Suriye'deki ateşkesle ilgili değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın "Suriye'deki kötü gidişat ateşkesle ilgili umutlu olmamızı engelliyor" dedi. Kalın, Suriye'ye kara operasyonu konusunda Türkiye'nin bir hazırlığının olmadığını söyleyerek, "Uluslararası Koalisyon ile hareket etmekten yanayız" diye konuştu.
DAİŞ'le mücadelede havadan bombardımanın yeterli olmadığını söyleyen Kalın, "Sahadaki muhaliflerinin desteklenmesi gerekiyor. Muhaliflere destek verilmediği sürece neticeye götüren adımlar değildir" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Türkiye'nin Suriyeli Kürtlerin kazanımlarından rahatsız olduğu iddialarının asılsız olduğunu söyleyerek, "Bizim Suriye Kürtleriyle, Irak Kürtleriyle bir sorunumuz yok. PKK'nın güdümünde bir devlet oluşumuna, otonom yapı kanton gibi şeylere izin vermeyiz" diye konuştu.
Gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Kalın'ın açıklamasından satır başları şöyle:
"Hocalı katliamını bir kez daha kınıyor, Azerbaycan halkının yanında olduğumuzu ifade ediyoruz. Karabağ sorunun çözümü konusunda, çözüm sürecinin başlatılması konusunda çağrımızı yineliyoruz. Hocalı katliamında hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Suriye bu gece itibariyle Münih ateşkesi çerçevesinde yeni bir süreç başlayacak bizim de katıldığımız ve desteklediğimiz görüşmeler çerçevesinde çatışmaların durdurulması ve siyasi geçiş süreci kararı alınmıştı.
2254 no’lu anlaşma uygulanabildi ne insanı yardım gönderebildi. Kısmı bir ateşkes başlayacak. Biz destekliyoruz bu ateşkesi. Fakat şuana kadar yaşananları dikkate aldığımızda Rus uçaklarının bombardımanı ve Esad’ın karadan savaşmaya devam etmesi ateşkesin geleceğini tehlikeye düşürüyor. Umarız Suriye halkının Halep ve İdlip’te acil insani yardım sağlanabilir. İdlip’te, Halep’te saldırılar şuanda bile devam ediyor.
Rejim görüşmeleri daha fazla zaman kazanmak için bir araç olarak kullandı.
Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından YPG/PYD’nin rejim saflarına geçmesi bizim için endişe kaynağıdır. Ulusal güvenliğimiz tehdit edilince uluslararası haklarını kullanır ve angajman kurallarını uygular. Biz müttefiklerimizle her konuyu müzakere ederiz. Ancak Türkiye’nin ulusal güvenliği müzakere konusu olamaz.
PKK ile YPG arasındaki ilişkiyi görmek istemeyenler başka bir hsabın içindeler. Kendi istihbarat raporlarında bu ilişki tescil edilmiştir. DAEŞ'le mücadele için bu ilişkiyi görmezden gelmek bizim için yok hükmündedir. Bizim sorunumuz Suriye Kürtleri ile değil, YPG'ledir. Bizim sorunumuz PKK'nın güdümünde bir devlet oluşumuna yöneliktir.
Türkiye'nin Suriyeli Kürtlerin kazanımlarından rahatsız olduğu iddiaları asılsızdır. Bizim Suriye Kürtleriyle Irak Kürtleriyle bir sorunumuz yok. PKK'nın güdümünde bir devlet oluşumuna otonom yapı kanton gibi şeylere izin vermeyiz.
Suriye Kürtlerinin ismini kimse ağzına almazken Suriye rejimine çağrıda bulunmuştu sayın Cumhurbaşkanımız. Terör örgütleri onların haklarını savunmuyor. Çok açık bir hesap var ortada. Suriye Kürtlerine her zaman sahip çıkan Türkiye'ydi. Suriye, Türkiye'ye karşı Kürtleri yanına çekmeye çalışıyor. Biz bu oyunlara müsaade etmeyiz. Türkiye'nin ulusal çıkarları söz konusu olduğunda geri adım atmamız söz konusu değildir.
Türkiye nasıl meşru bir mücadele içerisindeyse PKK ile ve Suriye uzantısı olan terör örgütleriyle mücadelesi meşru ve haklıdır.
Mülteciler meselesiyle ilgili de Türkiye üzerindeki bütün ağır yüklerine rağmen açık kapı politikasını uygulamaktadır. Binlerce Suriyeli insanın hayatı kurtarılmıştır. 2,7 milyonu aşan mülteci var ülkemizde. Ama onların ihtiyaçlarını karşılamak için gerek devletimiz sivil toplum kuruluşlarımız yoğun bir mücadele devam ediyor. Kapı aç ya da mültecileri engelle diyenler savaşı engellemedikleri sürece bu mülteci krizi devam edecektir.
Terörle mücadele meselesinde çözüm sürecini kimin sabote ettiği, silah bırakma çağrılarına rağmen terörü ve silahı kimin azdırdığı bellidir. PKK terör örgütü silah bırakmadığını bir kere daha ortaya koymuştur. Türkiye kamu düzenini korumak için terörle mücadele etmektedir. Ankara saldırılarından sonra ilave tedbirler alınmıştır.
Ankara saldırısı terörün vahşi yüzünü bir kez daha göstermiştir. O teröristten bir kahraman çıkaranlar, taziyesine gidenler terörü estetize etmek dünyanın hiçbir yerinde kabul edilemez. O teröristin kafa kesenlerden ne farkı var?
Siyaseti ve medyayı terörü meşrulaştırmak ve şirin göstermek için kullananlar evrensel değerlere bağlı olmadıklarını göstermektedirler.
Cumhurbaşkanımıza saldıranlar, ister gazeteci, ister siyasetçi olsun, ister rapörtör olsun bunlar terör örgütünün propagandasını yapmaktadırlar.
Terörle mücadelenin öncelikli amacı birliği kurmak ve kamu düzenini korumaktadır. Birileri Cumhurbaşkanı'mızı beğenmeyebilir ancak kimse terörle mücadeleye bir şey söyleyemez.
Dündar ve Gül'ün tahliyesi: Bu karar beraat kararı değil tahliye kararıdır. Dünyanın başka ülkelerinde de casusluk davalar, casusluk davaları yapılıyor. Assange gibi örnekler var. Dünyanın farklı ülkelerinde de devletin bilgilerini sızdırmakla ilgili davalar var. Wikileaks davası olduğunda ABD'de tedbirler alındığını gördük. Assange Ekvador Büyükelçiliği'ne sığındığını unutmayın. Manning hapishanede, Snowden Rusya'da gizleniyor. Bu tür benzer davalarda batılı ülkeler tedbirler alınca, Türkiye'de yapılan muamelenin başka yerlere çekilmesi kabul edilemez. Hukuka uygun şekilde devam etmesi esastır, biz de bunu yanından takip edeceğiz.
Kılıçdaroğlu fezleke: Siyasi kisve altında teröre destek verilmesinin kabul edilmesi mümkün değildir. Burada açıkça Meclis çatısı altında terör örgütünün alanını yaymaya çalışan bir durum var. Meclis'te bu konuda yürütülen çalışma var. Fezleke konusu Meclis'in takdiridir. Dokunulmazlıklarla ilgili nihai karar Meclis'indir. Biz de sonucunu görmek isteriz. Siz kalkıp her gün Cumhurbaşkanı'na hakareti siyaset yapmak olarak lanse ederseniz, küçük düşürmeye kalkmayı gazetecilik olarak lanse edilmesi kabul edilemez. Elbette itiraz ederiz. Yalan, iftira ve hakaretle ilgili net tavrımızı alırız.
Terör konusunda terör örgütlerinin beyanlarını esas almak o zaman El Kaide'yi de terör örgütü olarak kabul etmememiz gerekiyor. Burada PKK hem Avrupa hem ABD'nin terör listesinde bulunuyor. PYD Abdullah Öcalan'ın talimatıyla kurulmuştur. Tüzüğü de PKK tarafından koordine ediliyor. Türkiye'de PKK Suriye'de YPG kimliği taşıyorlar. Terörle mücadelede kendini zaafa düşürmektir YPG terör örgütü değildir demek. DAİŞ'le mücadele konusunda sahada Türkiye kadar mücadele eden bir ülke daha yok. 105 ülkeden 37 bin kişiye yasak koyuldu, sınır dışı edilenler ve tutuklananlar var. Bunlara karşı etkin mücadele yürütüyoruz. DAİŞ'le mücadele için İncirlik Üssü'nü koalisyona açtık. Suudi Arabistan uçakları gelmeye başladı. Bunlart DAİŞ'le mücadele ettiğimizi gösterir.
Müslüman Kardeşlerin terör örgütü olarak kabul edilmesi yasa tasarı alt komisyonda kabul edildi. 3-4 kademeden daha geçmesi gerekiyor. O komisyonda kabul edilmesi bile düşündürücü. Müslüman Kardeşler son 20-40 yılda terör eylemine karışmamıştır. Siz bu tür örgütleri terörle şiddetle ilişkini koparmış, seçimleri kazanmış bir örgütü terör örgütü ilan ederseniz DAİŞ gibi radikal şiddet yanlısı örgütleri sevindirir Ancak böyle kabul edilmesi düşündürücüdür. Batılı ülkelerin verdiği kötü sınavı tekrar düşündürür.
Suriye'ye kara operasyonu konusunda bir hazırlığımız söz konusu değil. Uluslararası Koalisyon ile hareket etmekten yanayız. DAİŞ'le mücadelede havadan bombadrıman yeterli değil. Sahadaki muhaliflerinin desteklenmesi gerekiyor. Muhaliflere destek verilmediği sürece neticeye götüren adımlar değildir.
Ankara, 10 ekim ve 17 şubat saldırısı, Sultanahmet saldırısı sonrasında ilave tedbirler getirildi. Güvenlik birimlerimiz yoğun bir şekilde çalışmaya devam ediyor. Bir sürü olay yaşandıktan sonra zaafın olup olmadığını gözden geçiriyoruz. Bu süreçte engellenen saldırı ve saldırı hazırlıkları da var. Türkiye'nin güvenliği konusunda ilgili bütün birimleri yoğun bir şekilde çalışıyor.
Yeni güvenlik tedbirleri gündeme gelmedi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile ilgili güvenlik tedbirlerimiz var. Arzumuz bu tür sıkıntıların ülkenin hiçbirinde yaşanmamasıdır. Hatta Suriye ve Irak'ta bile.
Terör küresel bir sorundur. Dünyanın her yerinde aynı sorundur. Terörle mücadelede bölgesel ve küresel işbirliği çok büyük önem arz ediyor."