İstanbul Kongre Merkezi'nde Dünya İnsani Zirvesi'nin açılış programında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, mülteci krizine ilişkin olarak, "Yardımların finansmanında uluslararası toplum açısından bazı sıkıntılar ve sorumluluktan kaçma eğilimi görüyoruz" dedi. Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un da katıldığı panelde, "Dünya beşten büyüktür. İnsanlığın kaderini, beş ülkenin siyasi çıkarlarına mahkum etmek, ne akla, ne vicdana ne de hakkaniyete sığmaz" ifadeleriyle BM'yi eleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılış konuşmasının ardından düzenlenen "Çatışmaların önlenmesi için siyasi liderlik" panelinde yaptığı konuşmada şöyle konuştu.
"Çatışma riski barındıran ihtilafların zamanında tespiti, bunlara etkin şekilde müdahale edilebilmesi için kritik öneme sahiptir. Kararlı, hızlı, şeffaf ve hesap verebilirlik ilkesi doğrultusunda çalışan bir Güvenlik Konseyi’ne ihtiyacı vardır. Dünya 5’ten büyüktür diyoruz. İnsanlığın kaderini beş ülkenin siyasi çıkarlarına mahkum etmek ne hakka, ne vicdana sığmaz. Türkiye, Güvenlik Konseyi’nin reforma tabi tutulması için çalışmaya devam edecektir. İkinci olarak sayın Genel Sekreter’in başlattığı BM’nin barışı koruma ve inşa faaliyetlerinin sürdürülmesine desteğimizi açıklamak istiyorum. Dünya İnsani Zirvesi’nin sonuçlarını da göz önüne alınarak arabuluculuk faaliyetlerini güçlendirmek için çalışacağız. Sorunların çözümü için başlattığımız güçlü işbirliği çalışmaları devam edecektir. Üçüncü olarak çatışmalara neden olan saikleri ortadan kaldırmaya odaklanmayı sürdüreceğiz. Son dönemde dini, mezhepsel ve kültürel farklılıklarının çatışmalara temel oluşturacak şekilde artan biçimde istismar edildiğini görüyoruz. Bugün burada açıkladığımız taahhütlerin somut adımlara dönüştüğünü gördüğümüz gün farklı bir geleceğin temellerini atmış olacağız. Hepinizi verilen sözlere bağlı kalmaya, gerçek liderliğin gerektirdiği sorumluluğu ortaya koymaya davet ediyorum, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum."
"Çatışmaları, insanlığın kaderi olmaktan çıkarmak için hepimize düşen görev ve sorumluluklar var. Türkiye olarak Sayın Genel Sekreterin 'siyasi liderlik' başlığı altında belirlediği 5 temel taahhüdün tamamına destek veriyoruz. Bu çerçevede ilk olarak şu hususu vurgulamak istiyorum. Çatışma riski barındıran ihtilafların zamanında tespiti, bunlara vakitlice ve etkin şekilde müdahale edilebilmesi, önlenebilmesi için kritik öneme sahiptir. Bunun için de kararlı, hızlı, şeffaf ve hesap verebilirlik ilkesi doğrultusunda çalışan bir Güvenlik Konseyi'ne ihtiyacımız bulunuyor. Biz her fırsatta bu soruna işaret ediyor ve dünya 5'ten büyüktür diyoruz. İnsanlığın kaderini, 5 ülkenin siyasi çıkarlarına mahkum etmek, ne akla, ne vicdana ne de hakkaniyete sığmaz. Türkiye, Güvenlik Konseyi'nin reforma tabi tutulması, bölgesel ve kültürel dağılımı yansıtacak bir yapıya kavuşması için çalışmaya devam edecektir."
Erdoğan'ın Dünya İnsani Zirvesi açılış konuşmasından satır başları şöyle:
3 milyonun üzerinde Suriyeli ve Iraklı mülteciyi misafir ediyoruz. Bu iltica, bu sığınma süreci devam etse dahi, büyük bir tehditle karşı karşıya kalan kim olursa olsun kapımızı hiçbir zaman insanlığa kapamayacağız. Bunu özellikle belirtmek istiyorum. İnsani yardımlarımızın ve insani kalkınma yardımlarımızın 2014 toplamı 6,4 milyar dolar olarak kesinleşti. Bu rakam her geçen yıl artıyor. Bu süreçte küresel insani yardım sisteminin tüm yönlerini görme, aksaklıkları, eksiklikleri bizzat inceleme imkanı bulduk.
Mevcut sistem yetersiz kalıyor. Sorunlara çözüm üretemeyen sistemin yükünü sadece belli ülkeler çekiyor. Herkes elini taşın altına koymalıdır. Küresel yardım sistemini insanı merkeze alan yeni bakış açısı gerekiyor. Birkaç dolarlık sıtma örtülerini, basit aşıları dahi gönderemeyen bir sistemde sorun var demektir. Bizler, liderler ve uluslararası toplumun sorumlu fertleri olarak ancak ortak ilkeler ve amaçlar doğrultusunda çalışırsak başarılı olabiliriz.
Sayın genel sekreterin sunduğu insani gündem bu bakımdan son derece önemlidir. Yeryüzünde yaşanan acıların önüne geçilmesi için her şeyden önce mevcut çatışmaların sona erdirilmesini, yenilerinin önlenmesini sağlamalıyız. Arabuluculuk çalışmalarını sürdürüyoruz, sürdüreceğiz.
Eli kanlı diktatörlerin peşini bırakmayacak, insanlığa karşı suçların cezasız kalmaması için elimizden geleni yapacağız. Yerlerinden edilen kadınlara, çocuklara, engellilere ve diğer tüm mazlumlara daha fazla yardımcı olacağız. Yardımlara bağımlılığın azaltılması için, her milletin kendi ayakları üstünde durmasını temin edecek ezber bozan bir çalışma tarzına ihtiyaç var. Türkiye, kurumlarıyla insani ve kalkınma yardımlarını el ele yürüterek farklı bir model ortaya sunmaya çalışıyor.
Yardımların finansmanında uluslararası toplum açısından bazı sıkıntılar ve sorumluluktan kaçma eğilimi görüyoruz. Bunu tecrübe eden ülke çok acı bir şekilde Türkiye’dir. Sığınmacılar için yaptığımız harcamalar 10 milyar doları aşmışken, uluslararası toplumun katkıları 455 milyon dolarda kaldı. Bu zirvenin dönüm noktası olmasını diliyorum.
Çatışmaları, insanlığın kaderi olmaktan çıkarmak için hepimize düşen görev ve sorumluluklar var. Türkiye olarak Sayın Genel Sekreterin 'siyasi liderlik' başlığı altında belirlediği 5 temel taahhüdün tamamına destek veriyoruz. Bu çerçevede ilk olarak şu hususu vurgulamak istiyorum. Çatışma riski barındıran ihtilafların zamanında tespiti, bunlara vakitlice ve etkin şekilde müdahale edilebilmesi, önlenebilmesi için kritik öneme sahiptir. Bunun için de kararlı, hızlı, şeffaf ve hesap verebilirlik ilkesi doğrultusunda çalışan bir Güvenlik Konseyi'ne ihtiyacımız bulunuyor. Biz her fırsatta bu soruna işaret ediyor ve dünya 5'ten büyüktür diyoruz. İnsanlığın kaderini, 5 ülkenin siyasi çıkarlarına mahkum etmek, ne akla, ne vicdana ne de hakkaniyete sığmaz. Türkiye, Güvenlik Konseyi'nin reforma tabi tutulması, bölgesel ve kültürel dağılımı yansıtacak bir yapıya kavuşması için çalışmaya devam edecektir.