Cumhuriyet yazarı Mine Söğüt, gazetesinin tutuklu yazar ve yöneticilerine getirilen süreli yayın takip etme ve mektup alma-yollama yasağı ile ilgili olarak "Biz dışarıdaki gazeteciler cumartesi saat 11.00’de Kadıköy Postanesi’nde, adrese ulaşmayacağını bile bile, yasaklar tarihe en küstah haliyle geçsin diye, mektuplarımızı inatla içerideki arkadaşlarımıza yollayacağız. Ve ülkenin bugününe dair bir cümleyi daha tarihe kazıyacağız. Yerine ulaştırılmayan mektuplar bazen ulaşanlardan daha anlamlıdırlar" dedi.
Adını Atatürk'ün koyduğu Türkiye'nin en eski ulusal gazetesi olan Cumhuriyet'in 10 yöneticisi ve yazarı, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişiminin ardından gelişen süreçte "FETÖ ve PKK adına suç işledikleri" iddiasıyla 31 Ekim'de gözaltına alındı, 5 Kasım'da tutuklanmıştı.
Gazetenin muhabiri Ahmet Şık da, 31 Aralık 2015'te tutuklanmıştı.
Mine Söğüt'ün "Ne demek mektup yasak" başlığıyla yayımlanan (10 Mart 2017) yazısı şöyle:
Baskıcı ve muhafazakâr ve faşist iktidarların yapma dedikleri her şeyi yapın.
İnadına yapın, yılmadan yapın. Meydanları onlara boş bırakmayın. Ağaçlarınızı mı kesiyorlar? Ellerinden kurtulan her bir ağaca sıkıca sarılın. Dallarına renkli kumaşlar sardığınız, altlarına çadırlar kurduğunuz, kuşlarıyla şakıdığınız günlerin anısına... Kestikleri her ağacın yerine bir gün yeniden bir ağaç dikebilme direnciyle. Mahallenizi elinizden mi alıyor; şehrinizi mi yıkıyorlar inatla? Hatırlayın ne mahalleler yandı, ne şehirler yıkıldı bu dünyada. Yerlerine eskisinden de sağlam yenileri kurulur eninde sonunda. Sizi evlerinize mi kapamak istiyorlar? Hemen sokaklara çıkın, en neşeli giysilerinizi giyin üzerinize ve dolaşılmaz artık sanmanızı istedikleri yerlerde inadına inadına dolaşın. Dolaşırken de sevdiğiniz bir şarkıyı mırıldanın, yüksek sesle kahkahalar atın, neşeyle ıslık çalın. Göz göze geldiğiniz herkesle selamlaşın, bakışlarınızı kimseden kaçırmayın. Korkmanızı mı istiyor iktidar? Siz inadına inadına korkmayın. Şehrin göbeğindeki TOMA’ların yanından geçerken, polisler ellerinde tüfekler her köşe başına dikilmişken, siviller ensenizde boza pişirirken, en rahat adımlarınızla aralarında dolaşın. Susmayın; sakın susmayın. Söylediğiniz, yazdığınız bir kelime bir gün aleyhinize delil olur diye dilinizi yutmayın. Sustukça sıranın size geleceğini ama gerçekten geleceğini hatta şu an geldiğini unutmayın. Sıranızı konuşarak, inadına konuşarak savın. Tüm muhaliflerden, özellikle de gazetecilerden ölesiye korkan iktidarın tüm yasaklarını delin. Sonra oturun adresine ulaşmayacağını bile bile mektuplar yazın. İçerideki bir gazeteciye. Onun neden içeride olduğu ve sizin ne kadar dışarıda olduğunuz kayıtlara geçsin diye. Hukuku hiçe sayarak ve kasten onları içeri tıkarak kendisine alan açtığını sanan; Ve onlara yazmayı ve okumayı yasaklayan iktidarı takmayın. Kelimelerinizi dilediğiniz gibi dizin. Sonra zarfa koyun. Üzerine adreslerden adres seçin. Ahmet Şık - Silivri 9 No’lu Kapalı Cezaevi A6-42 Silivri/İstanbul Akın Atalay - Silivri 9 No’lu Kapalı Cezaevi A6-47 Silivri/İstanbul Bülent Utku - Silivri 9 No’lu Kapalı Cezaevi A6-42 Silivri/İstanbul Güray Tekin Öz - Silivri 9 No’lu Kapalı Cezaevi C5-38 Silivri/İstanbul Hakan Karasinir - Silivri 9 No’lu Kapalı Cezaevi C5-38 Silivri/İstanbul Kadri Gürsel - Silivri 9 No’lu Kapalı Cezaevi B3-25 Silivri/İstanbul Murat Sabuncu - Silivri 9 No’lu Kapalı Cezaevi A6-47 Silivri/İstanbul Musa Kart - Silivri 9 No’lu Kapalı Cezaevi B3-25 Silivri/İstanbul Mustafa Kemal Güngör - Silivri 9 No’lu Kapalı Cezaevi A6-47 Silivri/İstanbul Önder Çelik - Silivri 9 No’lu Kapalı Cezaevi C5-38 Silivri/İstanbul Turhan Günay - Silivri 9 No’lu Kapalı Cezaevi B3-25 Silivri/İstanbul Biz dışarıdaki gazeteciler cumartesi saat 11.00’de Kadıköy Postanesi’nde... Adrese ulaşmayacağını bile bile... Yasaklar tarihe en küstah haliyle geçsin diye... Mektuplarımızı inatla içerideki arkadaşlarımıza yollayacağız. Ve ülkenin bugününe dair bir cümleyi daha tarihe kazıyacağız. Yerine ulaştırılmayan mektuplar bazen ulaşanlardan daha anlamlıdırlar.