CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan arasında yaşanan ‘yargıya talimat’ polemiği sürerken, dikkat çekici bir ifade ortaya çıktı. FETÖ yöneticiliği iddiasıyla sorgulanan Başbakanlık Başmüşaviri ve eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem, ifadesinde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga’nın 2014 yılında yapılan HSYK seçimleri sırasında kendisini Çankaya Köşkü’ne çağırarak, tek başına aday olan İbrahim Okur’un adaylıktan vazgeçmesi konusunda kendisiyle görüşmesini istediğini anlattı.
Cumhuriyet gazetesinden Alican Uludağ’ın haberine göre, FETÖ yöneticisi olmak iddiasıyla gözaltına alınan ve üç günlük sorgusunun ardından adli kontrol kararıyla serbest bırakılan Erdem, 38 sayfalık ifadesinde, Cumhurbaşkanlığı’ndan HSYK seçimlerine yapılan müdahaleyi şöyle anlattı:
-Fahri Kasırga beni Köşk’e çağırdı: 2014 yılı HSYK seçimleri öncesinde (Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri) Sayın Fahri Kasırga, benim Başbakanlık Başmüşaviri olarak görev yaptığım sırada görüşmek amacıyla beni davet etti. Çankaya Köşkü’ne Fahri Bey ile görüşmeye gittim. Kendisi bana HSYK seçimlerinin öneminden bahsederek durumun kritik olduğunu söyledi ve müdahale edilmesi gerektiğini belirtti. Bu amaçla benim İbrahim Okur ile adaylıktan vazgeçmesi konusunda görüşmemi istedi. Ben de yanından ayrılır ayrılmaz Fahri Bey’le aynı düşünceye sahip olduğum için İbrahim Okur ile görüşmeye gittim.
-Adaylıktan çekilmeyeceğini söyledi: İbrahim Okur ile olan görüşmemizde 2014 yılı HSYK seçimleri konusunda tereddütlerimin olduğunu kendisine söyledim. Ancak o aşamada beni Fahri Kasırga’nın göndermiş olduğunu ilk etapta tepki verir düşüncesiyle söylemedim. Okur’un tek başına kazanma şansının olmayacağını söyleyerek neden aday olduğunu sordum. Bunun üzerine Okur bana; ‘her iki grubu da istemeyen kişiler olduğunu, bunların kendisine oy verebileceğini, bu yüzden gruplardan bağımsız olarak aday olduğunu, basın organlarından arayarak kendisine bakanlıkta bir makam teklif edilmesi sesebiyle adaylıktan çekileceği hususunda söylentiler olduğunun sorulduğunu, kendisinin de adeta rüşvet almış gibi bir intiba oluşturacak şekilde adaylıktan çekilmeyeceğini’ söyledi. Yalnız ben uzunca süren bu konuşmamız sırasında İbrahim Bey’in çok kararlı olduğunu ve bazı basın mensupları ile yapmış olduğu görüşmelerde kendisini bağlayıcı ifadeler kullandığını görünce artık Fahri Bey’in adaylıktan çekilmesi ile ilgili teklifini doğrudan iletmedim. Ancak yanından ayrıldıktan sonra bir saat içinde olduğunu sanıyorum, görüşmeyi takip eden günlerde daha önceden kafamdan tasarladığım seçimlerle ilgili bir açıklamayı kamuoyuna paylaştım. Ben de bu açıklamada bu seçimin öneminden ve kritikliğinden bahsettim.
-Bekir Bozdağ’a açıklamayı gönderdim: Son olarak da gerçekten bağımsız olduğunu düşündüğüm adayların tümüne adaylıktan çekilmeleri yönünde bir çağrıda bulundum. Bu çağrı sırasında Okur ve Murat Gökçe’nin isimlerini aslında açıkça yazmıştım ancak açıklamayı duyurmadan önce bu açıklamayı Adalet Bakanımız sayın Bekir Bozdağ’a da gönderdim ve ‘Sizce bir mahsuru var mı’ diye sordum. O da danışmanı aracılığıyla bu açıklamayı kendisine götüren, eski özel kalemim Yasin Emre Yavuz’a, “Açıklama çok güzel olmuş, faydalı olur, yapsın, yalnız orada açıkça zikrettiği isimleri isim olarak zikretmesin” şeklinde bir talimatı olunca ben de isimleri çıkardım.