Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın tartışılan diplomasına ilişkin olarak, "Diplomanın kopyaları internet sitelerinde ve gazetecilerle paylaşıldı. Rektörümüzün de açıklamaları var. Ne yapalım yani milyonlarca çoğaltıp adreslere mi gönderelim" dedi.
Kalın, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın görevinden alındığı, Tokyo Büyükelçisi olarak atandığı yolundaki iddiayla ilgili, "MİT Müsteşarımız görevinin başındadır. Afrika ziyaretinde zaten birlikteydik. Bu tür spekülasyonları kimler çıkartıyor ona bakmak lazım. Amaç Hakan Fidan'ı yıpratmaktır. İsmini sürekli gündeme getirip, 'Şuraya gitmiş, böyle atanmış' diyerek Hakan Fidan'ı yıpratmaya çalışıyorlar ancak başaramayacaklar" açıklaması yaptı.
Kalın, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Kalın'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Önümüzdeki günerde bu konuda somut bir adım atılmasını bekliyoruz. Geçtiğimiz hafta Sayın Cumhurbaşkanı'mızın 3 ülkeyi kapsayan bir gezisi olmuştu. Türkiye'nin 2015'ten beri uyguladığı geziler devam ediyor, bundan sonra da devam edecek. Türkiye'ye gösterilen ilgili hat safhada ve bu bizim için çok gurur verici. Tüm Afrika ülkelerinde bize söylenen "Türkiye'nin yardım modeli gerçek bir modeldir"
Türkiye'nin bu coğrafyada emperyalist bir geçmişimiz olmadığı için zaten gönül bağımız. Diplomatik ve ekonomik iş birliklerimiz devam edecek. Somali'de yüzümüzü ağartacak bir iş yapıldı. 80 kilometre karelik alana büyükelçilik yapıldı. Çok geçici bir misyon kurduğu bir ülkede en büyük yapısını yapması Türkiye'nin Somali'ye ve Afrika'ya göster
Muhammed Ali'nin vefat haberi geldi. Ailesine tekrar taziyelerimizi iletiyoruz. Hayattayken ne kadar önemliyse vefatıyla da insanlarn gündeminde kalmaya başardı. Temsil ettiği değerler bizim için de büyük önem arz ediyor. Gerek insan hakları öncüsü olması, gerek sporcu olması Türk halkının gönlünde yer edinmiş biriydi. Büyüklerimiz hep sabahın 4'ünde kalkıp onun maçlarını izlerlermiş. Cumhurbaşkanımız biliyorsunuz yarın düzenlenecek cenaze törenine katılacak. Asıl dini tören yani yarın cenaze namazı yarın kılınacak. Akşam da orada Amerikan Müslüman Topluluğu'yla birlikte bir iftar yemeği olacak.
Alman Parlamentosu'nda alınan 1915 kararıyla ilgili tartışmalar devam ediyor. Siyasi sorumsuzluk örneği olan bu kararı bir kez daha tanımadığımızı söylüyoruz. Meclis'teki tutanaklara baktığımızda bazı milletvekillerinin Türkiye tarihi hakkında ne kadar cahil olduğunu görüyoruz.
Onların kirli tarihlerinin bizim tarihimizi kirletmesine asla izin vermeyiz. Bizim tarihimizde yüzümüzü karartacak bir şey yok hamd olsun. Buna karşı dediğimiz gibi gerekli tedbirleri almaya, gerekli tepkileri göstermeye devam edeceğiz. Bu parlamento kararının bir hükmü yok bizim açımızdan dediğimiz gibi.
"Türkiye'den Suriye'ye geçen TIR'larda silah taşındı" ve "IŞİD'in üniformaları Antakya'da dikiliyor" iddiası
Öncelikle Almanya'nın İncirlik'te müstakil bir üs kurma talebi söz konusu değil. IŞİD ile mücadele anlamında üs kurulması talebiydi ki bu zaten fiili olarak yapılıyor. Bunlar zaten istihbarat amaçlı gelmiş uçaklar. Belki personelin kalacağı yerlerle ilgili trafik söz konusu olabilir ancak müstakil bir ayrı üs kurulması söz konusu değil.
DAİŞ üniformalarının Antakya'da yapıldığına dair son derece gayrı ciddi bir haberin yapıldığını gördük. Giden muhabirin, fotoğrafçının yaptığı açıklamaya ve haberin detaylarına baktığınızda algı yaratmayı hedeflediği görülüyor.
Rusya aslı astarı olmayan açıklamalar yapmayı alışkanlık haline getirdiler. Bunu ispat etsinler. DAİŞ bölgelerine silah götürüldüğünü iddia etsinler. Rus propogandası yine Türkiye'ye karşı karalama kampanyası yapmaya çalışıyor. Kilis meselesine gelince. Bir süredir orada bir sakinlik vardı ancak bu sabah uçak savar mermilerinin düştüğünü gördük. Biliyorsunuz roketatar saldırılarının başladığı dönem kara ve hava kuvvetlerimizce 300'den fazla DAİŞ hedefi tarafımızca vuruldu. 1400'den fazla DAİŞ'li vuruldu. Türkiye'nin içeride ve dışarıda mücadelesi kararlılıkla devam edecektir.
Aslında pek de ciddiye alınmayacak şeyler bunlar ama fakat Cumhurbaşkanı'mızın diploması meselesi ne amaçlarla köpürtüldüğü ortada. Pek de ciddiye alınmayacak mecralarda yer alan konunun daha ciddi mecralarda yer alması üzücü. Diplomanın kopyaları internet sitelerinde ve gazetecilerle paylaşıldı. Rektörümüzün de açıklamaları var. Ne yapalım yani milyonlarca çoğaltıp adreslere mi gönderelim? Anladığım kadarıyla dert başka, hem Türkiye'de belli çevrelerde hem de Avrupa'da görüyoruz Erdoğan2a saldırmak prim yapıyor. Yani demin ben Alman Parlamentosu'ndan örnek verdim. Müzakere tutanaklarına bakın Meclis'te Tayyip Erdoğan'ı saldırıyorlar sadece. Hani tarihle yüzleşmekti esas olan? Tayyip Erdoğan'a saldırı merkezli bir tartışma yürüyor. Bu konuda atılan adımların, yani 1915 olaylarıyla ilgili, ortak acıyla ilgili açıklamalarımız, onların taşınmaz mülklerin iadesi falan hepsi bir kenara bırakılıyor, böyle aslı astarı olmayan konular üzerinden açıklamalar yapılıyor. Diploma meselesinden çok da farklı değil.
MİT Müsteşarımız Hakan Fidan görevinin başındadır. O ziyarette zaten birlikteydi. Bu tür spekülasyonları kimler çıkartıyor? Ona bakmak lazım. Amaç Hakan Fidan'ı yıpratmaktır. İsmini sürekli gündeme getirip, "Şuraya gitmiş, böyle atanmış" diyerek Hakan Fidan'ı yıpratmaya çalışıyorlar ancak başaramayacaklar.
Olayın kendisi yeteri kadar açık. Sayın Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları da ortada. Hala terör örgütleriyle, terör mensuplarıyla ilgili bu tarz açıklamalar yapılıyorsa, terörle mücadele konusunda Hükümet'i eleştirirken kendilerinin böyle açıklamalar yapmaları, terörü meşrulaştırması, şirin göstermeye çalışması elbette abesle iştigaldir. Birtakım Avrupalı siyasilerle bunu sürekli gündem yapıyorlar. Dokunulmazlıklar kaldırılabilir mi? Böyle bir şey olabilir mi? Avrupa'da dokunulmazlıkların kaldırılmasına dair örneklerine bir bakın. Hangi milletvekillerinin dokunulmazlıkları hangi gerekçelerle kaldırılmış? Bunlar söz konusu olduğunda Avrupa'da hukukun üstünlüğü oluyor, biz yapınca hukuksuzluk. Biz mi dedik onlara terör örgütlerini sevimli gösterin, terör örgütleri hakkında açıklamalar yapın diye.
Menbiç çevresinde yürütülen operasyonlar Menbiç ve Arap güçleri tarafından yürütülüyor. Biz bu operasyonlar için aslında uzun süredir çağrıda bulunuyoruz. Nihai hedefi itibariyle Membiç'i DAİŞ'ten temizlenmesi bizim de yararımızadır. YPG'nin buraya katılması meselesiyle, YPG'liler Membiç'in içerisine girmeyecekler. YPG'nin Membiç'e girmesi zaten etnik çatışmaları tetikleyecek bir durum olur. Sadece ekstra güç verecekler. Bu konudaki düşüncelerimiz nettir ve geri dönüşü kesinlikle söz konusu değildir.