Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, kamuyounda 4. yargı paketi olarak bilinen düzenlemeyi onayladı.
Kanunla, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde açılan tam yargı davalarında, talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılama hakkının ihlali olarak kabul edilmesi sebebiyle, nihai karar verilinceye kadar ıslah suretiyle talep edilen tazminat miktarını arttırma hakkı tanınıyor.
Kanuna göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde açılan tam yargı davalarında; dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar bir defaya mahsus olmak üzere arttırılabilecek ve miktarın arttırılmasına ilişkin dilekçe 30 gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilecek. Bu hüküm derdest olan davalarda da uygulanacak.
Ceza Muhakemesi Kanunu, İdari Yargılama Usulü Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'ndaki hükümlere paralel şekilde, AİHM tarafından verilen ve kesinleşmiş ihlal kararları, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde görülen davalar bakımından da yargılamanın iadesi sebebi olarak kabul edilecek. Bu kararlar hakkında yargılamanın iadesi, AİHM kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilecek.
Kanunla, AİHM'in, devletin sorumluluğuna ilişkin tazminat davalarında, davacıların yargılamanın yavaş işlemesinden doğan zararlarını ortadan kaldıracak yeterli bir çözüm bulunmadığı yönünde Türkiye aleyhinde verdiği ihlal kararlarının önünü kesmek amacıyla düzenleme yapılıyor.
Buna göre, idari yargıda açılan tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, nihai karar verilinceye kadar talep edilen tazminat miktarını arttırma hakkı tanınacak.
Yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle kamulaştırma bedelinin geç ödenmesinden dolayı ortaya çıkan hak kayıplarının giderilmesi amacıyla düzenleme yapılıyor. Buna göre, açılan davanın 4 ay içinde sonuçlandırılamaması halinde, bu sürenin bitiminden itibaren başlamak üzere, ödeme tarihine kadar geçecek süre için hesaplanacak kanuni faiz hak sahibine ödenecek.
Kanunla, AİHM'in, terör örgütlerinin içeriği şiddet unsuru içermeyen bildirilerini yayınlayanların, sadece bu eylemleri nedeniyle cezalandırılmasını ifade özgürlüğünün ihlali olarak saymasına paralel düzenleme yapılıyor.
Buna göre, terör örgütlerinin bildiri veya açıklamalarını basanlara veya yayınlayanlara bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilmesinde, "cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösteren, öven ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik eden" şartı getirilecek. Böylece, suçun kapsamı AİHM standartlarıyla uyumlu hale getiriliyor.
Aynı düzenleme, basın açıklamaları için de getiriliyor. AİHM'in, içeriğinde şiddete başvurmayı cesaretlendirici ifadeler yer almayan ya da kişileri silahlı isyana teşvik edici nitelikte olmayan açıklamalar nedeniyle bireylerin Terörle Mücadele Kanunu'nca cezalandırılmasını ifade özgürlüğüne aykırı bulmaması için düzenleme yapılıyor.
Buna göre, terör örgütünün propagandasını yapan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilmesinde, suçun "cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde olması" şartı getiriliyor. Bu suçun basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde verilecek cezanın yarı oranında arttırılması hükmü korunuyor.
Terör örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde; örgüte ait amblem, resim veya işaretleri asanlar ya da taşıyanlar, slogan atanlar, ses cihazlarıyla yayın yapanlar, terör örgütüne ait amblem, resim veya işaretlerin üzerinde bulunduğu üniformayı giyenler, bu suçları toplantı ve gösteri yürüyüşü dışında da işlerse aynı cezaya çarptırılacak.
Terör örgütlerinin bildiri ve açıklamalarını basmak ve yayımlamak, terör örgütünün propagandasını yapmak ile yasa dışı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılma suçunu işleyenler hakkında, ayrıca "Terör örgütüne üye olmak" suçundan dolayı ceza verilmeyecek.
Ancak, işlenen suçun; patlayıcı madde bulundurma, mala zarar verme, kasten yaralama, görevi yaptırmamak için direnme, genel güvenliği kasten tehlikeye sokma gibi cebir ve şiddet içermesi halinde, kişi ayrıca örgüt üyeliğinden cezalandırılacak.
Kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkmaması halinde, yapılan açıklamalar "suçu ve suçluyu övme" suçunu oluşturmayacak. Terörle Mücadele Kanunu'nda yapılan; terör örgütünün propagandasını yapan kişiye ceza verilmesinde, suçun "cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde olması" şartı getirilmesi düzenlemesi, Türk Ceza Kanunu'nda yapılıyor. Buna göre, terör örgütünün propagandasını yapan kişiye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilmesinde, suçun "cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde olması" şartı aranacak.
"Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişinin, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılması ve örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek cezanın yarısına kadar indirilebilmesi" hükmü, sadece silahlı örgütler hakkında uygulanacak. Böylece silahlı olmayan örgütler hakkında söz konusu hüküm uygulanmayacak.
Kamu kurum veya kuruluşları adına yapılan mal veya hizmet alım veya satımlarına ya da kiralamalara ilişkin ihaleler ile yapım ihalelerine fesat karıştıran kişi, 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak.
İhaleye fesat karıştırma suçunun cebir veya tehdit kullanmak suretiyle işlenmesi halinde temel cezanın alt sının 5 yıldan az olamayacak. Ancak, kasten yaralama ya da tehdit suçundan veya tehdit suçunun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hallerin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca bu suçlar dolayısıyla cezaya hükmolunacak.
İhaleye fesat karıştırma suçu işlenmesi sonucunda ilgili kamu kurumu veya kuruluşu açısından bir zarar meydana gelmemişse fail hakkında bir yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilecek.
Halkı, askerlik hizmetinden soğutacak etkinlikte teşvik veya telkinde bulunanlara veya propaganda yapanlara 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilmesinde, suçun unsuru, "askerlik hizmetini yapanları firara sevk edecek veya askerlik hizmetine katılacak olanları bu hizmeti yapmaktan vazgeçirecek şekilde teşvik ve telkinde bulunmak" şeklinde değiştiriliyor.
Kanunla, soruşturma ve kovuşturma aşamasında yapılan tahliye taleplerinde, Cumhuriyet savcısının mütalaasının sanık, şüpheli veya müdafiye tebliğ edilmemesinin silahların eşitliği ve çekişmeli yargı ilkelerine aykırı kabul edilmemesi için düzenleme yapılıyor. Tahliye talebi, duruşma dışında yapılırsa, Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafinin görüşü alınmayacak.
Yakalanan veya tutuklanan kişiler, yakalama ve tutuklama işlemine karşı kanunda öngörülen başvuru imkanlarından yararlandırılmazlarsa, maddi ve manevi her türlü zararlarının tazminini isteyebilecek.
Gözaltı ve tutukluluk süresi başka bir hükümlülüğünden indirilen kişiler, tazminat isteyebilecek.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin AİHM'in kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi durumunda, 3 ay içinde yeniden soruşturma açılacak.
Ceza muhakemesinde silahların eşitliğinin sağlanması amacıyla düzenleme yapılıyor. Buna göre, tutukluluğa yapılan itirazlarda, cumhuriyet savcısının görüşü alındıktan sonra, şüpheli, sanık veya savunmanın da görüşü alınınca itiraz hakkında karar verilecek.
"Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri" başlıklı maddeye göre verilen ceza hükmünün, AİHM tarafından İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme'nin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin tespit edilmiş olmasına rağmen, bazı başvurular için yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilmemesinin önlenmesi amacıyla düzenleme yapılıyor. Buna göre, 4 Şubat 2003 tarihi itibarıyla AİHM'de derdest olup, sonradan ceza hükmünün sözleşmenin ihlali suretiyle verildiği tespit edilen ancak yeniden yargılama yapılamadığından Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından 15 Haziran 2012 tarihi itibarıyla icra süreci denetlenmekte olan kararlar açısından da yargılamanın yenilenmesi yapılabilecek.
Dava veya takibin açıkça dayanaktan yoksun bulunmaması halinde adli yardımdan yararlanılabilecek. Böylece adli yardımın kapsamı genişletiliyor. Adli yardım talebinin reddine ilişkin kararlara karşı, tebliğinden itibaren bir hafta içinde itiraz edilebilecek. Adli yardım talebi reddedilirse, ödeme gücünde sonradan gerçekleşen ciddi bir azalmaya dayanılarak tekrar talepte bulunulabilecek.
Yargılama giderlerinin tahsilinin, adli yardımdan yararlananın mağduriyetine neden olacağı mahkemece anlaşılırsa, mahkeme hükümde tamamen veya kısmen ödemeden muaf tutulmasına karar verebilecek.
Kanuna, AKP, CHP, MHP ve BDP milletvekillerinin imzasıyla verilen değişiklik önergesiyle geçici madde eklendi.
Buna göre, 7 Kasım 1982 tarihinden önce işlemiş olduğu bir suç dolayısıyla hürriyeti cezaya mahkum olan kişi hakkında, mahkum olduğu cezanın infazı sürecinde koşullu salıverildikten sonra deneme süresi içinde işlediği yeni bir suç sebebiyle koşullu salıverilme kararı geri alınmayacak.
Bu düzenlemeden, yaklaşık 32 yıldır cezaevinde bulunan Tahir Canan'ın da yararlanacağı belirtildi.