CUMHURBAŞKANI GÜL: DAHA ETKİN BİR GÜVENLİK KONSEYİNE İHTİYAÇ VAR NEW YORK (A.A)

-CUMHURBAŞKANI GÜL: DAHA ETKİN BİR GÜVENLİK KONSEYİNE İHTİYAÇ VAR NEW YORK (A.A) - 23.09.2010 - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''21. yüzyılın henüz yelken açılmamış sularında'', uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması için daha etkin bir Güvenlik Konseyine ihtiyaç duyulduğunu belirterek, ''Şimdi yapmamız gereken bu yönde gerekli somut adımları atabilmektir. Türkiye, bu onurlu ve adil yolculukta Konseyin ve daha geniş anlamda uluslararası toplumun daimi ve güvenilir bir ortağı olacaktır'' dedi. BM Güvenlik Konseyinin ''Barışı Koruma-Barışı İnşa'' konulu zirve toplantısında Türkiye adına bir konuşma yapan Gül, Konsey üyelerinin şu ana kadarki beyanlarını ve kendi tecrübelerine dayalı olarak sundukları değerli tahlilleri dinledikten sonra, toplantının şimdiden amacına ulaştığını söyleyebileceğini belirtti. Bu görüş alışverişinin Türkiye için özellikle önem taşıdığını ifade eden Gül, şöyle devam etti: ''Zira Türkiye, Balkanlardan Ortadoğu'ya, Karadeniz ve Akdeniz'den Kafkaslar ve Orta Asya'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada bir çok klasik ve asimetrik risk ve tehdidin kesiştiği stratejik bir konumda bulunmaktadır. Bu nedenle, Türkiye çoğunlukla gerek kendi, gerek daha ötesindeki bölgelerin güvenliğini etkileyen çok yönlü sorunlarla boğuşmak durumunda kalmakta ve bu geniş alanda barış ve istikrar üretmek için gayret göstermektedir. Bunu yaparken de uluslararası toplumun bir çok diğer üyesi gibi, önleyici diplomasi, arabuluculuk, barışı koruma ve barışı tesis gibi çok çeşitli araçları kullanmakta ve bu imkanlardan yararlanmaktadır.'' -''TÜRKİYE'NİN ARABULUCULUKLA ÖNE ÇIKMASI TESADÜF DEĞİL''- Cumhurbaşkanı Gül, bu anlamda, Türkiye'nin son dönemde özellikle arabuluculuk ve kolaylaştırıcılık alanındaki aktif çabalarıyla öne çıkmasının da bir tesadüf olmadığını belirterek, ''Zira biz, önleyici diplomatik girişimleri mevcut ve potansiyel sorunların çözümü bakımından en etkin ve düşük maliyetli yöntem olarak görmekteyiz. Bu nedenle de uluslararası toplumun sorunları önleyici yeteneklerinin geliştirilmesine büyük önem atfetmekteyiz'' diye konuştu. Devam eden fiili ihtilaflar bakımından ise Türkiye'nin, gerek BM gerek diğer uluslararası barışı koruma operasyonlarına kayda değer ölçüde birlik ve polis katkısında bulunan ülkeler arasında yer aldığını kaydeden Gül, Türkiye'nin sürdürülebilir barış için gerekli koşulların yaratılmasına yardımcı olmak amacıyla kalkınma yardımları başta olmak üzere, ihtilaf sonrası barışı tesis çabalarında da aktif bir rol oynadığını belirtti. ''Bu faaliyetlerimizden edindiğimiz dersler bugünkü görüşmemize de ışık tutabilecek niteliktedir'' diyen Gül, ilk olarak, önleyici diplomasiden başlamak kaydıyla uluslararası toplumun, faaliyetlerini daha sağlıklı bir eşgüdüm içinde yürütmesi, mevcut güvenlik ortamının bölünmez ve çok boyutlu niteliği gözönüne alındığında, ilgili tüm aktörlerin işbirliği içinde çalışması gerektiğini söyledi. -''İŞBİRLİĞİ ÖNCELİKLE BM'DEN BAŞLAMALI''- Cumhurbaşkanı Gül, bu işbirliğinin de öncelikle BM'den başlaması gerektiğini ifade ederek, ''Özellikle Güvenlik Konseyi, BM sistemi içindeki ve dışındaki ortaklarına işbirliği elini uzatmalı ve ortak hedefler doğrultusundaki mevcut kıyaslamalı üstünlüklerden daha etkin şekilde yararlanabilmelidir'' dedi. İkinci olarak, Konseyin barış ve güvenliğe yaklaşımının daha kapsamlı ve stratejik bir nitelikte olması gereğini dile getiren Gül, şöyle devam etti: ''Bugüne kadar, Konseyin elindeki imkanların daha ziyade, önleyici diplomasi, barış yapma, barışı koruma ve ihtilaf sonrası barışı tesis sırasını izleyecek şekilde ayrı ayrı kullanılması yönünde bir eğilim hakim olmuştur. Halbuki tecrübemiz, böylesine tek yönlü ve ardışık bir sıralamanın bizi her alanda geride bıraktığı ve kullanılan imkanların etkinliğini azalttığı yönünde olmuştur. Bunun yerine, eldeki tüm araçları bütünlüklü ve tutarlı bir çerçeve içine oturtabilecek kapsamlı bir siyasi stratejinin oluşturulmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Örneğin, arabuluculuk ve kolaylaştırıcılık sadece belirli uzlaşılara varılana kadar başvurulan bir yöntem olarak görülmemeli, bu alandaki çabalar barış anlaşmalarının uygulanması sürecinde de gerektiği ölçüde sürdürülebilmelidir. Keza, giderek daha karmaşık ve iddialı bir nitelik kazanan barışı koruma operasyonları da sadece polis ve askeri birliklerin yürüteceği istikrar sağlama unsurları olarak görülmemeli, kalıcı başarının elde edilebilmesi için, uzun vadeli bir barışı tesis perspektifinin barışı koruma harekatlarının yönergelerine erken bir aşamada dercedilmesine çalışılmalıdır. Bu bağlamda, güvenlik ve kalkınma veya insan hakları, demokrasi ve güvenlik arasındaki önemli bağlantılar dikkate alınmalıdır''. -''İHTİLAFLARIN KÖKÜNDE YATAN NEDENLER TESPİT EDİLMELİ''- Cumhurbaşkanı Gül, sürdürülebilir barış ve güvenlik için ihtilafların kökünde yatan nedenlerin tespit edilmesi ve bunların üzerine gidilmesi gerektiğini belirtti. Aynı şekilde, iyi yönetişim, hukukun üstünlüğü, insan hakları, ekonomik ve insani kalkınma alanlarındaki sivil yeteneklerin hem ulusal hem de uluslararası düzeyde geliştirilmesi ihtiyacını dile getiren Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: ''İfade etmek istediğim son husus, içinde bulunduğumuz güvenlik ortamının hızla değişen ve öngörülemeyen bir nitelik taşıdığı gerçeğine ilişkindir. Gerçekten de günümüzde karşımıza çıkan risk ve tehditler sürekli bir değişim göstermekte, bu da bizi eylem ve tepkilerimizi gelişmelere göre uyarlama gereğiyle karşı karşıya bırakmaktadır'' -''KONSEY, KENDİSİNİ DEĞİŞEN ŞARTLARA UYARLAMADA YAVAŞ KALIYOR''- Bununla birlikte Konseyin, sarf edilen tüm çabalara rağmen, kendisini değişen şartlara uyarlama yönünde nispeten yavaş kaldığını belirten Gül, şunları kaydetti: ''Bu eksikliğin giderilmesi için, Konseyin, Konsey üyesi olmayan ülkelerle daha fazla etkileşim içinde olması, şeffaf ve geleceğe dönük bir tavır sergilemesi gerekmektedir. Konseyin ayrıca, erken uyarı ve değerlendirme yeteneklerini geliştirmesi, esnek finansman mekanizmalarına kavuşması ihtiyacı bulunmaktadır''. Bugünkü toplantının Konseyin barış ve güvenlik çabalarına yeni bir canlılık kazandırmasını ümit ettiğini belirten Gül, şöyle devam etti: ''21. yüzyılın henüz yelken açılmamış sularında, uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması için daha etkin bir Güvenlik Konseyi'ne ihtiyaç duyduğumuza hiç kuşku yoktur. Bugünkü toplantımız bu hedefin esasen rahatlıkla ulaşılabilir olduğunu göstermiştir. Şimdi yapmamız gereken bu yönde gerekli somut adımları atabilmektir. Türkiye, bu onurlu ve adil yolculukta Konseyin ve daha geniş anlamda uluslararası toplumun daimi ve güvenilir bir ortağı olacaktır.''