"Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına ve anayasal düzene karşı suç işlemek" iddiasıyla beşi tutuklu yargılanan Cumhuriyet yönetici, yazar, muhabir ve avukatları hakkındaki davanın "tanık"larından, Aydınlık yazarı Rıza Zelyut'un 2011 yılında kaleme aldığı "En büyük milliyetçi Fethullah Hoca" başlıklı yazı yeniden gündem oldu.
Cumhuriyet'e yapılan operasyonları ‘FETÖ’cü oldukları iddiasıyla destekleyen Zelyut, Fethullah Gülen’in kurucusu ve onursal başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’ndan 1997 yılında ödül almıştı. Zelyut, vakıftan aldığı ödülü 6 ay sonra iade ettiğini ifade etmişti.
Zelyut'un 27 Haziran 2011'de Güneş'te yayımlanan yazısında şu ifadeye yer verilmişti:
"Pek çok Gülen karşıtı; bu okulların siyasi bir amaç için kurulduğunu söylemektedir. Olabilir… Görüntünün bir bölümü de öyle bir izlenim veriyor. Amma bu okullar sayesinde, dünyanın pek çok ülkesinde bölgesel anlamda bile olsa Türkçe, okullardaki eğitim dilinin bir parçasını oluşturuyor. İş bununla da kalmıyor. Şimdi Türkçe Olimpiyatları düzenletiyor Sayın Gülen. Bu seneki olimpiyatlar Türkiye'nin birçok şehrinde sergilendi. Bu etkinlikler; anadilimize olan ilgiyi kuvvetlendiriyor."
Rıza Zelyut'un "En büyük milliyetçi Fethullah Hoca" başlığıyla yayımlanan yazısının tamamı şöyle:
Türkiye'deki en önemli milliyetçi kuruluş; MHP gibi görünse bile bu biraz aldatıcıdır. Çünkü; MHP; siyasal milliyetçidir. Halbuki kültür milliyetçiliği; modern devletleri oluşturan ana damardır. İşte o kültürü yeniden yaratan ve taşıyan güç de dildir. Bugün Avrupa havzasında var olan modern devletler ile Birleşik Amerika; belli bir dili temel alarak kurulmuş devletlerdir. Çünkü dil; bir milletin bütün manevi değerlerini geçmişten geleceğe aktararak toplumu bir arada tutar. Fransa, Almanya, İngiltere, İspanya, İtalya gibi büyük devletleri; bu milletlerin dilleri yaratmıştır. Fransa, 6 etnik dili tek dil haline getirerek devletleşebilmiştir. Millet olmak, milli varlığı sürdürmek o milletin dilini kuvvetlendirmekle mümkündür.
Ben ki bir Fethullah Gülen muarızı olarak ne yapacağımı şaşırdım… Yapılan iş gayet güzel amma yaptıran ile aramızda karakedi var… Yazsak; “Bak bu da Fethullahçı oldu!” diyecekler. Zaten bu konudaki sicilimiz iyi değil. 1997 yılında Kazakistan ve Rusya'daki Türk okullarını gezmişiz, “Bir Tuğla da Benden” başlığı altında Akşam Gazetesi'ndeki köşemizde övmüşüz. Kendilerinden en iyi yazar ödülü bile almışız. Ammaaaa! 1998'de Hoca'nın malum kaseti ATV'de yayımlanınca ipleri koparmışız… Ve gelmişiz bugüne…
Sayın Gülen; Türkçe Olimpiyatları için gönderdiği mesajında demiş ki:
Türkçe'yi güzel kullanmamak milli günahtır. Sadece bu cümle bile onun gerçek bir milliyetçi olduğunu gösteriyor. Maalesef, bugün Türkler’in önemli bir bölümü, “Türkçe'yi bilmemeyi biliyor” Sonunda da karşımıza da gerçekten komik laflar çıkıyor. Örnek mi birkaç tane buyurun: Cuma günü Vatan yazarı Ruhat Mengi köşesindeki yazılarından birisine şöyle bir başlık atmıştı: “Bir Bebek Kedi Elinizde Öldü mü Hiç?” Eğer arızayı anlamadı iseniz yüksek sesle okuyun; kulağınıza takılacaktır. Sayın Mengi; “bebek kedi” diye bir şey icat ediyor. Onun doğrusu “kedi yavrusu”dur. Başka bir örnekte; tv muhabiri bir çiftlikten haber aktarıyor. “Koyunlar doğum yaptılar.” Doğum yapmak insana özgüdür; koyunlar ancak ve ancak “kuzular” At; kulunlar, koyun kuzular, inek buzağılar… Bu hayvanların doğurmasını anlatan terimler; onların yavrularına verilen isimlerden türetilmiştir. Başka bir köşe yazarı, “bahçeme bu sene meyve fidanları ektim.” diyor. Efendim; fidan ekilmez; dikilir; ancak tohum ekilir. Köşe yazarı arkadaşlar! Millet sizi okuyor, sizden öğreniyor; böylece yanlışlarınız yaygınlaşıyor. Lütfen takıldığınız Türkçe konularında “ana”nıza sorun; o size nasıl söyleneceğini öğretecektir. Dilimizin hızla kısırlaştığının bir başka örneği daha. Dizi filmde yakışıklı oğlan; evin kapısı önünde durmuş; kız yanından ayrılıyor. Kız, elini hafiften sallayıp “Hoşça kal!” diyor. Oğlan cevap veriyor: “Hoşça kal!” Ayıptır ayıp ey senaryo üstadları! Ayrılan insan, kalana “Hoşça kal!” der; kalan ise ona “Güle güle!” veya “Selametle git!” gibi bir şey söyler. Artık en basit görgü kurallarını bile dillendiremez hale gelen şu Türkiye'de, Fethullah Gülen'in yürüttüğü Türkçe hamlesi; gerçekten de önemlidir. Bu yüzden de biz onu en büyük milliyetçi ilan ediyoruz. Güneydoğu'da Gülenci kuruluşlara yapılan saldırıların altında bu gerçek yatıyor olmasın?