Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarına değinerek, "Paralel yapı darbe teşebbüsünde eğer başarılı olsaydılar, muhalafeti esir alacaktı" dedi. "Biz onları bundan kurtardır ama hala Paralel yapının yanında yer alıyorlar" diyen Erdoğan, "Varsın onlar inadına dekolte inadına mini etek desinler. Biz TÜRGEV'le diğer vakıflarımızla inancına kültürüne sahip gençler üretmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Yaklaşan 28 Şubat tarihine de dikkat çeken Erdoğan, "28 Şubat geliyor, yad edeceğiz. Ama bu defa farklı yad edeceğiz. Nerelerden nerelere. Kudret kuvvet sahibi olan Allah'tır. Bugünleri gördük" diye konuştu.
Erdoğan, TÜRGEV yurtları açılış töreninde konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
Dün Malatya'da meydana gelen elim kazada şehit olan pilotlarımıza rahmet ailesine ve TSK'ya başsağlığı diliyorum.
2008'den bu yana hızlanan yurt açma faaliyetleri artık İstanbul dışına taşıp yayılmaya başladı. Vakfın adı da TÜRGEV olarak tadil edildi. 1996'dan bugüne gençliğe ve eğitime hizmet maksadıyla vakfımızın çatısı altında emek vermiş bağışlarıyla katkıda bulunmuş herkesi de bu vesileyle, ölenlere rahmet diliyorum, hayatta olanları hayırla yad ediyorum.
TÜRGEV'in önümüzdeki dönemde faaliyete geçireceği üniversitesiyle, kreşten yüksek öğretime kadar hizmet veren bir yapı haline geleceğine inanıyorum.
Dünyadaki en karlı, verimli, hayırlı yatırım insanlara yapılan yatırımdır. İnancını, tarihini kültürünü bilen, araştıran sorgulayan üreten gençler konusundaki çabalarınızda sizlere başarılar diliyorum.
Bundan önce olduğu gibi bundan sonra da daima yanınızda olacağımı bilmenizi istiyorum.
TÜRGEV 17-25 Aralık darbe teşebbüsünün en önemli hedeflerinden biriydi. Böylesine güzel hayırlı hizmetler yapan bir kurum niçin hedef alınır? Bu soruyu sormak ve bunun cevabını aramak durumundayız. Bu kurumun hizmetleri iftiralarla niçin engellenmek istenir? Destek veren insanlar özel olarak tespit edilip niçin saldırıya uğrar?
Fakir fukaranın evlatlarının sığındığı bu kapıya niçin kilit vurulmaya çalışılır? Tüm bunlar yolsuzluk gibi gerçekten alçakça ahlaksızca bir kılıfla niçin yürütülür? Aslında cevap kendi içinde gizli. Dikkat ederseniz Türkiye'nin ne kadar milli kurumu projesi varsa hepsiyle birlikte TÜRGEV de hedef alınmıştı. Halk Bank'tan ne istedilerse, küresel projelerden niçin rahatsız oldularsa, TÜRGEV'in üzerine de aynı rahatsızlığı yaşadılar.
Kendi ankebut sistem için güneydeki sevdikleri ülkenin, özellikle de ikamet ettikleri yerdeki destekçilerinin çıkarları için TÜRGEV'i tehdit olarak gördüler. TÜRGEV vatanına bağlı gençler yetiştirmek istiyor. Bunu hazmedemediler.
Onlar bu vasıfların tam tersi mahiyette nesil istiyorlar. Yani biri ak diyor diğeri kara. Böyle olunca anlaşabilmeleri mümkün değildi, nitekim olmadı. Bu yapı milletimizin hayır konusundaki eğitim konusundaki duygularını hassasiyetini istismar etti. Yardım diyerek zekat diyerek kurban diyerek topladıkları paraları götürdüler Türkiye aleyhindeki lobilere, partilere aktardılar, yurt içinde ve yurt dışında.
Sadece yurtiçinde değil, aynı şeyi yurtdışında da yaptılar ve ülkemiz aleyhine lobiler oluşturmak için bunu yaptılar. Allah rızası için diyerek, karın tokluğuna çalıştırdıkları insanların emeğini karanlık oyunlarının malzemesi yaptılar. Milletin feraset duvarına çarpıp milletin tokadını yiyip yerlerine oturdular. Bu milletin gönlünden sildiği hiç kimse biliniz bir daha ayağa kalkamaz. Milletimiz bunu gönlünden sildi. Şimdi tüm STK'larımıza, vakıflarımıza, derneklerimize çok büyük görevler düşüyor, yurt içinde yurt dışında.
Hiçbir yerde bu yapının ortadan kalkmasıyla herhangi bir hizmetin kesintiye uğramasına izin vermeyeceğiz.
Daha çok çalışacağız, koşturacağız. Meselenin özünden amacından en küçük bir sapmaya mahal vermeden bu hizmetleri daha iyi başarılısıyla yürüteceğiz.
Milletimiz için buna mecburuz. Geleceğimizin teminatı gözlerimizin nuru evlatlarımız için mecburuz.
Şimdi yurt dışındaki okullar için inşallah Milli Eğitim Bakanlığı'mız hükümetimize hazırlığı sundular ve MEB öncülüğünde ama tamamen sivil yapıya sahip bir Maarif Vakfı adıyla vakıf kuruluyor. Oralardaki eğitim hizmetlerini artık bu vakıf yürütecek. Yurt dışında acaba ne olacak sorusu cevabını buluyor.
Yurt içinde de ne barınma ne burs konusunda en küçük bir aksamaya yol açılmayacağına inanıyorum. Az önce bakanımız 400 bin öğrenci kapasitesine ulaştığını zaten ifade ettiler.
28 Şubat 1997'de ve 28 Şubat geliyor, yad edeceğiz. Ama bu defa farklı yad edeceğiz.
Nerelerden nerelere. Kudret kuvvet sahibi olan Allah'tır. Bugünleri gördük. Şimdi 17-25 Aralık 2013'te köklerinden sarsılmak istenen bu mirasa sahip çıkmak boynumuzun borcudur. Zahirde farklı gözükse de aslında her iki teşebbüste aynı amaca yönelikti. Amaç bu milletle kadim medeniyeti arasındaki bağları koparmaktı. Böylece milletimiz istikametsiz, hedefsiz bir topluluk haline dönüştürülecekti.
Biz buna izin vermedik. Milletimiz için bu mücadeleyi veriyoruz. Meseleyi Tayyip Erdoğan'ın kişisel meselesi gibi göstermeye çabalayanlar, aslında bu yapının kendilerine de düşman olduğunu iyi biliyorlar.
Bu yapı darbe teşebbüsünde başarılı olabilseydi hepsini esir alacaktı. Şantajla, kasetle, montajla dinlemeyle esir alacaktı. Onları da bu büyük tehditten kurtardık, bu çok önemli.
Ama gittiler o yapıya teslim oldular. Sen kendi ayağınla gidersen o da seni hep kullanır. İşte günlerdir gazetelerde çarşaf çarşaf yayınlanıyor. Biri diğerine montajlı kasetler veriyor, öteki ona biatını bildiriyor, arada birbirini tehdit etmekten hakaret etmekten de geri durmuyorlar. Bu nasıl hastalıklı bir ilişkidir?
Şimdi hedef 7 Haziran. Bu nasıl bir çarpık ilişkidir. Ama her iki tarafa da yakışır. Çünkü cibilliyetlerinin gereği bu.
Varsın onlar kendilerine icazetli şakirtler yetiştirsinler, inadına dekolte inadına mini etek diye feveran etsinler, biz TÜRGEV ile diğer vakıflarımızla derneklerimizle birlikte inancına tarihine bağlı nesiller düşünen tartışan gençler yetiştirmek için çalışmaya devam edeceğiz.