Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Rus uçağı düşürmesine ilişkin olarak, "Düşen uçağın milliyetinin bilinmediğini, Rusya Federasyonu'ndan yapılan açıklamalardan sonra uçağın Rusya'ya ait olduğunun anlaşıldığını" tekrarladı. Erdoğan, sözlerine "Orada DAEŞ'e karşı bulundukları iddia ediliyor. Bir defa Bayırbucak Türkmenlerinin yaşadığı o bölgede DAEŞ yoktur. Kimse kimseyi aldatmasın. DAEŞ'in olduğu bölge Cerablus, doğusu ve onun güneyidir. Bugüne kadar böyle bir durumun olmaması Türkiye'nin sabrını zorlayarak ortaya koyduğu soğukkanlı tavrın neticesidir" diyerek devam etti. "Bu hadiseyi tırmandırmak gibi bir düşüncemiz kesinlikle bulunmamaktadır" diyen Erdoğan, "Sadece kendi güvenliğimizi ve kardeşlerimizin hukukunu savunuyoruz" ifadesini kullandı.
Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) 31. Toplantısı'nda konuştu.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
İSEDAK Başkanı sıfatıyla tüm misafirleimize hoş geldiniz diyorum. İslam dünyasının içinde bulunduğu durumları bu toplatıda konuşacağız. Alınacak kararların hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Son yıllarda üye ülkelerimizin üretim ve ticaret yapılarında ciddi iyileşmelerin olduğunu görüyoruz. Üye ülkeler arasında teşkilat içi ticaret oranı yüzde 20 seviyesine yaklaştı. İnşallah önümüzdeki yıllarda bu payın daha da artacağına inanıyorum.
Bugün İslam İşbirliği Teşkilatı nüfusunun büyük bölümü aşırı yoksulluk sınırlarında hayata tutnmaya çalışıyor. Bir tarafta ihtiyaçlarını karşılayamayan insanlar varken bir taraftanda milyarlarca dolar şatafat için harcanabiliyor. Kardeşliğimiz ne kadarsa Müslümanlığımız da o kadardır.
Bugünümüzü ve yarınımızı teminat altına almak kardeşliğimizi artırmamızla ilgilidir. İSEDAK içinde bulunduğumuz bu dönemde kritik rol oynayacaktır. Bu yılki toplantı bölgesel ve küresel meseleler bağlamında kritik bir dönemde gerçekleşiyor. Suriye'de yaşanan savaş beşinci yılına girmek üzere. Hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekmemiz gerekir. Şuana kadar 380 bin Suriyeli masum katledildi. 12 milyon insan yerini yurdunu terketmeye zorlandı. Flistin'de kardeşlerimiz İsrail saldırıları karşısında onurlu bir mücadele veriyor. Abluka Gazze'yi bir açık hava hapishanesine çevirmiş durumda. Bu yürek yaralayıcı manzaralar yetmiyormuşcasına İslamı kendi amaçları için kullanan cinayet çeteleri başkalarına figüranlık yapıyor. Öncelikli hedefleri kendileri ile aynı görrüşü paylaşmayan diğer Müslümanlardır. Bu örgütler en büyük zararı Müslümanlara vermişlerdir. Hepimizin bu örgütlere karşı kararlı duruş göstermek zorundayız.
Hayra çağırıp şerre dur demeye her zamankinden daha çok ihtiyacımzı var. Önceki hafta dönem başkanlığı yaptığımız G20 nin gündem maddelerinden biri de terörle mücadeleydi. Paris'te ölenlerin Suruç'ta Ankara'da Suriye'de Irak'ta öldürülenlerle farkı olmadığını belirttik. İnsan hayatını kutsal kabul eden herkesin de aynı tavrı göstermesi ve ilkeli bir duruş göstermesi gerekiyor. Öldürülenlere istatistik olarak bakılırsa bu ancak terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürülecektir. Kuçlara bitkilere gösterilen ehemmiyet boğularak ölen cocuklara gösterilmezse bu aymazlığın sonu çok daha vahim olacaktır. Teröristin kimliğine bakarak bir dinin yargılanması son derece yanlıştır. Kimsen,in terörle islamı aynı kefeye koymaya hakkı yoktur.
Suriye'de sergilenen mezhepçi politikalarla uygulanan yanlış stratejiler DAEŞ gibi bir örgütün ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Yanlış politikalarda ısrar etmek bu canavara destek vermektir.
Dün özensizce atılan adımların nasıl sonuçlar vereceğine şahit oolduk. Dün milliyeti belirsiz iki uçak yayladağı bölgesinde sınır ihlaliyapmamaları konusnda 5 dakikada 10 kez ikaz edilmiştir. Bu uçaklardan biri Suriye'ye dönerken diğeri ihlale devam etmiştir. Bunun üzerine F16'larımız bu uçağa ateş açmışlardır. Düşen uçağın parçaları bizim topraklarımıza düşmüş ve 2 vatandaşımız yaralanmıştır. Uçak düştükten sonra Rusya Federasyonu tarafından bu uçakların Rusya'ya ait olduğu açıklanmıştır. Bize DAEŞ'le mücadele eden uçağı vurduğumzu söylüyorlar. Kimse kimseyi kandırmasın Bayırbucak Türkmenlerinin yaşadığı o bölgede DAEŞ'a ait unsurlar yoktur. DAEŞ'in olduğu bölge Cerablus, doğusu ve onun güneyidir. Bugüne kadar böyle bir durumun olmaması Türkiye'nin sabrını zorlayarak ortaya koyduğu soğukkanlı tavrın neticesidir. Türkiye hep diplomasinin yanında yer almıştır. Kimse bizden sınır güvenliğimizin ihlal edilmesine sessiz ve tepkisiz kalmasını beklememelidir.
Müslüman elinden ve dilinden diğer müslümanların emin olduğu kişidir. Biz her türlü terör örgütüne ve devlet terörü uygulayan Esed rejimine de karşıyız. Yeni bir göç dalgasının önüne geçmek için gerekli tedbirleri almaya kararlıyız.
Bu hadiseyi tırmandırmak gibi bir düşüncemiz kesinlikle bulunmamaktadır. Sadece kendi güvenliğimizi ve kardeşlerimizin hukukunu savunuyoruz. Bir haftadır, Lazkiye kuzeyinde Bayırbucak Türkmenlerinin olduğu bölgede sınırlarımıza doğru göç başlamıştır. Biz, bu bombalardan kaçan, oradaki soydaşlarımızı, oralardaki akrabalarımızı, bir taraftan Hatay ve o bölgedeki kamplara almaya başladık. Bir diğer taraftan Suriye tarafındaki kamplarda barındırmaya ve Kızılayımızla onlara her türlü desteği vermeye devam ediyoruz. Bir diğer tarafta da tabi aileler, bakıyorsunuz eşleri, beyleri hepsi, bu topraklarının korunması mücadelesini sürdürüyor.
Rejimin (Esed rejimi) bölgede yaşayan kardeşlerimize yönelik saldırıları karşısında sınırın her iki yanında da insani yardım faaliyetlerimizi sürdüreceğiz. Ülkemize yönelik yeni bir göç dalgasının önüne geçmek için gerekli tedbirleri almakta kararlıyız. Suriye halkının huzuru ve güveni için üzerimize düşenleri yapmaya devam edeceğiz.
Müslüman elinden ve dilinden diğer müslümanların emin olduğu kişidir. Biz her türlü terör örgütüne ve devlet terörü uygulayan Esed rejimine de karşıyız. Yeni bir göç dalgasının önüne geçmek için gerekli tedbirleri almaya kararlıyız.
Siyasi irademizi etkin bir şekilde ortaya koymalıyız. Dikleşmeden dik durmalıyız Müslümana yakışan budur. Etkin bir yardımlaşma ruhu oluşturmalıyız. Vatandaşlarımızla bu hedefleri sahiplenmeliyiz. Bu vesileyle tüm üye ülkelerimize İSEDAK platformundan etkin bir şekilde faydalanmalarını diliyorum. Bu yılki toplantımızda konuyla ilgili panel ve yan etkinlikler gerçekleştirilecektir.