T24 Haber Merkezi
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçimlerin yenilenmesine yönelik kararı canlı yayında imzaladı. Türkiye 14 Mayıs’ta seçime gidiyor. Seçim kararı, Resmî Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlandı.
Erdoğan, "Depremzedelerimizin yaralarını sarmak, felaketin izlerini silmek, şehirlerimizi yeniden inşa etmek, üretimi ve istihdamı tekrar yükseltmek için ülkemizin seçim gündemini bir an önce geride bırakması şarttır" dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında seçimlerle ilgili açıklamalarda bulundu.
Erdoğan, "Biraz önce anayasamızın 116. maddesinin verdiği yetkiyle 18 Haziran 2023 tarihinde yapılması gereken seçimlerin 14 Mayıs'ta yenilenmesi kararını imzalıyorum. Buna göre; 2 ay sonraki ilk pazar günü milletimiz cumhurbaşkanını ve milletvekillerini seçmek üzere sandık başına gidecektir. Karar yarınki Resmi Gazete’de yayımlanacak. Seçimlerin tarihinin 14 Mayıs olarak güncellenmesi kararımızı yılbaşından sonra kamuoyuyla paylaşmıştık" dedi.
Erdoğan, seçimlerin 14 Mayıs'a alınmasının gerekçelerini açıklarken, şu ifadeleri kullandı:
"Her şeyden evvel 18 Haziran milyonlarca gencimizin geleceğini ilgilendiren üniversite sınavıyla çakışan bir tarihti. Yine bu tarih yüzbinlerce vatandaşımızın hac farizasını ifa etmek üzere mübarek topraklara gittiği bir döneme denk geliyordu. İlk ve orta dereceli okulların seçim tarihinden hemen önce tatile girmesi sebebiyle her yıl olduğu gibi milyonlarca vatandaşımız memleketine veya tatil beldelerine gitmek üzere yola çıkacaktı. Alternatif olarak da 14 Mayıs'ı teklif ettik. Demokrasi geçmişimiz bakımından anlamlı bir yıldönümüne tekabül eden bir tarihin hüsnü kabul gördüğünü biliyoruz."
Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
"Ülkemizin 6 Şubat'ta yaşadığı deprem, seçim tarihiyle ilgili tartışmaları gündemimizden çıkardı. Asrın felaketi olarak nitelenen bu deprem Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Gaziantep, Malatya, Osmaniye, Şanlıurfa, Diyarbakır, Kilis, Adana ve Elazığ illerimizde yüreklerimizi yakan can ve mal kayıplarına yol açtı.
Depremin ilk günlerindeki ağır kış şartları, hasar gören altyapı ve 500 kilometreyi bulan yıkım alanının büyüklüğü işimizi hayli güçleştirmiş olsa da ya bir yol bularak ya da bir yol açarak insanlarımızın yardımına koştuk. 11 ilimizde yaşayan 14 milyon vatandaşımızı doğrudan etkileyen, geniş bir çevrede hissedilen depremde 47 binin üzerinde insanımız vefat ederken 115 binden fazla insanımız da yaralı olarak kurtarıldı. Şehirlerimizi yerle yeksan eden afette milyonlarca vatandaşımız evini kaybederken, milyonlarca vatandaşımız da sarsıntılar sebebiyle evine giremez hale geldi.
Cumhurbaşkanıyla, bakanlıklarıyla, belediyeleriyle STK'larıyla dost ülkelerinden gelen kardeşleriyle ilk gününden itibaren depremle uğraştık. Konteyner kentlerimizle, depremzedelerimize daha iyi barınma imkânları sağlıyoruz. Kalıcı konutlarımıza inşasına da her gün yeni temeller atarak devam ediyoruz. Amacımız ilk etapta 319 bin haneyi tamamlayarak hemen hak sahiplerine teslim etmek. Esas hedefimiz ise toplamda 800 binden fazla konut barındıran, yıkık, yıkılacak 270 bin binayı ortadan kaldırarak depremde zarar gören şehirlerimizi sıfırdan kurmaktır. İnşa ve ihya faaliyetlerimizi kadim şehircilik geleneklerimizi yaşatan, tarihi, kültürel değerlerimizi koruyan bir anlayışla yürütüyoruz. Tüm bu konutları etap etap tamamlayarak 3,5 milyon insanımıza yeni, güvenli, huzurlu hayat alanları oluşturana kadar durup dinlenmeden çalışmakta kararlıyız.
Ülkemiz genelinde uyguladığımız kentsel dönüşüm projeleriyle afete dirençli şehirlerin inşasını hızlandırıyoruz. Biz tüm dikkatimizi depremin yaralarını sarmaya ve şehirlerimizi yeniden inşa ve ihya ederek insanlarımızı bir an önce yuvalarına kavuşturmaya vermişken seçim takvimi de işlemeyi sürdürüyor.
Bizim bu süreçte dünyada eşi benzeri görülmemiş bir yıkımın yaralarını, dünyada eşine rastlanmamış süratle saracak bir program uygulamamız gerekiyor. Tabii ki depremin doğrudan ve dolaylı etkilerinin üstesinden bir an önce gelerek bölgeyi ve ülkemizi en kısa sürede normalleştirmenin yolu güçlü bir siyasi irade tarafından alınacak kararların dirayetle uygulanmasından geçiyor.
Seçim sürecinin uzamasının beraberinde getireceği siyasi gerilimler ve belirsizlikler ister istemez deprem yaralarının sarılmasına, ülkenin kayıplarının telafisine yönelik çalışmaların aksamasına yol açma riski taşıyor. Sadece son bir haftanın siyasi gündemi dahi tek başına bu tehdidin ne kadar reel, büyük ve endişe verici olduğunu göstermeye yeterlidir.
Ülkenin bir bölümü yaşadığı can kayıplarının ve yıkımın altında adeta feryat ederken öteki taraftaki bir kesimin kendi siyasi hesapları uğruna sergilediği aymazlığın faturasını milletimizin tamamının sırtına yükleyemeyiz. Kabine toplantımızın ardından yaptığımız açıklamada da belirttiğim gibi Türkiye’nin ne vakit kaybına, ne dikkat dağınıklığına ne enerjisine gereksiz yere harcamaya tahammülü vardır. Depremzedelerimizin yaralarını sarmak, felaketin izlerini silmek, şehirlerimizi yeniden inşa etmek, üretimi ve istihdamı tekrar yükseltmek için ülkemizin seçim gündemini bir an önce geride bırakması şarttır. Anayasanın bize verdiği yetkiyle, daha önce açıkladığımız seçimleri 14 Mayıs tarihinde yenileme kararımızı uygulamaya geçiriyoruz.
Biraz önce imzaladığımız kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla birlikte YSK, seçim takvimini hazırlayıp ilan edecektir. Bugün mükerrer sayıda yayımlanması da muhakkak olacaktır. Bu vesileyle olayın ne kadar hızla devam ettiğini özellikle hatırlatmak istiyorum. Seçim sürecinde bizim gündemimiz yine depremzede vatandaşlarımızın yaralarının sarılması ve bu felaketin ülkemize verdiği ekonomik ve sosyal zararların telafisi çalışmalarından oluşacaktır. Parlamentoda ana muhalefetin bazı temsilcilerinin garip garip konuşmalarını dinliyorum. Bizim bölgeye ne zaman gittiğimizden haberi olmayan bu garipler, bu zavallılar…
Bakanlarımız, teknokratlarımız, belediye başkanlarımız deprem bölgelerindeydi. Ben de ikinci gün deprem bölgesine ulaştım. Bir turu böyle tamamladıktan sonra ardından ikinci turda da Cumhur İttifakı olarak Devlet Bey’le, Destici ile beraber buraları dolaştık. Biz yaralıyız, dertliyiz, hanımefendi konuşuyor. Hatay milletvekiliymiş… Hatay milletvekili olmak seni bir yere kadar bağlar ama Hatay milletvekilinin olmanın ötesinde Cumhurbaşkanı olarak biz 11 ilin 11’inde çalışmaları aynı hassasiyetle sürdürdük, sürdüreceğiz.
Bu sabah Kırıkhan’dan bir hanım kardeşim aradı. Adalet Bakanımıza, ‘Cumhurbaşkanımızla görüşmek istiyorum’ dedi. Adalet Bakanım da bana bu durumu iletti, kendisiyle görüştüm. O ne anlayıştır ne kadar güzel bir yaklaşımdır. ‘Cumhurbaşkanım, bizim hiçbir sıkıntımız yok şu anda, her şey geliyor, ben çadırda kalıyorum, çadırda kalmama rağmen halimden memnunum. Konteynerler gelirse daha iyi olur ama şikayetçi değilim’ dedi. İşte bu da bu milletin bir evladı. Doğma, büyüme Hataylıyım dedi… Bir ona bakıyorum bir de milletvekili olarak parlamentoya gelmiş olan bayana bakıyorum.
İskenderun’da diyor ne var? Kruvazör gemi var. Bunun yanında İskenderun’da çadır da konteyner de var. Dersin ki İskenderun’a geldin mi? Evet geldim. Ama senin haberin yoksa ben ne yapayım? Arkadaşlarım sürekli oraya gittiler. Oradaki çalışmalarda sağ olsun belediye başkanı arkadaşımız büyük bir gayretle ailecek çalışıyorlar. Belki onun ondan da haberi yoktur. Biz dertliyiz. Ama bunların derdi yok.
Bugün İskenderun’da enkazlar olduğu gibi Hatay’ın diğer ilçelerinde de, hele hele Antakya’da enkazının en büyüğü var. Belki bundan da haberi yok. Çünkü onun gittiği yerler bellidir. Biz her yeri dolaşıyoruz. İnşallah üçüncü tura başlıyorum.
Biz bir taraftan vefat edenlerimizi, tüm yakınlarına Rabbim sabırlar versin. Bir taraftan yaralılarımızı, bir taraftan bu enkazları kaldırarak inşallah yolumuza süratle devam edeceğiz. Konut yapımlarına başladık. Konut yapımlarını hızla devam edeceğiz. Türkiye’nin risk yapılanmasının üzerinde de çalışmalarımızın birinci turunu İstanbul’da yaptık. İkincisi yapacağız.
AK Parti'den milletvekili adayı olmak için başvuru yapanlar için bir karar aldık. Başvuracak herkes asgari rakam tutarını AFAD'ın yardım hesaplarına yapacaktır. Yapacakları cömert yardımlara şimdiden çok teşekkür ediyorum. Bu kararın diğer partilere de örnek olacağına inanıyorum.
Bu seçimde Cumhur İttifakı olarak kendimize hazırladığımız bütün müzikleri yasaklıyoruz. Müziksiz bir kampanya olacak.
Bir kez daha altını çizerek söylüyorum; Türkiye 6 Şubat depremlerinin yol açtığı yıkımları ortadan tamamen kaldırmadan geleceğine güvenle bakamaz. Seçime katılan cumhurbaşkanı adayları, ittifaklar ve siyaset partileri olarak attığımız her adımda bu hakikate bağlı kalmalıyız. 14 Mayıs süreci kısır siyaset çekişmelerin mecrası haline dönüştürülürse bunu başaramayız. Önce depremzede vatandaşlarımız sonra 85 milyonun vebaline gireriz. 'Türkiye için hemen şimdi' diyerek 14 Mayıs'ı 6 Şubat izlerini silecek hayırlı bir yarışa davet ediyoruz. Tüm partilerden bu samimi çağrımıza yanıt bekliyoruz."