Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Yaklaşan Kurban Bayramı dolayısıyla Halep'te çatışmasızlık ortamının sağlanması için bizzat Sayın Cumhurbaşkanımızın yürüttüğü bir takım diplomatik görüşmeler var. Koridor oluşturulduğu taktirde insani yardımlarımızı oraya ulaştırma fırsatı bulacağız. Gazze'ye ikinci bir yardım gemisini de yola çıkartacağımızı bu vesileyle bildirmek isteriz. Çocuklara yönelik bisiklet, çanta, kaban, gıda gibi malzemelerden oluşan bir gemi Kurban Bayramı münasebetiyle yola çıkacak" dedi.
Kalın, Fırat Kalkan operasyonunda Türkiye'nin PYD unsurlarıyla ateşkes anlaşmasına vardığı iddialarıyla ilgili olarak "PYD ile anlaşma falan söz konusu değil. PYD terör örgütünün bir koludur ve Türkiye ile anlaşması söz konusu değildir. Biz Fırat Kalkanı Operasyonuyla ilgili hedeflerimizi başından beri ortaya koyduk" dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Beştepe'de basın toplantısı düzenledi.
İbrahim Kalın'ın açıklamaları şöyle:
Eskisine göre daha güçlü, Yenikapı ruhuyla dimdik ayaktayız. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra hem bu darbeciler hem de FETÖ'yle mücadele kapsamlı bir şekilde yürütülmektedir. Ta ki, devlette bu hukukun üstünlüğü, liyakat, hesap verebilirlik ilkeleri net bir şekilde tesis edilene kadar. FETÖ, yıllarca bu ilkeleri istismar ederek devleti ele geçirmeye çalıştı.
Şimdi yapılan da olayın vehametiyle, şiddetiyle bu pisliğin temizlenmesi, devletin yeniden yapılandırılması gibi hadiselerin yeniden yaşanmaması için gerekli adımların atılmasıdır. Bu pazar günü başlamak üzere Cumhurbaşkanımız Çin'de yapılacak G-20 zirvesine katılacaktır. Zirvede kapsayıcılık, geçen sene ele aldığımız konular gene G-20 liderler zirvesinde etraflı bir şekilde ele alınacak. Bizim geçen sene özellikle terör, terörle mücadele, mülteciler gibi dile getirdiğimiz konuları yeniden gündeme getireceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımız FETÖ'nün darbe girişimini de gündeme getirme fırsatı bulacak.
G20'de programımız el verdiği ölçüde ikili görüşmelerimizi de orada yapacağız. Türkiye'de yaşanan gelişmeleri de ele alma imkanımız olacak. Bu bağlamda Rusya ile ilişkilerin normalleşmesi süreci ile ilgili önemli adımlar atılmaya devam ediyor. G20'DE bunun detayları alınmaya devam edecek. Charter seferinin başlaması konusunda Rus hükümetinin verdiği karar biliyorsunuz 3 Eylül'de başlayacak. Memnuniyetimizi ifade etmek istiyorum.
Bir diğer konu ise Fırat Kalkanı Operasyonu, demin de ifade ettiğim gibi darbe girişiminden 6 hafta sonra TSK, sınır güvenliğini sağlamak, terör unsurlarını temizlemek için başlattığı harekatı başarıyla yürütmektedir. Sınır güvenliğimizin sağlanarak sınırlarımız temizlenecek. Türkiye, DAİŞ'le mücadelede uluslararası koalisyonla hareket etmektedir. Zaman zaman, özellikle ABD'li yetkililerden Türkiye ile terör örgütlerini aynı kefeye koyan açıklamalar duyuyoruz. Bu değerlendirmeleri kabul etmiyoruz. Operasyonun başından beri açıklamalarımız bellidir. Müttefiklerimize gerekli bilgiler zamanında verilmiştir.
Zaman zaman terör örgütünün propagandasını da ana akım siyasi söylemlerde yer edindiğini görüyoruz. Rahatsızlığımızı iletmek isterim. Operasyonun Kürtlerin kazanımlarını engellemek için yapıldığına dair çıkan haberleri kınıyorum. Bizim dünyanın hiçbir yerindeki Kürtlerle sorunumuz yoktur. Suriye Kürtlerinin adı daha dünyada anılmazken Cumhurbaşkanımız 2008'de kürtlere kimlik verilmesini, haklarının teslim edilmesini talep etmişti.
Aslında PKK Suriye savaşını bahane ederek Suriye'de fiili durum yaratmaya, Türkiye'de İran'da yapamadığını Suriye'de yapmaya çalışmaktadır. Bunlara Türkiye'nin ve bölge ülkelerinin müsamaha göstermesi mümkün değildir. Batılı dostlarımız tarafından bunların görülmesi gerektiğini düşünüyorum. Aksi taktirde Suriye'deki gerilim tırmanacaktır, Türkiye konuyla ilgili tüm diplomatik kanallarını kullanmaya devam etmektedir.
Son olarak Halep'teki insani durumla ilgili noktaya açıklık getirmek isterim. Orada masum insanların öldürülmesi kabul edilemez. Yaklaşan Kurban Bayramı dolayısıyla Halep'te çatışmasızlık ortamının sağlanması için bizzat Sayın Cumhurbaşkanımızın yürüttüğü bir takım diplomatik görüşmeler var. Koridor oluşturulduğu taktirde insani yardımlarımızı oraya ulaştırma fırsatı bulacağız. Gazze'ye ikinci bir yardım gemisini de yola çıkartacağımızı bu vesileyle bildirmek isteriz. Çocuklara yönelik bisiklet, çanta, kaban, gıda gibi malzemelerden oluşan bir gemi Kurban Bayramı'nda yola çıkacak.
-ABD'den yapılan CENTCOM'dan yapılan açıklama var, Türkiye'nin PYD ile anlaşarak çatışmasızlık ortamı yarattığı söyleniyor. Bir de "Erdoğan görevde olduğu sürece Türkiye'nin AB üyeliği söz konusu olamaz" açıklaması var.
PYD ile anlaşma falan söz konusu değil. PYD terör örgütünün bir koludur ve Türkiye ile anlaşması söz konusu değildir. Biz Fırat Kalkanı Operasyonuyla ilgili hedeflerimizi başından beri ortaya koyduk. YPG, PYD, PKK dahil bu operasyondan neden rahatsızlar? Bu bölgede, bu noktalarda YPG, PYD Fırat'ın doğusuna geçmedikçe bizim için hedeftirler. Menbiç operasyonu var biliyorsunuz, ABD'nin bize verdiği takvim var. "Menbiç Arap şehridir, YPG çekilecektir" diye. Üçüncü haftaya girdik, hala "Biraz daha zaman" deniyor. Bırakın Menbiç'ten çekilmeyi Cerablus sınırına gelmeleri de adeta bölgeyi işgal etme fırsatçılığının göstergesidir. Sahadaki bu gelişmelere bağlı olarak Fırat Kalkanı operasyonunu bölgedeki saha güvenliğimizi sağlamak amacıyla belirlediğimiz öncelikle
Cevabı hak eden ciddiyette bir açıklama mı bilemiyorum ikinci sorunuz. Türkiye'nin AB üyeliği stratejik bir hedef olma devam ediyor. Türkiye'ye demokrasi dersi vermeye çalışanlar, FETÖ ile verilen mücadelede kimin yanında duruyorlar? Buna baksınlar. Özellikle Cumhurbaşkanımızın şahsı etrafında yapılan bu tür spekülasyonlar ne AB'ye ne kendilerine bir fayda sağlar.
-Biraz önce iki haftalık süreden bahsettiniz. Türkiye yeni bir süre verdi mi ABD'ye veya PYD'ye. Bu gerçekleşmezse Menbiç harekatı başlatacak mı?
Bölgenin yönetimini bölge halkına bırakmalarını istiyoruz. Takvimi kendileri belirleyecek. Terörle mücadelede ihtiyaçlarımız karşılanana kadar, tatmin edici noktaya ulaşana kadar operasyonlar devam edecek. Özellikle son bir, bir buçuk yıldır söylenen "Suriye'de en etkin savaşı YPG yürütüyor" miti de Cerablus operasyonuyla çökmüş oldu. Bu ister Menbiç'te olsun, ister Rakka'da olsun, ister Cerablus'ta olsun... Demek ki şartlar sağlandığında Suriyelilerden oluşan gruplar da gerekli müdahaleyi yapabilirler.
- G-20 zirvesi çerçevesinde ABD Başkanı Barack Obama ile görüşecek. Ayrıca Fethullah Gülen'in iadesi tekrar gündeme getirilecek mi? ABD'den somut adım atılması bekleniyor mu, ne zaman harekete geçecekler.
Evet elbette bu konu da gündeme gelecek ancak uzun bir konu listesi var. Geçen hafta burada bulunan ABD Başkan Yardımcısı Biden ile yaptığımız görüşme çerçevesinde bu konuyu tekrar gündeme getireceğiz. Biden, Obama ile görüşmüştür o da hazırlıklı gelecektir. Yapılması gereken, Suçluların İadesi Anlaşması kapsamında suçlunun tutuklanmasıdır. Adam orada elini kolunu sallaya sallaya terör örgütünü yürütmeye devam ediyor. Bunu sayın Obama'nın dikkatine getireceğiz
-WSJ'nin bir iddiası var. ABD ile koalisyonun üst düzeyde çöktüğü ileri sürülüyor...
Daha önce de ifade ettim bu operasyonla ilgili gerek Rusya'ya gerek ABD'ye gerek uluslararası koalisyonlara gerekli bilgilendirmeler yapılmıştır. Biz önceliklerimiz çerçevesinde şeffaf bir şekilde bu operasyonu yürüttüğümüzü ifade ettik. Bu arada, DAİŞ ile mücadele konusunda bizim kararlılığımız tamdır, aynı kararlılığı muhataplarımızdan da beklemekteyiz.
-PYD'nin tavrına göre Türkiye'nin yürüttüğü operasyonda değişiklik olabilir mi?
Daha önce sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi 90 kilometrelik hattı temizlemektir. Suriye ile uzun bir sınırımız var, burada gerekli tedbiri almaktır. Önceliğimiz buraların temizlenmesidir. 410 kilometrekarelik alan başarıyla temizlenmiştir. Tabii ki sahadaki gelişmeleri de çok yakından takip ettiğimizi belirtmek isterim.
-Batı şimdiye kadar DAİŞ'e kadar hep PYD'yi muhatap olarak kabul etti. ÖSO'nun muhatap alınması mesajını verecek misiniz?
PYD'ye verilen lojistik destek konusunda tavrımız hep net oldu. Bir terör örgütünü başka bir terör örgütüyle alt edemezsiniz. Bakın desteklendiğinde başarılı mücadele verecek başka grupların olduğu belli oldu. Tekrar bir toparlanma sürecine giriyoruz. 100'den fazla ülkenin tanıdığı muhalefete destek verilmesi gerekiyor.
Bu süreç içerisinde bize de haksız suçlamalarda bulunuldu. "Türkiye mücadele etmiyor" diye. Şimdi bunları gölgelemeye yönelik açıklamalar yapılıyor. İnsan ister istemez bu açıklamaların niyetini sorgulamaya başlıyor. Türkiye'nin terör örgütlerine karşı mücadele verdiğini halkımız kabul ediyor. 3 cephede mücadele ediyoruz. Birincisi PKK terör örgütüdür. PKK'ya verilen mücadele ortadan kalkmış değildir. DAİŞ veya IŞİD'dir. IŞİD de denebilir ancak içinde İslam geçtiği için şiddetle karşı çıkıyoruz. İslam denince akla kafa kesmek gelmemelidir. Üçüncüsü malumunuz FETÖ'dür.