Bir süredir kamuoyu önüne çıkmayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, cuma namazı çıkışında Suriye'de IŞİD'e operasyon, İncirlik'in kullanımı, sınırda "güvenli bölge" ilanı, savaş ihtimali, çözüm süreci, erken seçim ve medya konularında önemli açıklamalar yaptı.
Erdoğan Ceylanpınar ve Diyarbakır'da polislere yönelik art arda gelen silahlı saldırılara ilişkin olarak, "Çözüm sürecinde bu son günlerde iş çığırından çıkmış durumda. Bu gelişmeler Türkiye'nin çok daha farklı bir adım atması gerektirdiğini göstermektedir. Terör örgütünü arkasına alanlar bu saldırıların bedelini ödeyecektir" ifadesini kullandı. "PKK silahı bırakmazsa neticesine katlanır" diyen Erdoğan, IŞİD'e yönelik operasyon konusunda, "Bu sadece bu geceye yönelik bir operasyon değildir, bu operasyonlar kararlı bir şekilde devam edecektir. Sonuna kadar ne gerekiyorsa yapacağız" görüşünü dile getirdi. İncirlik için "Belli çerçeve içinde kullanılacaktır" diyen Erdoğan, Türkiye'nin Suriye sınırında "güvenli/uçuşa yasak bölge" talebindeki haklılığının ortaya çıktığını belirtti.
Cumhurbaşkanı, hükümet arayışı için de, "Koalisyon olamıyorsa, nihai kararı verecek merci milli iradedir. Süratle millete gidilir, milli irade nasıl tecelli ediyorsa, o istikamette adım atılır. Bu da bizim zaten 90 günümüzü alır ve geçici hükümetle devam edilir" açıklamasını yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, cuma namazı çıkışında gazetecilerin sorularına verdiği yanıtlar şöyle: - Yeni bir operasyon olabilir mi? Öncelikle ben şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Tabii bu süreç içerisinde vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum. Öncelikle bir şeyi tespit etmekte fayda görüyorum. Bildiğiniz gibi 13 yıllık bir iktidar süreci içerisinde öncelikle demokratik açılım süreciyle başlayan bir adım vardı. Daha sonra bunu milli birlik ve kardeşlik projesiyle geliştirdik, ardından bir çözüm süreciyle taçlandıralım istedik. Ve attığımız bu adımlarda görünen o ki çözüm süreciyle taçlandırmak istediğimiz bu anlamlı yaklaşım istismar edilmek suretiyle hiçbir zaman bölücü terör örgütü bu attığımız adımlara olumlu yaklaşım vermediği gibi maalesef bunun istismarını yapmak suretiyle de ülkemizdeki demokratik yaklaşımı, temel insan hak ve özgürlükleri noktasındaki olumlu yaklaşımımızı her zaman istismarla karşıladı. Ve bu noktada işte 6-7 Ekim süreci bizler için bir üzüntü süreci oldu. Bundan öte yine yol kesmelerle, bunlar bizim için olumsuz gelişmeler oldu. Bunlar ötesinde özellikle doğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde vatandaşlarımız kendi demokratik haklarını dahi, kendi istediklerinde kullanamadıkları gibi devamlı tehditlerle karşı karşıya kaldılar. Sınırda 'güvenli, uçuşa yasaklı bölge' mesajı Son aşamada ise artık bu iş çığırından çıkmış durumdaydı ve güneydeki gelişmeleri de şöyle değerlendirdiğimiz zaman, yani kuzey Suriye’deki gelişmeler, oradaki yapılanmalar Türkiye’nin bu noktada çok daha farklı bir adımı atmasını gerekli kılıyordu. Bu bakımdan son haftalarda gerek hükümetimizin attığı kararlı adımlar, birlikte yaptığımız çalışmalarla artık bu adımı çok farklı kılmamızın gereğini ortaya koyduk. Eğit-donat çalışması, güvenli bölge çalışması, uçuşa yasak bölge anlayışımızdaki haklılığımızı ortaya koydu. Obama ile de bir görüşmemiz oldu, bu görüşmeyle bölücü terör örgütünün yanında DEAŞ’la mücadele kararlılığımızı bizler teyit ettik. Dedik ki, bizim için DEAŞ bir terör örgütüdür ve böyle bir terör örgütüne karşı Türkiye hassasiyetini korumaktadır. Bu gece ilk adım kararlı şekilde atıldı. Eş zamanlı olarak ülkemizin 16 vilayetinde 300’e yakın noktada yapılan operasyonlarla bir süreç başlatıldı. Bu süreçle birlikte çok sayıda şu anda zanlı gözaltına alınmış vaziyette. Bu gözaltına alınanlarla ilgili tabii bir süreç başladığı gibi, bu sadece bu geceye yönelik bir operasyon değildir ve bu operasyon bundan sonraki süreçte de kararlı şekilde devam edecektir. Burada tabii hedefler bellidir, DEAŞ başta olmak üzere gerek PKK olsun, bunun yanında DHKPC olsun, diğer terör örgütleri olsun bizim için adlarının şöyle olması böyle olması bir şey değiştirmiyor. Bunların hepsi terör örgütüdür. Bunların karşısında devletimiz atılması gereken her türlü adımı atacaktır. Bu bir kararlılıktır. Çünkü devletimizin olduğu yerde biz farklı bir devlet yapılanmasına müsaade edemeyiz. Bunun adı 'paralel devlet' olabilir, şu devlet, bu devlet olabilir. Hiç fark etmiyor. Bunların hepsi milli güvenliğimizi tehdide yönelik atılmış adımlardır. Bu yapılanmalara karşı nereden gelirse gelsin devletimiz hükümetiyle, tüm güvenlik güçleriyle, kurumlarıyla bu adımı atacaktır. Sadece bu akşam atılsın, bundan sonra dursun, böyle bir şey yok. Bu ülkenin refahını huzurunu, güvenliğini temin noktasında atılması gereken adımlar neyse bu adımlar atılacaktır. Bu gece bunun çok önemli bir başlangıç noktası olmuştur. 'İncirlik kullanılacak, çok farklı bir mücadeleye girdik' - İncirlik üssünün açıldığı dile getirildi. Siz ne diyorsunuz? Belli bir çerçeve içerisinde onlar da aynı şekilde kullanılacaktır.
- Bütün tedbirler alınacaktır, dediniz. Dün Hatay’da bomba ihbarı yapıldı. Genele baktığınızda, "kapalı yere girelim mi, savaşa mı giriyoruz" diye tedirginlik var… Ben vatandaşıma bir defa bir korku atmosferi içerisinde yaşamamalarını tavsiye ederim. Çünkü onların bir defa kendi özgüveni her şeyin ötesindedir. Onlar özgüven içerisinde olmalıdır. Şunu da bilmemiz lazım ki, biz çok çok farklı bir mücadeleye girmiş bulunuyoruz. Sonuna kadar ne gerekiyorsa bunu yapacağız. Vatandaşımız devletine inansın, güvensin. Bakın burada Ceylanpınar’da iki polisimiz şehit edildi, Diyarbakır’da trafik polisimiz şehit edildi, askerimiz askerlerimiz şehit edildi. Ve bir taraftan bu şehitlerimizi verirken niye veriyoruz? Şüphesiz ki devletimizin bekası için bunlar şehit oluyorlar. Şehit olan şehitlerimize Allah’tan rahmet dilerken, ama bunun bedelini bu terör örgütünü arkasına alanlar da ödeyeceklerdir. Bunu özellikle bilmenizi istiyorum. 'Medya destek verirse tablo çok farklı olur' Tüm medyadan da şunu istiyorum. Sizler de birlik ve beraberlik içerisinde bölücü terör örgütlerini arkasına alanlara destek olmak değil de, bu ülkenin birliğini savunmaya buna destek vermeye, medya desteği verirse tablo çok daha farklı olur. Vatandaşlarımızı sokağa davet edenler, özellikle düşünün, bütün bunlar ne için yapıldılar? Bunlar bu ülkenin ayrımcılığına yönelik atılmış adımlardır. Biz bu ayrımcılığa fırsat vermeyeceğiz. Herkes demokratik hakkını kullanabilir, yasalar içinde kullanabilir. İç güvenlik yasası çıkarıldıktan sonra, hâlâ yüzleri kapalı, ellerinde silahlarla, İstanbul’da bile, bakın "bile" diyorum, ellerinde silahla yürüyenler burada rahatlıkla yürüyebiliyorsa bizim de maalesef güvenlik noktasında zaafımız var demektir. Ben de ilgili arkadaşlarıma talimat verdim, 'Yürütemezsiniz' dedim. Bunu yürütüyorsak güvenlik zaafı var demektir. Yürüyemez, yüzü, suratı kapalı olanlar yürüyemez. Bu kanunlar çıkarılmış. Öyleyse atılması gereken adımlar da atılacaktır. Gerek dün akşam, gerek gündüz yapılan güvenlik toplantısında bu hassasiyetler görüşülmüştür. 'Erken seçim 90 günümüzü alır' - Bütün bu olağanüstü gelişmeler hükümet kurma sürecini etkiler mi? Şu anda görünen o ki bugün de görüşmeler var. Koalisyon olur veya olmaz… Olması hâlinde iş bitmiş demektir, iş başlar. Ama koalisyon olamıyorsa, nihai kararı verecek merci milli iradedir. Süratle millete gidilir, milli irade nasıl tecelli ediyorsa, o istikamette adım atılır. Bu da bizim zaten 90 günümüzü alır, 3-4 ayımızı alır. Bu süreç içerisinde de ülke yönetimsiz kalmaz. Kurulacak bir hükümetle, ki bu geçici hükümettir, anayasada bunların hepsi belirlenmiştir. - Her türlü adım atılacak, dediniz ama özel güvenlik toplantısından sonra 'PKK’ya son kez silah bırakma çağrısı yapılacak' denildi… Yapıldı o, defaatle yapıldı. Aynı şekilde yine yapıldı. Bunların hepsi silahı bırakmak durumundadır. Eğer silahı bırakmazlarsa, neticesine de katlanırlar. Olay bu kadar basittir.