Milliyet gazetesi yazarı Abbas Güçlü, YGS sınavının gerçekleştiği pazar günü, tüm gazetelerde bulunan Kayseri'de bulunan Abdullah Gül Üniversitesi'nin ilanını eleştirdi. Kamuoyunu yanıltıcı bir reklam olduğunu belirten Güçlü," Eğitim ciddi iştir derler. Çok doğru. Sadece reklamcılara ya da işadamlarına havale edilmeyecek kadar da önemli ayrıntıları içerisinde barındırır. Örneğin, yukarıdaki ilan metninin altına hiçbir akademisyen imza atmaz. Atıyorsa da, ondan o üniversiteye de, ilime de, bilime de hayır gelmez" dedi.
Güçlü'nün bugün (26 Mart 2013) yazdığı 'Cumhurbaşkanı Gül ve 3. nesil üniversite!' başlıklı yazısının tamamı şöyle:
Dünkü gazetelerin neredeyse tamamına yakınında Abdullah Gül Üniversitesi AGÜ’nün ilanları vardı. Belli ki çok paraları var. Zamanlama konusunda çok isabetli bir gün seçmişler. YGS soruları için gazete alan hemen her öğrenci ve veli, o ilanı gördü. Eminim ki fazlasıyla etkisinde kalan da olmuştur. Çünkü çok iddialı vaatler var.
İsterseniz gelin önce o ilanı okuyalım ve daha yola çıkmadan nasıl bir vahim hata yaptıklarını ve kimleri kırdıkları, üzdüklerini ve yanılttıklarını tek tek irdeleyelim...
Tek üniversiteymiş!
İşte o ilan:
“Abdullah Gül Üniversitesi Türkiye’nin ilk vakıf destekli devlet üniversitesi olarak özgün bir modelle yükseköğretimde çığır açacak. Önde gelen işadamlarının desteği ile güçlenen AGÜ, dünyanın en iyi üniversiteleri arasına girmeye hazırlanıyor.
AGÜ’de eğitim dili İngilizce. Üstelik tüm öğrencilerini ilk yıl ABD’de dil eğitimine gönderiyor. Uluslararası tecrübeye sahip akademik kadrosuyla ve kişisel gelişimi destekleyen burs imkanlarıyla gençleri geleceğe hazırlıyor. Öğrencilerin sosyal gelişimine önem veren AGÜ, uluslararası tasarım ödüllü 24 saat yaşayan kampüsü ile benzersiz sosyal olanaklar sunuyor. AGÜ, hayallerini gerçekleştirmek için sınav giren tüm öğrencilere başarılar diler...”
Eğitim ciddi iştir derler. Çok doğru. Sadece reklamcılara ya da işadamlarına havale edilmeyecek kadar da önemli ayrıntıları içerisinde barındırır. Örneğin, yukarıdaki ilan metninin altına hiçbir akademisyen imza atmaz. Atıyorsa da, ondan o üniversiteye de, ilime de, bilime de hayır gelmez.
Niye mi gelin o zaman yukarıdaki metni satır satır ele alalım, bakalım ne kadarını düzeltebileceğiz!..
* Abdullan Gül Üniversitesi Türkiye’nin ilk vakıf destekli devlet üniversitesi olarak özgün bir modelle yükseköğretimde çığır açacak.
- Böylesine iddialı bir söylemde bulunmak Bolu İzzet Baysal Üniversitesi’ne ve İzzet Baysal’a, Muğla Sıktı Koçaman Üniversitesi’ne ve Sıtkı Koçman‘a, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nde İbrahim Çeçen’e ve onların vakıflarına en büyük haksızlık olacaktır. Ama en büyük haksızlık, hemen yanı başlarındaki Kayseri Erciyes Üniversitesi’ni bağışlarıyla bugüne getiren ve ayakta tutan Kayserili hemşerilerine yapılmış sayılacaktır.
Ayrıca bu modelin hiçbir özgünlüğü de yok. Türkiye de daha pek çok yerde aynı modelin işlediğini görürsünüz. Hatta Gidin Rize’ye ve Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’ni inceleyin. Onlar da çok güçlü bir vakıf kurup, üniversite için her türlü desteği sağlıyorlar...
Yine bir devlet üniversitesi olan Galatasaray’a, Galatasaray Vakfı’nın yaptıkları hiç de kaale alınmayacak cinsten değil!..
* Önde gelen işadamlarının desteği ile güçlenen AGÜ, dünyanın en iyi üniversiteleri arasına girmeye hazırlanıyor.
- Çok iddialı bir söz ama altı boş. Türkiye’nin en iyisi bile abartılıyken, dünyanın en iyisi olmaya soyunmak iyi güzel de, bu mümkün mü diye sorgulamak gerekir.
En iyi kampüsü kurabilirsiniz, en iyi hoca ve öğrencileri de bulabilirsiniz ama zamanı satın alamazsınız. O dünyanın en iyi denilen üniversitelerinin yaşına bakmak yeter de artar. Türkiye’de bu söylemle ortaya çıkan pek çok üniversite oldu ama hala Türkiye’de ilk 20’ye giremediler!..
* Üstelik tüm öğrencilerini ilk yıl ABD’de dil eğitimine gönderiyor.
- Sevinelim mi üzülelim mi, Cumhurbaşkanımızın adını taşıyan bir üniversite ana dilde değil İngilizce eğitim yaptığı için övünüyor, ama bu eğitim için Türkiye’yi değil Amerika’yı tercih ediyor. Peki ya diğer üniversitelerdeki öğrenciler?
* Öğrencilerin sosyal gelişimine önem veren AGÜ, uluslararası tasarım ödüllü 24 saat yaşayan kampüsü ile benzersiz sosyal olanaklar sunuyor.
- Bina ile tasarımla, en iyi kampüsle en iyi üniversite olunmuyor. 24 saat yaşayan kampüsler artık çoktandır Türkiye’de de var. Yani yeni bir şey değil. Ve hiçbir yeni kampüs, bazı eski kapüslerle yarışamaz. Çünkü zamana ihtiyaç var...
AGÜ için seferber olan işadamlarına gerçekten de sonsuz saygı duyuyoruz. Kayseri bu konuda örnek bir kentimiz. AGÜ cumhurbaşkanının adını taşıdığı için de bunu yapmıyor. Onlar, dünden bugüne bu konuda hep öncü oldular. Olmaya da devam ediyorlar. Erciyes Üniversitesi’nde dün yapılanlar ve geleceğe yönelik yapılanlar bunun en güzel örneği.
Bu yazı ile kimsenin canını sıkmak istemiyoruz. Öyle bir amacımız da yok. Bu yüzden hiç kimse öküzünaltında da buzağı aramasın.
Özetin özeti: Eğitim için taşın altına elini koyan herkese minnettarız ama eğitim ve bilim abartıyı hiç kaldırmaz...