Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "Bize göre, insan olmanın asgari şartı; her türlü terör hadisesini amasız, fakatsız, önüne arkasına hiçbir şart getirmeden lanetlemektir. Açık konuşuyoruz; 'Benim teröristim iyi, senin teröristin kötü' türünden ayrımcılıkları bir kenara bırakarak terör örgütlerine karşı ortak tavır koymadan dünya hiçbirimiz için emin bir yer haline gelemez" dedi.
AK Parti Dış İlişkiler Başkanlığı tarafından Beşiktaş'taki bir otelde gerçekleştirilen Uluslararası Asya Siyasi Partiler Konferansı (ICAPP) 11. Genel Kurulu'nun açılışı yapıldı. Açılışta konuşan Oktay, İstanbul'un, tarih boyunca hep insanlığın önemli cazibe merkezleri arasında yer alan bir medeniyet şehri olduğunu belirterek, yaklaşık 600 yıldır bu aziz şehri yöneten, yaşatan, koruyan bir millet olarak aynı zamanda insanlığın kadim mirasına da sahip çıktıklarını dile getirdi.
İstanbul'un, her dönemde olduğu gibi bugün de kendisine yönelik tehditlere karşı güçlü bir duruş ortaya koyduğunu vurgulayan Oktay, "Şehrimizin sembol mekanlarından İstiklal Caddesi'nde geçtiğimiz hafta yaşanan bombalı saldırının ardından devlet ve millet olarak sergilediğimiz dayanışmanın, uluslararası alanda da desteklendiğini görmekten memnuniyet duyuyoruz. Acımızı paylaşan, mücadelemize destek veren herkese ve yine ICAPP'e şükranlarımı sunuyorum" diye konuştu.
Saldırıda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına ve millete başsağlığı dileyen, tedavileri devam eden yaralılara da "geçmiş olsun" temennisinde bulunan Oktay, şöyle devam etti:
"Terör eylemini gerçekleştiren saldırganı ve bağlantılarını kısa sürede ortaya çıkartarak, hadiseyi tüm yönleriyle aydınlatmayı başardık. Bize göre, insan olmanın asgari şartı; her türlü terör hadisesini amasız, fakatsız, önüne arkasına hiçbir şart getirmeden lanetlemektir. Açık konuşuyoruz; 'Benim teröristim iyi, senin teröristin kötü' türünden ayrımcılıkları bir kenara bırakarak terör örgütlerine karşı ortak tavır koymadan dünya hiçbirimiz için emin bir yer haline gelemez. Kendi güvenlik ve refahları dışında hiçbir şeyi umursamayanlar, hatta tam tersine sürekli husumet ateşini körükleyenler, bir gün o ateşin kendilerini de saracağını asla unutmamalıdır."
Oktay, "Terör örgütlerine karşı mücadelemizde yalnız bırakılırsak, hele bir de karşımızdaki terör örgütleri desteklenirse, o zaman bunun ortaya çıkartacağı sonuçlarla herkes yüzleşmek mecburiyetinde kalacaktır. Biz, 40 yıllık terörle mücadele birikimimizle diğer pek çok meselemiz gibi Allah'ın izniyle Cumhurbaşkanımız liderliğinde terörün üstesinden de geliriz, geliyoruz. Aynı birikime ve dirayete sahip bulunmayanların böyle bir tablo karşısında verecekleri imtihan ise hayli zor olacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, bugün Türkiye'nin dünyanın nüfusuna göre en çok sığınmacı barındıran ülkelerin başında geldiğini ifade ederek, ilaveten ülke sınırlarının hemen ötesinde farklı saiklerle farklı güçler tarafından desteklenen terör örgütlerinin olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin dünyanın sıcak çatışmalarının en yoğun olduğu bölgenin merkezinde bulunduğuna işaret eden Oktay, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Tüm bunlara rağmen demokrasi ve kalkınma programlarını başarıyla sürdüren, kendi vatandaşlarıyla birlikte geniş bir alanda huzurun teminatı olan bir ülkeyiz. Küresel yönetim ve güvenlik sistemindeki çarpıklıklara karşı Sayın Cumhurbaşkanımızın 'Dünya 5'ten büyüktür.' diyerek ortaya koyduğu itirazların ve tekliflerin gerisinde işte bu anlayış vardır. Bu toplantı vesileyle Asya'daki siyasi partilerin temsilcileri olan sizleri, daha adil bir dünya için beraberce çalışmaya, mücadele etmeye davet ediyoruz. Böyle bir fikir ve güç birliğinin üstesinden gelemeyeceği hiçbir mesele olmadığına inanıyoruz."
Sağlıktan enerji ve gıda arz güvenliğine farklı belirsizliklerin dünyanın her köşesinde hissedildiği bir dönemden geçildiğini anlatan Oktay, küresel krizlerin büyüyen yıkıcı etkilerinin, hep birlikte güçlü bir vizyon ve stratejik öngörüyle hareket etmelerini kaçınılmaz hale getirdiğini söyledi.
Oktay, bu konuda uluslararası toplumun başarılı olamadığını ifade ederek, şunları aktardı:
"Ya beraberce yükseleceğimiz ya da yine beraberce zarar göreceğimiz gerçeğinin yeteri kadar idrak edilemediği anlaşılıyor. Hiç şüphesiz geleceğin dünyasında Asya kıtasının belirleyici rolü çok daha yüksek olacaktır. Asya kıtasının, son iki asırdır prestijini yeniden kazanmaya başladığı bir gerçektir. Öyle ki, önümüzdeki 10 yılda küresel büyümenin yaklaşık üçte ikisinin Asya'da gerçekleşmesi bekleniyor. Kıta, 2030'a kadar küresel ekonomik üretimin yarıdan fazlasını oluşturan merkez haline gelecektir. Önümüzdeki 10-15 yıl içinde dünyanın en büyük 4 ekonomisinden 4'ünün Asya'da olacağı öngörülüyor. Asya coğrafyasındaki bu potansiyelin ortaya çıkardığı yeni fırsatların, rekabeti değil iş birliğini güçlendireceğine inanıyorum. Bu kadim coğrafya, sunduğu güzellikler ve fırsatlar kadar, sahip olduğu kırılganlıklar ve fay hatlarıyla da dünyanın dikkatini çekiyor."
"Uluslararası toplum ve Asyalı siyasi partilerin temsilcileri olarak tüm bu krizlerin çözümünde el birliğiyle çalışma, barış ve istikrara katkıda bulunma sorumluluğu altındayız" diyen Oktay, Uluslararası Asya Siyasi Partiler Birliği olarak, bölgesel ve küresel sorunların çözümüne yönelik veya ülkeler arası fırsatların değerlendirilmesine dönük, politika setleri üretecek etkin mekanizmalar oluşturulabileceğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye olarak bu doğrultuda, ara buluculuktan insani yardımlara, kalkınma desteğinden bölgesel ittifakların güçlendirilmesine kadar her alanda samimi gayret gösteriyoruz. Hem Asyalı hem Avrupalı kimliğine sahip bir ülke olarak, ortak hedeflerimizin öncülüğünü yapma hususunda en ideal siyasi, sosyal, kültürel konumda yer aldığımıza inanıyoruz. Bu amaçla, güçlü bir NATO müttefiki ve önemli bir Avrupa ekonomisi olarak, asli unsuru olduğumuz Asya'yla ilişkilerimizi Yeniden Asya Girişimimizle daha da güçlendiriyoruz. 'Türkiye Yüzyılı' programımızı, Asya'nın yükselişine kendi dinamizmimizi de katacak bir anlayışla hazırlıyoruz. Asyalı dostlarımızla her alanda işbirliğimizi kazan-kazan yaklaşımıyla geliştirirken, kıtanın ihtiyaçlarıyla kendi beklentilerimizi eşleştirmeye özel önem veriyoruz. Bu politikamızın Asyalı dostlarımızca da anlaşılmasını ve paylaşılmasını diliyoruz. Asya coğrafyasındaki bölgesel entegrasyon süreçlerine de aynı hissiyatla ve aynı düşüncelerle yaklaşıyoruz."