Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Suriye'nin İdlib bölgesinde ateşkes sağlanamaması konusunda nasıl bir yol haritası izleneceğine ilişkin "Güvenlik risklerini ortadan kaldırmak konusunda Türkiye üzerine düşeni yapacaktır. İdlib'de sivillerin ve muhaliflerin hedef alınması kabul edilemez" dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Rusya, Fransa ve Almanya temsilcilerinin katıtlımıyla gerçekleşen İdlib toplantısının ardından açıklama yaptı.Kalın "Siyasi çözümü önceleyen Anayasa Komisyonu'nun işlemesi bir takvim üzerinde mutabık kalındı" diye konuştu.
Kalın'ın açıklamasından başlıklar şöyle:
Kalın’ın toplantıya ilişkin açıklamalarından satır başları:
"Özellikle İdlib'e yapılacak bir saldırının ağır olacağı, göç dalgasına sebep olacağına dair genel bir mutabakat var. Bu felaketi önlemeye dönük ne tür adımlar atabiliriz? Bunları değerlendirme şansımız oldu. Herkesin ortak görüşü çözümün askeri değil siyasi olması gerektiği.
Burada tabi sayın Cumhurbaşkanımızın Pazartesi yapacağı Putin ile görüşme de ele alındı. Bildiğiniz gibi bunu aslında daha ileri bir tarihte yapacaktık ama Pazartesi olması bir açıdan da iyi.
İdlib'in belli yerlerinde ortaya çıkan güvenlik risklerinin izole etmesi de önem arz ediyor.
Yeni bir göç dalgası elbette sadece Türkiye'nin yükü olmayacaktır. Avrupa'ya uzanan yeni bir krizler silsilesi olmasına yol açabilir.
Dolayısıyla bu toplantıda ağırlıklı olarak bu konuları ele aldık.
Burada siyasi çözümü önceleyen Anayasa Komisyonu'nun işlemesi bir takvim üzerinde mutabık kalındı.
Zirveyle ilgili olarak da heyetler bu zirvenin sonuçlarını alacaklar, liderlere arz edecekler. Tarihiyle ilgili nihai karar verilmiş olacak.
Şimdi Suriye krizinin başından beri bu konu zaman zaman gündeme getirildi. Zaman zaman yardım koridorları da oluşturuldu.
Mültecilerin geri dönebilmesi için belli şartların sağlanması gerekiyor. Hiçbir Suriyeli mülteci, dünyanın başka yerindeki mülteci, güvenliği sağlanmadan kendi kasabasına dönmez.
Biz Fırat Kalkanı'ndan sonra bunu gördük. Türkiye DEAŞ'lıları temizledikten sonra 160 binden fazla insan El Bab bölgesine geri döndü.
Başka bölgelere dönmüyorlar. Neden? Orada çatışma var ve güvenlik yok. PYD'nin kontrolündeki bölgelere mülteciler dönmek istemiyorlar.
İnsani ve uluslararası hukuk açısından da bizim mülteciyi zorla bir yere göndermemiz de söz konusu değil. Biz bunları hiçbir ayrım yapmadan ülkemize aldık.
Orada çatışma bitmeden, güvenlik ortamı sağlanmadan bunları konuşmak erken olur.
Nihai olarak elbette biz mültecilerin kendi yerlerine dönmelerini istiyoruz. Ama bunun şartlarının olgunlaşması gerekiyor. Bu süreçte sayın Cumhurbaşkanımızın Pazartesi yapacağı ziyaret, sonra yapılacak girişimler önem arz ediyor.
Bu konuda arkadaşlarımız çalışıyorlar. Bunun da zamana ihtiyacı var. İdlib gibi bir bölgeye 3,5 milyon insan sıkışmış durumda. Halep'ten Doğu Guta'dan gelen göçlerle, yerlerinden edilmiş insanların da gelmesiyle oranın nüfusu iki katına çıktı. Ama oradan güvenlik risklerini ortadan kaldırmak konusunda Türkiye üzerine düşeni yapacaktır. İdlib'de sivillerin ve muhaliflerin hedef alınması kabul edilemez. Cumhurbaşkanımızın girişimleri devam edecek.
Bir saldırı halinde orada kırılgan olan süreç içinden çıkılmaz hale gelecektir. Bu süreci takip edeceğiz.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın ev sahipliğinde Dolmabahçe çalışma ofisinde düzenlenen toplantı, yaklaşık 3 saat sürdü. Toplantıda Almanya'yı Başbakan Angela Merkel'in Ulusal Güvenlik Danışmanı Jan Hecker, Fransa'yı Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Diplomasi Başdanışmanı Philippe Etienne ve Rusya'yı Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Başdanışmanı Yuri Ushakov temsil etti.
Temsilcilerin yanı sıra dört ülkeden teknik uzmanların da katıldığı toplantıda liderler zirvesine hazırlıklar ele alındı. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın'ın basın açıklaması yapması bekleniyor.
Dört ülkenin tutumu Türkiye, uluslararası platformlarda yaklaşık 4 milyon sivilin barındığı İdlib'de çatışma olması durumunda yeni göç dalgasıyla karşılaşılma ve terör gruplarının sızma tehlikesine dikkati çekiyor. Ankara, bu nedenle Astana anlaşmaları çerçevesinde buradaki teröristlerin saf dışı bırakılmasını, muhaliflerle rejim arasında siyasi çözüme ulaşılmasını destekliyor. Almanya, İdlib'de kimyasal silah saldırısı dahil, herhangi bir operasyon durumunda insani felaketin önlenmesini öncelikli konu olarak ele aldığını, bu konuda kilit ülkenin Rusya olduğunu vurguluyor.
Fransa, İdlib'e olası operasyonun Avrupa için büyük bir insani krizi tetikleyeceğine dikkati çekerek, ateşkese ve siyasi çözüme bağlı kalınması gerektiğine işaret ediyor.
Rusya ise "İdlib'in teröristlerden temizlenmesini" önceliği olarak gösteriyor. Bir yandan müttefiki Beşşar Esed rejiminin hava saldırılarına destek verirken diğer yandan diplomasi faaliyetlerini de sürdürüyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bugün Almanya'da yaptığı açıklamada, "İdlib'de bulunan gruplar ile yapılan yerel anlaşmaların yanı sıra aynı Suriye'nin güneyinde, Humus ve Doğu Guta'da yaptığımız gibi (İdlib'den) ayrılmak isteyenler için insani yardım koridoru oluşturuluyor." ifadesini kullanmıştı.
Fransa'nın geçen ay ABD ve İngiltere ile yaptığı ortak açıklamada, rejimin kimyasal silah kullanımına karşılık vereceklerini duyurması, Rusya ile İdlib üzerinden karşılıklı iddiaları gündeme taşımıştı. Moskova yönetiminden ABD ve müttefiklerinin Suriye topraklarına saldırı planladığını, amaçlarının "Nusra Cephesi'ni korumak ve bölgedeki çalkantılı durumun devam etmesini sağlamak" olduğu yönünde mesajlar gelmişti. Almanya ve Fransa'nın da aralarında bulunduğu 8 Avrupa Birliği ülkesi, geçen hafta yaptıkları açıklamada, Türkiye ve Birleşmiş Milletlerin (BM) acil diplomatik çözüm çabalarına destek verdiklerini açıklamıştı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye konulu dörtlü zirvenin duyurusunu, 29 Temmuz'da Güney Afrika Cumhuriyeti'ndeki BRICS Zirvesi sırasında yapmıştı. Zirve tarihi için ilk olarak 7 Eylül zikredilmiş ancak o tarihte Tahran'da Türkiye, İran ve Rusya liderlerinin katılımıyla Suriye konulu zirvelerin üçüncüsü gerçekleştirilmişti. Erdoğan, zirvede İdlib'de ateşkes çağrısında bulunmuştu.