Cumhuriyet yazarı Kansu: Bacak kadar adamların ıvır zıvırına laf yetiştirecek zamanımız yok

Cumhuriyet yazarı Kansu: Bacak kadar adamların ıvır zıvırına laf yetiştirecek zamanımız yok

Cumhuriyet’te 7 Eylül Cuma günü, gazete yöneticilerinin hapsedilerek yargılandığı davada savcılığın tanığı olan Alev Coşkun’un Cumhuriyet Vakfı Başkanı seçilmesi ve yönetim değişikliğinin ardından başlayan görevden alma ve istifalar tartışılmaya devam ediyor. Tartışmada gazetesi hakkında iddialara yanıt veren Cumhuriyet yazarı Işık Kansu "Bacak kadar adamların ıvır zıvırına ne laf yetiştirecek zamanımız var, ne de harcayacak gücümüz" dedi.

Coşkun’un Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçilmesinin ardından Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği’ne Murat Sabuncu'nun yerine, Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya getirildi. Gazetenin yayın kurulunda da değişiklikler oldu. Bu gelişmelerin ardından gazetede istifalar başladı.

Kansu yapılan tartışmalara "Zamanımız yok" ifadesiyle yanıt verdi. Kansu bugünkü "Biz buyuz…" başlıklı yazısında şunları kaydetti:

Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri’ye bakarsanız, gazetemizdeki yeni yönetim “Erdoğan ile uyumlu aşırı milliyetçiler”den oluşuyor. İnsaf! Çizgisini savunduğumuz Uğur Mumcu sağlığında hem aşırı milliyetçi Türkçüler, hem de aşırı milliyetçi Kürtçüler tarafından ölümle tehdit edilmedi mi? İzinde yürüdüğümüz Cavit Orhan Tütengil, Turancı-Türkçüler tarafından sokak ortasında kurşunlanmadı mı? Birlikte çalışmaktan onur duyduğumuz Onat Kutlar’ın yaşamına Kürtçü aşırı milliyetçiler tarafından son verilmedi mi? Ustamız, aydınlanma bilgemiz İlhan Selçuk, Erdoğan iktidarı döneminde casusluk cemaatinin soruşturmalarına uğramadı mı? Omuz omuza çalıştığımız Mustafa Balbay, Erdoğan iktidarının cemaat ile ortaklık yaptığı süreçte hapislerde yatmadı mı? Erdoğan döneminde yazdığımız yazılar yüzünden hakkımızda yürütülen savcılık soruşturmaları ile yüz yüze gelmedik mi? Bizler, Avrupa Birliği’ne raporlar yazıp binlerce Avro’yu cebine atan takımdan hiç olmadık doğrusu... Saray egemenliğine giden yola “yetmez, ama evet” çiçekleri sermedik. Avrupa fonlarından nemalanıp Cumhuriyet devrimlerine bıkkınlık verecek kadar düşmanlık yapmadık. Yabancı devlet ajanslarının kaynakları ile gönderildiğimiz bir ülkenin işgalini övmedik. Bizler, yurtsever miyiz? Evet, yurtseveriz. Yurtta olup biten haksızlıkları, yolsuzlukları, eşitsizlikleri ne pahasına olursa olsun duyurmaya çalışırız. Ne bir reise, ne bir partiye, ne bir tarikata, ne bir dış güce, ne de bir karanlık ilişkiye dayanır ya da yaranırız. İliştirilmiş gazeteci olmadık hiç; uyumu filan bilmeyiz, ama huyumuz bellidir: Bağımsızlık, halk önderimiz Atatürk’ün ifadesiyle, bizim karakterimizdir. Halkçıyız, toplumcuyuz, uygarlaşmanın, insan haklarının, emeğin, ulusal çıkarların yanındayız. Biz buyuz…

Çok iş var yapacak

Yapacak çok işimiz var. Epeydir örümceklenmiş evimizin köşe bucağını temizlemeli, pencerelerini açıp aydınlatmalı, tozunu toprağını süpürmeliyiz. Bacak kadar adamların ıvır zıvırına ne laf yetiştirecek zamanımız var, ne de harcayacak gücümüz… Kimileri “ülkücü reis” olarak lise koridorlarında tespih çevirirken; bizler Cumhuriyet gazetesinde gazetecilik yapıyorduk. Cumhuriyet gazetesi de, yine demokrasiyi, kardeşliği, dayanışmayı, aydınlanmayı, özgürlüğü, sol düşünceyi savunuyor, faşizmi ve şiddeti lanetliyordu. Yapacak çok işimiz var: Yurdumuzun güneşlenmiş günlere gereksinimi var çünkü...

Okur sahiplenmiştir 

İlhan Selçuk derdi ki, “Cumhuriyet’in gerçek sahibi okurlardır.”  Cumhuriyet Vakfı’nın kuruluş senedi de, vakıf ve gazete yönetimine “Cumhuriyet’in okurlarıyla bütünleşmesinin somut koşullarını yaratmayı” bir görev olarak vermiştir. Vakıf senedimiz ayrıca, “Okur, vakıf yoluyla gazetesini daha çok sahiple-necektir” öngörüsüne dayanır.  Tirajımızdaki yükselişten ve gazetemiz çalışanlarına yansıyan sıcak kucaklanmadan anlaşılıyor ki:  Okurlarımız, son bir haftadır, gazetesini daha çok sahiplenmiştir.  Gazetemizin gerçek sahiplerine teşekkür ederiz.  Onların güvenine yaraşır bir gazete çıkarmak temel ödevimizdir.