Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı, kısıtlamalar geri döndü: Çok sayıda işyerinde hizmetler saat 22.00'de sona erecek

Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı, kısıtlamalar geri döndü: Çok sayıda işyerinde hizmetler saat 22.00'de sona erecek

T24 Haber Merkezi

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni tip Koronavirüs (Covid-19) vakalarının artışta olduğuna dikkat çekerek yeni kısıtlamalar getirildiğini duyurdu. Erdoğan, "Paket servis hariç olmak üzere lokanta, restoran, pastane ile, berber, nikah/düğün salonu, yüzme salonu, hamam, kaplıca, internet kafe, halı saha, tiyatro, sinema, konser salonu vb. tüm işyerlerinde hizmetler saat 22.00'de sona erecektir" dedi.

Kabine toplantısının ardından açıklama yapan Erdoğan, İzmir depremine ilişkin son bilgileri "Yükselen deniz suyuyla birlikte boğulan bir vatandaşımızla birlikte 110 vatandaşımızın cansız bedeni çıkarılmıştır. Enkaz altından sağ çıkarılan vatandaşımız sayısı şu an itibarıyla 107'dir" ifadeleriyle açıkladı. Türkiye genelinde 1,5 milyon konutun acil dönüşümünün hedeflendiğini belirten Erdoğan, "Vatandaşlarımızdan kendi oturdukları binaların depreme dayanaklılığı ve gerekirse dönüştürülmesi konusunda daha fazla gayret bekliyoruz. Güçlü bir acil durum altyapısı kurmamız gerekiyor" şeklinde konuştu.

Dünyada Koronavirüs vaka ve ölüm sayılarının arttığına dikkat çeken Erdoğan, "Sağlık altyapımızın gücü ve sağlık çalışanlarımızın gayreti sayesinde bir krizle karşı karşıya kalmadık" dedi. Çok sayıda işyerinin 22.00'de hizmetinin sonlandıracağını belirten Cumhurbaşkanı, yüz yüze eğitim uygulamasına ilişkinse, "Salgınını seyrine göre önümüzdeki haftalarda diğer sınıfların durumunu değerlendireceğiz" açıklamasını yaptı.

Türkiye ekonomisinin diğer ülkelere kıyasla toparlandığını ve 'önümüzde aydınlık bir geleceğin olduğunu' öne süren Erdoğan, çok sayıda ekonomik kuruluşun aksine "Ekonomimizin yılı pozitif bir büyümeyle tamamlayacağına inanıyorum" dedi.

Avusturya'nın başkenti Viyana'da yaşanan saldırıyı kınadığını belirten Erdoğan, açıklamasının devamında "İslam'ın yayılışının önüne geçilemiyor. Bu fotoğrafın üzerine bir de 2200 yılı aşkın Türk devlet tarihini ve onun etki alanını eklediğinizde orataya çıkan tablo birileri için tahammül edilemez oluyor" şeklinde konuştu. 'Siyasi ve ekonomik küresel düzenin yeniden yapılandığını' iddia eden Erdoğan, "Medeniyetimizin ve tarihimizin bize yüklediği bu sorumluluktan asla kaçmayacağız. Böyle bir mirasın sahibi olmak ve onu daha ileriye taşımak milletimiz için şereftir" ifadesini kullandı.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

"Yükselen deniz suyuyla birlikte boğulan bir vatandaşımızla birlikte 110 vatandaşımızın cansız bedeni çıkarılmıştır. Enkaz altından sağ çıkarılan vatandaşımız sayısı şu an itibarıyla 107'dir.

"Arama kurtarma çalışmalarında enkaz altındaki son kişiye ulaşılana kadar umudumuzu kaybetmeyeceğiz. Bölgede 44 tanesi 4'ün üzerinde olmak üzere 1600'e yakın artçı sarsıntı kaydedilmiştir. Yükselen deniz Seferihisar'ın Sığacık mahallesini 1 metrelik suyun altında bırakmış, 43 tekne karaya oturmuş, 40'ı kurtarılmıştır.

"İçişleri Bakanlığımız, AFAD, polis, jandarma, sahil güvenlik, Çevre Şehircilik Bakanlığımız sahadır. İlgili tüm bakanlık ve kurumlarımız imkanlarını seferber etmiştir. Adalet Bakanlığımızın yakın takibiyle yargı yıkılan ve ağır hasarlı binaların soruşturmalarına başlamıştır. Milletimizin kara gün dostu Kızılay ile çok sayıda sivil toplum kuruluşu gece gündüz sahadadır.

"Adalet Bakanlığımızın yakın takibiyle yargı, yıkılan ve ağır hasar gören binalarla ilgili soruşturmalara başlamıştır. Bölge belediyeleri de İzmir halkına yardım için her türlü yardımı göstermektedir. Kızılay ile çok sayıda sivil toplum kuruluşu İzmir halkına destek vermek için gece gündüz sahadadır.

"Evleri hasar gören veya evlerine girmek istemeyen depremzedeler için 2700 çadır kurulmuş, gerekli ihtiyaç malzemesi gönderilmiştir. Halen faal olan 11 bin kapasiteli çadır kentlerde 6 bin vatandaşımız barınıyor. Kamuya ait tüm yataklı kurumlar da İzmir halkının istifadesine verilmiştir.

"Bayraklı'da bir konteynır kent kurmaya bugün itibariyle başladık, 20 gün içinde kullanıma hazır hale getiriyoruz.

"30 bin lira eşya yardımı yapıyoruz. Evlerini taşıyacak mülk sahiplerine 13 bin lira, kiracılara 5 bin lira destek veriyoruz. Kurumlarımıza bu tür hibe çalışmalarında kullanılmak üzere 29 milyon lira kaynak gönderilmiştir.

"İzmir depreminde işleri yıkılan, iş yeri yıkılan veya ağır hasar gören, denizin taşması sebebiyle iş yeri sular altında kalan esnafımıza 50 bin liraya kadar hibe desteği verilecektir. Depremden zarar gören esnaf ve sanatkarlarımızın Halkbank'tan kullandıkları kredilerin taksit ödemeleri de faizsiz olarak bir yıl süreyle ertelendi.

"İzmir'de çeşitli derecelerden hasarlı veya yıkılmış 530'a yakın, Manisa'da 16 bina bulunuyor. Tespiti tamamlanan binalara hasar derecelerine göre gereken işlemler süratle yapılmaktadır. Deprem konutlarının inşaatına bir ay içinde başlamayı planlıyoruz. TOKİ'nin halen süren 50 bin sosyal konut projesi kapsamında 3 bin 500 konutluk yatırım bedeli 2,5 milyar lirayı geçen inşaatları bulunuyor. Bugüne kadar İzmir'de TOKİ vasıtasıyla yapılıp teslim edilen konut 16 bin 776'dır.

"Görüldüğü gibi deprem bizi beklemiyor, inşallah kalan riskli binaların yıkımını da en kısa sürede bitireceğiz. Hastanelerimiz başta olmak üzere tüm kamu binalarında bazı az hasar tespitleri dışında herhangi bir sıkıntı olmadığı görülmüştür. Bu son felaket bize Türkiye'nin her bölgesiyle bir deprem hattı üzerinde bulunduğunu bir kez daha hatırlatmıştır. Sadece 50 yılda yaşadığımız depremler ile karşımızdaki tehlikenin büyüklüğünü göstermeye yeterdir.

"Dönüşüm alanlarında yer alan 1 milyon 388 bin bağımsız birimde ikamet eden vatandaşlarımıza 15,5 milyar lira kaynak kullanarak destek olduk. Acil olarak 1,5 milyon konutun dönüşümünü hedefliyoruz. TOKİ'nin tamamladığı, inşa halinde olan, projelendirdiği konut toplamı 970 bini bulmuştur. Bu yıl 100 bin konut hedefine ulaştık. Önümüzdeki yıl 100 bin konutun inşaatına başlıyoruz. Vatandaşlarımızdan kendi oturdukları binaların depreme dayanaklılığı ve gerekirse dönüştürülmesi konusunda daha fazla gayret bekliyoruz. Güçlü bir acil durum altyapısı kurmamız gerekiyor.

"Vatandaşlarımızın desteği ile bu çalışmaları hızlandırmak ve bir an önce binalarımızı, şehirlerimizi güvenli hale getirmek zorundayız. İnsanlarımızın canı hiçbir şeyden (her şeyden / T24 düzeltmesi) daha kıymetli değildir. Tek bir kardeşimizin canının ve malının zarar görmemesi için imkan dahilinde yapılacakları değerlendirmekteyiz.

"Kızılayın deprem bölgesinde olmadığından, bizim İzmir'e geldiğimizde müzikle karşılandığımıza, depremzedelere çadır verilmediğinden sosyal medyadaki provokasyonlara kadar çok sayıda yalan tedavüle sokuldu. Daha bu sabah bir evladımızı yıkıntılar altından canlı olarak çıkarmanın sevincini yaşadığımız bir günde, enkazların hala kaldıramadığından şikayetçi olacak kadar cahil, izansız, vicdansız bir kişiyle deprem tartışması yapmak millete zulümdür. Bu terbiyesizliği, geçmişte on binlerce insanın ölümüne sebep olan bir partinin mensupları yapıyor. Ana muhalefetin başındaki bu zat bu yalanları bırakmadı, hala devam ediyor. Deprem gibi ortak bir acıyı istismar edenlerin, sıfatları ne olursa olsun kalbi kin ve nefretle kararmış mahluklar olduğuna inanıyorum. Bu mahlukları milletimizin vicdanına ve takdirine havale ediyorum. Bu vesileyle tüm İzmirlilere geçmiş olsun diyorum.

"İzmir milletvekilisin, acaba İzmir'de kaç gün kaldın? Hâlâ enkaz kalkmadı diyorsun, senin oradan çıkmaman gerekirdi. Bunu yapmayacaksın ama iftiraya devam edeceksin. Kızılay'ın aktif olmadığını söyleyeceksin. Biz Kızılay'la da AFAD'la da STK ile de oradaydık. Son zamana kadar Bay Kemal oradan çıkmayacağız. Artık herhangi bir canlı yok burada demek ki diyecek ve işimizi bitireceğiz

"Neredeyse kabinemizin tamamı oradaydı. Kriz merkezinde ben neredeyse tüm kabinemle toplantı yaptım. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı da oradaydı. Biz bu toplantıyı da orada yaptık. Biz kabile yönetmiyoruz, biz Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetiyoruz. İzmir gibi böyle büyük bir şehirde böyle büyük bir felaket oldu, biz a'dan z'ye bütün imkanlarımızla seferber olduk. Rabbimden ülkemizi her türlü felaketten, musibetten, salgın hastalıktan korumasını niyaz ediyorum. Temenni ederdim ki ana muhalefetin başındaki bu zat arayıp da bize ne düşer deseydi.

"Salgında dünya çapında hasta sayısı 48 milyona yaklaştı. Kimi Avrupa ülkeleri yeniden kısıtlamalara başvurma yolunu seçti. Hasta sayılarının çok yüksek olduğu tüm ülkelerde salgın elden kaçmış vaziyettedir. Türkiye genel olarak kontrollü bir süreç yaşıyor. Sağlık altyapımızın gücü ve sağlık çalışanlarımızın gayreti sayesinde bir krizle karşı karşıya kalmadık. Günlük hasta sayımız hala yönetilebilir seviyededir.

"Özellikle İstanbul'da yaşayan vatandaşlarımızdan bu konuda daha fazla dikkat bekliyorum. Salgının bu şehrimizdeki artışının önüne ancak bu şekilde geçebiliriz.

"Özel sektör ve kamuda esnek mesai uygulaması teşvik edilecektir. Pazar yeri ve market gibi yoğun insan hareketliliğinin olduğu yerlerdeki denetimler artırılacaktır. Paket servis hariç olmak üzere lokanta, restoran, pastane ile, berber, nikah/düğün salonu, yüzme salonu, hamam, kaplıca, internet kafe, halı saha, tiyatro, sinema, konser salonu vb. tüm işyerlerinde hizmetler saat 22.00'de sona erecektir. Vatandaşlarımızdan kalabalık ortamlardan kaçınmalarını rica ediyorum.

"Son kabine toplantımızda okullarımızdaki sınıfların bir kısmında daha eğitim öğretim yüz yüze başlaması kararını kamuoyuyla paylaşmıştık. Bugüne kadar ki uygulamalar sürecin çok ciddi bir sorunla karşılaşılmadan ilerlediğini gösteriyor. Salgınını seyrine göre önümüzdeki haftalarda diğer sınıfların durumunu değerlendireceğiz.

"Ekonomide diğer ülkelerle mukayese edildiğinde sınırlı bir daralma yaşadık. Üçüncü çeyrekte aldığımız yerinde kararlarla hamdolsun güçlü bir toparlanmayla tamamladık. Üçüncü çeyrekte sanayi üretimimiz ve perakende satış hacmimiz bir önceki çeyreğe göre yüzde 30 arttı. Kapasite kullanım oranımız üçüncü çeyrekte yüzde 72,7'ye yükseldi. Ekonomik güven endeksinde artış da yüzde 37'yi aştı. İhracatımız yüzde 34 yükseliş gösterdi. Sağladığımız uygun şartlarla konut satışlarımız ikinci çeyreğe göre iki katına çıkarak yaklaşık 537 bin oldu. Yılın ilk 9 aylık dönemindeyse konut satışlarımız 1,2 milyon adede ulaştı. Yılın ilk 9 ayında otomotiv satışlarımız yarım milyona yaklaştı. Ekonomik göstergeler ekim ayıyla birlikte yılın son çeyreğine de güçlü başladığımızı gösteriyor. Ekim ayında reel kesim güven endeksi 2,8 puan artarak 108,1 seviyesine yükseldi. İmalar sanayi, satın alma yöneticileri endeksi de 5. ayında da eşik değer olan 50'nin üzerinde kalarak 53,9'a yükseldi. İstihdamda görülen belirgin artışın devam etmesi oldukça kayda değer bir gelişmedir. İhracatta ise yeni bir rekor daha geldi. Ekim ayı ihracatımız 17 milyar 333 milyon doları bularak tüm zamanların rekorunu kırdı. İhracatın ithalatı karşılama oranı altın yarın yüzde 95,3 seviyesinde gerçekleşti. Pek çok firma ihracat taleplerine cevap vermekte zorlanıyor. OSB'lerde yeni veya ikinci el makine tedariğinin sıkıntısının yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Salgın döneminde Türkiye'nin böyle bir yükseliş göstermesi geleceğimiz adına ümit vericidir. İhracatımızın lokomotif illeri olan İstanbul, Bursa, Kocaeli, İzmir ve Gaziantep'i tebrik ediyorum. Diğer ülkelere kıyasla hızlı bir toparlanma eğilimine giren ekonomimizin yılın dördüncü çeyreğinde de süreceğini ve yılı pozitif bir büyümeyle tamamlayacağımıza inanıyorum. Önümüzde aydınlık bir geleceğin olduğunu şimdiden görebiliyoruz.

"Sabredip, çok çalıştığımızda önümüzdeki aydınlık geleceğin olduğunu şimdiden görüyorum. Türkiye olarak coğrafyamızın merkezinde bölgede insani krizlerin yükünü uzunca bir süredir adeta tek başımıza taşıyoruz. Irak, Suriye, Libya, Afrika'nın derinliklerine uzanan mazlum ve mağdur duruma düşen herkese imkanlarımız ölçüsünde el uzatıyoruz.

"Bu süreçte en çok gürültüyü de kendi güvenlik ve refahları uğruna bölgemizi ve dünyayı kana, ateşe, acıya boğanlar çıkarıyor. Bu zihniyet sadece son 30 yılda Irak'ta 2 milyon, Suriye'de 1 milyon, Bosna'da yüz binlerce insanın ölümüne yol açmıştır. Asırlardır işlettikleri sömürge ve zulüm düzeninin çatırdadığını bunlar görüyor. İslam'a saldırı öyle bir noktaya eldi ki yaşanan en küçük bir hadisede hemen müslümanlar hedef gösteriliyor. Şayet şiddet içeren bir hadisede zanlı müslümansa hemen terör saldırısı damgası vuruluyor. Başka inançtan biriyse ya polisiye vaka, ya da failin akli dengesi sorgulanarak konunun üzeri örtülüyor. Avusturya'nın başkenti Viyana'da yaşanan kanlı saldırıyı samimiyetle kınadığımı belirtmek istiyorum. Avusturya halkına geçmiş olsun dileklerimi ve taziyelerimi sunuyorum. Avrupa'da yaşayan ve müslüman aileleri kullanarak İslam'ı topyekün değiştirme iddiasıyla ortaya çıktılar. 

"İslam'ın yayılışının önüne geçilemiyor. Bu fotoğrafın üzerine bir de 2200 yılı aşkın Türk devlet tarihini ve onun etki alanını eklediğinizde orataya çıkan tablo birileri için tahammül edilemez oluyor. Dünyanın geleceğinin bir kez daha bu coğrafyada görüldüğü bu süreçte Türkiye kendisi ve dostları için en iyi geleceği inşa etmek için çalışıyor. Siyasi ve ekonomik küresel düzenin yeniden yapılanma sancılarının yaşandığı dönemde Türkiye'nin bu onurlu ve vakur duruşu büyük önem taşıyor. Asırlık düzenlerini bozmamak için bize bedel ödetmeye çalışanlar... Ülkemize yönelik her ithamın, her tehdidin gerisinde bu gerçek vardır. Medeniyetimizin ve tarihimizin bize yüklediği bu sorumluluktan asla kaçmayacağız. Böyle bir mirasın sahibi olmak ve onu daha ileriye taşımak milletimiz için şereftir."

Ayrıntılar geliyor...