Paralel yapı dediği Gülen cemaatini eleştiren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Bunlarla işbirliğine gidenler çok yakında büyük bir mahçubiyet yaşayacaklar. Hala bu yapının MOSSAD ile işbirliği tuttuğunu göremiyorlarsa yazıklar olsun. Çünkü herşey çok açık net ortada" dedi.
Erdoğan, 25 Aralık soruşturmasını yürütürken 26 Aralık 2013'te dosyadan el çektirilmesi üzerine adliyenin önünde bildiri dağıtan savcı Muammer Akkaş'ı da eleştiren Erdoğan, "Sen anarşist misin? Sen nasıl savcısın? Nasıl adliyenin önünde broşür dağıtıyorsun?" diye sordu.
Kısa süre önce görevini bırakan eski TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer'in "Ben paralel devlet görmüyırum" demesini de eleştiren Erdoğan, "Kim bilir belki de onun da bir şantajı, montajı vardır" diye konuştu. Erdoğan, "Paralel yapı konusunda şaşırtmadılar. Muhatapları cumhurbaşkanı değilmiş. Sen kimsin ya, sen kimsin. Bu fakiri milleti muhatap görmüş. Sen beni muhatap görsen ne yazar, görmesen ne yazar" ifadelerini kullandı.
Merkez Bankası'nın faiz politikasına yönelik eleştirilerini sürdüren Erdoğan, "Şu anda yüksek bant 11,7, 11,8 en yüksek. Komisyonları katarsan 15,16,17 gidiyor. Bunun altından kalkılır mı? Bu piyasaya nasıl yansır. Maliyetler yükselince patron bunu sattığı ürüne vuracak. Ama bakıyorsun birileri çıkıp ‘sanayiye önem vermemiz lazım, inşaata o kadar önem vermemiz lazım değil’ diyor. Biz en zor zamanda inşaat noktasında ara vermedik. İnşaat ve sanayinin at başı gitmesi lazım. Ülke büyüyor" dedi.
İstanbul'a gelen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, TÜMSİAD Genel Kurulu ile Girişimci İş Adamları Vakfı "Girişimcilik Ödülleri" Töreni'nde konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
TÜMSİAD ile muhabbetimiz farklı. 17 -25 Aralık darbe girişimi başarılı olsaydı ben bu kürsüde siz de belki bu salonda olamazdınız. Aramızdaki muhabbeti yıkamadıkları sürece asla başarılı olamayacaklar zafer kazanamayacaklar.
Gezi olaylarında, 17-25 Aralık darbe girişimlerinde, 10 Ağustos seçimlerinde çok çetin imtihanlardan geçtik. En başta kardeşliğimiz, muhabbetimiz test edildi bu hadiselerde. Birbirimiz arasında bu sarsılmaz muhabbet olmasaydı inanın bu dava bugün burada olmazdı, ben şahsen belki bu kürsüde olmazdım.
Kaleleri zapt ederler, ülkeleri işgal ederler ama o gönüldeki aşk var ya, o gönüldeki uhuvvet var ya onu yıkamadıkları sürece asla ve asla mutlak zafer kazanamazlar.
Bir Fatihler vardır, bir de işgalciler. Fatihler kalpleri fethederler. İşgalciler de toprakları alsalar bile gönüllere giremez. İşte onun için işgal ettikleri topraklarda dahi tutunamazlar. Kimi zaman yasaklarla, montajlarla üzerimize geldiler. Ama muhabbetimizi sarsamadılar.
Kardeşliğimiz Türkiye’nin istikbalidir. Ümmetin, tüm mazlumların tutunacağı yegane umut dalıdır
Önce yol arkadaşı, sonra yola çık. Çok bilinen bir söz vardır. Dostunu yolda tanırsın. Öyle lafla filan tanımak mümkün değil
Kimin de kardeşlik adı altında gizli niyetleri olduğunu bu süreçte gördük ve yollarımız ayrıldı. Gidenlere, yolunu saptıranlara uğurlar olsun.
Bizim kardeşliğimiz bugüne kadar Türkiye’ye çok değerli hizmetler kazandırdı. Biz birbirini sırtından hançerleyen o hainlerin seviyelerine inmeyecek, onların düştükleri çukurlara düşmeyeceğiz.
Bizim kardeşliğimiz birbirimize karşı aynı zamanda mesuliyetimizdir.
Bırakın hainler hain olmanın gereğini yapsınlar. Hıyaneti, fitneyi, birtakım çevrelerin maşası olmayı tercih ettiler, yollarını öyle çizdiler.
Bırakın dostlarıyla yürüsünler. Ama biz birbirine kenetlenmiş tuğlalar gibi sapsağlam büyük Türkiye mücadelesini vermeye devam edeceğiz
Biz milletimiz seviyoruz ya. Bizi milletimizden ayırmak mümkün değil. Bizim mücadelemiz, davamızı büyük Türkiye oldu, yeni Türkiye oldu.
Biz birileri gibi çıkarları peşinde koşan, kendi şahsi iktidarları peşinde koşanlardan olmadık. Ö yüzden milli irade, sağlam irade dedik. Önce insan dedik, yola çıktık. Önce devlet demedik, devleti arkaya aldık
Bu paralel yapının ne olduğunu, nasıl doğduğunu hep birlikte düşünmemiz gerekiyor.
Yaşadığımız süreç tarihi bir süreçtir. Bir o kadar da ibretlik bir süreçtir.
Bunlara haşhaşiler dedik. Haşhaşiler 11. Yüzyılda ortaya çıkmışlardı. Aynen bugünkü gibi paralel yapı kurarak büyük Selçuklu devletine ağır zararlar vermişlerdi. Ondan sonraki devletlerimiz bu olaylardan ibret alıp bu noktada hassas davranmıştır. Maalesef 70’den sonra TC bu konuda gerekli hassasiyeti gösteremedi. 10 asır sonra bir başka haşhaşi yapı çıktı.
Bu yapı benim şahsıma, aileme, arkadaşlarıma taarruz eden bir yapı değildir. Bu yapı öncelikle Türkiye2nin ulusal bütünlüğüne taarruz etmiştir. Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, bakanların, AYM’nin bütün komutanların telefonlarını dinlemek ne demek ya… Böyle bir STK ya da onun içinde barınanlar bunu nasıl yapabilir. Bu ajanlık değil de nedir? Dışişleri’ndeki gizli toplantıyı dinleyip de uluslararası şebekelere servis etmek ne demek?
Ahlaksızca MİT TIR’ları terör örgütlerine silah götürüyordu diyorlar. Böyle de ahlaksızca yalanları söyleyebiliyorlar.
Kendilerinden başkasını dindar görmeyecek kadar enaniyet içinde oldular, sapkın yol çizdiler. Bunlar elimizde artık var. Her yol bunlar için meşru. İfade şu: Amaç için her yol meşrudur.
Dini hassasiyetlere ağır zulmettiler.
Başka cemaatlere, derneklere hayat hakkı tanımadılar. Şimdi özgür absın diye feryat ediyorlar dimi. İşte Tahşiye operasyonu diyerek kitaplara el koyan bizzat bunların kendisiydi.
Bu yapı aynı zamanda bu aziz milletin ahlak değerlerine de suikast düzenledi. İftirayı, şantajı, montajı, her türlü haksızlığı meşru gördüler. Bunlar milli değildir, yerli değiller. Buna rağmen bugün hala bunlarla iş tutanlar, yol arkadaşlığı yapanlar inanın çok yakında büyük bir mahcubiyet yaşayacaklar. Biz yandık, onlar yanmasın. Siyasi partilere, STK’lara, derneklere içimizde yanı başımızda gizlendiğine sananlara sesleniyorum.
Bütün bu pisliklere rağmen samimi insanların o çatı altında olmasının hiçbir mazereti olamaz
Paralel yapının tabanındaki samimi insanları bu yapının kimlerle işbirliği yaptığını lütfen görsünler ve bu gidişi sorgulasınlar. Hala bu yapının MOSSAD’la işbirliği tuttuğunu göremiyorlarsa yazıklar olsun.
Bakın bir gazete, Peygamberimize hakaret eden karikatürleri pervasızca yayınlayan bir gazete bundan 5 yıl önce bir savcı ile ilgili çok ağır hakaretler ediyordu. Şimdi bakıyorsunuz aynı gazete o savcıya sahip çıkıyor. O savcı da çıkmış 17 Aralık darbe girişimini nasıl yaptıklarını utanmadan sıkılmadan itiraf ediyor
Hukukta bence diye bir yaklaşım, böyle bir bakış açısı olabilir mi? Bu darbenin apaçık itirafıdır. Yargı en başta içindeki haşhaşileri temizlemeli.
Twitter’dan, gazete sayfalarından, adliye önlerinden hakimler savcılar keyfice açıklama yapıyor. Dünyanın neresinde bu var. Sen anarşist misin? Sen bir savcı olarak nasıl adliye önünde broşür dağıtırsın. Burada da zihinsel bir rahatsızlığın içine girdiği belli. Adam mı kalmadı, ver de birileri yapsın o işi, sen niye yapıyorsun
Rafa kaldırılmış bazı dosyalar raftan indiriliyor. Ortaya sadece cinayetler, kumpaslar çıkmıyor. Ortaya aynı zamanda hukuk cinayetleri çıkıyor
Birileri hala çıkıp bu paralel yağıyla kol kola iş tutuyorsa onlara da yazıklar olsun
Bu paralel yapı montaj konusunda ustadır. Somali’de çocuklara dağıttığımız kitabın kapağına montaj yapmışlar, sosyal medyada piyasaya sürmüşler, yetmemiş bunu ana muhalefet partisinin eline tutuşturmuşlar. Seçimler yaklaşıyor, salla tutar demişler. Kırşehir’de de söyledim. Kılavuzu karga olanın dedim. Bu kaçıncı oldu?
Bu arada ben de çok dava kazandım. Biraz daha biriksin de biz de büyük bir meydanda dağıtım mı yaparız, yoksa garip gurebanın olduğu yerde bir çalışma mı yaparız.
Paralel yapı ile iş tutan başka çevreler de var. Türkiye’nin en büyük işveren derneği durumunda olan, kısa zaman önce görevi bırakan başkanı ‘Ben bir paralel devlet görmüyorum’ dedi. Aslında bal gibi görüyor da bunu söylemek işine gelmiyor. Kim bilir belki onunla ilgili de şantajı, montajı vardır. Sen bu ülkenin cumhurbaşkanına saygısızlık yaparsan bunun cevabını öyle veya böyle alırsın. Bunlar bir iki kere değil defalarca oldu. Her defasında acaba düzelirler mi gayreti içinde olduk. Olmadı. Bunlar 24 saat içinde hükümet devirir, hükümet kurarlardı. Bu devirler eski Türkiye’de var. Bunlar işine geleni görürler, gelmeyeni görmezler
Yüksek faizi görmediler. Neden? Çünkü oradan besleniyorlar. Kendi cebinden koyduğu parayla değil. Önce pompaya su dolduruyor sonra basıp oradan istediği suyu çekiyor. Mevduat dediğin vatandaş oraya parasını akıtıyor nasıl olsa. Ülkede yatırım istiyorsak faizlerin düşmesi gereken en düşük noktaya düşmesi lazım
Şu anda yüksek bant 11,7, 11,8 en yüksek. Komisyonları katarsan 15,16,17 gidiyor. Bunun altından kalkılır mı? Bu piyasaya nasıl yansır. Maliyetler yükselince patron bunu sattığı ürüne vuracak. Ama bakıyorsun birileri çıkıp ‘sanayiye önem vermemiz lazım, inşaata o kadar önem vermemiz lazım değil’ diyor. Biz en zor zamanda inşaat noktasında ara vermedik. İnşaat ve sanayinin at başı gitmesi lazım. Ülke büyüyor.
Hamdolsun nüfusumuz da artıyor. İstediğimiz gibi değil az artıyor. Daha fazla artması lazım. Hedefimiz 2023’te 85. Gönlüm tabi daha fazlasını arzu eder.
Artış oranımızın yüzde 2’nin üzerinde olması lazım. Onun için açıkça söylüyorum en az 3. Olmazsa olmazımız. Yazanlar çizenler 1’de 2’de kalsın. Bizim üç ya da dördü düşünmemiz lazım
Yerli olanı, milli olanı görürler, gayri milli olanı görmezden gelirler. Kendi çarkları dönüyorsa Türkiye batmış umurunda olmaz.
Paralel yapı konusunda şaşırtmadılar. Muhatapları cumhurbaşkanı değilmiş. Sen kimsin ya, sen kimsin. Bu fakiri milleti muhatap görmüş. Sen beni muhatap görsen ne yazaaar, görmesen ne yazaaar..