Cumhurbaşkanı'nı üzen isim Bekir Bozdağ

Cumhurbaşkanı'nı üzen isim Bekir Bozdağ

MURAT SABUNCU

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün en yakınındaki isimlerden biri. Yıllardır yanındaki kişi. Basın başdanışmanı Ahmet Sever. Vatan’da Ruşen Çakır’a çok kritik cümleler sarf etti. Ahmet Sever, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Başbakan Erdoğan’la bir çatışma görüntüsü vermemeye çalıştığını kaydederek aynı özenin partinin bazı isimleri tarafından gösterilmemesinin hoş olmadığını kaydetti. Sever, “Bu benim kişisel görüşüm: Anayasa Mahkemesi bu kararı vermiş, pekâlâ aday da olabilir, niye olmasın? Sonuçta karar kendisinin, belki bana kızacak bunu bu şekilde ifade ettim diye ama şimdiden "oldu bitti, artık kenara çekilecek" havasının yayılması çok büyük haksızlık. Partinin kuruluşunda kilit rol oynamış, başbakanlık, sonra dışişleri bakanlığı ve başbakan yardımcılığı yapmış bir kişi hakkında bu kadar özensiz davranılması burukluk yaratıyor” dedi.

Peki Ahmet Sever’in kastettiği parti içindeki isimler kimler? Cumhurbaşkanı’na yakın kaynaklar özellikle iki isimden bahsediyor. Birisi Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ. Diğeri Çalışma Bakanı Faruk Çelik. Hemen hatırlayalım. Bozdağ, Anayasa Mahkemesi’nin kararından sonra ne demişti:

"Anayasa Mahkemesi'nin kararı bağlayıcıdır. Hayırlı olsun. Cumhurbaşkanı'nın görev süresi ve ikinci kez seçilip seçilemeyeceğine yönelik tartışmalara son vermiştir. Ancak bu kararın hukuki değerlendirmesini yapmakta fayda vardır. Bana göre Anayasa Mahkemesi'nin Cumhurbaşkanı'nın görev süresinin 7 yıl olduğuna yönelik kararı anayasaya uygundur ve doğrudur. İkinci kez seçilme hususunun iptaline ilişkin hususu ise anayasaya aykırıdır. Çünkü Cumhurbaşkanlığı seçimini düzenleyen anayasanın 101. Maddesine göre seçilen Cumhurbaşkanı 7 yıllık bir süre için seçilir. İkinci kez seçilemez hükmünü içerir. Bunu herkes tartışarak değerlendirecektir."

Çalışma Bakanı Faruk Çelik ise şöyle konuşmuştu: "Abdullah Gül çok iyi bir cumhurbaşkanı oldu. Ama Erdoğan aday olursa, Sayın Gül’ün aday olacağını sanmıyorum. Geçmişte olduğu gibi oturur konuşurlar, kendilerini tartıştıracak bir durum içine girmezler."

İşte bu iki yorum partinin kurucuları arasında da yer alan Abdullah Gül’ü üzdü. Aynı kaynaklar, "Cumhurbaşkanı’nın gerekli gördüğü zaman kendi duruşunu net şekilde ortaya koyduğunu hatırlatmaya gerek var mı bilmiyorum. Gül, kendilerine çok büyük emeği olan Erbakan Hoca’ya karşı bile ‘Hayırda yarış’ adı altında mücadeleye girdi. Milli Görüş geleneği içinde ilk kez iki adaylı bir mücadele oldu. Erbakan’ın adayı Recai Kutan’a karşı yenilikçilerin adayı Abdullah Gül değilmiydi. O gün Gül 521 oy aldı Kutan 633 oy ve kaybetti ama yeni bir sayfa açıldı" şeklinde konuştu.

Yazıyı son bir notla bitireyim. Cumhurbaşkanı’nın son ABD ziyaretinde yaptığı, İsmet Berkan’ın Hürriyet’te yayımladığı konuşma. Oradaki mesajların da gözden kaçmaması gerekiyordu:

"2000 yılında partimin başkanlığı için adaylığımı koyduğumda parti üyelerimize, bizim yürüttüğümüz siyasetin tarihi geçmiş ve alakasız olduğunu söylemek zorunda kaldım.O esnada bu gerçeği söylemek aşırı derecede riskliydi ve kurucu liderimiz o zamanlar açıkça benim rakibimin tarafını tutmaktaydı ve liderin seçimlerini sorgulamamak o zamanlar bir parti geleneğiydi.Az bir farkla parti kongresinde kazanamamış olsam da iletmek istediğim mesajımı, önce parti kurucularına ve delegelere ve sonrasında da Türkiye’de daha büyük bir topluluğa iletebilmiştim. Hatta bu reform ve yenilikçi strateji ve anlatım, 2001 yılında Adalet ve Kalkınma Partisinin (ya da AK Partinin) oluşumunun temelini atmıştır."