Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Cumhurbaşkanımız, Rusya ve Ukrayna liderlerini bir araya getirmek suretiyle bir krizin, belki de muhtemel bir savaşın önlenmesi yönünde çok önemli bir teklifte bulundu." dedi. Ukrayna meselesinin 3-5 yıl daha gündemimizde olabileceğini belirten Kalın, "Türkiye'nin, Batı ittifakının bir üyesi ve NATO müttefiki olarak Rusya ve Ukrayna ile iyi ilişkiler içerisinde, gerilimin azaltılması yönünde üzerine düşen rolü oynamaya devam edeceğini açıkça beyan ettik." düşüncesini dile getirdi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından düzenlenen ''Cumhuriyetimizin 100. Yılına Doğru Jeopolitik Sınamalar ve Fırsatlar'' konferansına katılan Kalın, cumhuriyet ile yakın tarihte çok önemli bir sayfa açıldığını, 100. yılı kutlarken 2023'te cumhuriyetin muhasebesinin yapılacağını ve yeni hedeflerin ortaya konulacağını anlattı.
Kalın, ihracatçıların dünyanın çeşitli yerlerinde yeni kapılar açtıklarını, tam da bu noktada yerli ve milli olmakla dünyaya entegre olmak arasındaki dengenin bulunmasının büyük önem arz ettiğini dile getiren Kalın, "Bizim bu konuda aradığımız şey altın orandır. İfrat ve tefriti reddederek orta yolu bulmaktır. Altın oran, dengeyi sağlayan temel unsurdur. İmam Gazali, 'Haddini aşan zıddına döner' der. Türkiye, Doğu ile Batı arasında altın oranı ve dengeyi büyük ölçüde kurmuştur ve bunun için mücadele etmektedir. Türkiye'nin, cumhuriyetin 100. yılına dünyanın en saygın ülkelerinden biri olarak gireceğini rahatlıkla söyleyebiliriz." diye konuştu
Rusya-Ukrayna arasındaki gerginliğe dikkati çeken Kalın, şöyle devam etti:
"NATO üyesi bir ülke olarak, Rusya, Çin, Afrika ve Orta Doğu, Körfez ve Latin Amerika ülkeleri ile de iyi ilişkiler içerisinde olmamız gerektiğinin farkındayız. Politikalarımızı da buna göre şekillendiriyoruz. Daha dün Cumhurbaşkanımızın Ukrayna'ya yaptığı ziyaret, bu açıdan da büyük bir önem arz ediyor. Dünyanın üzerinde durduğu Ukrayna krizinin tam ortasında NATO üyesi bir Türkiye olarak, Cumhurbaşkanımızın Ukrayna'ya yaptığı ziyaret, krizin aşılmasında çok önemli bir rol oynadı, oynamaya da devam edecek. Önümüzdeki aylarda Ukrayna meselesi gündemimizde olmaya devam edecek. Belki de önümüzdeki 3-5 ayın değil, 3-5 yılın konusu olarak gündemimizde olmaya devam edecek. Türkiye'nin, Batı ittifakının bir üyesi ve NATO müttefiki olarak Rusya ve Ukrayna ile iyi ilişkiler içerisinde, gerilimin azaltılması yönünde üzerine düşen rolü oynamaya devam edeceğini açıkça beyan ettik. Cumhurbaşkanımız, Rusya ve Ukrayna liderlerini bir araya getirmek suretiyle bir krizin, belki de muhtemel bir savaşın önlenmesi yönünde çok önemli bir teklifte bulundu. Önümüzdeki süreçte bunu yakından takip edeceğiz. Herhangi bir savaşa, askeri müdahaleye mahal vermeden bu krizin aşılması yönünde de üzerimize düşen rolü oynamaya devam edeceğiz."
Covid-19 salgınının bir anda bütün dünyayı esir aldığını, bütün ayrımları ortadan kaldırdığını aktaran Kalın, en büyük ekonomilerin aciz hale geldiğini, bir anlamda eşitleme olduğunu ve tabiatın bir mesaj verdiğini söyledi.
Türkiye gibi ülkelerin pandemiyi bir fırsata dönüştürdüğüne işaret eden Kalın, "Önümüzdeki 10 yılda yaşanacak değişimin istikametini doğru okumak bizim için büyük önem arz ediyor. Dış politikada saygın ve etkili bir Türkiye olarak 2023'e gireceğiz. Milli savunmada çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. Bilim ve teknolojide inovatif bir ülke olmaya devam edeceğiz." dedi.
Kalın, biyogüvenlik, siber güvenlik ve gıda güvenliği konularının öneminin giderek artacağına işaret ederek, pandemide bu üç alanda da Türkiye'nin iyi bir sınav verdiğini söyledi.
Sanal gerçeklik dünyasına doğru çok hızlı bir şekilde gidildiğini anlatan Kalın, "Metaverse ile yeni dünyalarla yeni fırsat ve tehditler çıkacak. Bu dünyalara kayıtsız kalmamız mümkün değil. Gelecek gözümüzün önünde hızla inşa ediliyor. Bu anlamda geleceğe dinamik bir bakış açısıyla bakmamız gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin hak ettiğinden daha azına razı olmayacağını vurgulayan Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cumhurbaşkanımızın temsil ettiği pozisyon bütün aktörler arasında eşit aktör ilişkisidir. Biz kimseden bir iltimas beklemiyoruz. Türkiye bu eşitliği talep ettiği için bazılarının hedef tahtasına giriyor. Cumhurbaşkanımız, dünya sistemine bir ayna tutuyor. Aynada görünen suret güzel bir suret değil. Aynadaki suretinden rahatsız olanlar kendilerini düzeltmek yerine aynayı tutana taş atmayı tercih ediyorlar. Çünkü aynada adaletsizlik, haksızlık, hukuksuzluk var. O yüzden Cumhurbaşkanımız her seferinde, 'Dünya 5'ten büyüktür, daha adil bir dünya mümkündür, birlikte daha fazlasını, daha iyisini yapabiliriz.' diyor. Bize yıllardır empoze edilen Avrupa merkezli hiyerarşileri reddederek, 'Eşit aktör ilişkisi temelinde daha iyi bir dünyayı birlikte inşa edebiliriz.' diyor."
Türkiye'nin bu temel tezinin 100. yıla giderken en büyük değerlerden olduğunu belirten Kalın, "Küresel adalet olmadan sürdürülebilir bir kalkınma, barış ve istikrarı inşa etmek mümkün değil. Küresel sorunların da bu küresel adalet ve eşitlik ilkesi çerçevesinde ele alınması, bizim dış politikadaki Cumhurbaşkanımızın liderliğini ortaya koyduğu en önemli hedeflerden bir tanesidir." değerlendirmesini yaptı.
İbrahim Kalın, Türkiye'nin 2023'e saygın, güçlü, etkili bir ülke olarak gireceğinden şüpheleri olmadığını belirterek, "Jeopolitik olarak etrafımızda yaşanan bütün krizlere rağmen bu sorunların üstesinden gelme imkan ve kabiliyetine sahibiz." dedi.
Karabağ meselesinde geçen yıla kadar, 30 yıldır çözülemeyen bu ihtilafın nasıl çözüleceğine dair kimse bir vizyon ortaya koyamamışken, 44 günlük bir savaş sonucunda bir anda 30 yıllık bir sorunun çözüme kavuşturulduğunu belirten Kalın, sözlerini şöyle tamamladı:
"Kimsenin beklemediği, ummadığı bir gelişme yaşandı. 10 yıl önce, 'Türkiye-Azerbaycan bir araya gelecek ve Karabağ'ın bağımsızlığını 44 gün gibi kısa bir süre içerisinde sağlayacak.' denseydi, muhtemelen hepimiz buna şüpheyle yaklaşırdık. Öyle bir imkan ve şartlar oluştu ki bir anda Kafkasların en temel meselesi çözüme kavuştu. Türk Hava Yolları Erivan'a uçuşları başlattı. 30 yıl sonra Türkiye ile Ermenistan arasında artık bir normalleşme süreci var." (AA)