Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyindeki YPG/PKK hedeflerine yönelik yapmayı planladığı harekâta ilişkin olarak, "PKK ya da onun Suriye'deki uzantısı tarafından yönetilecek küçük devlet, devlet benzeri yapıların oluşmasına göz yumamayız. Bu, ulusal güvenliğimize doğrudan bir tehdit oluşturur. Sınırımızı korumak için almamız gereken her türlü tedbiri alırız. Bu, sadece kendi yararımız için değil, aynı zamanda Suriye'nin bütünlüğü içindir." dedi.
Kalın, "Diplomasi, Diyalog ve Çeşitlilik" temasıyla Katar'da düzenlenen 18. Doha Forumu'nda "Avrupa'nın Rolünü Tanımlamak: MENA Bölgesindeki Kutuplaşmayı Yönetmek" başlıklı oturumda konuştu.
Dünyanın "karşılıklı bağlantılı" olduğunu, bir yerde yaşanan gelişmelerin dünyanın bütününü etkilediğini ve yaşanan hiçbir şeye kayıtsız kalınamayacağını vurgulayan Kalın, Avrupa'da İslamofobinin yükselişi, aşırıcılığın artması gibi durumların Türkiye için de endişe verici olduğunu, tüm dünyayı etkilediğini belirtti.
Kalın, ABD ve Avrupa'nın, dünyanın başka yerlerinde yaşananlara kayıtsız kalamayacağı gibi, Türkiye ile diğer ülkelerin de buralardaki gelişmelere kayıtsız kalamayacağının altını çizerek, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in bundan sonra partisinin başında olmayacağına ilişkin açıklamasının, İngiltere'deki Brexit sürecinin, Fransa'daki olayların sadece Avrupa'yı değil, tüm dünyayı ilgilendirdiğine dikkati çekti.
Kalın, her konuya değerler ve prensipler çerçevesinde yaklaşılması gerektiğine işaret ederek, "Hangi konuyu ele alıyor olursak olalım, onu doğruluk, eşitlik ve adaleti temel alarak değerlendirmeliyiz." diye konuştu.
Filistin ve Suriye gibi konularda Avrupa'nın politikalarını "kendisinin mi belirlediğinin, yoksa ABD'den bir işaret gelmesini mi beklediğinin" düşünülmesi gerektiğini belirten Kalın, "Birçok insan, jeopolitik konularda Avrupa'nın, ABD'nin tutumunu bekleme eğilimi gösterdiğini, ABD'nin pozisyonu belli olduktan sonra buna göre tutum aldığını düşünüyor." dedi.
Kalın, Suriye konusunda sadece Avrupalı ülkelerin değil, İslam ülkelerinin de harekete geçmesi gerektiğini vurguladı.
Konuya ilişkin Avrupa'nın yaklaşımına değinen Kalın, şöyle devam etti:
"Suriye yangınında, Avrupa ve Avrupalılar nerede? ABD'nin büyük bir ekonomisi ve ordusu olduğunu ve bu yüzden doğal olarak oyunun içine dahil olduğunu anlıyoruz. Bu anlaşılabilir. Ama (Avrupa ile) yapabileceğimiz birçok şey var. Göç konusu bunun sadece bir boyutu. Avrupa'nın tereddütle yaklaştığı, siyasi çözüm ya da siyasi süreç gibi diğer boyutlar da var. Rusya, Türkiye, Fransa ve Almanya'yı İstanbul'da 27 Ekim'de bir araya getirdiğimiz zirvede ilk defa Astana grubu ülkelerini ve 'küçük grup' üyelerini buluşturduk. Bu da iki önemli sonuç verdi. Bunlardan biri hala devam eden İdlib'de ateşkes anlaşması, diğeri ise anayasa komitesi konusuydu. Bu konularda ilerleme kaydettik. Ama bu yeterli mi? Elbette değil. Hala Suriye'de yapmamız gereken çok şey var."
Filistin konusunda ise ABD yönetiminin hazırlamaya devam ettiği "Yüzyılın Anlaşması" adı verilen plana dikkati çeken Kalın, "Bunun ne olduğuna dair bir fikri olan var mı? Bilmiyoruz. Bundan önemlisi, Avrupalılar bu konuda nerede? Bu konuya (Filistin konusu) onların katkısı ne olacak? Bu konuyu sadece Tel Aviv'in Washington'dan yapmasını istediklerine bırakamayız. Burada daha incelikli bir yaklaşım olması gerekir. Filistin meselesine adalet ve denge ile yaklaşılmasını sağlamak için aynı zamanda daha fazla güç, siyasi kararlılık ve liderlik de ortaya konulmalıdır." diye konuştu.
Kalın, Filistin konusuna hep tek taraflı yaklaşım olduğunu belirterek, "Burada kurbanlar suçlandı. Üstelik hala işgal altındalar. Çözüm nerede? Avrupa'nın verebileceği katkı nerede? Bizim Türkiye olarak getirebileceğimiz ya da Arap ülkelerin getirebileceği çözüm nerede? Burada (İslam ülkeleri) bizim tarafı da göreve çağırıyorum. Kendi zayıflığımızın suçunu başkalarına atmak entelektüel tembelliğe yol açar, yanıltıcı bir kendine güven getirir." ifadelerini kullandı.
Sorunu dışarıda değil, içeride aramak gerektiğini dile getiren Kalın, Suriye ve diğer konuların çözümü için Avrupa'da liderlik eksikliğinden bahsederken, aynı durumun İslam dünyası için de geçerli olduğunu söyledi.
Kalın, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyindeki YPG/PKK hedeflerine yönelik yapmayı planladığı harekata ilişkin ise "Cumhurbaşkanı'mız bu konuda çok netti, PKK ya da onun Suriye'deki uzantısı tarafından yönetilecek küçük devlet, devlet benzeri yapıların oluşmasına göz yumamayız. Bu, ulusal güvenliğimize doğrudan bir tehdit oluşturur. Sınırımızı korumak için almamız gereken her türlü tedbiri alırız. Bu, sadece kendi yararımız için değil, aynı zamanda Suriye'nin bütünlüğü içindir." şeklinde konuştu.
ABD'nin Suriye'de üç ana gerekçe ile bulunduğunu söylediğini vurgulayan Kalın, "Bunlardan birincisi DEAŞ ile aralıksız mücadele, ikincisi istikrar ve güvene dayalı toprak bütünlüğünün sağlanması, üçüncüsü ise şimdi açıkça da dile getiriyorlar, İran güçlerini Suriye'nin dışına çıkarmak." dedi.
Kalın, ABD'li muhataplarıyla son görüşmesinde kendilerine "İlk iki hedefinizi anlıyorum, anlamaya çalışıyorum. Ama üçüncü hedefiniz için şansa ihtiyacınız var. İran güçlerini Suriye'nin dışına nasıl çıkarabileceksiniz bilmiyorum ve bunu bir hedef olarak ortaya koymanızı anlayamıyorum." dediğini aktardı.
Suriye konusunun özünden uzaklaştığına ve güç oyunlarına dönüştüğüne dikkati çeken Kalın, bu nedenle herkesi tehdit eden bu durumun çözümü için liderlik gerektiğinin altını çizdi.