“Cumhurbaşkanı, geniş yetkilerini kutuplaşmayı derinleştirecek şekilde mi, normalleşme için mi kullanacak?”

“Cumhurbaşkanı, geniş yetkilerini kutuplaşmayı derinleştirecek şekilde mi, normalleşme için mi kullanacak?”

Hürriyet yazarı Sedat Ergin, dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yemin etmesiyle resmen başlayan yeni dönemin Cumhurbaşkanı’na ülke yönetimini ilgilendiren geniş yetkiler verdiğini hatırlatarak, Türkiye’nin seyrini ve ruh halini belirleyecek olanın “Cumhurbaşkanı'nın bulunduğu konumu, sahip olduğu geniş yetkileri, bu kutuplaşmayı derinleştirecek şekilde mi, yoksa yumuşama ve normalleşme yönünde mi kullanacağı” sorusunun cevabı olduğunu söyledi.

16 Nisan 2017 anayasa referandumunda yakın bir marjla kabul edilen başkanlık sisteminin, ‘toplumdaki yaygın kutuplaşmanın kaynağı’ olduğunu savunan Ergin, “Önümüzdeki günlerin bir diğer temel konusu, Erdoğan’ın bu modelde Cumhurbaşkanlığı’ndaki rolünü nasıl yorumlayacağı ve görevine nasıl bir üslup getireceğiyle ilgilidir” dedi.

"Yürütmenin hesap vermesini mümkün kılan alışılmış denetleme usulleri artık işlemeyecek"

Ergin, başkanlık sistemindeki en önemli değişiklikleri şöyle sıraladı:

"Sistemin en çarpıcı yeniliklerinden biri, Cumhurbaşkanı’nın yasa gücünde kararname çıkartabilme yetkisine sahip olmasıdır. Bu yetki, temel hak ve özgürlükler ile anayasada “Münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen” ve “Kanunda açıkça düzenlenen konular” dışındaki alanları  kapsayabilecektir.

*

"Bu dönemin dikkat çekici bir diğer yönü, geçmişte iktidar erkinin denetlenmesi anlamında parlamentoya verilmiş yetkilerin azımsanmayacak bir bölümünün yasama organından alınmasıdır. Örneğin, bakanlar hakkında gensoru verilmesi, milletvekillerinin bakanlara sözlü soru yöneltmeleri gibi yürütmenin parlamento karşısında hesap vermesini mümkün kılan alışılmış denetleme usulleri artık işlemeyecektir.

"Denetimin yargı cephesine bakarsak, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) üyelerinin seçiminde iktidar çoğunluğunun belirleyici olması, yargının iktidar üzerindeki denetleme gücünü kaçınılmaz olarak etkileyebilecek bir durumdur.

"Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin denetimi meselesi bu çerçevede özellikle önem kazanıyor. Bu kararnameler de yargı denetimine tabi olacağı için, Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülerek Anayasa Mahkemesi’ne götürülebilecektir. AYM’nin Cumhurbaşkanı’nın bu tasarrufları karşısında ne ölçüde bağımsız bir tavır geliştirebileceği, yeni dönemin en kritik sorularından biri olarak beliriyor.

*

"Yetkileri ne kadar kısılmış olursa olsun, TBMM seçilmiş temsilcilerin toplandığı yerdir"

"Önümüzdeki dönemin bir diğer önemli sorusu, parlamentonun sesini ne kadar duyurabileceği, kendisine bir alan açıp açamayacağı meselesidir. Yetkileri ne kadar kısılmış olursa olsun, TBMM, son tahlilde milletin seçilmiş temsilcilerinin toplandığı yerdir ve bunun sağladığı meşruiyet zemini üzerinde Meclis çatısı altında çıkacak her ses demokrasi için vazgeçilmezdir ve kutsaldır.

"Parlamento, yeni dönemde artan ölçüde Türkiye’nin bütün seslerini güçlü bir şekilde duyurmak, demokratik reflekslerini diri bir şekilde ortaya koymak görev ve sorumluluğuyla karşı karşıyadır."