Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yüksek enflasyon ve fahiş fiyat artışları sadece bizim sorunumuz değildir. Avrupa ülkelerinin çoğu bizden vahim tablolarla karşı karşıyadır. En gelişmiş ülkelerin yöneticileri bile vatandaşlarına refah seviyelerinin düşeceğini söylemektedir" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin genel merkezinde milletvekilleriyle bir araya geldi. Burada konuşan Erdoğan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni'ne imza atan 6 muhalefet partisine yüklenerek, "Üzerinde uzlaştıkları bir program yok. Üzerinde uzlaştıkları bir cumhurbaşkanı adayı yok. Üzerinde uzlaştıkları bir kalkınma projesi yok. Üzerinde uzlaştıkları bir demokrasi adımı da yok. Program diye ortaya çıkardıkları metin yurt dışında hazırlanıp ellerine tutuşturulmuş bir rapordan ibarettir. Cumhurbaşkanı adaylığı meselesinde dışarıya renk vermeseler de arka planda saç saça baş başa bir kavga yaşandığı anlaşılıyor." sözlerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
"Bu Ramazan ayında da maalesef Rusya Ukrayna savaşının yol açtığı, siyasi, ekonomik insani trajedilerin burukluğu içinde girdik. Sağlık hizmetleri yanında kamu düzeni, istihdam, üretim, ihracat gibi alanlarda gösterdiğimiz güçlü performansla ülkemizi küresel kriz ikliminden ayrıştırdık. Gelişmiş ülkelerin dahi sarsıntılar yaşadığı dönemden Türkiye'nin güçlenerek çıkması çok çok önemli başarıdır. Hamdolsun salgın tehdidini büyük ölçüde geride bıraktık. İnşallah yakında tüm izlerini sileceğiz."
"Geçtiğimiz yılın son aylarında ekonomimiz döviz kurundaki rasyonel gerekçesi olmayan yükselişin yol açtığı sarsıntıya maruz kaldı. Aldığımız önlemlerle 20 Aralık'tan itibaren piyasaları yeniden istikrara kavuşturduk. Bu sıkıntının da üstesinden geldik. Küresel emtia fiyatlarının ülkemize yansımaları, döviz kurundaki artışın da etkisiyle ağır oldu."
"Karadeniz'in kuzeyinde başlayan savaş küresel piyasalardaki dengesizliği iyice arttırdı. Bölgesel durum itibariyle tüm dünya ile entegre ekonomiye sahip ülkeyiz. Küresel düzeyde yaşanan her gelişme bizi de yakından ilgilendiriyor. Bir de buna gözünü para hırsı bürümüş fırsatçıları eklediğimiz milletimiz yüksek fiyatlarla karşılaşmaktadır. Yüksek enflasyon ve fahiş fiyat artışları sadece bizim sorunumuz değildir. Avrupa ülkelerinin çoğu bizden vahim tablolarla karşı karşıyadır. En gelişmiş ülkelerin yöneticileri bile vatandaşlarına refah seviyelerinin düşeceğini söylemektedir.
Tüm bunlar bizim milletimize karşı sorumluluğumuzu ortadan bahaneler değildir, olamaz. Karşımıza çıkan tabloya bakarak tarihi karar verdik. Ya ekonomimizi klasik anlamda faiz enflasyon sarmalına sokup, yatırım ve harcamaları kısarak işsizliği arttıracaktık, ya da yeni paradigmayı ortaya koyacaktık. Biz ikincisini tercih ettik. Faiz enflasyonu bir kenara bırakarak yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla büyütecek yeni bir programı hayata geçirdik.
İnsanlarımızın mevcut işlerinin korunmasına, onun da ötesine yeni istihdam açılmasına öncelik verdik. Salgınla birlikte yeniden yapılanan küresel üretim sisteminde ülkemizi önde gelen merkezlerden biri haline getirmek için harekete geçtik. Sanayimizin yolların ve limanların çalışıyor olması, ihracatımızın rekorlar kırarak artmayı sürdürmesi hedeflerimize doğru ilerlediğimizin işaretidir.
"2,6 milyon kişinin istihdama dahil olması, insanımızın işini ve aşını koruma hassasiyetimizin gayretine ulaştığımızı gösteriyor. Bu gerçekler vatandaşlarımızın günlük hayatlarında yaşadığı sıkıntılara bigane kaldığımız anlama asla gelmiyor. Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri yapma kararından geri adım atmadık, atmayacağız. Bu hedefi milletimizin yeni kızıl elması olarak görüyoruz.
Salgın dönemindeki istihdamı koruma ve geliştirme gayretine ulaştığımıza göre yeni bir safhaya geçiyoruz. İnsanlarımızın fahiş fiyat artışları, yüksek enflasyon sebebiyle gerileyen alım güçlerini eskisinin de üzerine çıkarmaktır. Yılbaşında yaptığımız artışlarla bu telafiyi bir nebze gerçekleştirmiştik. Enerji ve kimi gıda ürünleri başta olmak üzere vatandaşlarımıza mümkün olduğu kadar geç ve kademeli yansıtmaya çalıştık. Ukrayna ve Rusya krizi yeni olumsuzluklarını beraberinde getirdi."
"Türkiye ekonomisi dünyanın 10 ekonomisi arasına girmeye hazırlanırken hesapsız, kitapsız adımlarla bu fırsatı heba etmeyeceğimizi dile getirdik. Allah'ın izniyle vatandaşlarımızı enflasyona ezdirmeyecek bir yöntemle bu işin içinden çıkacağız. Eskiler sabırla koruk helva olur derler. Biz de milletimizle birlikte sabredecek, azmedecek, mücadele edecek ve mutlaka neticeye ulaşacağız.
Geçmişte dünyada siyasi ve ekonomik güç dağılımları yeniden yapılırken çeşitli senaryo, oyun ve tuzaklarla ülkemizin dışında tutmayı başarmışlardır. İnşallah bu defa aynı tezgaha düşmeyeceğiz. Vesayet, terör örgütleri, darbe ile elde edemedikleri neticeyi ekonomiyle hesap yapanların hesaplarını bozmak hepimizin namus borcudur."
"Milletimiz asırlardır beklediği yere ulaşmaya, bir el uzatımı uzaklıkta olduğunu görüyor biliyor. Bölgesinde lider ülkemiz olmaya hiç olmadığımız kadar yakın olduğumuza tüm kalbimizle inanıyoruz. Türkiye'nin bu tarihi fırsatı kaçırmasına izin vermeyeceğiz.
Hep birlikte çok çalışacağız, çok mücadele edeceğiz. Kazanmadık gönül bırakmayarak 2023 seçimlerinden zaferle çıkıp ülkemizi hak ettiği yere Allah'ın izniyle ulaştıracağız. Rusya ve Ukrayna savaşı başta olmak üzere dünyada ve bölgemizde yaşanan gelişmenin mesajlarını doğru anlamalı ve herkese anlatmalıyız.
AK Parti olarak, ülkemizi 20 yıldır en ileri demokrasi ve kalkınma seviyesine çıkarmaya çalışırken birkaç alanın üzerinde durduk. Bunlardan ilki, köylerinden ilçe ve il merkezlerine kadar ülkemizin her karışında görülen geri kalmışlığı, altyapı eksikliğini, sefaleti ortadan kaldıracak bir yatırım seferberliğidir. Edirne'de bütün buğday tarlalarını katran, zift bürümüş. Bunu anlatmayacak mıyız? Bunu halkımız mal etmeyecek miyiz? Eğer biz anlatmazsak bilin ki bunu kimse anlatmayacaktır. Yaptıklarımızı anlatmayacak mıyız? 18 Mart Çanakkale Köprüsü'nü bırakın ülkemizi, dünyaya mal etmeyecek miyiz?
"Adına sessiz devrimler dediğimiz o büyük dönüşümü başarıyla tamamlamış olmaktan gurur duyuyoruz. Demokraside kat ettiğimiz mesafe milli iradenin üstünlüğünü güçlendirmiştir. Üzerine titrediğimiz alanlardan biri de savunma sanayi. Can ve mal güvenlikleri emniyette olmayan, geleceğinden umudunu kesmiş insanların yaşadığı ülkede demokrasinin, kalkınmanın gerçek manada tesisi mümkün değildir. Bunun için sınırlarımızı koruyacak güçlü ordu, içeride huzurumuzu sağlayacak güçlü polis ve jandarma teşkilatı, donanımlı istihbarat teşkilatına ihtiyaç vardır."
"İşe terörle mücadeleyle başladık. Terör meselesini daha fazla kan dökülmeden, yürekler yanmadan suhuletle çözmek için riskleri alarak adımları attık. Çözüm süreci diye bilinen girişimi de bu samimi niyetle başlattık. Baktık ki terör örgütü bu dilden anlamıyor, başka ajandalar peşinden koşuyor, öyleyse biz bunların anladıkları dilden konuşacağız dedik.
Terörü sınırlarımız içinde tamamen bitirme noktasına getirdik. Bataklığın kaynağına inerek sınırlarımızın ötesinde kalıcı güvenlik koridoru oluşturduk. Malum olduğu üzere Türkiye yıllardır devam eden terörle mücadelesinde aynı zamanda savunma sanayi alanında ciddi ambargoya maruz kalmıştır. Hükümete geldiğimizde bu tabloyu gördüğümüz için savunma sanayimizi kendi himayemize alarak adım adım büyüttük, güçlendirdik."
"Vatanımızın birliğine göz dikenler harekete geçtiklerinde savunma sanayimiz ayağa kalkmış haldeydi. Bize verilmeyen araç, gereç, mühimmat, elektronik sistemler, yazılımları kendimiz yapabilir hale geldik. Dün Filipinler'e ATAK helikopter teslimine gittiler. Düşünün şimdi biz helikopter ihraç eder hale geldik.
Terörle mücadelemizde ve sınır ötesi harekatlarımızda kimseye eyvallah etmedik. Türkiye Cumhuriyeti devletinin çıkarları neyi gerektiriyorsa o şekilde hareket ettik. Bu süreçte kendini ispat eden savunma sanayi ürünlerimiz dünya pazarının da gözdeleri hale gelmiştir. Artık konvansiyonel sistemlerin ötesine geçip uzayı da çalışma alanımıza dahil ettiğimiz bir safhadayız."
"Elbette hala çözmemiz gereken sıkıntılarımız, tamamlamamız gereken projelerimiz var. Ama o kritik aşamayı geride bıraktığımızdan emin olabilirsiniz. Hemen her konuşmamızda ısrarla altını çizdiğimiz bir hususu ifade etmek istiyorum. AK Parti millet tarafından kurulmuş, iktidara getirilmiş, mücadelesini milletin desteği ile kazanmış bir partidir.
Partimiz genel başkanından sandık müşahidine kadar tüm mensupları, kurulları, teşkilatlarıyla milletin emrindedir. Partimizin gücü milletle gönül bağının gücüyle orantılıdır. İçinde milletin olmadığı siyaseti yapan partiler hep olmuştur, olacaktır. Dışarıdan ve içeriden hangi destekleri alırlarsa alsınlar, milletimiz bunlara kaderini, geleceğini teslim etmiyor ve Allah'ın izniyle etmeyecektir.
Rahmetli Menderes'ten beri milletimiz kendi medeniyet, kültür ve inanç değerlerine sahip çıkanları baş tacı yapıyor. İdeolojik saplantılarını kamu gücünün arkasına saklayan kesim millete ve milletin temsilcilerine çelme takmaktan geri duymamıştır. Rotası değiştirilen Türkiye dönemi artık geride kalmıştır."
"En şanlı zaferi 15 Temmuz olan bu yeni dönemde Türkiye'nin bölgesel ve küresel güç haline gelme hızının nasıl arttığına hep birlikte şahit olduk. 2023 aynı zamanda bizim kalkınma programlarımızın da dönüm noktasıdır. Önümüzdeki yılı önemli kılan Haziran'da yapılacak seçimlerdir. Bu seçim öylesine önemlidir ki, normal şartlarda sokakta rastlaşsalar selam vermeyecek olanları aynı masa etrafında bir araya getirmiştir, altılı. Aynısı Macaristan'da da oldu. Orada da altılı çıktı."
Aynı merci, aynı odak Macaristan'da da koordinatör oldu. Aynı hesap burada da devam ediyor. Bunlara karşı çok gayret edip, gereken dersi de inşallah şu kalan süre içerisinde mahalle, mahalle dolaşmak suretiyle, kadın kollarımız aynı şekilde kapı kapı dolaşarak 2023 Haziran'ını Cumhur İttifakı olarak Allah'ın izniyle hedefe kavuşurcasına gerçekleştirmemiz lazım."
"Şurada Ankara'da Çankaya'dan buraya geliyorum. Gelirken yolda çukurlardan geçilmiyor. Hani çukur çamur diyorduk ya aynen Ankara şu an bunu yaşıyor. İstanbul farklı mı? Hayır İstanbul da aynı. Bizim üçlümüz vardı çöp, çamur, çukur. Göreve geldiğimiz zaman İstanbul'u böyle almıştık. Aynen şu anda yeniden eski Türkiye geri geliyor.
"Üzerinde uzlaştıkları bir program yok. Üzerinde uzlaştıkları bir cumhurbaşkanı adayı yok. Üzerinde uzlaştıkları bir kalkınma projesi yok. Üzerinde uzlaştıkları bir demokrasi adımı da yok. Program diye ortaya çıkardıkları metin yurt dışında hazırlanıp ellerine tutuşturulmuş bir rapordan ibarettir. Cumhurbaşkanı adaylığı meselesinde dışarıya renk vermeseler de arka planda saç saça baş başa bir kavga yaşandığı anlaşılıyor.
İstanbul'da Yavuz Sultan Selim'i yaptık, yıkacaklardı. Marmaray, Avrasya, Osmangazi'yi yıkacaklardı. Şimdi 18 Mart Çanakkale. Hadi yıkın! Bu millet artık bunlara bu fırsatı asla ve kata vermeyecek."
"Geriye kala kala masada oturma düzeni, koridorda yürüme sırasını bile beceremeyen yarım düzine muhteris kaldı. Hiçbir konuda ortada gözükmeyen ve ortada gözükmeyen program olduğu gibi yapacakları hiçbir şey, büyükşehirlerden tutunuz, kendilerine varıncaya kadar ortada yok."
Şimdi bizim ülkenin ve milletin hayrına olan hiçbir konuda adım atamayan bu zavallılara Haziran 2023'de vereceğimiz ders kaldı. Bunun için siz milletvekili arkadaşlarım olarak çok daha gayret ve çalışmamız gerekiyor. Onun için de parti teşkilatlarımızla elele vererek bu adımları atmak durumundayız. AK Parti Grubu ve Cumhur İttifakı olarak Meclisimizin en verimli ve sağlıklı çalışmasından bizler sorumluyuz.
Muhalefetin her alanda olduğu gibi yasama faaliyetlerinde doğru ve hayırlı işlere katkı sağlamak gibi derdi olmadığını biliyoruz. Çoğunlukla süreci yavaşlatma yönünde gayret ortaya koyan muhalefet anlayışı siyasetimizin eskiden beri varolan hastalığıdır. Buna rağmen Meclisimiz tarihin en verimli yasama dönemlerinden birini geçirmektedir. Gayretiniz ve fedakarlığınız için her birinize teşekkür ediyorum."
Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet, bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacığız. Bu duygular içinde Ramazanı şerifinizi tebrik ediyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum."