T24 Haber Merkezi
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'den Türkiye'ye yönelik düzenlenen saldırılara tahammülün kalmadığını belirtirken, "En kısa sürede bu sorunun çözümü için gereken adımları atacağız" dedi. 2053 hedeflerinden ilkinin 'yeşil kalkınma devrimi' olduğunu söyleyen Erdoğan, bu kapsamda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın isminin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştirildiğini söyledi. Bu kapsamda başka kurumsal değişiklikler yapıldığını da belirten Erdoğan, "2023 projelerimizin eksiklerini tamamlarken, gençlerimize emanet edeceğimiz 2053 vizyonumuz için somut hedeflerimizi oluşturuyoruz" ifadesini kullandı. Erdoğan, ekonomik olarak Türkiye'nin her geçen gün güçleneceğini söylerken, "Fiyat artışlarından dolayı sıkıntıya düşen çalışanlarımızı ve üreticilerimizi korumak için her türlü tedbiri alıyoruz. Ekonomide büyümeden ihracata, istihdamda cari fazlaya kadar aldığımız her yeni güzel haber geleceğimize daha umutla bakmamızı sağlıyor" açıklamasında bulundu.
Kabine toplantısının ardından konuşan Erdoğan'ın gündeminde Suriye'de yaşanan gerilim vardı. Erdoğan, Türkiye'ye ve Türk güvenlik güçlerine yönelik saldırılara tahammülün kalmadığını söylerken, "Ya oralarda etkin olan güçlerle ya da kendimiz bertaraf etmekte kararlıyız. Polislerimize yönelik son saldırı ve tacizler artık bardağı taşırmıştır. En kısa sürede bu sorunun çözümü için gereken adımları atacağız" dedi.
Dünyada enerji, emtia ve gıda fiyatlarında artış yaşandığını ancak Türkiye'de etkisinin ya görülmediğini ya da çok sınırlı görüldüğünü belirten Erdoğan, "Fiyat artışlarından dolayı sıkıntıya düşen çalışanlarımızı ve üreticilerimizi korumak için her türlü tedbiri alıyoruz. Kamu işçi ve memur sözleşmelerinde yaptığımız yüksek artışlar bu anlayışın bir yansımasıdır. Özel sektörümüzün de kendi çalışanlarını aynı şekilde koruyacak, kollayacak bir anlayışı ortaya koyacağına inanıyorum" şeklinde konuştu.
Erdoğan, Paris İklim Anlaşması'nın onaylanmasının ardından iklim değişikliğiyle mücadele alanında yeni adımlar attıklarını belirtirken, "Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın ismini, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştiriyoruz. Bu bakanlığımıza bağlı olarak altında ilgili tüm birimlerin yer alacağı İklim Değişikliği Başkanlığı kuruyoruz. Halen Tarım ve Orman Bakanlığımıza bağlı olan Meteoroloji Genel Müdürlüğü ile Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğünü bu bakanlığa bağlıyoruz" dedi.
İçişleri Bakanlığı'na bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nün de 'Göç İdaresi Başkanlığı'na dönüştürüldüğünü söyleyen Erdoğan, "Ülkemizin göç konusunda kapsamlı, etkin, hızlı hareket edebilmesi sağlayacak kurumsal kapasiteyi ulaşmayı hedefliyoruz" ifadesini kullandı.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Suriye'den ülkemize yönelik terör saldırısıyla ilgili artık tahammülümüz kalmamıştır. Ya oralarda etkin olan güçlerle ya da kendimiz bertaraf etmekte kararlıyız. Polislerimize yönelik son saldırı ve tacizler artık bardağı taşırmıştır. En kısa sürede bu sorunun çözümü için gereken adımları atacağız.
"Bugün vefat eden İstanbul milletvekilimiz, kadim dava ve yol arkadaşım İsmet Uçma'ya Allahtan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine baş sağlığı diliyorum.
"Kabine toplantımızda sağlık alanında, Covid-19 salgınındaki gelişmeleri, hasta ve vefat sayılarından aşılamadaki son duruma kadar tüm boyutlarıyla ele aldık. Türkiye bu küresel tehdide karşı en başından beri sağlık altyapısındaki gücüyle, en iyi kriz yönetimi sergileyen ülkelerin başında geliyor. Salgın döneminde üretimde kontak kapatan ülkelerin yeniden çarkları döndürmekte ne kadar zorlandığını hepimiz görüyoruz. Biz salgınla mücadelemizi üretim ve istihdamın kesintisiz sürmesi anlayışıyla yönetirken maruz kaldığımız ithamları unutmadık. Hayata geçirdiğimiz bu stratejinin ne kadar doğru olduğunu dünyada yaşanan gelişmeler teyit ediyor. Gelişmiş ülkelerdeki sorunların mal ve üretim zaafiyetinden değil, yönetim krizinden kaynaklandığı görülüyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi sayesinde ortaya çıkan bu başarıda emeği olan herkese teşekkür ediyorum.
"En büyük şükranı bu süreçte sabırla ve inançla hep bizim yanımızda yer alan milletimize sunuyoruz. Diğer ülkelerin sağlık sorunları yanında ciddi sosyal çalkantılarla sarsıldığı dönemde biz milletimizle tam bir dayanışma içerisinde yolumuza devam ettik. Eğitimde de normalleşme adımlarını attık ve üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sıkıntıyla karşılaşmadık. Bu çerçevede MEB Mesleki Teknik Eğitim Ar-Ge merkezinde geliştirilen Covid-19 hızlı antijen test kiti üretim aşamasına geldi.
"Elbette henüz her şey bitmiş, tehdit ve tehlike ortadan kalkmış değildir. Özellikle aşılamada hedeflediğimiz seviyelere bir an önce ulaşmak istiyoruz. Bunun için vatandaşlarımızı aşılarını bir an önce olmaya veya tamamlamaya davet ediyoruz. Dünya bu virüsten tamamen temizlenmeden iş bitti diyemeyiz. Sürekli yeni varyantlarla yeni dalgalara yol açan salgına karşı hep tetikte olacağız. Sağlık sistemini ayakta tutma yanında ekonomide, eğitimde, sosyal hayatta geldiğimiz olumlu seviyeyi korumak ve daha ileri taşımak için buna mecburuz. Hem vatandaşlarımızın sağlığını koruyacak, hem de günlük hayatın kendi mecrasında akmasını sağlayacak tedbirleri uygulayacağız. İhtiyatlı bir şekilde yolumuza devam edeceğiz.
"Dünyada enerji başta olmak üzere, emtia ve gıda fiyatlarında fahiş artışların yaşandığı dönemde çoğu ülke ciddi bir mal ve ürün kıtlığıyla karşı karşıyadır. Türkiye ise tedbirler ve güçlü altyapısı sayesinde bu sıkıntılara ya tamamen uzak ya da çok sınırlı olarak maruz kalmaktadır. Fiyat artışlarından dolayı sıkıntıya düşen çalışanlarımızı ve üreticilerimizi korumak için her türlü tedbiri alıyoruz. Kamu işçi ve memur sözleşmelerinde yaptığımız yüksek artışlar bu anlayışın bir yansımasıdır. Özel sektörümüzün de kendi çalışanlarını aynı şekilde koruyacak, kollayacak bir anlayışı ortaya koyacağına inanıyorum. Yaşanan istisnai durumu yüksek kar hırsıyla yaptıkları fahiş fiyat artışlarının bahanesi halinde getirerek milletimizin mağduriyetine yol açan fırsatçıları yakından takip ediyoruz. Ekonomide büyümeden ihracata, istihdamda cari fazlaya kadar aldığımız her yeni güzel haber geleceğimize daha umutla bakmamızı sağlıyor. Ağustos ayı işsizlik rakamlarının işgücüne katılım oranı sürekli arttığı halde yatak bir seyir izlediği müşahade ediliyor. Ülkemizi yatırım, üretim, ihracat, istihdam temelleri üzerinde, cari dengemizi fazla yönünde sürekli geliştirerek büyütmeyi sürdüreceğiz. Bundan sonra Türkiye ekonomik olarak her geçen gün çok daha güçlenecektir.
"Salgın dünyadaki adaletsizlikleri, haksızlıkları, bencillikleri ve bunları örtmek için yapılan güç gösterilenin gölgesindeki zayıf siyasal sosyal yapıları gün yüzüne çıkarmıştır. Bu onurlu ve ilkeli tavrın bir bedeli var. Milletimizle birlikte gerekirse bu bedeli ödemekten kaçmadık, kaçmayız. Türkiye'deki 3,6 milyon Suriyeliyi ve toplamda 5 milyonu bulan yabancı uyruklu sığınmacı varlığını yük olarak görenler meseleye bir de bu açıdan bakmalıdır. Bin yıldır vatanımız olarak bu coğrafyadaki varlığımız devam ettikçe kimi çevrelerin bize olan husumetlerinin bitmeyeceği açıktır. Her kökenden, her renkten, her meşrepten yüz milyonlarca insanın duası arkamızda olduğu müddetçe Allah'ın izniyle kimse bu vatanı elimizden alamaz.
"2023 vizyonumuzu yeni ve daha büyük adımlarla tahkim ettiğimiz bir döneme girdik. Bir süredir dünya devletleri bir araya gelerek özellikle 2053 vizyonumuz ve bu adımların en yakın, en önemli projesi, her ne kadar uzak bir tarih gibi görünse de, önümüzdeki 30 yıllık sürenin kısa bir dönemi ifade ettiğini biliyoruz. 2023 projelerimizin eksiklerini tamamlarken, gençlerimize emanet edeceğimiz 2053 vizyonumuz için somut hedeflerimizi oluşturmaya başladık. Bunlardan ilki yeşil kalkınma devrimidir.
"Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın ismini, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştiriyoruz. Bu bakanlığımıza bağlı olarak altında ilgili tüm birimlerin yer alacağı İklim Değişikliği Başkanlığı kuruyoruz. Halen Tarım ve Orman Bakanlığımıza bağlı olan Meteoroloji Genel Müdürlüğü ile Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğünü bu bakanlığa bağlıyoruz. Bir diğer kurumsal reformu da göç konusunda yapıyoruz.
"İçişleri Bakanlığımıza bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, Göç İdaresi Başkanlığı haline dönüştürüyoruz. Böylece ülkemizin göç konusunda kapsamlı, etkin, hızlı hareket edebilmesi sağlayacak kurumsal kapasiteyi ulaşmayı hedefliyoruz.
"2007 yılında ülkemizin önüne suni bir rejim tartışması, Cumhurbaşkanlığı seçimi krizi çıkardılar. Gezi olayları ve 15 Temmuz darbesini içine alan kesintisiz bir süreç yaşadık. Çukur eylemleriyle bölücü terörü tekrar hortlattılar. Ülkemizin içinde yaşanan her sıkıntının dışardan planlanan ve beslenen bir boyutu mevcuttur. Tarihi mücadele sayesinde ülkemizi asırlık tuzaklardan, cenderelerden kurtardık. Terör örgütleriyle sınırlar içerisinde yüzleşmek yerine tehditleri kaynağında tespit ve imha edecek bir stratejiye geçtik. Hem askeri ve polis gücümüzü, hem diplomatik gücümüzü kullandık. Yaptığımız yatırımlar ve getirdiğimiz hizmetlerle terör hadiselerinin yaşandığı şehirlerimizi hızla kalkındırdık. Her kesimden insanımızın sorunlarını çözecek, talep ve beklentilerine cevap verebilecek imkanlar sağladık. Sınırlarımızı korumak ve sınır ötesi harekatları yapmak için ihtiyaç duyduğumuz silah ve mühimmatı kendimiz üretmek suretiyle dışa bağımlılıktan kurtardık. Ülkemizde hak hukuk, özgürlük temelli bir yönetim yapısına kavuşturduk. Türkiye'yi istisnasız her köşesinde, milletimizin istisnasız her ferdinin demokratik ve ekonomik imkanlara sahip olduğu müreffeh bir yer haline getirdik. Düne kadar teröristlerin saldırıları sebebiyle kapalı olan okullarda çocuklarımız eğitim, öğretim görüyor. İnşallah bu güzel tabloyu daha da geliştirerek sürdüreceğiz. Terör örgütünün yurt içindeki insan ve finans kaynaklarını bitirmek noktasına geldik. Artık çocuklarına kavuşan Diyarbakır Annelerinin sevinçlerini paylaşıyoruz. Biz samimiyetle çalışınca attığımız adımların karşılığını görmeye başladık. Bu yıl ikna yoluyla 153 terör örgütü mensubunun teslim olmasını sağladık. Sınırlarımızın ötesinde de terör örgütü mensuplarına nefes aldırmıyor, nereye kaçarlarsa kaçsınlar tepelerine biniyoruz. Bu ülkede kimsenin ayrımcılık siyaseti yapmasına izin vermeyeceğiz. Amerika'nın Afganistan'ı işgali sonrasında bu bölgede 20 kat artan afyon ekimi ve uyuşturucu üretiminin Avrupa'ya naklinden en büyük lojistik kaynağı PKK terör örgütüdür. Sentetik uyuşturucuların Orta Doğu'ya lojistiğini de PKK mensupları yürütmektedir. Bizim gençlerimizi zehirleyen uyuşturucunun kaynağı da önemli ölçüde bu örgüttür. Sınırlarımızı sıkı sıkıya kontrol altına alarak bu trafiğe çok ciddi darbeler vurduk. Ülkemizde uyuşturucu bağlantılı ölümleri neredeyse 3'te 1 seviyesine düşürdük. Cezaevinde yatan mahkumların aşağı yukarı 3'te 1'i uyuşturucu suçundan oradadır.
"Son dönemde göç yönetiminde de yeni strateji ve uygulamaları devreye alıyoruz. Dünyada ve bölgemizde yaşanan gelişmeler artık bu tabloyu aynı esneklikte devam ettirebilmemize imkan sağlamamaktadır. Son 5 yılda 2 milyon 350 bin kişiyi ülkemize giriş yapmadan sınırda engelledik. Sınırlarımız içinde yakaladığımız düzensiz göçmen sayısı da 1 milyon 300 bini geçti. Bunların bir kısmı kendiliğinde geri dönerken 286 binini de biz sınır dışı ettik. Bu göçmenlerin tamamına yakınının hedefinin Avrupa'ya gitmek olduğunun altını çizmemiz gerekmektedir. Türkiye'nin bu kapsamlı sınır güvenliği ve göç politikasıyla Avrupa'nın üstesinden gelemeyeceği göçmen akınının üstesinden gelmiştir. Sözler tam manasıyla yerine getirilmemiş olsa da, meselenin maddi olarak çözülemeyeceği noktasına geldiğini herkes kabul etmelidir. Göçmenlerin hedeflediği ülkelerden daha fazla sorumluluk bekliyoruz. Uyum stratejilerimizi belirledik ve gereken adımlarımızı atmaya başladık, gerisi sığınmacıların hedefi olan yerlerin sorunudur. Tüm tarafları kucaklayan bir program geliştirilmediği sürece bu sorunun çözümünün mümkün olmadığını biliyoruz. Türkiye'nin atılacak adımlara destek sağlayacağından kimsenin şüphesi olmasın."