Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın 2019'un son kabine toplantısı sonrası basın açıklaması yaptı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın saat 19.30'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefon görüşmesi yapacağını açıklayan Kalın gündeme ilişkin konuştu.
Ahmet Davutoğlu'nun "Hepimizin mal varlığı araştırılsın" ifadesine dair, "Cumhurbaşkanımızın mal varlığı bellidir. Şehir Üniversitesi'ne dair siyasi tartışma gündem saptırma çabasıdır" yorumunu yaptı.
S-400'lerin alımından geri adım atılmayacağını vurgulayan Kalın, Libya ile yapılan mutabakata ilişkin olarak da "Bu konuyla gürültüler koptu, tepkiler geliyor, bu konu kabul edilebilir bir şey değil. Bizi Akdeniz'de Antalya sahiline hapsetmek için İsrail, Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs tarafının anlaşmalar yaptıklarını gördük. Biz Akdeniz'in barış denizi hale gelmesi için bütün taraflarla anlaşma yapabileceğimizi ifade ettik. Tek istisnası Güney Kıbrıs, çünkü resmi olarak tanımıyoruz" diye konuştu.
“Sayın Cumhurbaşkanımızın uluslararası düzeydeki temasları çerçevesinde Cenevre'de Küresel Mülteciler toplantısına eş başkanı olarak katılacaklar. Toplantıda mülteci sorunları ele alınacak. Mülteci meselesine küresel manada nasıl çözüm bulabiliriz. Oradan da sayın Cumhurbaşkanımızın Malezya ziyareti olacak. İslam dünyasının temel sorunlarını ele alan bir zirve gerçekleştirilecek.
“Son dönemlerde kapasite kullanımlarının arttığı teyit ediliyor. ARGE milli gelirimizin yüzde 1'ini aşmış durumda. Bu önemli bir kazanım. Yeni inovasyon, marka üretimi, teknolojik verimlilik alanlarda çok önemli geri dönüm sağlıyor. İhracat ve turizm verilerinde çok ciddi ilerlemeler kaydedildi. Bu yıl turist sayısı 41 milyonu geçti. Daha önce Kültür Bakanımız ifade etmişti 50 milyon turist çok uzak bir hedef değil. Enflasyonda dizginlenmenin olduğunu görüyoruz, faizlerdeki düşüş ve borsadaki yükseliş memnuniyet vericidir.
“Yarın Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri tevdi edilecek. Bu toplantıda Cumhurbaşkanlığı 2019 Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri edebiyat alanında rahmetli Nuri Pakdil, müzik MFÖ, sinema Mesut Uçakan, mimarlık alanında Doğan Kuban, sosyal bilimler alanında Ahmet Yaşar Ocak ve vefa ödülleri kaybettiğimiz Haluk Dursun Hoca'ya verildi. Yarın bu töreni gerçekleştireceğiz. Suriye ve Libya'da yaşanan gelişmeler hem bizim hem dünya siyasetinin önemli başlıkları oluşturuyor. Barış Pınarı Harekatı'ndan sonra Rusya ve ABD ile yaptığımız anlaşmalar var. Sahadaki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Burada teröristlerin sınırımızdan tamamen uzaklaştırılması, 444 kilometrelik hat üzerinde bir güvenli bölgenin kurulmasıyla ilgili çalışmalarımız devam ediyor.
“Pazartesi günü Cenevre'de gerçekleşecek olan Küresel Mülteciler Forumu'nda bu konuyu ele alma imkanımız olacak. BM'nin üç ana kriterine göre güvenli, gönüllü ve onurlu bir şekilde dönüş sağlanacaktır. Kimseyi zorla istemediği yere göndermek gibi bir politikamız söz konusu değildir. Türkiye Cumhuriyeti olarak mazlumun, mağdurun, ihtiyaç sahiplerinin yanında durmaya devam edeceğiz. Külfet paylaşımı noktasında bütün paydaşların sorumluluk almasını tekrar hatırlatmak istiyoruz. Sahada YPG/PKK terör örgütleriyle endişelerimiz devam ediyor. Biraz sonra sayın Cumhurbaşkanımızın sayın Putin'le telefon görüşmesi olacak. Sayın Putin'in 8 Ocak'ta ülkemize ziyareti olacak. Suriye'de gelişmeleri yeniden ele alma imkanımız olacak.
“Rejimin dayatma yoluyla Anayasa Komisyonunun altını oyma, değersizleştirme çabalarını şiddetle kınıyoruz. BM himayesi ve şemsiyesi altında yapılmaktadır. Anayasa Komisyonu'nun rejimin neden akamete uğratmak istediğini biliyoruz. Oradan çıkacak bağlayıcı kararın kendi lehine olmayacağı endişesiyle hareket ediyorlar. Bir sonraki aşama şeffaf ve özgür seçimlerin gerçekleşmesi halinde Suriye halkının milli iradesi tecelli edecek. Rejimin bundan kaçtığını gayet iyi biliyoruz. Asıl olan Suriye halkının nerede olursa olsunlar iradelerini sandıkta özgür ve şeffaf şekilde sandığa yansıtacak şartları oluşturmak.
“Libya'yla ilgili olarak son dönemde Hafter güçlerinin Trablus'a yönelik saldırıların yoğunlaştığını görüyoruz. Bu saldırılar uluslararası toplumun tanıdığı Libya merkezi hükümetine karşı saldırıdır. Nisan ayında Hafter ve Sarrac taraftarlarının mutabık kaldığı Abu Dabi anlaşmasına da aykırıdır. Siyasi sürecin BM çatısı altında ilerletilmesi noktasında çalışmalarımızı yoğunlaştırarak devam edeceğiz. İlgili aktörlerin makul ve meşru zeminde hareket etmesini sağlayacak çalışmalarımıza devam edeceğiz.
"(Feyzullah Kıyıklı'nın Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu ile görüşmesi) Sayın Feyzullah Kıyıklık yıllarca AK Parti'de siyaset yapmış büyüğümüzdür. Şu anda kendisi milletvekili değil. Sayın Babacan, Davutoğlu'nu ziyaret etmeleriyle ilgili kendi beyanından anlıyoruz. Cumhurbaşkanımızın bir görevlendirmesi söz konusu olmamıştır. Kendi açıklamasında kimseye telkinde, icbarla gitmediklerini ifade ediyor. Buradan da ne amaçla gittiği anlaşılıyor. Böyle bir görevlendirme 'gidin, konuşun, parti kurmaktan vazgeçin' gibi herhangi bir görevlendirme söz konusu değildir. Cumhurbaşkanımızın mal varlığı beyanı bellidir. Ailesiyle birlikte verilmiştir.
“(Mal varlıklarının açıklanması ve Şehir Üniversitesi tartışması) Şehir Üniversitesi'yle yürüyen bir tartışma var. Orada YÖK'ün çalışması devam ediyor. Öğrencilerin mağdur olmaması, çalışmaların kesintiye uğramaması için ne yapılması gerektiği hal yoluna koyacaklarını umuyor ve bekliyoruz. Orada bir mağduriyet arzu edeceğimiz bir şey değil. Bu konu üzerinden siyaset yapmak gündem saptırmaktır.
“(S-400 ve F35'ler) Bizim teknik uzmanlarımızla, hava komutanlığındaki uzmanlarımız böyle bir riskin söz konusu olmadığını belirtmiştir. Gelin gerçekleri ortaya koyalım. Konuya aydınlığa kavuşturalım. ABD tarafı bu tekliften hep kaçındılar. NATO zirvesinde bu konuyu etraflı ele aldık. Daha sonra Cumhurbaşkanımızın sayın Trump'la görüşmesi oldu. Biz bu teklifimizi yeniledik, gerekçe buysa, bunu ortadan kaldıracak birtakım izahatın yapılabileceğini biliyoruz. Bizi F-35 programı kongrede kaynaklanan bir sıkıştırılmışlık olduğu anlaşılıyor. Bu tamamen Amerikan iç siyaseti olmuş durumda. Bizim S-400'lerin alınmasıyla ilgili Rusya ile yaptığımız anlaşma 2017 Nisan ayındaydı. O zaman Katsa yaptırımı söz konusu değildi. Amerikan yönetiminin, kongresinin Trump yönetimine bu konuda hat çizmek, mesaj vermek belki de cezalandırmak için gündeme aldığı konuydu. Daha sonra konu başka yerlere gitti. Amerikan yönetiminin belli bir konu YPG'nin oyununun bozulmasından sonra irrasyonel patlamaları gördük hepimiz. Ya hep ya hiç, sıfır toplamlı bir oyun haline geldi bu. Sayın Cumhurbaşkanımız kongre üyelerine de tek tek anlattı. S-400'lerin F-35'lere tehdit oluşturmadığını, bunlarla ilgili düzenlemelerin yapabileceğini söyledi. Konuyu tamamen siyasileştirdiler. Bir pozisyon elde etmeye çalışıyorlar. S-400'den geri adım söz konusu değil. F-35 veya NATO güvenlik sistemi veya F-16'yla ilgili riskin oluşmaması için gerekli düzenlemeyi yapacağız. Patriotları alma konusunda hazır olduğumuzu ifade ettik. Fransa Devlet Başkanı sayın Macron'un açıklaması oldu. Bazı füzeleri teklif ettiklerini söyledi. Türkiye hiçbir zaman bunları almayacağını söylemedi.
“Patriot füzelerinin önce Amerika daha sonra Almanya tarafından nasıl çekildiğini hep birlikte gördük. Çektiler ondan sonra bir daha geri getirmediler. Türkiye bu konuda bir sürü adım attı, çaba sarf etti. Neticede S-400'ler alındı. Bu konuda ABD dahil müttefiklerimizle birlikte ortak çalışmaya hazır olduğumuzu ifade ettik. Tek taraflı olarak pozisyon empoze etmek biz de buna doğal olarak itiraz ediyoruz, hayır alternatifler var, ara tonlar var, bunları bulup çıkarabiliriz. Müzekarelerimiz bundan sonra devam edecek.
“(Çakar kullanımına ilişkin yasa) Bu yasa Cumhurbaşkanımıza henüz imzaya gelmedi. Bu çakar kullanımıyla ilgili son 1,5 ayda yeni uygulama başlatıldı. 50'ye 1 oranında çakar kullanımında azalma söz konusu oldu. Çok sıkı denetimler uygulanıyor. Devlet protokolündeki ilk 29 çakar kullanma hakkına sahip bulunuyor. Bu bir ruhsattır, azimet değildir. İzin değildir ama illa alın kullanın diye bir şey söz konusu değildir. İlk 29'daki protokol devletin belirlemesine göre şekilleniyor. Milletvekilleri de dahil olmak üzere şu anda kullanım alanında azalmanın olduğunu söyleyebilirim. Bu konuda İçişleri Bakanlığımızın, Emniyet Genel Müdürlüğümüzün denetimleri devam ediyor. Geçiş üstünlüğü, çakar, siren gibi araçların kullanımı ihtiyaca binaen, koruma altında olan kişiler de var, bunları da kapsayacak şekilde daha makul, vatandaşı rahatsız etmeyecek şekilde bir düzenleme yapılıyor.
“(Doğa Koleji'nin satılması konusu) Doğa Koleji'yle ilgili Milli Eğitim Bakanımızla görüştüm. Bundan sonra atılacak adımları kendileri açıklarlar. Özel okulların tabi olduğu idari ve mali kurallar söz konusu. Bunlara uydukları sürece Milli Eğitim ve Maliye Bakanlığı'yla denetlenmek şartıyla eğitim hizmeti verirler. Öncelikle öğrencilerin mağdur olmayacağı bir formül üretmektir. Milli Eğitim Bakanlığımızın bir hazırlığı var. Ben finansal kurum ve satışıyla ilgili bir öngörüde bulunamam. Milli Eğitim Bakanlığı'nın konuyu yakın takip ettiğini, sayın bakanımızın da konuyla ilgili olduğunu söyleyebilirim. Milli Eğitim Bakanlığımızın öğrencilerimizin mağdur olmayacağı bir formül için çalışmayı yaptığını söyleyebilirim.
“Bizim S-400 alımımıza bir etkisi olmayacaktır bu tasarının kongreden geçmesi. Tasarıda komisyondan genel kurula gelmesi, senatodan gelmesi ihtimal dahilindedir. Katsa yasasında 12 madde var, bunlardan 5 tanesini sayın Trump'ın seçme yetkisi var. Kendisi birçok kez ifade etti. Bu yasadan rahatsız, uygulanmasını istemiyor. Daha sonra yaptırım yasasında bulunan 12 maddenin hangisine seçeceğine dair takdir hakkı Trump'ın elinde. Bizim uzmanlarımızın dile getirdiği görüşler son derece açık ve net.
“(Libya ile mutabakat) Libya konusunda 27 Kasım'da İstanbul'da yapılan iki tane anlaşma var. Deniz yetki alanlarıyla ilgili anlaşma yeni bir anlaşma. Bu konuyla gürültüler koptu, tepkiler geliyor, bu konu kabul edilebilir bir şey değil. Bizi Akdeniz'de Antalya sahiline hapsetmek için İsrail, Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs tarafının anlaşmalar yaptıklarını gördük. Biz Akdeniz'in barış denizi hale gelmesi için bütün taraflarla anlaşma yapabileceğimizi ifade ettik. Tek istisnası Güney Kıbrıs, çünkü resmi olarak tanımıyoruz.
“Libya'dan böyle bir talep gelmesi halinde mümkün olduğunu ifade ettiler. Hukuki zeminde yapılan güvenlik anlaşmasının üçüncü ülkelere tehdit oluşturmadığı müddetçe, Libya'nın meşru hükümetine dönük saldırıları durdurma konusunda katkı sağlayacağı çok açık ortada.