Cumhuriyet yazarı: Cumhuriyet modeli, mezhepçi, sözde 'Ilımlı Siyasal İslam'ın saldırısı altında

Cumhuriyet yazarı: Cumhuriyet modeli, mezhepçi, sözde 'Ilımlı  Siyasal İslam'ın saldırısı altında

Cumhuriyet yazarı Emre Kongar, Cumhuriyet’in ilanı ve 1961 Anayasası ile gerçekleştirilen 'Devletçi Seçkincilerin', 'İdeolojik' Demokratik Cumhuriyet modelinin saldırı altında olduğunu söyledi. Kongar saldırgan ideolojileri "Gelenekçi Liberaller' Neoemperyalizm ve Neoliberalizmle bütünleşen, Amerikancı, mezhepçi, sözde 'Ilımlı Siyasal İslam" olarak sıraladı. 

Kongar'ın "İdeolojik değişme modeli-15 Weber ve Marx" başlığıyla (12 Kasım 2017) yayımlanan yazısı şöyle:

Sanıyorum, bu yazıya en çok, içeride unutulmamaları için, her pazar andığım “hapisteki yazarlar-gazeteciler” dikkat edecek... 

Çünkü onlar, 21. yüzyıl Türkiye’sinde çağdaşlaşamamanın sancılarını, bizzat yaşayarak çekiyorlar.

***

Feodal aşamada patinaj yapan bir Din/Tarım toplumu...  “Devletçi Seçkincilerin”, yukarıdan aşağı, “devlet eliyle” çağdaşlaştırmaçabaları sonunda...  Hiç kuşkusuz İstiklal Savaşı’nın kazanılmasından alınan karizmatikgüçle...  Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyet rejimi ile...  Sınıfsal destek olmadan Demokrasi yoluna girmiştir.

***

Cumhuriyet’in, Devlet eliyle sonradan yaratmaya çalıştığı “Sermaye Sınıfı”, Tek Parti Rejimi döneminde tohumlanmış...  1950-1960 arası dışa bağımlı bir biçimde (komprador burjuvazi olarak) filizlenmiş...  Günümüze kadar yaşanan değişme ve gelişmelerle de artık (demokrasiye sahip çıkma bilinci eksik olmakla birlikte) rüştünü ispat etmiştir.  Demokratik Rejimi kuran ve yaşatan asıl güç niteliğiyle işçi sınıfı ise, ancak 1961 Anayasası ile canlandırılmaya çalışılmış ve günümüzde hâlâ varlığını kanıtlayamamıştır.  Yani Türkiye’de sermaye ve işçi sınıfları gelişerek devleti elinde bulunduran toprak ağalarına ve din adamlarına karşı savaşmamış...  Tam tersine İstiklal Savaşı’nı kazanarak yıkılan devleti yeniden kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, yukarıdan yaptıkları düzenlemelerle sermaye ve işçi sınıflarının ortaya çıkmasına ortam hazırlamışlardır.  Böylece sınıfsal gelişme ile Demokratik Rejim arasındaki ilişki,Osmanlı’nın geri kalmış olmasından dolayı, Türkiye’de, teknolojikbakımdan gelişmiş ülkelerin tersine bir süreçle kurulmaya çalışılmıştır.

***

Meraklısı için kuramsal not:  15 yazıdır Türkiye’yi açıklamaya çalıştığım bu “İdeolojik Değişme Modeli”,özellikle Atatürk eksenli olduğu için, esas olarak Max Weber’in “Kültürel Değişme” ile “Toplumsal Değişme” arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanan “Anomi” durumunun yarattığı “Karizmatik Lider” kuramına uygun düşüyormuş gibi görünür; ama bu görüntü eksiktir...  Çünkü Atatürk’e dayalı “Karizmatik Lider” modeli ancak Marx’ın sınıfsal mücadeleye dayalı “tarihsel materyalist” modeli ile anlaşılabilir ve hayata geçirilebilir.  Batı’nın gelişmesini Protestan ahlakı ile açıklamaya çalışan Weber, ancak, “ideolojik bilinç” ve Bolivar, Atatürk, Gandhi, Lumumba, örneklerinde görülen, azgelişmiş ülkelerdeki “ideolojik modeller” açısından “tarihsel materyalizm” içine oturtulduğunda anlam kazanır.

***

Bugün, Cumhuriyet’in ilanı ve 1961 Anayasası ile gerçekleştirilen“Devletçi Seçkincilerin”, “İdeolojik” Demokratik Cumhuriyet modeli...  “Gelenekçi Liberallerin” Neoemperyalizm ve Neoliberalizmle bütünleşen,Amerikancı, mezhepçi, sözde “Ilımlı Siyasal İslam” modelinin saldırısı altındadır.  İnsanlık tarihi, Demokratik Cumhuriyet modelinin mutlaka kazanacağını göstermektedir.  DİREN CUMHURİYET...  DİREN DEMOKRASİ!