"Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına ve anayasal düzene karşı suç işlemek" iddiasıyla dördü tutuklu yargılanan Cumhuriyet yönetici, yazar, muhabir ve avukatları hakkındaki davanın beşinci duruşması sona erdi. Mahkeme heyeti, ara kararında Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, muhabir Ahmet Şık ve muhasebe çalışanı Emre İper'in tutukluluk hâlinin devamına hükmetti. Ara kararda ayrıca, her sanık için 3 avukat sınırlaması getirildi.
Tutukluluğa devam kararının oy çokluğuyla alındığı davanın bir sonraki duruşması 9 Mart 2018'de, Silivri Adliyesi'nde görülecek.
"Sanık" avukatları Fikret İlkiz ve Bahri Belen, mahkeme heyetinin tarafsızlığını yitirdiği iddiasıyla reddi hâkim talebinde bulundu. Ara kararda söz konusu talebin, bir üst mahkeme tarafından değerlendirileceği bildirildi.
Ahmet Şık, duruşma salonundan çıkarıldı
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada Ahmet Şık, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit'in "Türkiye'de nüfusa oranladığımızda yüzde 8 civarında kişi şüphelidir" dediğini hatırlatarak iktidara yönelik olarak birtakım eleştirilerde bulundu.
"Ülkenin yüzde 15’ini şüpheli, terörist olarak gören bir iktidar, terörist iddiasını akıl almaz suçlamalara dönüştüren bir yargı var" diyen Şık'a Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ'ın yanıtı "Böyle devam edersen keserim. Bu savunma değil. AKP iktidarını gidin milletvekili olup eleştirin" oldu. Dağ, daha sonra sözlerine "Bu siyasi bir davadır" diye devam eden Şık'ı salondan çıkardı.
Ahmet Şık, salondan çıkarken "Gün gelecek siz yargılanacaksınız, burada siz olacaksınız, unutmayın bunu" ifadesini kullandı.
İkinci celsede Mahkeme Başkanı Dağ, Ahmet Şık'ın duruşmanın devamına katılmaması kararını verdi. Söz konusu kararın ardından duruşma salonunda gergin anlar yaşandı. Dağ, "sanık" avukatlarının itirazları sonrası "Anlaşılıyor ki, Kayahan’ın şarkısı gibi bizimki kırık dökük bir aşk hikâyesi" dedi.
Akın Atalay ve Murat Sabuncu, Ahmet Şık'ın duruşma salonundan çıkarılmasına tepki gösterdi. Her iki isim de, savunma yapmayacaklarını vurgulayarak Şık'ın yanına gitmek istediklerini belirtti.
Gazetenin eski yazarlarından Doğan Satmış, dönemin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve MİT TIR'ları haberine ilişkin verdiği söyleşi nedeniyle "tanık" sıfatıyla kürsüye çıktı. Satmış, sözlerinin çarpıtıldığını belirterek "Gazetecilerin tutuklu yargılanması doğru değil" dedi.
TIKLAYIN - Cumhuriyet, arşivle yanıt verdi; Doğan Satmış'a kendi yazılarını hatırlattı
Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ'ın “İddianame sorunlu, kabul ediyorum”, “Bilirkişi konusundaki serzenişler bizce de haklı” dediği dava kapsamında Murat Sabuncu ve Akın Atalay 418, Ahmet Şık 357, Emre İper 260 gündür tutuklu bulunuyor.
17:32 - Mahkeme heyeti ara kararında Akın Atalay, Murat Sabuncu, Ahmet Şık ve Emre İper'in tutukluluğunun devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma 9 Mart 2018'de, Silivri Adliyesi'nde görülecek.
16:50 - Ara kararın açıklanması öncesi gazetecilerin duruşma salonuna girişlerine izin verilmedi.
16:17 - Mahkeme, tahliye talepleriyle ilgili ara karar vermek üzere duruşmaya yarım saat ara verdi.
16:16 - Akın Atalay mahkemeye Yahya Kemal’e atıfla seslendi: Tutuklu olmak değildir hayatın en müşkül işi / müşkül olmak odur ki hürriyetini ve onurunu kaybeder kişi.
16:16 - Akın Atalay: Heyetiniz 5 gün üst üste Reina katliamının yargılamasını yaptınız. Reina failinin asıl hedefinin Cumhuriyet gazetesi olduğunu, eyleme saatler kala bundan vazgeçtiğini siz iddianameden okudunuz. Bunu duyan bir avukat arkadaşım bana şunu demişti: "Desene sizi ziyarete cezaevine değil mezarlığa gelebilirmişiz. neredeyse tutukluluğuna sevineceğiz”. Bizi hedef alan katil zanlılarıyla bir koridorda yatmamıza sebep veren kararlar veriyorsunuz.
16:15 - Akın Atalay: Ben de gelişen yargı sürecine ve tanıklık beyanına ilişkin görüşlerimi erteliyorum. Bir an önce aşağıda yalnız bekleyen arkadaşımın yanına gitmek istiyorum. Ama siz tutukluluk konusunda karar vereceksiniz bir şey söylemek istiyorum.
16:11 - Twitter'da “Jeansbiri” hesabının sahibi olduğu öne sürülen Ahmet Kemal Aydoğdu'nun avukatı, müvekkilinin “bu hesabın sahibi olmadığını, ByLock kullanmadığını, suçlandığı paraların kendisine ait olmadığının ortaya çıktığını” belirterek tahliye talep etti.
16:06 - İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, Murat Sabuncu’yu alkışlayan izleyicilere “Bu tavrı doğru bulmuyorum. Bu protest tavır bu yargılamaya katkı sağlamıyor” dedi
16:04 - Murat Sabuncu, “sanık yakınları salona alındı” diyen Mahkeme Başkanı'na “Benim oğlumun bugün günü; 21 yaşına girdi. Ve bu mahkeme salonuna alınmadı. Yurt dışında okuyor, siz biliyor musunuz bu 15 ayda oğlumu ne kadar gördüğümü. Sizden merhamet beklemiyorum, bu bir tespittir” karşılığını verdi.
16:02 - Murat Sabuncu: Ahmet Şık bu ülkenin en mert, en namuslu gazetecilerinden biridir, savunmasını yapabilseydi yine doğruları söyleyecekti. Sizden talebim beni de Ahmet Şık’ın yanına gönderin.
16:00 - Murat Sabuncu: Dün tutukluluktaki 15'inci ayıma girdim. Savunma hazırlamıştım, ama arkadaşım Ahmet Şık savunmasını yapamadığı için ben de yapmayacağım.
15:57 - Avukat Fikret İlkiz ve Bahri Belen, dört tutuklu sanığın d tahliyesini talep etti.
15:55 - Avukat Duygun Yarsuvat: Mahkemeniz çok kızdı, Ahmet Şık’ı dışarı attı, ama bu dava si-ya-si bir davadır. Öyle tarihe geçecek, bakalım beş sene sonra neler söylenecek. Tutuksuz yargılama yapın, siz tahliye kararı vermezseniz AİHM verecek. Siz verin ki yüzümüzün akıyla buradan çıkalım.
15:50 - Avukat Duygun Yarsuvat: "Deniyor ki 'örgüt üyesi olmamakla birlikte' bunu kalkıp herkese yapıştırabilirsiniz. Ahmet Şık neden yargılanıyor? Örgüt üyesi olmamakla birlikte FETÖ'cü örgüte yardım. Ahmet Şık FETÖ kumpasından içerideydi. Davanın ne kadar tutarsız olduğu ortada. Cumhuriyet sert muhalefet yaptığı, yazarları iktidarın yanında olmadığı için cezalandırılmak istenmektedir.
15:45 - Savcının mütalaası: Firari sanıklar Can Dündar ve İlhan Tanır'ın yakalamasının infazının beklenmesi, adli kontrol talebi olanların adli kontrollerin devamı ile tutuklu sanıkların bir önceki ara karardaki koşullar ortadan kalkmadığı için tutukluluk haline devam edilmesi...
15:40 - Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ: CMK’nın 24, 25 ve 26. maddeleri dikkate alınarak vekilin mahkeme heyetinin reddi yolundaki talebi süresindedir, SEGBİS’e geçti, yazılı metin hale getirebilecek pozisyondadır. CMK 28 uyarınca değerlendirme yapmak ya da red talebinin geri çevrilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Bu nedenle yalnızca gecikmesinde sakınca olan işlemlerin yapılabileceği açıktır. Bunların arasında delillerin toplanması dolayısıyla tanık dinlenmesi yoktur. Bu nedenle dinlenmesi planlanan Mehmet Faraç, Leyla Tavşanoğlu ve diğer tanığın dinlenmesi mümkün değildir. Bu nedenle gecikme açısından önemli olan tutukluluk konusunda bir değerlendirme yapması ve red sebebi yazma aşamasına geçme görevi kalmaktadır. İddia makamından red konusunu değerlendirilmesini, tutuklu sanıklar yönünden tutukluluk durumları hakkındaki mütalaasını, adli kontrolü olanlar açısından onlar hakkındaki mütalaasını bekliyoruz.
15:39 - Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ: Anlaşılıyor ki, Kayahan’ın şarkısı gibi bizimki kırık dökük bir aşk hikâyesi.
15:38 - Duruşma, ikinci aranın ardından yeniden başladı.
15:25 - Duruşmaya 10 dakika ara verildi.
15:23 - Cumhuriyet davasında reddi hâkim talebi; Avukat Bahri Belen: Ahmet Şık ve arkadaşlarının savunma yaparken kısıtlanma ve başka pek çok tehdit altında olduğunu düşünüyoruz. Duruşmalarda gösterdiğiniz nezaket ve zerafetin farkındayız ama bunun dışında adil bir yargılamanın ve muhakeme hukukunun kurallarının uygulanmasını da istiyorum. Faruk Hoca "Dünyanın hiçbir yerinde CMK ve CMK'nın uygulama biçimi kadar önemli bir hukuk uygulama biçimi yoktur" der. Muhakeme hukukunun kurallara uymadan yürüdüğü yerlerde bu bu kişi güvenliğini ve hukuk güvenliğini ortadan kaldırır. Sanıklar tarafından önemli olan bir kararınız var ki bu nedenle mahkemenizin tarafsızlığını yitirdiği endişenizi taşımaktayız. Özellikle bu ne denle üç üyenizin mahkemeden çekilmenizi, aksi durumda reddi hakim talebimizde bulunuyorum.
15:22 - Avukat Bahri Belen, Maria Antoinette’in avukatının “Ben iki şey önünüze koyacağım. Bir hakikati, iki kellemi” sözlerine gönderme yaptı:
"Hakikati dinledikten sonra kellemi alabilirsiniz. Sayın mahkeme Ahmet Şık'ı da sonuna kadar dinlemeli, birileri de Şık'ın kellesini istemeli. Mahkemenin tavrı bağımsız yargı konusunda tarihe geçecektir."
15:17 - Avukat Bahri Belen: Ahmet Şık'ın bu tehlikelerin olduğu ortamda adil yargılama isteme hakkı yok mu? Böyle bir davada maddi gerçeğin ortaya çıkması için anayasal güvenceler korunmalı. Ben ve müvekkilim, söylediğimiz sözlerden dolayı suç duyurusu yapılırsa, sanıklar “şunu söylersem başıma ne gelir derse, böyle savunma olmaz. Savunma korkmamalı, ben ve arkadaşlarım korkmuyoruz da. Savunma kısıtlamaları bizi hiçbir şekilde durduramaz.
15:14 - Avukat Bahri Belen: Dokunulmazlık benim cübbeme verilmiş bir imtiyaz değil. Temsil ettiğim kişinin hakkıyla ilgili bir dokunulmazlık. Sizin dokunulmazlığınız da cübbelerinize verilmiş bir imtiyaz değil, halkın adalet ihtiyacına verilmiş bir imtiyaz.
15:12 - Avukat Bahri Belen: Her seferinde dosyaya bir gün önceden, herhangi bir yetkisi kalmamış bir savcı tarafından yeni belge kondu. Maalesef mahkemeniz buna itibar etti
15:11 - Avukat Bahri Belen: Tutuklama kararı vermeyen, tahliye kararı veren sulh ceza hâkimleri, iddianame yazmayan savcılar görevden alındılar. Bu durumda Ahmet Şık’ın ve bizlerin, yargının bu durumuna işaret edip adil bir yargılama isteme hakkınız yok mu?
15:09 - Avukat Bahri Belen: Hem Ahmet Şık, hem diğer sanıklar ve biz o medyanın dediklerini, kimliklerini tartışacağız. O medya savcıyı ve mahkemeyi etkileyecek yayınlar yapıyor. Müvekkillerimiz tutuklu olmasa cevaplarını verirdi.
15:07 - Avukat Bahri Belen: Türkiye’nin en köklü gazetesine açılmış bir dava bu. Yandaş medyadan birilerinin ifadesi alınıp bu dosyaya kondu. Bu medyanın yayınları bu iddianameye dayanak olduysa biz bir şey demeyecek miyiz?
15:04 - Avukat Bahri Belen: Ahmet Şık, duruşmadan çıkarılmadan önce bağırmadı çağırmadı, heyete hakaret etmedi. “Yargı" dedi, "Medya" dedi, "İktidar” dedi.
15:00 - Savcı, “beyanlarında savunma hakkını kötüye kullandığı” iddiasıyla Ahmet Şık’ın duruşma salonuna alınması talebinin reddini istedi. Mahkeme Başkanı Dağ, "Yargılamanın insicamını bozduğu anlaşıldığından Ahmet Şık bugünkü celsede olmayacaktır" dedi.
14:54 - Avukat Fikret İlkiz: Ahmet Şık ne zaman yargıyı eleştirdiğinde, ne zaman "Medya" dediğinde, ne zaman AKP iktidarını eleştirdiğinde hep “Durun” dediniz. Ahmet Şık’ı CMK 204 uyarınca duruşma güvenliği için salondan çıkarıp kararı kişiselleştirirseniz mahkemenin bağımsızlığından ve tarafsızlığından şüpheye düşeriz. Savunma hakkı için Ahmet Şık’ın tekrar salona çağrılmasını ve savunmasını yapmasını istiyoruz. Mahkeme Başkanı: "Ahmet Şık bu celsede olmayacak" dedim
14:53 - Avukat Fikret İlkiz: Biz savunmanlar ve müvekkillerimiz bu davanın siyasi bir dava olduğunu hep söyledik. Biz savunma olarak görüşlerimizi söyleriz.
14:40 - Avukat Fikret İlkiz: Ahmet Şık 12:01’de başladı, 12:07’de kestiniz. Davanın siyasi olduğunu söyleyip AKP iktidarını eleştirince susturdunuz.
14:47 - Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ: CMK 203, 204 maddeleri uyarınca Ahmet Şık mahkemenin düzenini bozmuştur, bundan sonra da bozacağı açık. Ahmet Şık yargılamanın bundan sonraki aşamasına alınmayacak.
14:45 - Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ: Önceki celsede olanlar aslında mahkemenin arzu etmediği ama mecbur bırakıldığı olaylardır. Ahmet Şık’ın protest bir adam olduğunu biz de biliyoruz, herkes biliyor. Slogan atarak mahkemeyi forumdaşlarıyla forum alanı haline getirmesi doğru değil. Ahmet Şık’ın protest bir adam olduğunu biz de biliyoruz, herkes biliyor. Slogan atarak mahkemeyi forumdaşlarıyla forum alanı haline getirmesi doğru değil.
14:43 - Duruşma başladı.
14:39 - 14:00'te başlayacağı açıklanan duruşma için salon açıldı.
13:51 - Duruşma salonuna yalnızca sarı basın kartı olan gazeteciler alınacak. Milletvekillerinin de girişine izin verilmediği duruşmaya izleyici olarak yalnızca "sanık"ların aileleri katılabilecek.
12:15 - Duruşmaya 14.00'e kadar ara verildi.
12:14 - Mahkeme Başkanı'na “Ahmet’e sen değil siz diyeceksin. Ahmet babanızın oğlu değil” diye bağıran bir kişi dışarı çıkarıldı.
12:14 - Ahmet Şık dışarı alındı, salonda alkışlar ve yuhalamalar var: "Ahmet çıkacak, yine yazacak" 12:13 - Ahmet Şık: Gün gelecek siz yargılanacaksınız, burada siz olacaksınız, unutmayın bunu!
12:12 - Ahmet Şık: Bu siyasi bir dava Mahkeme Başkanı: Sanığı dışarı alın! 12:11 - Ahmet Şık: Çoğulculuğa değil, çoğunlukçuluğa sırtını dayayarak memleketin kendiden olmayanlarına değişik biçimlerde ve düzeyde terörist muamelesi yapan bir iktidar var. Hakikati örtbas eden, gizlenen her gerçekle ortak geleceğimizin karartılmasına suç ortaklığı yapan bir medya var. Her şey gözlerinin önünde cereyan ederken korkuyla ya da konforunun bozulacağı endişesiyle suskunluk sarmalarına hapsolmuş bir sessiz çoğunluk var. Hâl bu iken, tamamen zalimliğe adanmış ve kötülüğünü şiddetle besleyen bir dikta rejiminde doğal olarak, özgürlüğünün sınırlarını genişleten de sadece kötülük oluyor Mahkeme Başkanı: Böyle devam edersen keserim. Bu savunma değil. AKP iktidarını gidin milletvekili olup eleştirin.
12:10 - Ahmet Şık: Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit'in açıkladığı verilere göre ülke nüfusunun yüzde 8’i şüpheli durumda. Bu çok yüksek bir oran. Ama Yargıtay Başkanı Cirit’in yaptığı basit hesap hatasını düzeltmek gerekiyor. 0-15 yaş grubunda yer alanlarla akıl hastaları vb isnat yeteneği bulunmayan insanların oranı yaklaşık yüzde 25. Bir yüzde 10 da bedensel engelli ya da yatalak ve fiziken suç işleyemeyecek durumdaki insanlar var. Eğer, Yargıtay Başkanı’nın ifade ettiği gibi yaklaşık 7 milyon şüpheli varsa bu oransal olarak ülke nüfusunun yüzde 15’inin devlet nezdinde şüpheli görüldüğü anlamına gelir. Başka bir deyişle sokaktaki her 7 kişiden biri şüpheli.
12:00 - Savcı: Gazete yönetiminde, vakfın yönetiminde biri yayınlanmadan önce ya da sonra serzenişte bulunması gazeteciyi etkiler mi? Doğan Satmış: Ertesi gün gazeteler çıkınca yüzbinlerce kişi okuyor. Yayından sonra olanlar gazete içinde de konuşulur. Etkisi olmaz.
11:58 - Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ (MİT TIR'ları haberi toplantısıyla ilgili): Bununla ilgili beyanlarınızı da reddediyor musunuz? Doğan Satmış: Hayır. Avukat Bahri Belen: Toplantıda Akın Bey de vardı dediniz. "Tutuklanırsınız" lafını Akın Bey mi söyledi? Doğan Satmış: Evet. Avukat Bahri Belen: Buna rağmen gazeteciler bile bile mi yayın yaptı? Doğan Satmış: Bu zaten toplantının konusudur. Biz gazetecinin tutuklanacağını bile bile yayın yapması tartışılan bir konu.
11:57 - Avukat Tora Pekin: Kim hangi haberin girilmesini istemedi Doğan Satmış: Can Dündar tutukluyken olayın gündemde kalması için haber yapıyorduk. Bu haberlerin çok olduğuna yönelik eleştiriler geldi ama biz buna uymadık.
11:55 - Duruşmaya saat 13:00'e kadar ara verildi. Ahmet Şık "Savcı mütalaasını beklemek istemiyorum, beyanım var, şimdi konuşabilirsem memnun olurum” deyince başkan ara verme kararından vazgeçti. Mahkeme Başkanı Dağ ayrıca, "Saat 14.00-14.30 gibi Leyla Tavşanoğlu ve Mehmet Faraç tanıklık yapacaklarını iletti. Sonra iddia makamı mütalaasını verecek" dedi.
11:52 - Üye hâkimin sorusu üzerine Satmış: Biz çalışırken gazetelerde yayın yönetmeni 1, yardımcı 2 numaraydı. Sonra haber müdürleri vardı. Akın Bey, Aydın Bey'in yayın yönetmen yardımcısı üstünde etkili olmasını istediAyrılan arkadaşlar bana başlarına Aydın beyin getirilmesini istendiğini söyledi. (Kim onlar sorusu üzerine) Ayrılan ekip gazete içinde konuşan söylentileri aktardılar.
11:51 - Avukat Tora Pekin: Ne gerekçeyle sözleşmeniz feshedildi? Doğan Satmış: Yazılı gerekçe yoktu. Akın bey bir iki yazımdan şikayet etti. Bir de yurt dışı Türk Milli Takımı maçına şirket davetiyle katılmıştım, ondan dedi. Halbuki o geziye gazeteden 4-5 kişi daha gitmişti. İsimlerini hatırlamıyorum.
11:50 - Avukat Tora Pekin: Akın Atalay'ın isteklerine ilişkin somut bir görgünüz var mı? Doğan Satmış: Benim yok, istifalar bu şekilde yorumlanmıştı.
11:48 - Avukat Tora Pekin: "Bu ekibin kendi istediği şekilde yayın yapmayacağını biliyordu" demişsiniz. Atalay'ın istediği yayın neydi? Doğan Satmış: Onu bilemem. Benden sonra 10 arkadaş istifa etti. Akın Bey yönetimin değişmesini, Aydın Engin'in daha etkili olmasını istiyordu.
11:47 - Avukat Tora Pekin: Gazete içi eleştiri ötesinde talimat söz konusu mu? Doğan Satmış: Hayır Avukat Tora Pekin: "O dönemde (Haziran 2016) sizin dışınızda başka birinin işine son verildi mi? Doğan Satmış: Hayır
11:46 - Avukat Tora Pekin: Siz Atalay'ın darbe girişimini bildiği imasında bulunuyorsunuz. Doğan Satmış: Öyle mi? Öyle bir şey demedim. Biz Atalay ile yayın konusunda bir iki olay yaşadık ama bunlar hep gazetecilik faaliyetiyle ilgili şeyler.
11:46 - Avukat Tora Pekin: 'Akın Atalay 15 Temmuz'dan bir hafta önce bizim ekibi tasfiye etti' demişsiniz. Sizin ekibiniz kimdir? Doğan Satmış: Can Dündar geldiğinde gazeteye geldim. 10-11 kişiydik. Sözü edilen dönemde gazeteden ayrıldım. Kastım odur.
11:45 - Doğan Satmış: Mustafa Balbay'ın ayrılması bizim bulunduğumuz döneme rastladı. Vakıf seçimlerini medyaya yansıdığı kadar biliyorum. Balbay benim de içinde bulunduğum yazı işlerini suçladı. Yazıdaki 'ele geçirme' sözünü vakfın yönetimindeki denge değişikliğini anlatmak için söyledim.
11:44 - Avukat Tora Pekin: Hem bazı gazetelerin sözlerini çarpıttıını söylediniz, hem Twitter'da yaptığınız bir açıklama var. 'Söyleşi algı yaratmak için dönüştürülüp kullanıldı’ dediniz. Size mal edilen açıklamalar sizin mi? Doğan Satmış: Konuştuğum kişi 30 yıllık arkadaşımdı. Sohbet olarak gerçekleşti. Anlamını aşan sözler olabilir ama benim sözlerimdi.
11:43 - Doğan Satmış: Anonim yazılanlar genelde bir kişinin üstüne kalır, bir süre ben devam ettim. Köşede ismim yazmıyordu. Bir haftalık müddet için yazdı sonra yeniden çıkardık.
11:41 - Avukat Tora Pekin: 16 ay görev yaptığınızı söylediniz. Başlangıcını ve sonunu söyler misiniz? Doğan Satmış: 2015 Şubat - Haziran 2016'da bıraktım. Köşemin adı 'son dakika' idi sanırım. Tek bir köşe yazdım, haftada bir yazdım. Duvar Yazıları'nı bir müddet anonim yazdık...
11:40 - Mahkeme savcısı: Röportajınızda MİT TIR'ları haberi var. "Bunu yayınlarsanız tutuklarlar" demiş bazı hukukçular. Kim onlar? Doğan Satmış: Akın Bey, Bülent Bey vardı. Savcı: Akın Bey de mi toplantıdaydı? Doğan Satmış: Evet
11:37 - Mahkeme Başkanı: Röportajdaki sözlerin size ait olmadığını söylediniz, cezai girişimde bulundunuz mu? Doğan Satmış: O yayının yapıldığı gün Twitter'den o sözlerin bana ait olmadığını yazdım. Ama tekzip yoluna gitmedim, çünkü gazeteci olarak 1 gazeteyi tekzip etmek bana uygun olmazdı.
11:35 - Mahkeme Başkanı: İcra Kurulu başkan ve üyelerinin yayımlanan haber ve başlıklara etkisi var mıdır? Doğan Satmış: Hayır, böyle bir durum olmamıştır
11:30 - Doğan Satmış: Ben 1,5 yıl birlikte çalıştığım arkadaşlarımın FETÖ ile bağlantıları olduğuna inanmıyorum. Gazetelere yansıyan sözler benim sözlerim değildir. Sözlerim çarpıtıldı. Gazetecilerin tutuklu yargılanması doğru değil. Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ: Siz tanıksınız, eleştirmen değil.
11:26 - Avukat Bahri Belen (Doğan Satmış hakkında): "Tanıklıktaki kişi de 'savunmamı yapacağım' dedi, sanık psikolojisiyle geldi, hakkında da bir soruşturma var. Sanık psikolojisiyle yapacağı tanıklığın ne kadar geçerli olacağını da soruyoruz"
11:24 - Doğan Satmış yazılı beyan vermek istediğini söyledi. Salonda yuhalayanlar oldu. Satmış, "Cumhuriyet gazetesinde 16 ay boyunca köşe yazarlığı ve GYY danışmanlığı yaptım. Yazılı bir savunma hazırladım. Savunma değil de tabii tanıklık. Hazırladığım beyanı okumak istiyorum" dedi.
11:25 - Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ: Katip arkadaşlarımız, sadece bu dosya için değil başkaları için de, tanıkları defaatle telefonla arıyoruz. Arandığında Mehmet Faraç bugün itibariyle geleceğini, dersinden ötürü belli 1 saatte hazır olacağını ama zorla getirme kararının zorluk yaratacağını söylemiş.
11:21 - Avukat Fikret İlkiz: Burada anladığımız, demek ki tanık Mehmet Faraç size gelerek hakkında verilmiş olan zorla getirilme iptalini beyan etmiş. Çünkü tezkerenizin dışında zorla getirilme kararının neden kaldırıldığı konusunda UYAP'ta herhangi bir dilekçe, belge, başvuru göremedim.
11:19 - Avukat Ayhan Erdoğan: Aleyhte beyanda bulunan birinin (Doğan Satmış hakkında) burada tarafsız beyanda bulunamayacağını, bu durumun da adil olmadığını kayıtlara geçirmek istiyoruz.
11:18 - Avukat Ayhan Erdoğan: Sürecin hukuka uygun yürütülmediğini defalarca dile getirdik. Tüm ara kararlarda da rücu talebinde bulunduk çünkü mahkemenin ceza mahkemesi olamayacağını belirttik. Bugünkü tanık çağrılma usulünün de adil yargılamaya aykırı olduğu zabıtlara geçirsin isteriz.
11:18 - Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ: Memnuniyetle kabul ederiz.
11:17 - Avukat Bahri Belen: Boya’nın usuli bakımdan eksikliği bir bakıma CUMOK’la ilgili bağlantısı nedeniyle dinlenilmesnin olayın açıklanmasına katkıda bulunacağı açısından böyle bir karar verdiğimiz anlaşılıyor. O halde biz de CUMOK’tan olan çok eski Cumhuriyet okurlarından da tanık dinletebiliriz diye düşünüyoruz.
11:16 - Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ: Bizim başka delil oluşturacak talebimiz olmayacak.
11:15 - Avukat Bahri Belen: Delillerin taraflarca tartışılmasından sonra 216 tartışmasını yapacağız. İddia makamı da esasa ilişkin görüşünü 216 tartışması sonrası verecek. Bir kişinin daha, Namık Kemal Boya’nın da tanıklığına karar vermişsiniz. Ama iddia makamının görüşü alınmadı. Eğer böyle tanıklar olacaksa iddianameye dayanak olan Mustafa Balbay’ın çağrılmasına karar verilmemiş ama Balbay’ın avukatı Boya’nın dinlenmesi istenmiş. Anlamadık. Dinlenmesin demiyoruz. Başka yargılamalarda da “yargılamayı uzatma” gerekçesiyle taleplerin kabul edilmediğini bildiğimiz için taleplerde bulunmadık. Ama daha sonra taleplerimizi dile getireceğiz.
11:10 - Gazetenin eski yazarlarından Doğan Satmış, dönemin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve MİT TIR'ları haberine ilişkin verdiği söyleşi nedeniyle "tanık" sıfatıyla ifade verecek.
11:05 - Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ: Eksiklerimiz var. Bilirkişi raporları istemiştim emlak raporu geldi. Talep ettiğimiz tanıkların hepsi hazır olacak. Dijital materyaller konusunda 3 ayrı müzekkere yazdık ama inceleme yapılmadı. Dijital materyallerin bazılarının şifreleri bozuk, bazılarının yok denildi. Kemal Aydoğdu için yazılan müzekkereye cevap yok. Mahkememizin geldiği aşamada delil durumu budur. Ayrıca bir talep yoksa hazır olan tanık Doğan Satmış'ın beyanıyla devam etmek istiyoruz
10:55 - Tutuklu Cumhuriyet'çiler salona getirildi. Duruşma başlamak üzere
10:40 - Saat 10:00'da başlaması gereken duruşma hâlâ başlamadı.
10:18 - Duruşma salonuna girişler, "Boş yer yok" denerek durduruldu.
Kimler takip ediyor?
Cumhuriyet davası için IFJ, EFJ, IPI, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, PEN gibi çok sayıda uluslararası gazeteci ve yazar örgütlerinin temsilcileri Türkiye’ye geldi. Yargılanan Cumhuriyet’çiler, yakınları ve avukatları dışında duruşmayı izlemeye gelen bazı isimler şöyle:
Hasan Cemal, Gürhan Ertur, Tayfun Atay, Erdem Gül, Mine Söğüt, Efkan Bolaç, Tuğrul Eryılmaz, Sezgin Tanrıkulu, Doğan Akın, Barış Yarkadaş, İnan Ketenciler, Ali Sirmen, Hasip Kaplan, Sırrı Özbek, Arif Kızılyalın, Metin Yener, İrem Afşin, Hakan Canduran, Faruk Eren, Ayşe Cemal, Muratcan Sabuncu, Filiz Kerestecioğlu, Ercan Karakaş, Garo Paylan, Tuğçe Tatari, Bülen Mumay, Burcu Karakaş, Aylin Kotil, Sibel Güneş, Pınar Türenç, Mehmet Durakoğlu, Erol Önderoğlu, Eşber Yağmurdereli, Bülent Özdoğan, Hilmi Hacaloğlu, Selin Girit, Semra Kardeşoğlu, Alp Selek, Candan Yıldız, Murat İnceoğlu, Elif Ilgaz, Aslı Gül, Ertuğrul Mavioğlu, Aslı Aydıntaşbaş.
Çok sayıda meslek örgütünün katılım çağrısı yaptığı duruşma öncesi Dışarıdaki Gazeteciler İnisiyatifi Çağlayan Adliyesi binası önünde bir basın açıklaması yaptı. Grup adına Faruk Eren'in okuduğu açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
"Demokrasi için, özgürlüğümüz için biz gazeteciler; yalana 'yalan', talana 'talan', katliama 'katliam' demeye ve her birinin ardındaki gerekçekleri anlatmaya devam edeceğiz. Yarın akşam buradan dört arkadaşımızla ayrılmak istiyoruz. Ama asla bununla yetinmeyeceğiz. Tutuklu bütün gazetecilerin serbest bırakılmasını, ifade özgürlüğü kapsamındaki tüm davaların da düşürülmesini istiyoruz. Çalınan hukukun kılıfına dönüşen OHAL ve KHK rejiminin, tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırmasını istiyoruz. Fikir, ifade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Özgürlük, demokrasi ve adalet istiyoruz. Asla pes etmeyeceğiz, biz kazacağız."
"PKK/KCK ve FETÖ/PDY terör örgütlerine müzahir oldukları" iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında 31 Ekim 2016'da gözaltına alınan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ile Kadri Gürsel, Musa Kart, Güray Öz, Mustafa Kemal Güngör, Turhan Günay, Bülent Utku, Önder Çelik ve Hakan Kara, 4 Kasım 2016'da tutuklandı. Hakkında yakalama kararı çıkarılan Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay da, Almanya dönüşü sonrası çıkarıldığı mahkemece 12 Kasım 2016'da cezaevine gönderildi.
Gazete muhabirlerinden Ahmet Şık, 31 Aralık 2016'da sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımlarda "FETÖ progpagandası yaptığı" iddiasıyla tutuklandı. Şık hakkında ileri sürülen iddialar, kamuoyunda tartışmalara neden oldu.
'Sanık'lardan karikatürist Musa Kart, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyeleri Bülent Utku ve Önder Çelik, vakfın Danışma Kurulu Üyesi Avukat Mustafa Kemal Güngör, Okur Temsilcisi Güray Öz, köşe yazarı Hakan Kara ve Kitap Eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay 29 Temmuz'da sona eren ilk duruşmada, Yayın Danışmanı Kadri Gürsel ise davanın 24 Eylül’de görülen üçüncü duruşmasında tahliye edilmişti.
Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, muhabir Ahmet Şık ve muhasebe çalışanı Emre İper ile Twitter’da "Jeansbiri" adlı hesabı kullandığı iddia edilen Kemal Aydoğdu'nun tutukluluk hâli sürüyor.
Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Erinç ile yazarlar Aydın Engin ve Hikmet Çetinkaya da tutuksuz yargılananlar arasında.
Gazete çalışanlarına yönelik iddianame, tutuklamalardan 156 gün sonra hazırlandı. Gazeteye yönelik soruşturmayı başlatan, ancak daha sonra hakkında ‘FETÖ’ davası açılan Murat İnam’ın imzasının yer almadığı iddianameyi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Akif Ekinci ve Cumhuriyet Savcısı Yasemin Baba imzaladı.
İddianamede, Can Dündar, Mehmet Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Aydın Engin, Bülent Yener ve Günseli Özaltay’ın, “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” suçundan ayrı ayrı 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.
Akın Atalay, Mehmet Orhan Erinç ve Önder Çelik’in “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından ayrı ayrı 11.5 yıldan 43 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
Bülent Utku, Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Hikmet Aslan Çetinkaya’nın da “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından ayrı ayrı 9.5 yıldan 29 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını istedi.
Ahmet Şık’ın ise “PKK ve DHKP/C” silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etmek” suçundan 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.