Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, tüm devletlerin, terör örgütleriyle bağlantısı olanların iş sözleşmelerini feshetmesinin doğal olduğunu vurgulayarak, "Kamu kurumlarına yuvalanan FETÖ teröristlerinin iş sözleşmelerinin feshine de tarafsız bir şekilde yaklaşılmalıdır. FETÖ'cü teröristler tarafından yaratılmaya çalışılan mağduriyet ve imaj algısı çok aldatıcıdır. Bağımsız ve tarafsız mahkemelerde adli süreçler devam etmektedir ve uluslararası kuruluşlar mahkeme kararlarına saygı göstermelidir." dedi.
Oktay, Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi'nde bugün başlayan Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 108. Uluslararası Çalışma Konferansı'nın yüksek düzeyli oturumunda katılımcılara hitap etti.
Son yıllarda Cenevre'de düzenlenen en yüksek düzeyli uluslararası etkinlik olma özelliği taşıyan "İyi bir iş ile daha iyi bir gelecek inşa etmek" teması ile düzenlenen konferanstaki konuşmasında Türkiye ve dünyadan pek çok konuya değinen Oktay, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki başarısız darbe girişiminde 251 vatandaşın şehit olduğunu, 2 binden fazla kişinin yaralandığını anımsattı.
Oktay, darbe girişiminde bulunan FETÖ'nün, Türkiye'nin demokratik kurumlarına ve milletin refahına saldırmayı amaçlayan bir terör örgütü olduğunun altını çizdi.
Cumhurbaşkanı ve Türkiye'deki anayasal düzeni devirmeyi hedefleyen "bu suç örgütüyle" mücadelede çalışma yöntemlerinin bilinmesinin, hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan Oktay, FETÖ'nün ticari birlikler kimliği altında örgütlenen kurumlarının kapatılmasının ve bunların, uluslararası platformlarda Türkiye aleyhine kullanılmasına izin verilmemesinin gerektiğini söyledi.
Fuat Oktay, tüm devletlerin ve kamu ve özel kuruluşlarının, FETÖ gibi terörist örgütlerle bağlantısı olanların iş sözleşmelerini feshetme hakkının doğal olduğuna vurgu yaparak, "Kamu kurumlarına yuvalanan FETÖ teröristlerinin iş sözleşmelerinin feshine de tarafsız bir şekilde yaklaşılmalıdır. FETÖ'cü teröristler tarafından yaratılmaya çalışılan mağduriyet ve imaj algısı çok aldatıcıdır. Bağımsız ve tarafsız mahkemelerde adli süreçler devam etmektedir ve uluslararası kuruluşlar mahkeme kararlarına saygı göstermelidir." diye konuştu.
Türkiye'de sendikaların askeri darbeler ve müdahaleler dışında hiçbir zaman kapatılmadığını veya yasaklanmadığını hatırlatan Oktay, son yıllarda sendikaların üye sayısının yüzde 60 arttığına dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, konuşmasında ILO'nun yapısına da değinerek, şöyle devam etti:"BM ve diğer uluslararası kuruluşlar, iş birliği ve uzlaşma içinde hareket etmesi ve gerektiğinde zamanın gereksinimlerine yeniden adapte olmaları gerekiyor. Bu nedenle Cumhurbaşkanımız (Recep Tayyip) Erdoğan'ın öncülüğünde benimsediğimiz sloganı bir kez daha vurgulamak istiyorum: 'Dünya 5'ten büyüktür.' ILO'nun ayrıcalıklı grup olarak 10 daimi üyesi bulunuyor. Ülkelerin eşit temsilini güvence altına almak için ILO organlarında daha adil yapının oluşturulması gerektiğine inanıyoruz."Sosyal kuruluşların uzun vadede sadece dar ve mevcut çıkarların peşinden gitmek yerine, herkesin yararına iş birliği yapması gerektiğini vurgulayan Oktay, "Örgütün, değişen koşullara uyum sağlaması için ILO'yu gerekli araçlarla donatmanın zamanı gelmiştir. Türkiye, bu sürecin bir parçası olmaya hazırdır. Tüm üyeleri güçlerini birleştirmeye çağırıyoruz." ifadelerini kullandı.
ILO’nun kuruluşunun 100’üncü yıl dönümünde üye ülkelere hitap etmekten onur duyduğunu vurgulayan Oktay, "Bu konferansın dünyadaki insanların refahına katkıda bulunması içten ümidim." dedi.
Oktay, 100 yıldan bu yana işlevselliğini ve verimliliğini sürdüren ILO'yu, başarılı ve etkili çabalarından dolayı tebrik ederek, Türkiye'nin ILO'nun 100. yıl etkinliklerine ve işin geleceği konusundaki tematik tartışmalara büyük önem verdiğinin altını çizdi.
"Görüşümüz, ILO'nun yalnızca sosyal barışı sağlamakla kalmayıp aynı zamanda uluslararası barışa da katkı sağlayarak ayrıcalığını kanıtladığıdır." diyen Oktay, gelecek yüzyılda da ILO'nun önemli rol oynayacağına olan inancını dile getirdi.
Oktay, Türkiye ile ILO arasındaki işbirliğinin, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından hemen sonra, 1927'de çok erken bir aşamada başladığını anımsatarak, "Bu işbirliği, dış ilişkilerimizde ve iş yaşamının, Türkiye'deki kurumların ve gümrüklerin yapılandırılmasında önemli etkiler yapmıştır." diye konuştu.
Suriye'de mart 2011'de başlayan ve nihayetinde iç savaşa dönüşen trajedinin göz ardı edilmemesi gerektiğini ifade eden Oktay, savaşın 8. yılına girdiğini, dünyanın İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana en büyük göç gerçeğiyle karşı karşıya bulunduğunu vurguladı.
Oktay, Türkiye'nin, şiddet, terör, iç savaş ve baskıdan kaçan 4 milyondan fazla Suriyeliye kapılarını açtığını ve geçici koruma altında bulunanlara mali açıdan toplam yardımların 37 milyar dolardan fazla olduğunu belirterek, "Karşılaştığımız bu insani trajedinin ancak uluslararası toplumun yük ve sorumluluk paylaşımını üstlenmesi durumunda rahatlayabileceğine içtenlikle inanıyorum. Bu nedenle coğrafi yakınlık hiçbir ülkeyi bu trajedinin tek sorumlu ve taşıyıcısı yapmamalıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Oktay ayrıca, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu yıl sonuna doğru Cenevre’de düzenlenecek Küresel Mülteciler Forumu’na katılacağını aktardı.
Göçmenlerin yaşadıkları ülkelerin ekonomilerine önemli katkılar sağladığına işaret eden Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak göçmenlerin ve mültecilerin karşılaştıkları olumsuz basmakalıp, yabancı düşmanlığı ve ayrımcılık, yaşadıkları dramatik koşulları daha da kötüleştirmektedir. Göç etkili bir şekilde yönetilirse göç, göçmenler ve ev sahibi ülkeler için bir kazan-kazan durumu oluşturabilir. Hükümetler, yaşam ve çalışma koşullarını iyileştirmenin yanı sıra göçmen karşıtı duyguları ve yabancı düşmanlığı gibi kabul edilemez eğilimlerle mücadele etmenin yollarını bulmak zorunda."
Konuşmasında, Türkiye'nin reformlarını ve başarılarını insan merkezli yaklaşım anlayışıyla gerçekleştirdiğini, yatırım, istihdam ve üretime öncelik verdiğini anlatan Oktay, "Aynı zamanda daha insan merkezli, adil, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir küresel ekonomi ve küresel düzen elde etmek için de çaba sarf ediyoruz." ifadesini kullandı.
Oktay, küresel siyasi istikrarsızlık ve çatışmaların üretimi ve istihdamı olumsuz etkilediğinin altını çizdi, Filistin topraklarının on yıllardır işgal altında olmasının dünyadaki adalet anlayışına derinden zarar verdiğini vurguladı.
ILO Genel Direktörü Guy Ryder'in hazırladığı raporda da belirtildiği gibi, yoğun baskı, şiddet ve çeşitli kısıtlamaların Filistinlilerin günlük yaşamlarını daha da kötüleştirdiğini ifade eden Oktay, şunları kaydetti:
"İşçi hakları ve insan hakları İsrail işgalinden olumsuz etkilendi. Bu, işgal altındaki bölgelerin iş gücü piyasasındaki iyileşmeden önce önemli engeller oluşturmaktadır. Bu kısıtlamaların kaldırılmasının ve barış sürecinin yeniden canlandırılmasının, bölgedeki ekonomik toparlanmanın ön şartı olduğuna ve yeni istihdam olanakları yarattığına inanıyoruz."