğunu söylerken siyasetçilerin içerisinden “Diktatör çıkmamış” diye konuştu.
Star’a konuşan Malkoç’un açıklamaları şöyle:
Malkoç, yeni anayasanın toplumun ihtiyacını karşılaması, hak ve özgürlüklerin alanını geliştirmesi ve siyasi istikrarı sağlaması gerektiğine dikkat çekti. Türkiye’yi kriz bataklığına sürükleyen parlamenter sistemden kurtulmanın yolunun sistem değişikliğine gitmek olduğunu vurgulayan Malkoç, “Devlet biçimleri ile hükümet sistemleri bilerek, kasıtlı olarak karıştırılıyor. Ya üniter ya federatif devlet olursun. Ancak hükümet sistemi olarak parlamenter olabilirsin, başkanlık veya yarı başkanlık olabilirsin. Devlet biçimi olarak bizim önerdiğimiz modelde üniter devlet yapısı olacak, federalizm değil” ifadesini kullandı.
Başkanlıkla ilgili “Amerika mı, yoksa Meksika modeli mi olsun” tartışmalarını hatırlatan Malkoç, şöyle devam etti: “Amerika veya Meksika dediğiniz ülkeler daha devlet olalı 200 yıl oldu. Ama bizim 16 devletimiz var tarihte. Bunlardan sadece Osmanlı’nın çöküşü 200 yıl sürmesi, Amerika’nın kuruluşundan fazla. Biz, Selçuklu, Osmanlı tecrübelerinden faydalanacağız, dünyadaki gelişmelerden yararlanacağız, bilimden ve tecrübeden istifadeyle Türkiye modeli başkanlığı inşa edeceğiz.” Darbe ürünü olan 82 Anayasası’nın kalmasını isteyenlerin yok denecek kadar az olduğuna dikkati çeken Malkoç, anayasanın değişmesini isteyenlerin oranının ise yüzde 95’leri bulduğunu vurguladı. Malkoç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ama değişirken hangi hükümet sistemi olsun, parlamenter mi kalsın, yoksa başkanlık sistemi mi gelsin noktasında biraz tereddüt var. Başkanlık sistemiyle ilgili milliyetçi-muhafazakar kesimde, ‘Acaba federalizm olur da bölünme mi olur?’ kuşkusu var. Sol-liberal kesimde de ‘Diktatörlük mü gelir?’ sorusu geliyor. Parlamenter sistem ile Türkiye’nin nasıl siyasi bataklığa döndüğünü hep beraber gördük. Darbeler, darbe teşebbüsleri, vesayet kurumları. Bunlar anlatıldığında görülecektir ki Türkiye’nin bu yapıdan kurtulması lazım.”
“Türkiye, başkanlık sistemi gelirse federalizm olur, bölünür mü? Hayır aksine daha güçlü olur” diyen Malkoç, Türkiye’nin gücünün artmasının, demokrasinin kuvvetlenmesine ve siyasi istikrara bağlı olduğunu vurguladı. Siyasi istikrarın ise ekonominin kuvvetlenmesi anlamına geldiğini dile getiren Malkoç, “Savunma sanayini güçlendirmiş, ekonomisini kuvvetlendirmiş bir Türkiye’de bölünme söz konusu olamaz. Bütünleşme söz konusu olur. Bu da ancak başkanlık sistemi ile olur” dedi.
Malkoç, ‘Diktatörlük gelir mi?’ diye çok lüzumsuz yaygaralar kopartıldığına da dikkati çekerek, “Mevlanaların, Yunus Emrelerin coğrafyasında bugüne kadar hiç diktatör çıkmamıştır. Çok kudretli yöneticiler olmuştur ama diktatör çıkmamıştır. Bizim kültürümüz, milletimizin genleri diktatörlüğe müsait değildir” ifadesini kullandı. Türkiye’nin vesayet kurumlarından arınacağını kaydeden Malkoç, “MGK olacak ama anayasal kurum olmayacak. ‘Ben, Anayasa’dan gücümü alıp, milyonlarca insanın oy verdiği Başbakanı hizaya getiririm’ diyemeyecek. Türkiye bu yüklerinden kurtulacak, bu vesayet kurumlarından kurtulacak. Milli iradenin Anayasa’ya tam yansıması olacak” diye konuştu.
Malkoç, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasa konusunda geniş katılımlı ilk toplantısını 28 Ocak Perşembe günü ATO’da yapacak. Memur Sen’in öncülüğünde bu toplantıya 200’ün üzerinde STK katılacak. Bu toplantılar ilerleyen günlerde İstanbul ve çeşitli illerde devam edecek. Cumhurbaşkanı’nın, hepsine katılması mümkün değil, ama İstanbul, Ankara gibi belli başlı yerlerdekine katılacak. Anayasa Uzlaşma Komisyonu bir taraftan çalışacak, bir taraftan da yeni anayasa konusunda hassas olan insanlar, 81 ilde Türkiye’nin niçin yeni bir anayasa yapması gerektiğini ve başkanlık sistemini anlatacak. Toplumun her kesimi, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları bu konuda bilgilendirilecek” dedi.
Anayasa için yol haritasını anlatan Malkoç, şöyle devam etti: “TOBB, TESK, TİSK, Memur-Sen gibi memur ve işçi sendikaları üzerinden toplum konuyla ilgili bilinçlendirilecek. Bunun yanında Türkiye’de çok etkin hemşeri dernekleri gibi toplumun her kesimini buna katmak için bir program çalışması yapıyoruz. Diğer çalışma alanı ise üniversiteler. Özellikle hukuk fakülteleri aracılığıyla bütün üniversiteleri, akademik olarak yeni anayasa tartışmalarına dahil etmek istiyoruz. Başta İstanbul Hukuk olmak üzere şu ana kadar 10 hukuk fakültesiyle temastayız.” Seçim modeli nasıl olacak?
Seçim modeli konusunda da çok ısrarcı olmamak gerektiğini söyleyen Malkoç, şunları kaydetti: “Sivil toplum kuruluşları bu alanları mutlaka çalışmalı. Akademisyenler, üniversitedekiler bu konulara kafa yormalı ki doğrusunu bulalım. Dar bölge, daraltılmış, nisbi temsil, bunları iyi tartışmamız gerekir ki doğrusunu hep beraber bulalım.”