Erdoğan'dan HDP'ye: 7 Haziran’da milleti aldatmayı başardınız, ama 1 Kasım'da başaramayacaksınız!

Erdoğan'dan HDP'ye: 7 Haziran’da milleti aldatmayı başardınız, ama 1 Kasım'da başaramayacaksınız!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, HDP'ye eleştiriler yönelterek, "Bu milleti aldatırız diye birkaç Türk bayrağı sallayarak milletimizi aldatamayacaksınız. 7 Haziran’da bunu başardınız, 1 Kasım’da inanıyorum ki bunu başaramayacaksınız" dedi.

Erdoğan tartışmaya yol açan "550 yerli ve milli milletvkili istiyorum" açıklamasına açıklık getirerek, "Benim Kürt kardeşlerim de Zaza kardeşlerim de yerlidir, millidir" ifadesini kullandı. "Bu örgüte yayınlarıyla dolaylı destek veren yayın organı sahipleri de yerli olmadıklarını gösteriyorlar" diyen Erdoğan, "Holdinglere sahip olmak yerli ve milli dairesinde olmanızı sağlamaz" ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan PKK'ya yönelik operasyonların süreceğini vurgulayarak, "Bunların yurtiçindeki sözde şehitlikleri de varmış ya, buralara kurdukları taziye evi adı altında mühimmat depoları var. Onları filan da biz aynen yerle yeksan ediyoruz" diye konuştu. Erdoğan, "Bölgedeki kamu görevlilerin gelişmeleri eksik, yanlış değerlendirmesi zafiyete yol açtı" diye konuştu.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 11. Muhtarlar Toplantısı'nda konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

Değerli kardeşlerim sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne hoşgeldiniz. Geçmiş bayramınızı tebrik ediyorum.

 

"Bunlar sözde şehitlikleri altında mühimmat depoluyorlardı hepsini yerle yeksan ettik"

 

Bu gece sınır ötesinde operasyonlarımız oldu. 30’un üzerinde terörist öldürüldü. Rehavet yok, aynen devam edeceğiz. Yurtiçindeki sözde şehitlikleri de varmış ya, buralara kurdukları taziye evi adı altında mühimmat depoları var. Onları filan da biz aynen yerle yeksan ediyoruz. Oralar bir taraftan bombalanıyor, bir taraftan temizleniyor.

Buralarda esnafımızı oraya çağırıp haraca bağlayan, tehditle paraların alındığı herhalde birçoğunuzun malumu. Buna fırsat veremeyiz. Şu anda bir süre bunlar devam edecekler ama biliniz ki bunlar son çırpınışlardır, inşallah bunun da sonuna kadar giderek hesabını milletimiz, şehitlerimiz adına sormaya devam edeceğiz.

Bu salon Türkiye’nin birliğinin ve bütünlüğünün, milletimizin kardeşliğinin en somut örneğidir. Bayramdan önceki hafta sonu Yenikapı’da göz kamaştırıcı bir miting yaparak “Milyonlarca nefes, teröre karşı tek ses” demiştik. Daha önce de 17 Eylül’de Ankara’da “Teröre hayır, kardeşliğe evet” yürüyüşü yapılmıştı. Terör örgütünün yoğun eylem yaptığı bölgede de vatandaşlarımızın giderek daha yüksek sesle karşı çıktıklarını biliyoruz.

Devletimiz, güvenlik güçlerimiz ve tüm kurumlarıyla terör örgütünün üzerine gidiyor, devam edecek. Milletimiz devletinin yanında olduğunu duruşuyla, sesiyle, iradesiyle ortaya koyuyor.

Demokrasi ve hak mücadelesiyle silahın, bombanın, tehdidin, acının, kanın yan yana olamayacağı bir kez daha görülmüştür.

Biz ülke yönetimini devraldığımızda “insanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışını kendimize düstur edindik. Geçtiğimiz 12 yılda özgürlük ve güvenlik arasındaki hassas dengeyi koruyarak Türkiye’ye sınıf atlattık. Artık üniversitesi olmayan okulumuz yok. 12 yılda neredeyse 79 yıllık cumhuriyet döneminde yapılan derslik kadar derslik yaptık. Artık üniversitesi olmayan vilayetimiz kalmadı. 193 tane üniversite var. Niye? Dedik ki, ta Muş’taki, Hakkâri’deki kardeşimiz üniversiteye gitmek için para harcamasın. Üniversite ayağında olsun.

 

"Bunlar sadece benim Kürt kardeşimin istismarını yapıyorlar"

 

Aynı şekilde, ta Adıyaman’da, oradaki evlatlarımız üniversite için ta İstanbul’a gelmesin, orada üniversitesi olsun. Aynı şekilde hastanelerimiz.  Havaalanlarına varana kadar hepsi var. Bir sıkıntı olunca hemen ambulans uçakla alıp en ücra köşelere götürecek imkana sahibiz. Ama terör örgütü ayrımcılığın ta kendisini yapmak suretiyle, Türk’ü Kürde, Kürdü Türk’e düşman etmenin gayreti içinde. Biz ise kardeş etme gayretindeyiz. Ayrıma hiçbir zaman fırsat vermedik. Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Arabıyla, Boşnağıyla kucakladık. Ama onların böyle bir derdi yok. Onlar yatıyorlar, kalkıyorlar, “Kürdün hakkını ben temsil ederim.” Yok ya, bunlar sadece benim Kürt kardeşimin istismarını yapıyorlar. Bunlar istismarcı. Siz terör örgütünü arkasına alanlar, hendek kazmaktan başka ne yaptınız bu ülkede? O kazdığınız hendekler Cizre’ye, Silopi’ye, Nusaybin’e hizmet mi götürüyor? O hendekleri kazmak suretiyle halkın huzurunu nasıl kaçırırız, siz bunu yapıyorsunuz. Cizreli kardeşim Cizre’den kaçıyor mu, kaçıyor, Silopi, Nusaybin’de kaçıyor mu, kaçıyor. Niye? Huzur yok. Kaçıranlar kim, bunlar...

Sizler atanmış memur değilsiniz. Ben nasıl seçilmiş bir insansam, sizler de seçilmiş muhtarsınız. Beni de sizi de vatandaş seçti. Seçilmişler, atanmışların önündedir.

 

"İnşallah hedeflerine ulaşamazlar"

 

 

Buradan hareketle, teröre karşı mücadeleyi yılmadan, usanmadan,  beraber vereceğiz. Aksi takdirde bu teröristleri biz bırakamayız. Bu mücadeleyi sonuna kadar, yılmadan, usanmadan verecek ve o beklediğimiz huzura da inşallah kavuşacağız.

Bu 12 yıllık dönemde demokrasiden altyapıya kadar her alanda çok önemli kalkınma hamleleri yaptık. Nice sorunun üstesinden geldik, nice projeyi hayata geçirdik, alnımızın akıyla çıktık. Terör meselesini milletimizin hayatından tamamen çıkarmak için demokratik açılım olarak başlattığımız, milli birlik ve kardeşlik projesi olarak devam ettirdiğimiz ve çözüm süreci olarak taçlandıralım dediğimiz bir dönemde maalesef terör örgütü ve onun temsilcisi durumunda olan siyasi yapılanma bu işi hep istismar ettiler.

Muhtar: İnşallah hedeflerine ulaşamazlar

Erdoğan: İnşallah

Biz bu işin arkasında iç ve dış destekleri, kurulan tezgahları gayet iyi biliyoruz.

 

"Kürt kardeşlerim de Zaza kardeşlerim de yerlidir, millidir"

 

Aldığı desteğe rağmen terör örgütü vatandaşlarımızdan beklediği desteği bulamadı, inşallah bulamayacaklar. İşte bunun için terör örgütü, güvenlik güçlerimizle birlikte bölge insanına da alçakça saldırıyor. Bir zırhlı araca roket, sıyırıyor, bir eve, o evde 9 yaşında bir yavru maalesef şehit oluyor.

İstanbul’daki mitingimizde yerli ve milli olmanın üzerinde durduk. Bundan rahatsız olanlar oldu. Benim bölgede ve ülkemizin dört bir yanında yaşayan her vatandaşım gibi Kürt kardeşlerim de Zaza kardeşlerim de yerlidir, millidir, bu vatanın öz evladıdır. 

 

"Türkçüyüm, Kürtçüyüm dersen ayrımcılık yapmış olursun"

 

Terör örgütüyle burada çok büyük farklılıklar var. Oradaki kardeşlerim “ben her ne kadar Kürtsem, milletimi, bayrağımı, devletimi seviyorum” diyor. Terör örgütü yerli değildir, bu ülkenin ve milletin asla bir parçası değildir.

Türküm deme hakkındır, Türkçüyüm dersen ayrımcısın, Kürtçüyüm dersen ayrımcılık yapmış olursun. Lazcılık, Boşnakçılık yaparsan ayrımcı olursun. Üstünlük kavimle, ırkla değil, Allah’a kim daha yakın ise en üstün odur. Değerli kardeşlerim, yerlilik ve millilik köken ötesi, meşrep ötesi, siyasi sınırlar ötesi, her türlü farklılıklar ötesi bir anlayıştır.

Bir kez daha söylüyorum, eğer mesele siyasi rekabetse, mücadeleyse ben bundan asla kaçmadım, kaçmam. Ömrümün 40 yılı bu mücadeleyle geçti, burada sözünü ettiğimiz konu ise ülkenin ve milletin bekası mücadelesidir.

 

"Terör örgütüne yayınlarıyla dolaylı destek veren yayın organı sahipleri de yerli olmadıklarını gösteriyorlar"

 

 

Hangi adla, kisveyle olursa olsun, ülkemizin kazanımlarına saldıranlar, bu vatana ait değildir. İsterse parlamentonun içinde olsun.

Hamburg’ta toplantı yapıyorlar. Taa Trinidad’ın bayrağı asılı ama orada Türk bayrağı yok. Japonya’nın bayrağı var ama Türk bayrağı yok. Hani bayrakla sorununuz yoktu? Sizin milletle de sorununuz var, bayrakla da sorununuz var, devletle de sorununuz var, vatanla da sorununuz var.

Bu örgüte yayınlarıyla dolaylı destek veren yayın organı sahipleri de yerli olmadıklarını gösteriyorlar. Holdinglere sahip olmak yerli ve milli dairesinde olmanızı sağlamaz. Kendileri veya ataları ülkemiz topraklarının dışında doğmuş milyonlarca kardeşimiz var ki, sonuna kadar yerli ve millidir. Son vatanımız Anadolu ve Trakya’nın, Türkiye Cumhuriyeti’nin istiklali ve istikbali için çalışanlar yerlidir, millidir. 

 

"7 Haziran’da milleti aldatmayı başardınız, ama 1 Kasım'da başaramayacaksınız!"

 

Afedersiniz o teröristlerin cesetlerine sardıkları paçavra belli. Bir de utanmadan sıkılmadan bayrakla sorunumuz yok, peki bu ne, Hamburg’ta yaptığınız ne? Bu milleti aldatırız diye, birkaç bayrakla milletimizi aldatamayacaksınız. 7 Haziran’da bunu başardınız, 1 Kasım’da inanıyorum ki bunu başaramayacaksınız.

O inanmayanlar bizi ilgilendirmez, bizim yüce rabbimiz ne buyuruyor, Kuran-ı Kerim’de... Allah yolunda ölenlere ölü demeyiniz, onlar diridir ama siz anlayamazsınız. Kıyametin son anına kadar şehitler gelecek mi? Gelecek. Şehitlik sadece bizim dinimizde var. Zerdüştlerde değil, ya da onlarla yürüyenlerde değil. Öyle sözde şehitliklerle şehitlik olmuyor. Saf, samimi Müslüman kardeşlerimizi aldatmak için kurulan sözde şehitliklerdir. Oralardaki taziye evleri mühimmat deposudur, içinde teröristlerin fotoğrafları vardır. Onun için tek vatan diyeceğiz. Güya belli yerleri ele geçirmek için yaptıkları operasyonlar var ya, üzerine üzerine gideceğiz. Durmadan üzerlerine gideceğiz. Bu vatan toprağında ameliyat yapılmasına asla izin vermeyeceğiz. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet...

Gün hep birlikte vatanımıza, ülkemize, devletimize sahip çıkma günüdür. Ben bu görevi layıkıyla yerine getiremezsem Sarıkamış’ta ölen dedemin ve tüm şehitlerimizin haklarına halel getirmiş olurum.

Yeni nesillere karşı görevimi yerine getirmemiş olurum. Kim ne derse desin, ben ülkemizin ve milletimizin birliği, beraberliği, geleceği için doğru bildiğim yolda kendi üslubumla ve elbette anayasal sınırlar içinde mücadele etmeyi sürdüreceğim. Bu mücadeleyi milletimin, sizlerin adına vermeye devam edeceğim. Ne zaman ki milletim bana tamam der, bu bayrağı yine milletimin vazife verdiği kişiye teslim eder, kenara çekilirim.

O zamana kadar hiç kimse kusura bakmasın, durmayacağım, susmayacağım, koşturacağım, mücadele edeceğim.

“Cumhurbaşkanı bir şeye müdahale etmesin” demek, “Cumhurbaşkanı görevini yapmasın” demek.

 

"Bölgedeki kamu görevlilerin gelişmeleri eksik, yanlış değerlendirmesi zafiyete yol açtı"

 

Değerli kardeşlerim, unutmayın, kaderin üstündeki kader her şeyi planlıyor. Gerektiğinde özeleştiri yapmaktan, eksiklerimizi, hatalarımızı ifade etmekten çekinmedik. Geçmişte, paralel devlet yapılanması adı verilen örgütün gerçek yüzünü göremediğimizi, gereken tedbirleri almakta geç kaldığımızı ifade ettim. Biz onlara hüsnü niyetle yaklaşırken, onların darbe hazırlığı içinde olduğunu görünce harekete geçtik. Ne dedik, inlerine gireceğiz. Girdik, girmeye devam edeceğiz.

Aynı şekilde çözüm sürecinde de terör örgütüne müzahir siyasi partiye ve ötesinde birçok STK’larla bu tür yapılara hüsnüniyetle yaklaştık. Amacımız terör nedeniyle dökülen kanı tamamen ortadan kaldırmak, huzuru, kardeşliği hakim kılmaktı. Gerçekten samimiydik. Bölge insanıyla hep birlikte, ülkemizin tamamında ortaya çıkan ümit tablosu bizi sabırlı davranmaya sevk etti.

Bu süreçte terör örgütün sağlanan kısmi huzur ortamını kötü niyetlerini hayata geçirmek için istismar ettiğini gördük. Bölgedeki bazı kamu görevlilerinin bir takım gelişmeleri eksik ya da yanlış yorumlamasının zafiyete yol açtığını görüyoruz. Terör meselesi ortaya yeni çıkmış bir mesele değildir. Yüzlerce yıllık geçmişi olan, cumhuriyet döneminde de nüksetmiş bir meseledir.

İlk fırsatta silaha sarıldılar. Bombalarla, silahlarla, pusularla niyetlerini ortaya koydular. Keşke terör eylemleri nedeniyle tek bir askerimizin, polisimizin, korucumuzun, vatandaşımızın kanı dökülmeseydi.

Değerli muhtar kardeşim, biz Selahaddin Eyyubi’yi bir kenara koyabilir miyiz? O Kürt değil miydi? Bu topraklar için çarpışmadı mı? Türk Kürdün kucağında, Arap Türkün kucağında şehit oldular. Çanakkale’de kabirlerde hiçbir ayrım yok. Sarıkamış’tan geleni de görürsünüz, Bosna’dan Arnavutluk’tan geleni görürsünüz, Kars’tan Trabzon’dan geleni görürsünüz. Haçlı ittifakına karşı mücadele verdiler. Sadece bu vatanı kurtarabilmek için.

 

"Terör örgütü kendince kirli planlar yapmış olabilir"

 

Sabrımız acziyetimizden değil, sorunun suhületle çözümü konusundaki beklentimizden kaynaklanıyordu. Kardeşlerim, yaşanan çatışmalarla, terör örgütünün eylemleriyle şahsım be hükümet arasında ilişki kuran herkes terör örgütünün amacına hizmet ettiğini bilmelidir. Madem ki terör örgütü ve demokrasinin çizgisine gelmek istemiyor, öyleyse ona anladığı dilden konuşacak imkanımız da, kararlılığımız da vardır. Bugün, bu aşamadayız. Terör örgütü kendince kirli planlar yapmış olabilir ama Türkiye dünkü Türkiye değil.

Türkiye vatandaşlarının bir kısmıyla değil, terörle, terör örgütüyle mücadele ediyor. Terör örgütünün sınırlarımız dışındaki unsurlarına karşı çok daha ağır darbeler indiriyoruz. İçeride ve dışarıda 2 bin teröristi öldürmüş bulunuyoruz. Orada sivil halk olmadığı için hareket alanımız geniş. Ülke içinde sokak aralarında, mahalle içlerinde sivilleri kalkan eden teröristlere karşı daha ihtiyatlı olmak zorundayız. Hiçbir vatandaşımızın canını teröristin öldürülmesine değiştirmeyiz. Bugün ebediyete uğurladığımız, Adana’daki polis kardeşlerime de Allah’tan rahmet diliyorum.

 

 

"Teröristi ekrana çıkarıp cici kız diye gösteren sizsiniz"

 

Terör örgütüne hizmet eden herkese bir çağrıda bulunuyorum. Bu oyuna alet olmayın, ey medya, bu oyuna alet olma. Erdoğan’a düşmanlığınız olabilir, ki attığınız manşetlerle bu düşmanlığı görüyorum. Ama siz ne kadar düşman olursanız olun, rabbimin takdir ettiği ömrü azaltamayacaksınız. Bu azmi hiçbir zaman yıldıramayacak, durduramayacaksınız ve bu oyunun kazananı asla siz olmayacaksınız. Bugün sizi tahrik edenler, yarın yüzünüze dahi bakmayacaklar. Tabi ben bir Conrad meselesi anlatmıştım. Bana söylediklerini anlatmıştım. Bunların hepsini inkar ediyor. Ne kadar hayırlı oldu. İnkar etti, bütün kirli çamaşırları ortaya dökülmeye başladı mı? A’dan Z’ye devleti nasıl soyup soğana çevirdiği ortaya çıktı mı? Herkes açıklama yapıyor mu? Sen busun. Kimin dürüst olduğuna, kimin olmadığına millet şahit. Tayyip Erdoğan, yalandan en çok kaçınan kişidir. Sizse ömrünüzü yalanlarla geçti.

Teröristi ekrana çıkarıp cici kız diye gösteren sizsiniz. Onlar için her türlü yolu meşru kılan sizsiniz, sizin ekranlarınız, sizin sayfalarınız. Tayyip Erdoğan’a mektup göndermene de gerek yok. O mektupların da kıymeti harbiyesi yok. Kimin nerede kime hizmet ettiği bellidir.

Bölücülüğe, ayrımcılığa, aramıza fitne sokulmasına izin vermeyelim. Türkiye’nin bu süreci geride bırakacağına cani gönülden inanıyorum. Bir kez daha Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne, milletin evine teşrifiniz için ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Mahallelerinizdeki, köylerinizdeki, her bir kardeşime sevgilerimi iletmenizi istiyorum. Bütün selamlara evet diyoruz.

Muhtarımız panzerin üzerine çıkan milletvekilinden bahsediyor. Dolmabahçe Camisi’ndeki bira şişelerini bırakanlardan bahsediyor. Güneydoğu’da, Doğu’da camilere saldıranlardan bahsediyor. İşte bu tüm muhtarlarımızın da sorumluluğunu bir kat daha artırıyor. 1 Kasım’da inşallah gelin, çok önemli bir adımı hep birlikte atalım.