Cumhuriyet yazarı Mine Söğüt, Hürriyet gazetesinin, Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk'un Washington Temsilcisi Cansu Çamlıbel'e verdiği söyleşiyi yayımlamamasıyla ilgili olarak "Korkak medyanın sütten ağzı yandı, yoğurdu üfleyerek yiyor. Düne kadar yere göğe sığdıramadığı Nobelli yazarı, iktidara yaranmak için bir kalemde siliveriyor. Sansürle eğitildi; mezuniyetini otosansürle veriyor" dedi.
T24'ün aldığı bilgiye göre, Orhan Pamuk, pazartesi günü yayımlanması planlanan, ancak sansüre uğrayan söyleşide, anayasa değişikliğine karşı düşüncelerini anlatarak, referandum için "hayır" görüşünü dile getirmişti. Kanal D Spikeri İrfan Değirmenci'nin "hayır" açıklaması nedeniyle Doğan Medya Grubu'ndan atılmasının büyük bir tartışma yarattığı sırada gazete içinde yapılan değerlendirmede Orhan Pamuk'un Hürriyet'e verdiği söyleşinin yayımlanmamasına karar verilmişti.
Pamuk, daha sonra T24'ün haberiyle ilgili olarak yaptığı açıklamada "Ne yazık ki doğru. Ben de hayır oyu vereceğimi söyledim ve kararımı gerekçeleriyle açıkladım. Haber ne yazık ki doğru. Sonunda röportaj yayımlanmadı” dedi.
Mine Söğüt'ün "Elveda Orhan Pamuk; ülken artık seni sevmiyor" başlığıyla yayımlanan (15 Şubat 2017) yazısı şöyle:
Hürriyet, referandumda hayır oyu vereceğini açıklayan Orhan Pamuk’un röportajını yayımlamamış. Korkak medyanın sütten ağzı yandı, yoğurdu üfleyerek yiyor. Düne kadar yere göğe sığdıramadığı Nobelli yazarı, iktidara yaranmak için bir kalemde siliveriyor. Sansürle eğitildi; Mezuniyetini otosansürle veriyor. İktidar herkese “Sus! Susmazsan sıra sana gelecek!” dedikçe, baskıya boyun eğenlerin sayısı artıyor. Herkes paşa paşa susuyor; Herkes kendisinden ne istenirse onu yapıyor. O yüzden artık okuduğunuz o gazetelere, seyrettiğiniz o televizyonlara, sosyal medyada paylaşılanlara, Meclis’te konuşulanlara inanmayın. Muhalefet partilerinin liderlerinin söylediklerine bile kuşkuyla bakın. Kim kimden, neden korkuyor; kim neyi kaybetmekten tırsıyor, bilmek imkânsız. Faşizm, olan biteni sineye çekenlerin, baskılara boyun eğenlerin, bu gidişata dur demeyenlerin ürkekliğinden beslenerek kabardıkça kabarıyor. Şu anda bu ülkede gerçek düşüncelerini açıklayabilen çok az insan var. Onların da yarısı içerde, diğer yarısı namlunun ucunda. Muhabirler yaptıkları söyleşilerden, hazırladıkları haberlerden “tehlikeli” olabilecek kelimeleri daha editöre vermeden kendiliklerinden cımbızla temizliyor. Televizyoncular ağızlarından çıkacak yanlış bir kelimenin mal olacağı felaketlerin korkusuyla titriyorlar. Aksini yapan anında medya çöplüğünü boyluyor. Evet’e zeval verecek şuurlu ya da şuursuz herhangi bir hamleye zinhar geçit verilmiyor. Kraldan çok kralcı olmayana... Açıkça evet’i savunmayana Otosansürde çığır açmayana... Bu ülkede artık hayat yok. Gerçekler... Şu anda en çok ihtiyaç duyulan gerçekler... Vazgeçilen o cümlelerin, görmezden gelinen o seslerin, ayıklanan o ifadelerin açtığı karanlık girdapta hızla kayboluyor. Dev bir otosansür hayvanı ülkenin aklını üfleyerek kemirmekte. İktidarın şu son yedi ay içinde yaptıkları, eğer evet çıkarsa, bundan sonra yapacağı korkunç şeylerin teminatı. Ama kimse sonrasını düşünmüyor. Herkes bugünden sağ çıkmanın telaşında. O telaş sırasında demokrasiye, etiğe, akla, vicdana, sağduyuya dair ne varsa ardı ardına devriliyor. Hayatın her şey normalmiş gibi devam etmesine kanmayın. Askeri mahkemeler kurulmadı; Beyaz Toros’lar ortaya çıkmadı; İşkence haberleri gelmiyor; Gözaltında kayıplar, şüpheli ölümler duyulmuyor; Sokaklarda tanklar, dolaşmıyor; Akşamları sokağa çıkma yasağı uygulanmıyor diye içiniz rahat etmesin. Yine vuruldunuz ey halkım; Ama bu kez ruhunuz bile duymuyor. Ve elveda Orhan Pamuk; ülken artık seni sevmiyor. “Korkusuz” Cumhurbaşkanıyla korkak gazeteciler el ele... Resmi tarih şu an seni terörist diye mimliyor.