Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in "Türkiye politikamıza yeni bir yön vermemiz gerekiyor. İlişkilere böyle devam edemeyiz" , "Türkiye'ye çok sabır gösterdik ki bazen bunu yapmak hiç kolay olmadı" ifadelerine tepki gösterdi.
Gabriel'in "Alman vatandaşlarına Türkiye'ye yönelik seyahat uyarımızı sertleştireceğiz" dediğini hatırlatan Kalın, sözlerinin devamında şunları kaydetti:
"Türkiye'ye gelen Alman vatandaşları bizim misafirlerimizdir. Onların can, mal güvenliği bizim emanetimizdir. Ama burada yargı konusu olan kişiler, şaibeli faaliyetler içerisindedir. Bunlarla, Türkiye'ye turizm için gelen insanları aynı kefeye koymak siyasi sorumsuzluktur. Kimse Avrupa'dan Türkiye'ye parmak sallamamalıdır. Biz Almanya'yla iyi ilişkiler içinde olmak istiyoruz ancak bu karşılıklı olmalıdır. Avrupalılar Türkiye'nin güvenliğini kendi güvenlikleri olarak görürlerse daha doğru bir iş yapmış olurlar."
"Bu talihsiz açıklamaların Almanya'daki yaklaşan seçimlerle alakalı olduğunu düşünüyoruz" görüşünü dile getiren Kalın, "Almanya'da bu moda haline geldi. Türkiye karşıtlığının prim yaptığını görenler, kendilerince puan tıplamaya çalışıyorlar. Bence daha rasyonel düşünmeleri gerekiyor" diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen basın toplantısında konuşan İbrahim Kalın'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Bu kabine bir süreklilik ve değişim kabinesi olarak ifade edilebilir.
PKK ülkemizin başında bir bela olmaya devam ediyor ve Batılı ülkeler bunu görmezden geliyor. Terörle mücadele bundan sonra da çok yoğun şekilde devam edecek.
Bizim siyasi görüşlerimizi bir kenara bırakarak yekvücut olduğumuzu ifade etmeliyim.
FETÖ'den temizlendikçe TSK ve Emniyet birimlerimiz aslında asli vazifelerine dönmüş durumdalar.
Kıbrıs Türk tarafı BM parametreleri çerçevesinde son derece yapıcı bir tutum sergilemiştir. Kıbrıs Türk tarafına yönelik izolasyonların kaldırılmasının zamanı gelmiştir. Çağrımızı yineliyoruz.
Referandumun dönülmez sonuçlara yol açacağına buradan Kürt Bölgesel Yönetimi yöneticilerine tekrar buradan iletiyoruz.
Bu hafta sonu sayın Cumhurbaşkanımızın bir Körfez turu olacak. Bu krizin başından beri Türkiye hep yapıcı tutumlar içinde oldu. Bunun neticelerini yavaş yavaş görmeye başladık. Diğer konularda ne tür adımlar atılabilir bunlarla ilgili de çalışmalarımız devam edecek.
Bu talihsiz açıklamaların Almanya'daki yaklaşan seçimlerle alakalı olduğunu düşünüyoruz. Almanya'da bu moda haline geldi. Türkiye karşıtlığının prim yaptığını görenler, kendilerince puan tıplamaya çalışıyorlar. Bence daha rasyonel düşünmeleri gerekiyor.
Bir çok masum vatandaşımıza casus muamelesi yapılıyor. Alman kanunlarına göre kurulan STK'lara karşı haksız uygulamalar yapılıyor. PKK ve FETÖ'nün Almanya yapılanmasını herkes biliyor. Biz bunu defalarca Alman makamlarının önüne koyduk. Son 10 yılda PKK örgütlemesinin nasıl genişlediğini kendileri söylüyorlar. FETÖ kaçkınlarının en çok gittiği yerlerden biri Almanya nasıl oluyor?
Türkiye'de yargı bağımsızlığına saygı duymuyorlar. Bu Türk yargısına karşı bir saygısızlıktır.
Bu Alman firmalarının kaygıları olduğuna dair açıklamaları şiddetle kınıyoruz. Merkel'le yaptığımız görüşmede Türkiye'deki Alman firmalarının güvenliğini teyit ettik. Türkiye'deki Alman yatırımcıların zihninde tereddüt oluşturmak kabul edilebilir değil. Böyle bir şey olmadığını bu firmalar da ifade ettiler. Siyasi saiklerle ekonomiyi bulandırmak doğru değil.
Türkiye'ye gelen Alman vatandaşları bizim misafirlerimizdir. Onların can, mal güvenliği bizim emanetimizdir. Ama burada yargı konusu olan kişiler, şaibeli faaliyetler içerisindedir. Bunlarla, Türkiye'ye turizm için gelen insanları aynı kefeye koymak siyasi sorumsuzluktur. Kimse Avrupa'dan Türkiye'ye parmak sallamamalıdır. Biz Almanya'yla iyi ilişkiler içinde olmak istiyoruz ancak bu karşılıklı olmalıdır. Avrupalılar Türkiye'nin güvenliğini kendi güvenlikleri olarak görürlerse daha doğru bir iş yapmış olurlar.
(ABD'nin terör raporu) FETÖ'nün bu rapora dolaylı olarak girmesi de olumludur. Bu terör örgütünün yaptıkları ortada, faaliyetleri ortada. Bu örgüt Avrupa ve Almanya'yı kullanarak, hatta ve hatta ABD'li vergi mükelleflerinin parasıyla Türkiye'ye karşı faaliyetler yürütmektedir. Bizim beklentimiz FETÖ elebaşı Gülen başta olmak üzere, hepsinin iade edilmesidir. Aksi takdirde, ABD'nin müttefiklik ilişkisi iddiasını zedeleyen bir durumdur. Tereddütsüz ve gecikmeden bu kriminal kişiler adaletin önüne çıkmalıdır.
(AA'nın yayınladığı ABD üsleri raporu) Türkiye olarak hiçbir müttefikimizin hayatını tehlikeye atmak gibi bir niyetimiz yoktur. Bizim onlardan da beklentimiz budur. Türkiye'nin PYD/YPG'ye destek verilmesi konusunda hassasiyetini hep ifade ettik. PYD'ye verilen silahlar, propaganda desteği, eğitimin nereye varacağını ABD'li yetkililer tahmin ediyodur. Bunların PKK'yı güçlendirdiğini kimse inkar edemez. Bu cesareti terör örgütüne kim veriyor? Bir yanda terör örgütü diyeceksiniz, bir yandan onlara muazzam bir alan açacaksınız. Terör uluslararası ve acil bir tehdit olarak batılı çıkarları hedef aldığı zaman tanımlanıyor. DEAŞ gibi El Kaide gibi. Birçok vatandaşımızı öldüren bu vahşi örgüt söz konusu olduğu zaman bunu farklı bir kategoriye alıyorlar. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın dediğiniz zaman o yılan bir gün döner sizi sokar.