HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, referandum kampanyası sürecine dair Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “Hangi bütçeyle bu kampanyayı yürütecek?” sorusunu yönelterek, “AKP mi organize edecek ya da Cumhurbaşkanı partiliymiş gibi AKP mitinginde mi konuşacak?” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP), hafta sonu gerçekleştirdiği Parti Meclisi ve Merkez Yürütme Kurulu toplantılarında referandum sürecinde yürütülecek kampanyanın ana hatlarını masaya yatırdı. İki gün boyunca devam eden toplantıların sonuçlarını ise HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen kamuoyu ile paylaştı.
Parti Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulunan Bilgen, toplantılarda “kalıcı OHAL süreci” olarak değerlendirdikleri Anayasa değişikliğini ve referandum sürecinde yürütecekleri kampanyayı kısmen planladıklarını bilgisini verdi.
"KHK düzenlemesi ölüye makyaj yapmaktır"
Bilgen, referandum gündemine geçmeden önce bugün yayımlanan dört yeni Kanun Hükmünde Kararname'ye (KHK) ilişkinde değerlendirme yaptı. Bilgen, “Bu kararname ölüye makyaj yapmaktır. Avrupa Konseyi’nin kritik toplantısı öncesi böylesi bir düzeltme ölümü gösterip, sıtmaya razı etmektir. Öldürülen özgürlüklerin makyajlanarak uluslararası arenadaki sıkışmışlıktan kurtulmanın arayışıdır. Bir inceleme komisyonunun geçte olsa kurulması önemlidir. Ancak OHAL’i tümüyle kaldıran göstermelik mekanizmalar değil esastan bir adım atılmalıdır” diye konuştu.
Bilgen, toplumun referandum öncesi bu süreci tartışmasının olanaklarının yaratılması gerektiğini ancak bunun yaratılmadığını ifade ederek, “Birkaç kişinin içeriğini bildiği, sadece Bahçeli ve Erdoğan’ın bildiği, vekillerin içeriğini bilmeden imzaladığı hatta mükerrer imzaladığı bir paket olmuştur. Toplumsal dinamiklerin bu sürece katılması imkansızlaştırılmıştır” dedi.
Bilgen, referandum sürecinde kadar kaygılarını da paylaşarak, “Seçim hilelerine dair bir kaygımız var. ‘Hayır’ demenin ne kadar özgür bir ortamda gerçekleşeceğine dair kaygımız var. ‘Hayır’ diyen, ‘hayır’ diyeceği tahmin edilen çevrelere dönük şimdiden baskılar yapılmakta, bu da sürecin ne kadar antidemokratik olacağının göstergesidir” ifadelerini kullandı.
“Cumhurbaşkanı hangi bütçeyle bu kampanyayı yürütecek?” diye soran Bilgen, şöyle devam etti: “AKP mi organize edecek ya da Cumhurbaşkanı partiliymiş gibi AKP mitinginde mi konuşacak? Cumhurbaşkanı için ayrılan örtülü ödenekten mi harcayacak yoksa Cumhurbaşkanı tarafsız olması gereken pozisyonu ile mi bu kampanyayı yürütecek? Cumhurbaşkanı bütçesi herkesin alın terinden kesilerek oluşturulur. Eğer toplumun bir kesimi Cumhurbaşkanı gibi düşünmüyorsa, pakete ‘hayır’ diyorsa Cumhurbaşkanı’nın onların vergisini kendi tercihi lehinde kullanma hakkı olabilir mi? Bunun demokratikliği, hukukiyeti olabilir mi? Cumhurbaşkanı düşüncesini kamuoyu ile paylaşabilir, herkesin söz söyleme hakkı ne kadar varsa onun da o kadar vardır ama mevkisinin imkanlarını kullanması seçime şaibe düşürecektir.”
Bilgen, referandum tavırlarının bir kez daha “net biçimde hayır” olduğunun altını çizerek, “Bizim açımızdan sokağın, toplumsal kesimlerin, insanların günlük hayatını etkileyecek olması, bu seçime duyarsız kalmaması, sandığa gitmesi gerekmektedir. Bu süreç kararsız kalınacak, dışında kalınacak bir süreç değildir. Bu süreç, herkesin söz söylemesi gereken, aktif olması gereken bir süreçtir” dedi.
Bilgen, kampanya sürecinin somutlaştırılması tartışmalarının devam ettiğini de belirterek, şu ana kadar netleşen planlamalarına ilişkin şunları söyledi:
“İnsanların on yıllarca verdiği emeğe el konulmasına, işine son verilmesine karşı ‘Hayır’ diyor olacağız. Yakın zamanda çalışmalarımızı netleştireceğiz. Netleşen bazı toplantılarımız var; Kadın Meclisi’mizin bir Ankara toplantısı planlaması var. Ayrıca biz bileşenlerimizle tartışmalarımızı yapacağız. Biri Diyarbakır, biri de İstanbul olmak üzere iki deklarasyonla demokratik mücadele çağrısı yapacağız. Bütün çevrelerin sorumluluğunu yerine getirmesi için destek verici bir sorumluluk üstleneceğiz. Farklı kesimlerle bu süreci tartışıyoruz. Referandum bizim için OHAL’e hayır deme referandumudur. Çeşitli kesimler, platformlarla Türkiye’deki farklı gruplarla buluşmalar planlamaya devam edeceğiz. Şubat ayının ilk haftalarında halk toplantıları organize edeceğiz. Mümkün olduğunca çok il ve ilçede bu süreci halkımızla tartışacağız. Bu süreçteki medya sansürü karşısında da sesimizi duyurmanın yol ve yöntemlerini belirleyeceğiz.”
Açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bilgen, “boykot” tartışması gündemlerine girip girmediği sorusuna “Hiçbir şekilde böylesi bir alternatif dahi gündeme gelmedi. Hiçbir spekülasyon yapılamayacak kadar net bir ‘Hayır’ı en güçlü şekilde sandıktan çıkaracağız. En net hayır bizim seçmenimizdedir. Yüzde 85’in altında HDP seçmeninde hayır bulan anket sonucu yok. Bu tabloya rağmen HDP seçmenin ‘hayır’ demesi için net gerekçesi varken sadece HDP üzerinden bir polemik yaratmayı da siyaseten doğru bir strateji olarak görmüyoruz. Boykot gündemimizde yok. Meclis’teki tavrımız tutuklu milletvekillerimize dikkat çekmek için alınan bir tavırdır” yanıtını verdi.