Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, örneğine az rastlanır bir genelgeye imza atarak, yeni bir tartışmanın ve sürecin fitilini de ateşledi.
Erdoğan, genelgede açıkça yazmasa da FOX TV’de yayımlanan ve yakın zamanda hükümete yakın medya kuruluşlarının kaldırılması için açıkça propaganda yaptıkları “Maske sen kimsin?” programını hedef aldı.
Tek bir program üzerinden medyanın bütününe şekil vermeye yönelik, “Basın ve Yayın Faaliyetleri Genelgesi”ne imza attı.
RTÜK’ün sadece “muhalif” olarak kodlanan kanallara yönelik baskı ve cezaları yetmemiş olacak ki bunun dozajının Cumhurbaşkanlığı genelgesine atıf yapılarak artırılmasına, cezaların sopa ve ayar çekme olarak kullanılmasına olanak sağlayacak olanağı yarattı.
Artık RTÜK ceza verirken, mahkemeler erişim engeli kararları verirken Cumhurbaşkanlığı genelgesini dayanak olarak gösterebilecek.
Genelgenin hemen her paragrafında milli ve manevi değerlere atıf yapılıyor.
"Bu çerçevede, toplumumuzun temel değerlerine aykırı unsurlar taşıdığı gözlenen ve son günlerde özellikle yabancı içeriklerin uyarlaması şeklinde ekranlara gelen televizyon programlarının toplum üzerindeki yıkıcı etkilerini bertaraf edecek adımlar ivedilikle atılacak. Birtakım semboller kullanılmak suretiyle verilmeye çalışılan mesajlarla çocuk ve gençlerin zihin dünyalarını hedef alan yapımlardan onları koruyacak, aile ve çocuk dostu yapımlar teşvik edilecek. Medya aracılığıyla milli ve manevi değerlerimizi yıpratmaya, aile ve toplum yapımızı temelinden sarsmaya yönelik açık veya örtülü faaliyetlere karşı Anayasa, kanun ve ilgili diğer mevzuatla düzenlenen müeyyidelerin gereği yerine getirilecek… Ulusal ve yerel medya organlarının tehdit ve tehlike oluşturan bu tür yapımlarına karşı ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından gerekli tüm tedbirler gecikmeksizin alınacaktır. Bu itibarla milli ve manevi değerlerimize uymayan yazılı, sözlü ve görsel basın ve yayım faaliyetleri aracılığıyla aile kurumunu, çocukları ve gençliği hedef alan tehdit ve tehlikelerin yayılımının önlenmesi hususunda tüm kurum ve kuruluşlar tarafından gerekli hassasiyetin gösterilmesi, yöneticiler tarafından sürecin titizlikle takibinin ve gereğinin yapılmasını önemle rica ederim."
Elbette genelgenin temel sorunu, anayasa ve kanunlarda sıralanan temel hakların genelge ile aşılmaya çalışılmasının yanı sıra bütünüyle soyut olması.
Milli ve manevi değerlerin ne olduğu, kimin kriterlerinin geçerli olacağı bütünüyle belirsiz.
Misal RTÜK’ün katiyen ceza vermediği bazı televizyonlarda yayınlanan, cinayetlerin, tecavüzlerin, ensestin açıkça konuşulup tartışıldığı yayınlar da bu kapsamda mı bilinmiyor.
Ya da toplumun belli kesimlerini zan altında bırakan, ağır hakaret ve iftira içeren haber bültenleri bu değerlerle uyuşuyor mu o da belirsiz.
Gerçek olmadığı herkes tarafından bilinen, propaganda amaçlı haber programlarının bu kapsama girip girmeyeceği de genelgeden anlaşılmıyor.
Ancak bundan sonra bu soyut gerekçeleri barındıran genelgeye atıf yapılarak çok sayıda program için “muhalif” olarak kodlanan kanallara ceza verileceği ortada.
Yine internet yayınlarına da mahkemelerin aynı soyut gerekçelerle erişim engelleri getireceği de açıkça görülüyor. Bütün bunlar da daha da sıkılaştırılmış, hoşa gitmeyen tüm yayınların engellendiği bir döneme kapı aralandığının işareti.
Hukukçu, CHP PM üyesi, hukukçu İlhan Cihaner, sosyal medya hesabından, genelge ile ilgili kritik bir uyarıda bulunarak, “Kanunlar Hiyerarşisinin" en altlarında bulunan bu düzenleme ile kanunların, anayasanın ve uluslararası sözleşmelerin ‘fiili olarak ilga’ edilmesi sürecinin hızlanacağı çok açık. Umarım ‘TBMM muhalefeti’ işin ciddiyeti ile uyumlu tepki oluşturur” ifadelerini kullandı.
Cihaner’in uyarısına, CHP’li olduğu için değil, hukuki bir uyarıda bulunduğu için kulak vermek gerekiyor. Genelgenin, kanunlar, anayasa ve uluslararası sözleşmeler konusunda anlamı yok ancak Türkiye’de hukuk sisteminin böyle işlemediğini biliyoruz.
Kritik bir uyarı da RTÜK üyesi Okan Konuralp’ten geldi:
“Ekteki genelgenin sansür hamlesi olması bir yana… İktidar medyasının isteği doğrultusunda yayınlanan genelge, büyük ‘medya ekonomisi’ kavgasının işaretidir. İzlenirlik, saygınlık ve reklam geliri düştükçe, rakiplere Cumhurbaşkanlığı yoluyla ve millilik söylemiyle müdahale!”
İktidar hangi düzenlemeyi yapsa arkasından giden, neye imza atsa destekleyen kesim bir yana, geri kalan herkesin algısı aynı yönde. Bir yarışma programı hedef alınarak, Cumhurbaşkanı genelgesiyle müdahalelerin yolu eskisinden daha da net biçimde açıldı. Bunu destekleyenlerin iktidar ve muhalefetin yer değiştirmesi halinde nasıl konum alacağı da çok açık. Daha da kötüsü genelgeye dayanılarak yapılacak işlemlere karşı yargının da güven veren bir adres olmaması.