Cumhuriyet yazarı Terkoğlu: AKP, şimdi FETÖ adıyla andığımız yapıyla ilişkileri de delil kabul edilerek cezalandırılan ilk siyasi parti oldu

Cumhuriyet yazarı Terkoğlu: AKP, şimdi FETÖ adıyla andığımız yapıyla ilişkileri de delil kabul edilerek cezalandırılan ilk siyasi parti oldu

Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, "AKP, şimdi FETÖ adıyla andığımız yapıyla ilişkileri de delil kabul edilerek cezalandırılan ilk siyasi parti oldu" değerlendirmesini yaptı.

Terkoğlu, AKP’ye açılan 2008 yılındaki kapatma davasına değinerek, “İddianameye bakıldığında, Yargıtay Başsavcılığı’nın AKP’yi, Fethullahçılara destek vermekle açıkça suçladığı görülüyor. Elbette 13 yıl önce FETÖ adı kullanılmıyordu. Buna rağmen savcı Abdurrahman Yalçınkaya, Gülenciler için “örgüt” ifadesini tercih ediyor. AKP’nin “Cemaat” kavramını kullanılmasını da eleştiriyor: “Bir tarikat liderinin oluşturduğu yasadışı dini örgütlenme bir anlamda meşrulaştırılarak ‘Fethullah Gülen Cemaati’ olarak nitelendirilmiştir.” ifadesini kullandı.

Terkoğlu yazısında şunları kaydetti:

"Savcılık, AKP’ye defalarca Fethullahçıları destekleme suçlamasında bulunurken Gülenciler için, 13 yıl sonra bugün, herkesin kabul edebileceği tanımı yapıyor: “Demokratik yollardan devlet kademelerinde kadrolaşarak Atatürk İlke ve Devrimlerini ortadan kaldırıp Şeriat esaslarına dayalı bir devlet kurma…” AKP ise yaptığı savunmada genelgeyi reddetmiyor. Ancak Gülencilerle ilişki konusunun bir talimat olmadığını söylüyor: “(…) Bahsi geçen dernek, vakıf ve okulların faaliyetler ve tutumlarına bağlı olarak ve yerel koşullar çerçevesinde temas ve işbirliğinde bulunma konusunun misyon şeflerimizin takdir yetkisi içinde bulunduğu hatırlatılmaktadır.”

Savcı Yalçınkaya ile AKP arasındaki Gülen atışması, dava dosyasında sürmüş. AKP verdiği savunma eklerinde, bir zamanlar Gülen okullarını ziyaret eden devlet yetkilileriyle ve bunun fiilen suç olmadığıyla kendisini savunurken, Savcı Yalçınkaya mütalaasında itiraz ediyor: “Fethullah Gülen’in faaliyetleri Anayasal düzene ve laikliğe aykırı eylemlerdir. Bu nitelikteki eylemler suç olmaktan çıkarılsa dahi siyasi partilere isnat edilebilir (…)” Anayasa Mahkemesi, 30 Temmuz 2008’de verdiği kararda, AKP’nin laiklik karşıtı odak olduğunu söyledi. Ancak partiyi kapatmak yerine hazine yardımından yoksun bıraktı.

Bu cezayı eksik bulanlar da vardı. Zira 6 üye partinin kapatılması gerektiğini söylüyordu. Karara, kapatma isteklerini söyleyerek şerh düştüler. AKP’nin Gülen okullarına destek veren genelgesine de dikkat çektiler. Hazine yardımından mahrum bırakılmanın yeterli olmadığını söylediler. Sonuç olarak AKP, şimdi FETÖ adıyla andığımız yapıyla ilişkileri de delil kabul edilerek cezalandırılan ilk siyasi parti oldu. FETÖ, yıllar sonra terör örgütü kabul edildi ancak “siyasi ayak” tartışılırken o mahkeme kararı ve yapılan savunma unutuldu. Tayyip Erdoğan’ın gündeme geldiğinde “Teröre bulaşmadıktan, bir fiili eylemin içerisinde olmadıktan sonra, ülke hassasiyetlerini koruyan derneklerle, vakıflarla niçin bizim büyükelçiliklerimiz iletişim içinde olmasın” diyerek savunduğu genelge, AKP-FETÖ ittifakının dağılmasıyla iptal edildi."