CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Cezaevleri İnceleme Komisyonu Sözcüsü Veli Ağbaba ve Muğla milletvekili Nurettin Demir, 10 Kasım günü Silivri Cezaevi’ne gerçekleştirdikleri ziyarette Cumhuriyet gazetesine yönelik soruşturmada tutuklanan Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Turhan Günay, Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör, Güray Öz, Hakan Kara, Önder Çelik ve Bülent Utku ile görüştü. Cumhuriyet Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, "FETÖ’cü bir savcının iftirası nedeniyle buradayız. Canımız acıyor, yine de suçsuzluğumuzun en kısa sürede anlaşılacağını biliyoruz. Bütün düşünce suçluları ve muhalifler için, herkes için özgürlük istiyoruz. Okurlarımızın ve halkımızın önünde saygıyla eğiliyoruz, başka kimsenin önünde eğilmiyoruz" dedi.
Cumhuriyet'ten İklim Öngel'in haberine göre, ziyarete ilişkin hazırlanan raporda tutuklu yöneticilerimizin ifadeleri şöyle yer alıyor:
Murat Sabuncu: 9 gün boyunca gazete alamadık, ilk kez dün gazete alabildik. Cumhuriyet’e karşı yapılan operasyon, bu gazeteye değil, Cumhuriyet anlayışına yapılan bir operasyondur. Bizim işimiz gazetecilik. FETÖ’cü bir savcının iftirası nedeniyle buradayız. Canımız acıyor, yine de suçsuzluğumuzun en kısa sürede anlaşılacağını biliyoruz. Türkiye cezaevlerinde 200’ün üzerinde gazeteci tutukluyken, vekiller cezaevine konmuşken sadece kendimiz için özgürlük istemek bizi utandırır. O yüzden bütün düşünce suçluları ve muhalifler için, herkes için özgürlük istiyoruz. Okurlarımızın ve halkımızın önünde saygıyla eğiliyoruz, başka kimsenin önünde eğilmiyoruz. Yapılan haberlerin arkasında duruyorum. Bana sordukları soruların birisi ‘Abant toplantılarına katıldın mı?’ Abant toplantısına konuşmacı olarak değil, muhabir olarak katıldım. 2 bin 500 toplantıya katılmışım, AKP’nin iftarına, kampına, CHP’nin mitingine, TÜSİAD’ın toplantısına, HDP’nin Nevruz’una katıldım. Böyle olursa herkes suçlu olur. Yapılan operasyon, Cumhuriyet’in savunduğu demokrasi, insan hakları, laiklik, özgürlük, hukukun üstünlüğüne yönelik bir operasyon. Sadece Cumhuriyet gazetesi değil, Cumhuriyet de yok edilmek isteniyor. Herkes duyarlı olmalı.
Kadri Gürsel: Bu operasyon Cumhuriyet’i yok etmeye yönelik bir operasyon. Kişisel bir nedenle değil, bu nedenle buradayız. Cumhuriyet gazetesini yok etmek için bizi buraya soktular. Okuru, STK’si, örgütlü toplumu karşı çıkarsa, bu operasyon boşa çıkar. Bizim burada başımız dik, alnımız açık. Bize yönelik suçlamaları duyunca gülüyoruz. Bunlar akla, hukuka tamamen aykırı. 2008-2009’dan bu yana görülen siyasi davalar arasında Cumhuriyet gazetesine yönelik operasyon en gülüncü, siyasi açıdan en dayanaksız olanıdır. Avukat ve bizler nöbetçi hâkimin karşısında tutuklanmadan önce bize atılan bütün suçları paramparça ettik. Ölü doğmuş bir davayla karşı karşıyayız. Bizzat savcı, Selam Tevhid davasının sanığı. Adil yargılanma hakkımız çiğnenmiştir. Siyasi operasyonun boşa çıkarılması için örgütlü toplum tepki göstermelidir. 12 Temmuz’daki ‘Erdoğan babamız olmak istiyor’ yazısının son paragrafından suçluyor. Sigara bırakmayı hicveden bir yazıydı o. Sigara içmek isteyen çocuklar, engellemek isteyen babalardır. Otoriter bir babanın antitezi asi evlattır. Ben, asi evladın, Tunus’taki gibi kendisini yakan biri değil, sigarasını söndüren bir kişi olabileceğini söyledim. Bundan dolayı darbeyi savunuyorsun diyorlar. Sübliminal mesaj falan bilmem, açık yazan biriyim. Geçmişte mahkemeleri izlerken gördüğüm komedilerin çok daha fazlası burada yaşanıyor.
Güray Öz: Kitap gelmiyor. Yazmak yasak. Burada kalmak, bu mücadelenin bir parçasıdır. Dışarıda mücadele sürdüğü sürece biz burada kalırız.
Turhan Günay: 2011- 2013’te Yeni Gün Ajansı’nın yönetim kurulunda bulundum, idari görevde bulundum, kitaplarla ilgili yazılarım var, siyasi hiçbir yazım yok ama yazdıklarımı okuyamayan bir savcı var. 51 bin TL’yi 51 milyon TL gören bir savcı var. Bin TL’lik ilanı 1 milyon TL olarak gördüler.
Musa Kart : Her voltaya çıkışımda / Silivri’nin tüm kargaları / Üşüşüyor başıma / Hakkımda açılan davayı anlatıyorum / Onlar gülüyor / Ben gülüyorum... Hakkımda açılan dava çoktu, çok dava açıldı, yargılandım. Öteden beri karikatüre karşı hoşgörüsüz bir adam, bu vesileyle açtılar. 3 gün hiç uyutmadan parmak izi almak için beklettiler. 10 karikatür gösterdim, 5’i PKK eleştirisi, 5’i FETÖ eleştirisi barındırıyor. 1. sayfa karikatürleri, sadece benim değil Cumhuriyet gazetesinin de fikri. PKK ve FETÖ’ye sert eleştiriler gazetenin de fikri aynı zamanda. Daha önceden damgalanmış bir torbaya her kesimden muhalif attılar ama bu torba dikiş tutmaz, patladı patlayacak.
Mustafa Kemal Güngör : Vakıf yönetim seçimi yasaya aykırı yapıldı deniyor. Bu konuda hukuk dersi vermekte iken tutukladılar. Bu iktidarın hedefi Cumhuriyet’i bitirmek.
Hakan Kara : 34 yıl çalıştım, 20 yıl haber müdürlüğü yaptım. Bu soruşturma trajikomik bir soruşturma. Ergenekon gibi uydurma deliller var. Kaçan savcı Zekeriya Öz’ü kopya ediyorlar. Zekeriya Öz yöntemiyle soruşturmayı yürütüyor. Zekeriya Öz’ün ruhu hâlâ dolaşıyor. Savcı 7 haberi sordu. Dava açılmamış haberler nedeniyle buradayız. Bizi FETÖ’ye yardım etmekle suçluyorlar. Savcıyı da FETÖ’ye üye olmakla suçluyorlar. O hâlâ görevini yapıyor, biz içerideyiz.
Önder Çelik : İçi boş bir şey, yazılan, çizilen, sosyal medya haberleriyle ilgili suçlamalar var. Haberlere niye müdahale etmediniz diye soruyorlar. Cumhuriyet’in yayın çizgisine bir saldırı, Atatürkçü yayın çizgisine bir saldırı, bu. Yazarlarıyla, çizgisiyle FETÖ ile mücadele eden bir çizgimiz var. 7 reklamı suç gösteriyorlar. Sabah 85 kez, biz 7 kez reklam almışız. Bu mantığa göre Sabah gazetesinin tüm yazarları ve çalışanları tutuklanmalı. İstikbal yataklarında yatanlar tutuklanmalı bu mantıkla.
Bülent Utku: Vakıf yönetimi olarak bu yazılardan sorumlusunuz deniyor ama bu Basın Yasası’na aykırı. Can Dündar’ın yaptığı haberi gündeme getiriyorlar. Anayasa Mahkemesi ‘haber’ demiş. Bu haberden Erdem Gül ve Can Dündar yargılandığı halde o davadan bizi de yargılamaya çalışıyorlar. Bir davadan hem Can Dündar hem Erdem Gül’e hem de bize ceza vermeye kalkıyorlar.