Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahin Kalın, 31 Mart seçimlerinin ardından IMF'den borç alınacağı yönündeki iddiaları yalanladı. Kalın, "Türkiye'nin seçimlerden sonra IMF'ye gideceğine dair birtakım rivayetlerin dolandırıldığını görüyoruz. Türkiye'nin IMF ile ne seçimden sonra ne seçimden önce işbirliği söz konusu değildir. Türkiye'nin IMF'yle ilişkisi söz konusu değildir" ifadelerini kullandı.
Yeni askerlik sistemine ilişkin de değerlendirmede bulunan Kalın, "Cumhurbaşkanımızın da bahsettiği gibi 3,6,9 ay gibi başlıklar var. Türkiye'nin askeri ihtiyaçları çerçevesinde nasıl bir askeri planlama yapılacak" dedi.
Güvenli bölge konusunda son derece hassas ve kararlı davrandıklarını belirten Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Burada PYD /YPG terör unsurları barınamaz. Amerikalılara da bunu ilettik. Kendilerine 'Artık bölge DEAŞ'tan temizlendiğine göre ne türden bir ilişkisi içerisindesiniz' şeklindeki sorumuza cevap veremediler" dedi.
Kalın "İstihbarat birimlerimiz Türkiye'nin güvenliği çerçevesinde zaman zaman farklı merkezlerle, buna Şam'da dahil, Haseke de dahil birtakım temaslarda bulunabilirler.Bunda şaşılacak bir durum yoktur. Bu rejimi tanımak anlamına gelmez. Operasyonal bir ilişkidir" açıklamasında bulundu.
Kabine toplantısı sonrası açıklamalarda bulunan Kalın'ın konuşmasından satır başları şöyle:
Bu bölgeden Türkiye'ye dönük herhangi bir tehdidin, terör riskine asla müsaade etmeyeceğiz. Son dönemlerde piyasalarda sakin bir seyrin işlediğini, kur bazında pozitif bir istikrarlaşmanın sağlandığını görüyoruz. Turizm gelirimiz arttı. Özellikle dış ticaret hacminde yaşanan büyümü, hem ihracat hem turizmde yaşadığımız olumlu gelişmeler var. Ocak ayı itibarıyla ihracatımız yüzde 6.3 oranını gösterdi. Hükümetimiz KOBİ ve diğer firmalara üretim noktasında desteklerini devam ettirecekler. Sanayicimize, üreticimize farklı destek açıklamaları devam ediyor. Bunun semerelerini görmeye başladık.
Enflasyonda rakamın daha aşağı çekilmesi için bir dizi program hayata geçirildi. 2020 yılında enflasyon hedefinin yüzde 8 olarak belirlenmesi ekonomomizin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Türkiye'nin seçimlerden sonra IMF'ye gideceğine dair birtakım rivayetlerin dolandırıldığını görüyoruz. Kimse buna itibar etmesin. Bunlar Türk ekonomisine dair algı bulundırma operasyonlarıdır. Bu algı operasyonun nereden kaynaklandığını bilioruz. Türkiye'nin IMF ile ne seçimden sonra ne seçimden önce işbirliği sözkonusu değildir. Türkiye'nin IMF'yle ilişkisi söz konusu değildir.
Yarın Yunanistan Başkanı Türkiye'ye ziyarette bulunuyor. Sayın Çipras Cumhurbaşkanımız tarafından kabul edilecek. Yunanistan ikili ticaret, Ege'deki gelişmeler, Batı Trakya'daki Türk azınlığı, Türkiye'de yaşayan Rum azınlığı, kıta sahanlığı, adalar gibi yoğun bir gündemimiz olacak. Sayın Çipras'ın Anadolu Ajansı'na yaptığı memnuniyet vericidir. Bu vesile ile Türkiye Ege, Akdeniz, Karadeniz'de egemenlik haklarından doğan haklarını savunmak için gösterdiği kararlı tutumu bundan sonra da göstermeye devam edecektir. Oldu bittiye Türkiye'nin göz yummayacağını herkesin bilmesi gerekir.
Güvenli bölge konusunda ABD ile bir anlaşmaya varıldığı iddiası söz konusu. Bu iddia doğru mudur? Anlaşma sağlandıysa hangi noktalarda sağlandı? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni askerlik sistemiyle ilgili 3,6,9 sisteminden bahsetti.
KALIN: Basında çıkan güvenli bölgeyle ilgili anlaşmaya varıldığı haberlerin doğru olmadığını ifade etmek isterim. Bir oldu-bittiyle PYD-YPG'yi koruyan yaklaşımı kesinlikle reddettiğimizi, müsaade etmeyeceğimizi ifade etmek isterim. ABD'lilerle yaptığımız müzakerelerin konusunu da bu oluşturuyor. Güvenli bölge Suriyelileri korumak amaçlıdır. Açıkçası sayın Trump'ın koyduğu iradeden sonra ilgili birimlerin konuyu bulandırması bizi düşündürüyor. Hangi saiklerle bu konuda yaptığı açıklamaları anlamakta zorlanıyoruz. Obama döneminde YPG-PYD'ye askeri desteği verene kadar, orada, 3 yıl önce bir örgüt yoktu. ABD koruma kalkanı çekildikten sonra böyle bir örgüt olmayacak. Suriye'nin Kürdü, Arabı, Türkmeni, Aramisi özgürleşir. Bir terör örgütüne destek vererek bir başka terör örgütü yok edilemez. Bu eninde sonunda bumerang olarak sizi bulur. YPG-PYD ile sizin planınınz nedir? diye sorduklarımızda cevap veremediler. Onlar etkileşimden bahsettiler. Biz de 'madem DEAŞ temizlendi' hala bu ilişkiyi niye sürdürüyorsunuz? dedik. Bir cevap veremediler.
Bedelli askerlik konusunda Milli Savunma Bakanımızın sunumunda bir bölüm vardı. Bedelli askerliye 637 bin kişi başvurdu. Şimdi bedelli, dövizli ve normal askerlik var. Cumhurbaşkanımızın da bahsettiği gibi 3,69 ay gibi başlıklar var. Türkiye'nin askeri ihtiyaçları çerçevesinde nasıl bir askeri planlama yapılacak. TSK'nın temel ihtiyaçlarının belirlenmesi, üçüncüsü yükümlülerin eğitilmesi meselesi. Dördüncüsü bütün bu sistemin sürdürülebilir olması, sürekli olması. Bugün sonuçları kabineye arz ettiler. Çalışma tekemmül ettirildikten sonra sayın Cumhurbaşkanımıza arzedilecek. Bununla ilgili güzel haberleri paylaşma imkanımız olacak.
ABD ve Rusya orta menzilli füze anlaşmasını askıya aldı. Türkiye bu karara nasıl bakıyor? Dünya yeni bir silahlanmaya doğru mu gidiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP Lideri Bahçeli'nin 19 Şubat'ta bir araya geleceği yönünde haberler var.
KALIN: Sayın Cumhurbaşkanımız sayın Bahçeli ile her zaman görüşebilirler. Bu 19 Şubat'tan önce veya sonra olabilir. Görüşmelerinde hiçbir engel yok. Önümüzdeki günlerde de böyle bir görüşme gerçekleşebilir. Şu saat itibarıyla henüz bir randevu sabitlenmiş değil.
ABD ile Rusya'nın karşılıklı olarak orta menzili füze anlaşması bizim için endişe verici gelişme. 1987 yılında Reagan ile Gorbaçov arasında bu anlaşma imzalanmıştı. Bu anlaşmanın da bir neticesi olarak orta menzilli füze imha edilmişti. 30 küsur yıllık süre içerisinde Avrupa, Rusya ve bölgemizde güven ve istikrarı sağladı. Şimdi karşılıklı suçlamalarla bu anlaşmadan iki tarafın da çekilmesi endişe verici bir durum. Yeni bir nükleer silahlanmayla doğru gidiliyor şeklindeki bir havanın oluşması, ihtimalin ortaya çıkması elbette hepimiz için endişe vericidir. Bizim beklentimiz bunun diplomatik yolla konuşulup adım atmalarıdır.
Dün sayın Cumhurbaşkanımızın FETÖ ile mücadele noktasında söylediği sözler var.Bu çerçevede Hava Kuvvetleri'ne ilişkin operasyonda 11 pilot gözaltına alındı. Halen Hava Kuvvetleri'nde FETÖ'cülerin bulunmasını nasıl değerlendiriyorsunuz. Başkan Erdoğan'ın miting programı belli oldu mu?
Kalın: 11 pilotun gözaltına alınması konusunu bir kere hukuk devleti ilkeleri açısından değerlendirmemiz lazım. Darbeden 2,5 yıl sonra zanlıların gözaltına alınması, tutuklanması, yargıya intikal ettirilmesi tehdidin hala devam ettiğini gösteriyor. Bu konu Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuk devleti olduğunu teyid eden bir konu. Delile dayanmadan kimse içeri atılmıyor. Bu kişilerle ilgili soruşturma devam etti. Bugün tekemmil ettiği için karar alındı. Bundan sonra da benzer şeyler olabilir. FETÖ ile mücadele konusunda Türkiye Cumhuriyeti'nin kararlılığı tamdır. FETÖ'nün yurtdışındaki karalama kampanyaları arttırmaya çalıştığını görüyoruz. Spekülatif haberler, ABD'deki televizyonlara para vermek suretiyle yaptırdıkları algı operasyonları net bir şekilde görüyoruz. Bu tür faaliyetlerin artık alıcısı kalmamıştır. Kamuoyunda bir karşılığı asla yoktur. Kendi tabanlarını ayakta tutmak için birtakım çevreleri harekete geçirdikleri, kitaplar yazdırdıkları, toplantılar yaptıklarını biliyoruz. Artık ölmekte olan ve ölmesi gereken o yapıyı ayakta tutamayacaklardır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Biz de bu habis yapının karşısında durmaya devam edeceğiz.
Cumhurbaşkanımızın kampanya trafiği başlamış oldu. Şubat ayının ikinci yarısından itibaren kampanya artacak. Sayın Cumhurbaşkanımız her zaman halkın içinde olmuş, onlar için siyaseti yeniden tanımlamış, anlamlandırmış bir liderdir. İl ziyaretleri, vatandaşlarla konuşmaları, mitingler önümüzdeki günlerde artacaktır.
Dün Cumhurbaşkanı'nın yaptığı açıklamada Münbiç konusunda olumlu haberlerin geldiğini ifade etti. O olumlu haberler nedir acaba? Somut bir adım var mı?
Sayın Cumhurbaşkanımızın özellikle Moskova'ya gidip gelen heyetlere dayandırarak o yorumu yapmışlardı. O bölgeye bizim Amerikalılarla konuştuğumuz şekilde hayata geçirilmesi noktasında Ruslarla mutabık kaldık. Burada Amerikalıların adım atması gerekiyor. Şimdi bir sonraki adımı atmamız lazım. Münbiç'te bulunan pYD-YPG unsurlarının buradan çıkması gerekiyor ki, yol alalım. Umarımız önümüzdeki günlerde bu yol haritasını tamamen hayata geçirecek adımların atıldığını hep birlikte görürüz.
Dün sayın Cumhurbaşkanımız Suriye rejimiyle bazı düzeyde bağlantılar olduğunu söyledi. Acaba Türkiye'nin ileriki dönemde bu düzeyi yükseltme niyeti var mı?
KALIN: Ne Rusya'nın ne bir başka ülkenin Türkiye'ye herhangi bir baskısı sözkonusu olamaz. Birtakım tekliflerde, tavsiyelerde bulunabilirler ama baskı sözkonusu olamaz. Biz Suriye'ye toprak bütünlüğü çerçevesinde gereken adımların atılması için Cenevre ve Astana sürecinde bulunduk, bulunmaya devam ediyoruz. Biz Suriyelilerin hepsini kucaklayacak siyasi bir yapının kurulmasıdır. Bize göre Esed rejimi meşruiyetini kaybetmiştir. Rejimin böyle bir rol üstlenmesi mümkün değilidir. İstihbarat birimlerimiz Türkiye'nin güvenliği çerçevesinde zaman zaman farklı merkezlerle, buna Şam'da dahil, Haseke de dahil birtakım temaslarda bulunabilirler.Bunda şaşılacak bir durum yoktur. Bu rejimi tanımak anlamına gelmez. operasyonal bir ilişkidir. Türkiye sahada olduğu gibi masada olmaya da devam edecek.