Erdoğan: Günümüzdeki öğretmen-öğrenci ilişkisinin yüzeyselliğinden kurtulmalıyız

Erdoğan: Günümüzdeki öğretmen-öğrenci ilişkisinin yüzeyselliğinden kurtulmalıyız

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 'Türkiye Bilimler Akademisi Ödülleri' töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Her fırsatta ifade ettiğim gibi günümüzdeki öğretmen-öğrenci ilişkisinin yüzeyselliğinden kurtulmak zorundayız" dedi.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Yılda iki defa toplanan bilim ve teknoloji yüksek kurulunun tüm toplantılarına başbakanlığım döneminde başkanlık ettim. Bizzat himayem altına aldım. Özellikle savunma sanayi projelerinin hızlı etkin ve verimli şekilde hayata geçirilmesi için çaba gösterdim. Hamdolsun bilim insanlarımız, özel sektör firmalarımız yüzümüzü kara çıkarmadı. Aynı şekilde mühendislik, sağlık, sosyal bilimlerde yürütülen çalışmaların destekçisi oldum.

İki hafta önce burada, bilim insanlarımızla bir aradaydım. Sosyal ve beşeri bilimler arasında kendisine akademi ödülü vereceğimiz Mehmet Genç hocamızla geçtiğimiz çarşamba günü Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Ödülleri vesilesiyle bir aradaydım. Fen ve mühendislik bilimleri arasında  aday gösterilen Niyazi Serdar hocamızı kutluyorum.

Bundan sonra da her vesile ile bilime yönelik desteğimizi teşvikimizi artırarak devam ettireceğiz. Her fırsatta ifade ettiğim gibi öğretmen öğrenci ilişkisinin yüzeyselliğinden kurtulmak zorundayız.

Kadim ve derin öğretimi yeniden canlandırmamız gerektiğine inanıyorum. Bu konuda kısa sürede önemli bir mesafe kat edeceğimizi inanıyorum. Değerli misafirler, bizim tarihimizde ve medeniyetimizde ilmin, çok müstesna değeri vardır. Hele hele talebenin mualimine yazdığı mektupları okuduğunuz zaman bunun hasssiyetini görürsünüz. O ifadelerdeki edep, hocasına karşı seçtiği kelimeler çok çok anlamlıdır. 

Dünyanın bilinen en eski üniversitesi bu topraklardadır. Batı biliminin temel referansları olan isimler bizim medeniyetimizn mensuplarıdır. 

Yitik kaybedildiği yerde aranır diye bir sözümüz vardır. Biz bilimdeki kültürdeki liderliğimizi son olarak bu coğrafyada kaybetmiştik. İnşallah yine burada ayağa kaldıracağız. İnanmak başarmanın yarısı der büyükler. Önce kendimize güveneceğiz inanacağız. Başarı bu sürecin tabi neticesi olarak kendliğinden gelecektir.

Geçtiğimiz günlerde Nobel ödülü alan Aziz Sancar hocamız en önemli örnektir. Mardin’de doğmuştur. İnanıyorum ki bu salonda bilmeyenleriniz de var. İyi bilirim, şu haliyle gelişmiş durumdadır. Ama Aziz hocamızın okuduğu dönemlere baktığımız zaman kim bilir ne haldeydi?

Tüm eğitimini ülkemizde almış bir kardeşimizin Nobel’e layık görüldü. Şunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamlıyız, Türkiye’nin sorumluluğu sadece kendisine değil; biz bir yönüyle üçyüz milyonluk Türk dünyasına, 1,7 milyarlık İslam alemine, 7 milyarlık insan alemine karşı sorumlu olan bir milletiz.

Sivil toplum örgütü temsilcilerimizin çoğu şu sözleri duymuştur. Birgün tekrar geleceğinizi biliyorduk. Hatta Makedonya’nın dağ köylerinden birinde yaşlı bir amcamız ilk defa bayrağımızı taşıyan TİKA görevlimize… demiştşir. Bu ülkenin ve bu milletin yolunu gözleyen birçok isnan var.

Suriye’deki karşdelerimizin feryatlarına şahit oluyoruz. Sessiz kalabilir miyiz? Gidin Gargana vadisine, bin yılı bulan araya rağmen kardeşlerimizin hissiyatlarını hiç değişmemiş olduğunu görürsünüz.

Mazlum ve mağdurlara el uzatacak imkana sahip olma sorumluluğunu yüklüyor bize. Diğer tüm alanlar gibi bilim alanındaki çalışmamlar gibi yaklaşımımızı sürdürmek zorundayız. Bağımsız, özgür olmanın yolu tüm bu alanlarda mümkün olan en ileri seviyey eulaşmaktan geçiyor. Bugüne kadar sayısız defa tecrübe ettiğimiz şekilde en fazla ihtiyacınız olduğu anda en hayati noktada kapıların yüzüne kapanması noktasıyla karşı karşıyasınız demektir. Kendi tekonlojimize sahip olmasaydı yaşadığımız şu hassas dönemde nefes alamazdık.

Geldiğimiz yer önemli olabilir ama asla yeterli değidlir. Kamu kurumlarıyla, üniversitesiyle, özel sektörüyle dayanışma içinde tempomuzu sürekli artırarak hedeflerimize doğru ilerlemiliyiz.

2023 nihai nokta değil, ara duraktır. Şimdiden 2023 sonrasını da düşünmeye, tartışmaya başlamalıyız. Türkiye niçin, bilimlere dünyanın en önde gelen ülkelerden birisi olmasın? Türkiye niçin en ileri hizmetleri sunan ülkelerin başında gelmesin? Niçin sosyal ve beşeri bilimlerde en başarılı bilim insanlarına ev sahipliği yapmasın?

2023 ve 2071 vizyonumuzu şimidden konuşmaya başlamılıyız. Torunlarımız o günü inşalalh yaşayacaklar ve o günlerin temelini atacaklardır. Evlatlarımızın üzerinde hakları var diye düşünüyorum. İnşallah bir gün bunları başaracağımıza inanıyorum. İmanım var buna, yeter ki beraberliğimizi kardeşliğimizi güçkendirelim.

Diğer engelleri aşmak daha kolay. İşte 13 yıl önce neredeydik ama bugün neredeyiz? Büyüme rakamları açıklandı. Dikkat ediniz 2015 yılındaki bu büyüme hızına gerçekleştirdiğimiz iki seçime, içeride dışarıda yaşadığımız bunca badireye rağmen başardık. İstikrarlı bir şekilde sürdürüyoruz, sürdüreceğiz.