T24
Cumhuriyet gazetesi davasında aldıkları cezalar istinaf mahkemesince onanan eski yazar ve yöneticiler için İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'ne dilekçe sunuldu.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi (İstinaf), Cumhuriyet gazetesi davasında verilen cezaları onamıştı. Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına ve anayasal düzene karşı suç işlemek” iddiasıyla yargılanan Akın Atalay hakkında “örgüte yardım” suçlamasından 7 yıl, 13 ay, 15 gün, Orhan Erinç hakkında 6 yıl 3 ay, Aydın Engin, Murat Sabuncu ve Ahmet Şık hakkında 7 yıl 6 ay, Kadri Gürsel hakkında 2 yıl 6 ay, Hikmet Çetinkaya hakkında 6 yıl 3 ay, Önder Çelik, Hakan Kara, Mustafa Kemal Güngör, karikatürist Musa Kart hakkında 3 yıl 9’ar ay, muhasebe çalışanı Emre İper 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verilmişti. Nisan ayında kararırını açıklayan mahkeme Akın Atalay’ın tahliyesine karar vermiş, Turhan Günay, Bülent Yener ve Günseli Özaltay hakkında da beraat kararı vermişti. Karara göre Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör, Emre İper, Hakan Kara, Kadri Gürsel ve Bülent Utku, tekrar cezaevine girecek. Davada beş yılın üzerinde ağır hapis cezası alan isimlerin temyiz incelemesi ise Yargıtay'da yapılıyor. Hikmet Çetinkaya, Orhan Erinç, Akın Atalay, Murat Sabuncu, Aydın Engin ve Ahmet Şık'ın temyiz dosyası incelemesinin Yargıtay’da sürüyor. Cezaları 5 yıldan az olanların Yargıtay'a başvuru yapma hakkı bulunmuyor.
Avukatlar Duygun Yarsuav, Fikret İlkiz, Bahri Belen, Aynur Tuncel Yazgan, Tora Pekin ve Abbas Yalçın, onama kararının Ulusal Yargı Bilgi Ağı'na (UYAP) düşmesinin ardından mahkemeye infazı durdurma için dilekçe verdi. Dilekçede şu ifadeler yer aldı:
--Aynı suçtan hükümlü diğer sanıklarla ilgili mahkûmiyet hükmü Yargıtay incelemesindedir ve cezası 5 yıldan fazla olan sanıklar yönünden infaza başlanmayacaktır. Kararın bozulması halinde ise, bundan cezası 5 yıldan az olan müvekkillerimiz de yararlanacaktır. Ancak o zaman cezası 5 yıldan az olan müvekkillerimizin hapis cezaları infaz edilmiş olacaktır.
--Adalet Bakanı, Yargıtay Başkanı ve TCK ile CMK’nın hazırlanmasında bulunmuş akademisyenler dahil olmak üzere yetkililer aynı dosyada böyle bir mağduriyet yaratılamayacağını ifade etmişlerdir.
--Açıkça kanun önünde eşitsizlik ilkesini ihlal eden CMK m. 286/II.a-b maddesinin yasakoyucu tarafından düzeltileceği ifade edilmektedir.
--Mahkemeye erişim hakkını ortadan kaldıran bu durum, bireysel başvuru olarak Anayasa Mahkemesi’ne de götürülmüş olup bir adil yargılanma hakkı ihlali kararı verilmesi mümkündür.
Bu olay ve olguların gösterdiği üzere; böylesi bir infaz işlemi telafisi kesinlikle imkânsız büyük ve ağır bir haksızlığa ve adaletsizliğe yol açacaktır. Bunun önlenmesi amacıyla Sayın Mahkemeniz’den, temyiz incelemesinin sonuna dek İNFAZIN DURDURULMASINA karar verilmesini talep ediyoruz. Şöyle ki;
5237 s. Türk Ceza Kanunu’nun mimarlarından Prof. Dr. Adem Sözüer konu hakkında şu demeci vermiştir: “(...) aynı soruşturma ve kovuşturmada ve aynı olay kapsamında yargılanan kişilerin farklı suçlardan mahkûm edilse dahi beş yıl altındaki suçlarında bu gibi hallerde temyiz yoluna başvurabilmeleri mümkün olabilmelidir. CMK’nin 296/2 fıkrası aracılığıyla Yargıtay içtihatla bu yolu açabilir. Çünkü temyiz aşamasında Yargıtay’ın vereceği olası bozma kararı, sadece beş yıl üzeri ceza almışları değil, beş yıldan az ceza alanları da etkileyebilir. Bu zaman aralığında kararın infaz edilmesi sorununun ise bu gibi durumlar için infazın ertelenmesine ilişkin bir kanun değişikliği ile çözümlenmesi daha doğru olur. Aksi durumda, aynı veya benzer fiillerden cezası 5 yıldan az olan sanıklar cezaevine konacak ve infaza başlanacak, sonradan bozma kararı verilse bile geri dönülmez ve giderilmez zararlara uğrayacaklardır. Şu anda böyle durumlarda çözüm, kanun değişikliği olmasa bile, Yargıtay’ın aynı olay kapsamında yargılanan kişilerden beş yıl altında ceza alanların da temyiz talebini kabul etmesi ve bu durumda infazın durdurulması kararı verilmesidir.” (Cumhuriyet, 26.2.2019)
Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit’in gazetecilere yaptığı değerlendirmesi ise şöyledir: “Tabii son zamanlarda kamuoyunda tartışılan sizin de ifade ettiğiniz aynı dosyanın bir kısmının istinafta kesinleşiyor olması, bir kısmının Yargıtay’a taşınıyor olmasında ne gibi bir çözüm getirilebilir? Bizim düşüncemiz yasal çözüm getirilmesidir. Dün bir ceza kanunun hazırlanmasında büyük emeği geçen eski İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Adem Sözüer, (Yargıtay) bir içtihat yapılabilir, diyor. Ama biz tabii hâkimler olarak anayasa ve yasalara göre yasaların biz uygulayıcısıyız. Kanun koyucunun asıl meramı, 5 yıla kadar olan hapis cezalarının istinafta kesinleşmesidir. Bunun yasal düzenleme yapıldığı takdirde veya ona bir ilave yapıldığı takdirde yani aynı dosyanın bir kısımlarının istinafta kesinleşmesi bir kısmının temyize gelmesinde temyiz bakar diye madde getirirlerse ona bakılabilir. Bütün bu dosyalar geldiğinde tabii Yargıtay’ın iş yükü çok artacaktır. Ama adaletin de mutlaka sağlanması gerekir. Aynı konumda, aynı nitelikte olan kişilerin farklı farklı yerlerde kesinleşiyor olması hak mağduriyetine yol açıyorsa bunun düzeltilmesi gerekir. Ancak bunun yasayla düzeltilmesi gerekir diye düşünüyorum.” (Cumhuriyet, 28.2.2019)
Yargıtay 18. CD Emekli Başkanı Hamdi Yaver Aktan yayımladığı makalesi ile hem giderilmesi imkansız mağduriyete vurgu yapmış hem de Yargıtay’ın önceki uygulamalarından örnekler vererek çözüm önermiştir: “ ‘Cumhuriyet davası’nda yukarıda açıkladığımız olasılıkta infazın ertelenmemesi halinde giderilmesi imkânsız mağduriyetler yaratılacağı tartışmasızdır. (...) Ceza yargılaması hukukunda özgürlükler aleyhine genişletici yorum ile kıyas yapılamaz; fakat tersi olanaklıdır. Bir başka ifade ile geri dönülemez ve giderilmesi olanaksız zararları önlemek için özgürlükler lehine genişletici yorum da yapılabilir kıyas da... Yukarıda verilen örneklere göre somut olayda özgürlük lehine yorum yapılmalı. Aşırı pozitivist yaklaşımdan kaçınılması ve yasa değişikliği gerekliliği gerekçesine dayanılmamalıdır.” (Cumhuriyet, 9.2.2019) Emekli 18. Ceza Dairesi Başkanı Aktan yazısında “konunun önceliği gözetilerek kararı veren mahkemenin değerlendirme yapmasının çözümü kolaylaştıracağı gözetilmelidir” diyerek görevli mahkemenin Sayın Mahkemeniz olduğunu da belirtmiştir.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ise bizim Anayasa’ya aykırı olduğunu ileri sürdüğümüz hükmün gazeteci Sedat Ergin tarafından kendisine sorulması üzerine, “Aslında istinaf mahkemelerinde yolun daha başındayız. Adalet Bakanlığı olarak başlattığımız bir çalışmayla başlangıç döneminde uygulamada ortaya çıkan meseleleri değerlendiriyoruz. İstinaf sistemi daha verimli hale nasıl getirilebilir, uygulamada eksiklikler varsa bunlar nasıl giderilebilir gibi konulara bakılıyor. Bizim buradaki temel amacımız hukuk güvenliğini ve istikrarını sağlamak. Şu anda bu mutfak çalışması yürüyor. Muhtelif fikirler ortaya atılıyor. Ancak alınmış bir karar yok.” ifadesini kullanmıştır. (Hürriyet, 15.3.2019) Sayın Bakan’ın işaret ettiği “hukuk güvenliği ve istikrar” yönünden yapılacak bir değerlendirmede, yasakoyucunun CMK m. 286/II.a-b bentleri yönünden bu dosyada somutlaşan adaletsizliği ele alacağı anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay incelemesi sonuçlanana kadar müvekkillerimiz için İNFAZIN DURDURULMASINA karar verilmesini saygıyla dileriz.